Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Cubor

Sayfa: 1 ... 8 9 [10]
136
Çizgi Roman & Manga / Ynt: Umbrella Academy
« : 07 Temmuz 2011, 13:03:18 »
Tamam, anlaşılan o ki sefoni olacak. Yapacak bir şey yok, çoğunluğun istediği gibi olacak.  :-\

Duyuyor musunuz sayın Jedmau?....   Buyrun senfoni yapın. Kitap içindeki suit lerden bir tanesini değiştirmeyi unut da bak ben nasıl dalga geçiyorum :D

137
Çizgi Roman & Manga / Ynt: Umbrella Academy
« : 06 Temmuz 2011, 15:07:29 »
Hadi ordan senin oy hakkın yok :)


138
Çizgi Roman & Manga / Şemsiye Akademisi
« : 06 Temmuz 2011, 14:16:06 »
Sevgili arkadaşlar,

Her ne kadar künyemde İthaki Editörü yazsa da, aynı zamanda LucasArts'ın Türkiye çizgi roman editörü olarak JBC yayıncılık için de çalışıyorum.

Çok yakında JBC yayıncılıktan ünlü Umbrella Academy serisinin ilk çizgiromanı çıkacak.

Problem şu: İlk kitabın orjinal adı, Apocalypse Suite. Burdaki "Suite" , Türkçede de suit olarak geçiyor ve TDK nın sitesindeki büyük sözlükte "a. 1. müz. Aynı tonda yazılmış şarkı biçimindeki dans müziği." olarak karşılığı geliyor. Ama, dağıtıcımız bu ismin, oda anlamına gelen suit ile karıştırılacağını ve  kitabın adının
KIYAMET SUİTİ yerine
KIYAMET SENFONİSİ olması gerektiğini savunuyor.

Ben oyumu suit yönünde kullandım ama, bu soruyu sorduğumuz pek çok kişiden de farklı cevap geldi.

Şimdi de ben size soruyorum. Sizce, "Kıyamet Suiti" anlaşılmaz bir isim mi, ve "Kıyamet Senfonisi" olarak değiştirilmeli mi? Yoksa aynen kalmalı mı?

Fikirlerinizi bekliyorum :)

139
Meraklısı bilir, 1970'li yıllarda basılan Okat yayınları uzay serisi vardı. Bu muhteşem seriden 16 kitap çıkmıştı. Yaşım tutmadığı için basılmasından 7-8 yıl sonra keşfettiğim bu serinin bütün kitaplarını toparlayabilmek için Beyazıt sahaflarının altını üstüne getirmiştim. Bu kitaplar 150 sayfa ile 180 sayfa arasında değişen kalınlıklardaydı. Ve doğrusunu isterseniz umrumda değildi! Okuyabilecek başka birşey bulamıyordum ki, 1970 li yılların sonunda ve 1980 li yılların başında basılan Bİlim Kurgu kitaplarının sayısını duysanız ya inanamaz ya da kahkahalar atardınız. Fantastik Kurgu ise neredeyse hiç yoktu. İlk D&D kural kitabımı 1984 de mi ne rica minnet ABD den getirtmiştim.

O zamanlar orjinalleri en az elimdekinin 3-4 katı kalınlığında olan kitapların kısaltılmış hallerinden hiçbir şikayetim yoktu. Daha çocuk sayılırdım, türe olan ilgim yeni yeni tomurcuklanıyordu ve nasılsa başka seçeneğim yoktu.

1976 yılında, daha on yaşındayken, uzun bir tren yolculuğuna çıkmadan önce, Haydarpaşa Gar'ında tam trene binerken, dehşet içinde ailemin, sırf bu yolculuk için okumadan sakladığım Gordon çizgi romanlarını evde unuttuğunu keşfettim ve ağlaya zırlaya gardaki gazeteciden (o zamanlar kitaplar gazetecilerde satılrdı) Milliyet yayınlarından çıkmış olan Robotlar adıyla yayınlanmış olan, Asimov'un I Robot'unun çevirisini aldım.

