Gönderen: pleasant^^ - 14 Ocak 2008, 22:07:42
Şimdi hangi kitabı okuduğumuzu ve yanına eleştirilermizi ekleyebiliriz.
Böylece bir kitap hakkındaki düşüncelerimizi de paylaşmış oluruz.
Başlıyorum;
Serüven vadisi~Enid Blyton
Her zaman ki gibi serüven serisinin serüvenlerinden biri :P(Ne diyorum ben ya? :P)
Bu sefer Canan'ın Mete'ye doğum günü hediyesi almasıyla olaylar başlıyor.
Tabi "fazla"çocuk romanı tadı veriyor :P(Tuzlu,ekşimsi birşey :P)
Bir de yazar yabancı ama isimler Türkçe :P
Gönderen: - 15 Ocak 2008, 16:23:55
1.si Barry Trotter ve Lüzumsuz Devamı : HP ile alakası olup bi okadarda olmayan bi kitap ama güzel adam farklı bi olay yaratmış Hogwash ta ;D Pardon Hogwarts ta ;D Alakaya maydonoz oluşunu şurdan çıkarabilirsiniz Harry nin yani Barry'nin Hermonie ile yani Ermine il e evlenmesi çocuklarının olması ve çocuklarının birinin kofti olması magıllara bıngıl denmesii ;D ;D İşte öyle ama okuyun hoş bi kitap ;D
2.siYüzüklerin Efendisi ;D : Daha önsözünü bile bitiremediğim için bişi diyemiyicem ama harika oluğundan eminim ;D ;D
3.sü de Kaplumbağalar diye Fakir Baykurt'un kitabı okl yüzünden okuyorum onu 100 temel eserden okutturuyolar çünkü :-\ Sıkıcı bi kitap okumak istemiyorummmmm ;D Öyle işte ;D
Gönderen: Nirnaeth - 16 Ocak 2008, 16:33:04
Bildiğiniz psikolojik gerilim polisiye vs vs romanı. Kaçık katillerin yaşadığı bir hastanede çalışan psikolog gözleri çıkarılmış bir şekilde arabasının bagajında bulunuyor. Ve cinayeti çözmeye çalışıyorlar. Gizemli, dramatik, sadizm içerikli, nefes kesici bir kitap =)
Gönderen: Herr Mannelig - 16 Ocak 2008, 17:29:12
Aydınlanmanın öncülerinden olan Voltaire'ın hocasının söylediği "olabilecek dunyalarin en guzelinde yasiyoruz" sözünü Kandid (Candide) adlı karakterin başına gelen olaylardan sonra Kandid'in gözüyle eleştiren alegorik bir eser. Sıkıcı olacağını düşünmüştüm ama kesinlikle baymayan hoş bir anlatımı var. Felsefeyle ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap ki sadece felsefe barındırmaması yönünden herkesin okuyabileceği bir kitap.
Gönderen: Neases - 17 Ocak 2008, 14:26:06
Ben su anda gENETİK bİLİMİ kİMYA aNSİKLOPEDİSİ-1 İ OKUYORUM :d
Gönderen: nymph - 17 Ocak 2008, 18:26:17
bigün bi kitap okuyorsunuz ve bütün bir hayatınız değişiyoo işte böle bişi :D okumanızı tavsiye ederim (gerçi daha bitirmedim ama =\ ) nesee ;D
Gönderen: fake* - 17 Ocak 2008, 19:08:02
yazarı sam horn okumanızı tavsiye ederim
Gönderen: Herr Mannelig - 17 Ocak 2008, 19:16:00
Gönderen: - 17 Ocak 2008, 20:53:14
şu Barry Trotherı daha öncede duymustum Ermione önüne gelenle... falanmış. Güzeldir o ktiap :D
Ben su anda gENETİK bİLİMİ kİMYA aNSİKLOPEDİSİ-1 İ OKUYORUM :d
Evet canım aynen öyle Ermione her önüne gelene sarkıyo ;D gerisini anlayın siz ;D ;D
Gönderen: veritaserum - 17 Ocak 2008, 20:56:10
Gönderen: nymph - 18 Ocak 2008, 17:56:56
İlginç zira bende Orhan Pamuk'un Yeni Hayat'ını okuyorum. Kara Kitap'tan sonra Pamuk için hafif, okunulabilir bir kitap olmuş gibi geldi bana. Tipik bomba ruhsal betimlemeleri ve karışık, şatafatlı, mükemmel cümle düzenini yitirmeden üstelik...
kara kitap ı okumadım hatta Orhan Pamuk un okuduğum ilk kitabı yeni hayat ;D eet cümlelerin bazılarını anlamakta zorluk çeksemde :-\ elimden bırakmadan okuyorum (=
Gönderen: LuthienAda - 20 Ocak 2008, 17:10:36
Gönderen: Herr Mannelig - 20 Ocak 2008, 18:03:01
dostoyevski-suç ve ceza - gerçekden çok güzel bi kitap (daha yarısındayım ama :P) tavsiye ederim . anladığım kadarıyla bi gencin hayatını anlatıo ,hayatındaki felaketleri filan vb. şeyler ;D
Bi gencin hayatını anlatan pek çok kitap var, suç ve cezayı bunlardan biri saymak dostoyevskiye saygısızlık olur bence. Raskalnikov (yada böle bişidi) adlı karakterimizin başından geçen olaylardan çok bu olaylardan nasıl etkilendiği, olayların ruhunda bıraktığı izler, kişinin ruhen, düşünsel olarak değişimi süper betimlemelerle sergileniyor suç ve ceza'da.
