Karışık bir konu.
Biyolojik çalışmalarla bilinç ve ruhun metafizik değil, nöral ağlar sonucu oluşmuş, bizim sinir sistemimizin sonucu olduğunu kanıtlamaya çalışıyor bilim adamları.
Bunun sonucunu merak ediyorum, böyle bir şey çıkması mümkün. Neden olmasın?
Bunun dışında, konuya sorular sorarak yaklaşmak sanırım iyi olacak.
EtikBilinç kavramına nasıl yaklaştığımız önemli. Bilinç sadece gözlemleyen bir şey mi? Yoksa karar vermede etkili mi? Eğer ruh varsa yaptıklarımızdan sorumlu mudur?
Beynin farklı kısımları, farklı duyguları-düşünceleri düzenler. Örneğin normalde son derece düşünceli ve nazik olan biri, frontal lobunun zarar görmesi sonucu kaba, vurdumduymaz birine dönüşebilir.
Beyninin çeşitli kısımları zarar gördüğünde bazı yetilerini (empati, şefkat, merhamet vb.) kaybeden insanlar, acımasızca davrandığında suçlu kim olacak?
"Fakat bu onların normal hali değil, beynin zarar görmesinden söz ediyoruz" ifadesi gelebilir karşılık olarak. Peki beyninin bazı kısımları bir şekilde az önce saydığımız yetileri kazanacak kadar gelişmemişse ne olacak? Örneğin doğuştan gaddar birinin böyle bir kişiliğe sahip olmasının nedenlerinden biri de beyin yapısıdır. Peki böyle birini, kendi seçimi dışında sahip olduğu beyin yapısından dolayı suçlayabilir miyiz?
BiyolojiHer canlı ruh taşır mı? Ruh, canlılığın oluşması için mutlak gereklilik midir? Örneğin tek hücreli hayvanlar ruh taşıyorlar mı? Peki bizler gibi vücudu sayılamayacak kadar fazla hücreden oluşan canlılar? Her bir hücremizin ruhu var mı?
Daha da ileri götürüyorum. Her kişinin tek bir bilinci, tek bir ruhu mu var?
Lütfen izleyinVarlıkRuh tek olan, bölünemez bir şey midir? Yoksa binlerce taneden oluşan bir kum tepesi gibi bir
topluluk mudur? Kişi öldüğünde ruh (eğer var ise tabi) tek olarak mı varlığını sürdürür? yoksa kum taneleri gibi dağılıp gider mi?
Kimi öğretilerde, her insanın ruhu olmadığı söylenir. Kendi özünün farkına varamamış insanlar, ruh olamazlar. Öldüklerinde de varlıklarını kaybederler.
Benzer bir öğretiye göre kişinin içinde bir çok ruh vardır ve yaşam, bu ruhları tekleştirme çabasıdır. Tekleşemeden ölenler, yine varlıklarını kaybederler.
Githzerai Dak'kon'dan alıntı yapayım örnek olarak:
"Strength lies in knowing oneself. When a mind does not know itself, it is flawed. When a mind is flawed, the man is flawed."
Bir zamanlar felsefe, biyoloji ve tıpta okuyan arkadaşlarımla bir araya gelip sabahlara kadar bunu konuşurduk. Belki başka bir gün, sizlere daha fazlasını anlatabilirim.