Nıç. Yok. Olmuyor. Bir türlü "Harley Quinn" diyemiyorum ben buna. Filmden tüm beklentimi sıfırladı resmen hatun, hatta izlemek istemiyorum bile diyebilirim. Diğer tipler de daha iç açıcı görünmüyor. İyi bir film olacak belki, ama "Harley Quinn izledim" diyemeyeceğim. Hatta filmin geneli çok "punk" duruyor bence. Ki, Asylum'dan sonraki Arkham oyunlarında da olduğunu düşündüğüm bir sorun bu.
O ilk oyundaki "Batman" konseptinden çıkalı çok oldu olay. Şekilde kaldı sadece. Hikayeye bakıyorsun, gerçekçi. Ama tiplere bakıyorsun, inandırıcı değil o hikaye içinde. Renkli neon ışıklar, makyajlar, üstüne bir de gerçekçi görünüm çabası. Ama üzerine, eğlenceli bir oynanış olsun diye fizik kurallarının da zayıflatıldığı, yani gerçeklikten uzaklaştığı. Aşırı abartılı, grotesk bir şeye dönüştü. Yer yer hikaye gerçeklikten uzaklaşıyor, karakter gerçek kalıyor, ama tip alakasız filan. Çelişik yani bu açıdan. Joel Schumacher filmlerini anımsatıyor bana. Oyun gerçekçi mi olacak, çizgi romansı mı, bir defa buna karar verememişler. Bir kafaya gireceksen eğer, o anlayış, o yorum, oyunun tümüne yayılmalı başından sonuna kadar. Gerçekçi yapacaksan her şeyini yap, tüm hikaye yorumunda, fizik kurallarında, karakter tasarımlarında gerçekçi ol. Yok gotik bir kafada, çizgi romansı olsun istiyorsan hikayeyi de ona göre yorumla, karakterleri de teatral tasarla. Sırf neon ışıkta ve punk makyajında kalmasın olay. Şekilden ibaret bir şeye dönüşüyor böylece. O şekli çıkar, her şey sıradan. Ledger'ın Joker'i de çizgi romanlardaki Joker değildi belki, ama karakterde yapılan bu yeni yorum filmin tamamına hakimdi tutarlı bir şekilde. Filmin her öğesi bu bakış açısıyla yeniden yorumlanmıştı. Nasıl bir şey olacağına karar vermişti yani film. Dini de vermişti.
Paul Dini kafasını seviyorum. Arkham Asylum'da tek başınayken, City'de yanında Paul Crocker ve Sefton Hill var. Origins'te ise Dini hiç yok, diğer ikisinin yanına Martin Lancaster katılıyor. Yani o sevdiğim kafadan tamamen uzaklaşıyor oyun. Bilmiyorum, zevk meselesi tabii. Başkası da bu halini beğenebilir tam tersine. Ben Paul Dini'nin yarattığı konsepti seviyorum, o da kendine göre başkalaştırdı birçok şeyi, kendisinin dediği gibi. (Bu açıdan bakmak zorunda olduğu için, beğenmese bile "beğenmedim" diyebileceğini sanmıyorum o yüzden ve açıklamasını da inandırıcı bulamıyorum haliyle. Başka bir şey deme şansı yok adamın.) Ondan sonra gelenler de başkalaştırıyorlar. Bir noktadan sonra aldığı hal beni sarmaz oluyor sadece. Adeta inandırıcılığı bozacak kadar az fizik, çok zırh, silahlar, askerler, robotik, tanklar filan. O Batman karakterlerinin üzerine zorla oturtulmuş gibi. Bir Penguin'e, Two Face'e, Poison Ivy'ye filan bakıyorsun, ne alaka diyorsun yani bu hikayenin içinde. Zorlamışlar adeta o hikayenin içinde bir yer bulmak için karakterlere.
Bu filmden de korkum bu işte. Henüz hikaye yorumuna işaret edecek bir sinematik görmedik ve görmemize de daha çok var. Ama imajlar bende o yönde bir izlenim uyandırdı başlangıç olarak ve hiç iyi bir başlangıç yapmamış oldu nezdimde. Umarım devamı imajlarla tutarlı olur da, en azından "benim tarzıma hitap etmese bile iyi bir filmdi" diyebilirim böylelikle. Hoş, insanlar tutarsız olsa da sorun etmiyorlar ya, hatta toz bile kondurmuyorlar Dark Knight Rises gibi drama tekniği açısından garabet bir şeye, neyse.