Gönderen: Neases - 23 Ocak 2008, 19:31:25
Gönderen: Sophié - 23 Ocak 2008, 19:37:17
Çeviri bir şiir kitabı ne kadar iyi olabilirse bu da o kadar iyi diyebilirim.Şairin tarzı harika ama dediğim gibi çeviri olduğu için "kafiye-redif insanlarına" göre değil :D
Gönderen: Herr Mannelig - 24 Ocak 2008, 16:57:44
Gönderen: Mr Thame Dummee - 25 Ocak 2008, 00:23:42
Bizans Altınları.. David Gibbins..
Atlantis kitabını okuyanlar bilir... Kitapta Roma döneminde Kudüs'ten ve daha bir çok yerden İstanbul'a getirilen ganimetlerden ve özellikle bir menoradan bahsediyor... Günümüzde bir grup araştırmacı Haliçi tarıyolar ve buldukları şeyler sonucunda olanlar....
Okumanızı tavsiye ederim... gaza geldim ben de bitiricem.
Gönderen: Sophié - 25 Ocak 2008, 13:59:02
Edger Allan Poe enfestir lezizdir ancak türkçe gerçekten kötü oluyor; ingilizcene güveniyorsan kesinlikle ingilizce okumalısın ancak eski kelimeler çok fazla sözlüksüz olmuyo :Dzaten bundan sonraki hedefim o olacak ama biraz daha dil bilgisine ihtiyacım var :P
Gönderen: pleasant^^ - 26 Ocak 2008, 01:31:43
bıktım ayağını kolunu kaybedenlerden :P Çık inci ertuğrul programına daha iyi ya :P
Şaka pek tatmin edici değil ama :P
Gönderen: nymph - 26 Ocak 2008, 15:45:06
Süper bi kitap bencee metropol manzaraları falan ;D dün başladım ve bugün bitiricem :D çok güzel ya gülmekten öldüm okurken ;D tavsiye ederim ;)
Gönderen: Nefertari - 29 Ocak 2008, 12:33:12
Kütüphanemin gizli kalmış kenarında buldum.İlk başta hiç böyle birşeyden bahsedeceğini zannetmiyordum..Aslında Kurtuluş Savaşından bahseder diye düşünmüştüm.Okumaya başladım..Yazarı komutan:Osman Pamukoğlu..PKK ile 93-94-95 yıllarında yapılan savaşları ve ölenleri anlatan bir kitap..Okumanızı tavsiye ederim.Dili biraz ağır yalnız..Bazı yerleri anlamak zor..
Gönderen: selin. - 29 Ocak 2008, 19:57:55
al benden de o kadar sevmedm kitabı yaa =/ ondan önceki taaşuk-u talat ve fitnatt daha güzeldii :D türk filmlerinin temeli :D
Gönderen: LemoN - 30 Ocak 2008, 14:18:39
Sürükleyici bi seri bence.Bu kitap Peggy Sue serisinin 6.kitabı.Fransız yazar serge Brussolo tarafından yazılmış.Kısaca evrenin öbür ucundaki bir gezegenin aslında devasa bir yaratığın yumurtası olduğundan bahsediliyor.Bu canavar dokunaçlarını yumurtanın kabuğundan çıkarıp 16 yaşın altındaki çocukları aşağıya çekiyor bu nedenle canavara yutucu adını takmışlar.Kitapta Peggy Sue adlı kızın bu canavarı durdurmaya çalışırken yaşadığı olaylar anlatılmış.Güzel bir kitap :D
Gönderen: SeD - 02 Şubat 2008, 16:24:56
kitap HP serisinin en sevdiğim kitabı 7. bikez daha okusam o 1. olcak ama :D :P
kitap tabikide süper :) ama 5. kez okuduğum üçün müdür bilmiyorum cümleleri ezberlemiş gibi bi halm var :P ne olay olcak hepsini bilom artık o yüzsden bidaha okumucam heycanı kalmadı... :P
Gönderen: Ginny Weasley - 03 Şubat 2008, 23:33:36
filmini izledikten sonra kitabın başları sıkıcı geliyor ama yine de çok güzel bir kitap ;)
Gönderen: Herr Mannelig - 06 Şubat 2008, 11:58:26
Ardından Tanrıların Arabalarını okudum. Herkesin okuması gereken, adama öeeeh dedirten afedersiniz popo gibi bırakan geçmiş yaşantı-uzaylı ilişkilerilye ilgili teorilerini anlatıyor bir arkeolog olan Erich Von Daeniken'in.
Tolstoy'un İnsan ne ile yaşar'ını okudum ardından. Tolstoy'a göre insan tanrı ile yaşıyormuş sevmedim düşüncesini. