Nasıl başlasam diye düşünmüyorum genelde, aklıma gelen ilk cümleyle başlıyorum. Olay örgüsü oluyor elbette fakat giriş cümlemin etkili olması gerektiği tabusu mevcut değil bende. Bazen aksiyonla başlıyorum, bazen önden söyleyeceklerim oluyor adına önsöz diyorum bazen ise sonuçla başlıyorum.
Son söylediğim filmlerden kazandığım bir alışkanlık. "Hikayenin ana karakteri ölüyor ama gelin nasıl öldüğünü anlatayım size." gibi bir giriş yani. Bu aslında okuyucuyu değişik bir havaya sokuyor. Şöyle diyelim; film veya dizi izliyoruz, başrol olarak benimsediğimiz karakterin ilk yarım saatte öldüğünü nadiren görürüz. Nasıl olsa baş karakter bu, buna bir şey olmaz tarzı bir rahatlık oluşur algımızda. Ancak bu algıyı en başından kırmak, yani "bu karakter ölecek ama ne zaman ölecek" sorusunu okuyucunun zihnine yerleştirdiğimizde, okuyucunun merak edeceği soru "ne zaman ölecek?" den başka bir şey değildir. Bu yöntem yani benim deyişimle "spoiler yöntemi" bazı okuyuculara hitap eder, bazılarına ise etmez. Ancak çok ayrı tadı vardır benim için zaman zaman kullanırım.
Karakterin uyanması ile başlayan hikaye de ilginçmiş onu da denemeliyim bir ara.
Favorim ise, hikayenin sonunda karakterin, kafasını karyolaya çarpması, yataktan düşmesi, ya da kafasına kitap düşmesi ile uyanması ve her şeyin aslında hiçbir şey olduğu, okuyucuya, zamanını kaybettiğinin en ince, en kibar yolu olarak verilmesi senaryosudur.