Hayatımın en keyifli yolculuklarından biri oldu. Milliyet çevirisi nerdeyse hiç kısaltılmamış bir çeviriydi. Daha önce hiç bu kadar kalın bir kitap okumamıştım. 3-4 yıl sonra İngilizce kitapları çat pat anlar duruma gelince, daha önce 150 sayfalık versiyonlarını okuduğum kitapların orjinallerini almaya başladım.

İster 10 yaşında bir çocuk olarak, ister 15-18 yaşında yeni yetme bir delikanlı olarak ister bugünkü aklımla, o yılların çaresizliğiyle kabullendiğim Çağlayan yayınlarının Feza serisindeki kitapların, Okat'ın uzay serisindekilerin ve onlara benzer isimleri uydurulmuş, sayfaları kırpılmış kitapların bize ne denli büyük bir kötülük ettiğini anladım.

1987 yılında aldığım 468 sayfa uzunluğunda büyük puntoyla basılmış Stephen King'in "O" kitabının, üç ay sonra 1116 sayfa uzunluğunda ve küçük puntoyla yazılmış orjinalini aldığımda, yemeden içmeden iki kitabı yanyana koyup nasıl yapabildiklerini araştırdım.

Yapamamışlardı! Türkçe çevirisi ile orjinali bambaşka iki kitaptı. Oturup, Türkçe'sini okuduğum sürenin 10 katında filan orjinalini bir daha okudum.

Çocuklar için yapılmış, kısaltılmış versiyonlar bir yana bir kitabın içeriğini kısaltmanın, adını değiştirmenin, içeriği ile oynamanın yayıncılık ahlakı açısından hiçbir açıklaması ve affı söz konusu olamaz!

Bu bir tablonun dörtte üçünün siyaha boyanıp kalanının gösterilmesi, dokuzuncu senfoninin sadece bir partisyonunun bazı notaları farklı çalınarak dinletilmesinden ya da bir sinema filminin sadece başlangıç ve bitişteki 10 dakikasının gösterilmesinden bir farkı yoktur.

Türk yayıncılığı, henüz emeklediği, telif hakkı diye bir kavramın olmadığı dönemlerde bunu yaptı. Haydi bunu emekleyen bir bebeğin vazoyu kırması gibi değerlendirelim ama intenertin elimizin altında herşeye  ulaşmamızı sağladığı, insanlarımızın eskisi kadar yabancı dildeki literatürü takip etmekte zorlanmadığı 2011 yılı itibariyle, bunun tartışmaya bile değmeyecek bir konu olduğunu düşünüyorum.

Çok yaralı olduğum bir konu olduğu için biraz sert söylemlerde bulunmuş olabilirim. Ama bunları söyleyen içimdeki yayımcı değil, bir zamanlar çok zevk aldığını düşünüp sonradan kandırıldığını anlayan o küçük çocuk. Bu nedenle sürç-ü lisan ettiysem affola.

140
Neyse ne diyorduk? Biri bizi durdursun!

Lütfen hayır! Kimse sizleri durdurmasın .

Bu kadar kısa sürede bu topic'in 2 sayfa dolusu yazı alması, bana mutluluktan çok daha fazlasını verdi.

Yaklaşık son altı aydır "Rüzgarın Adı" ile yatıp kalkan biri olarak yalnız olmadığımı görmek. Bu kitabı, hepsine özel bir yer verip çok sevsem de, okuduğum ve yayınlanmasına katkıda bulunduğum diğer pek çok eserden daha çok sevdim ve değer verdim.

Sonra derken bir de baktım ki, daha bir sürü insan varmış, benim isteklerimi ve duygularımı paylaşan.

Arkadaşlar yukarıda pek çok arkadaş, tam da kayiprihtim'in "Rüzgarın Adı" isteği ile İthaki yayınları'nın baskısının aynı zamana gelmesini hoş bir tesadüf olarak değerlendiriyor. Bense, bunu 1 yıldır rafta duran bir proje olarak, sizlerin artık sessizce beklemekten sıkılıp, yeter artık demenizle piyasaya çıkıyor olmasını bizlerin bir ayıbı olarak görüyorum.

Sizleri bağıra çağıra böyle güzel eserleri istemek zorunda bıraktığımız için hepinizden özür dilerim. Bir daha olmaması için elimizden geleni yapacağız :)
(bu arada ikinci kitap wise mans fear'ın da hazırlıklarının başladığını ve en azından onun için çok daha fazla beklemeyeceğinizi de buradan müjdeleyeyim. )

Rüzgarın Adı'nın Türkiye'de basılmış pek çok fantastik kurgu eserinden çok daha fazla ses getireceğine içtenlikle inanıyorum. Kişisel olarak, benim son 10 yılda okuduğum en iyi kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. (Eğer en iyisi değilse!)

Umarım sizler de benim aldığım keyfi alabilirsiniz.

Sevgilerimle



not: Bu arada bu tanıtım yazılarının hazırlanması sırasında kayıprıhtım ekibine istemeden de olsa yaşattığım, ve onların duyduğu heyecanı birazcık da olsa yokeden olaylar için, bir de buradan özür dilerim.

Üşenmeden bu denli muhteşem bir çalışmayı yapan kişiler olarak bu özrümü fazlasıyla hakediyorlar.

141
Duyurular / Ynt: 2011 Nebula Ödülleri Sahiplerini Buldu!
« : 04 Temmuz 2011, 19:15:08 »
Yine mi Connie Willis? Onuncu ya da onbeşinci büyük ödülü filan olmalı bu hanımın!

Neyse bu arada yukarıdaki konu için, aslında yıllar boyunca Türkiye'de böyle bir ödül vardı. 1976 ile 1985 yılları arasında X-Bilinmeyen Bilim Kurgu dergisi her yıl bu yarışmayı açıp, Türk yazarları arasında en iyi olanları seçti. Ancak o da kapanınca Türkiye'de Bilim Kurgu'nun bayraktarlığını yapacak kimse de kalmadı. Bir ara önce Evren dergisi, sonra Bilim Kurgu Sanatı dergisi en son olarak da fanzin olarak çıkan Atılgan dergisi benzer girişimlerde bulundu ama sesini fazla duyuramadı. Benim hatırladığım en son 3-4 yıl kadar önce İthaki yayınları Fantastik Kurgu ve Bilim Kurgu dallarında bir öykü yarışması açtı ve kazanan eserleri kitap olarak bastı.

Ancak hep aynı yerde toslayıp kaldık. Bu işin bayraktarlığını üstlenecek sürekli bir yayın organı. Belki bir gün o da olur...

Ama çok iyi biliyorum ki o gün geldiğinde sizler gibi kişiler sayesinde bu akım sahipsiz kalmayacak.

Bu yüzden karamsarlığa düşmeyelim. Yarının ne getireceği belli olmaz :)

142
Sanırım şurada Hurin'in hazırladığı eksiksiz bir okuma sırası var:
http://www.kayiprihtim.org/forum/gediksavaslari-efsanesi-okuma-rehberi-t10034.0.html

Yeni başlayacak olanlara mutlaka sıraya uymalarını tavsiye ederim. Olmazsa olmaz değil ama alacağınız keyif artar.

143
Foruma yazacağım ilk yazıda konunun Feist Olması işi daha keyifli hale getirecek. Benim fikrime göre Feist ve onun muhteşem Krondor serisini değerlendirirken, Yerdeniz veya Yüzüklerin Efendisi gibi eserlerle karşılaştırmamalıyız.
Zira Krondor daha ilk gediksavaşları serisinden beri bize ne sunacağını açıkça belli etmişti. Her bir sezonda ayrı bir keyif aldığımız 10 sezonluk bir dizi film gibi ele alınmalıydı. Böyle yaptığımız zaman, her kitapta ortaya çıkan yeni yeni kahramanlarla ve eskiden gelen tanıdık isimlerle, aynı ana tema üzerinde geçen bir "hiç bitmeyen öykü" okur haline geldik.

Şu ana kadar yayınlanmasına katkıda bulunduğum 20 ye yakın Krondor kitabının hiçbirinde sıkılmadım. Genelde bir kitabı yayına hazırlarken, en az bir kere ingilizcesini, çoğu zaman da iki kere Türkçesini okuyan biri olarak, Krondor serisinin bir zaman kaybı olmayacağını ve sizlere çok derin olmasa da çok keyifli anlar yaşatacağını garanti ederim.

Keyifli Okumalar.

Sayfa: 1 ... 8 9 [10]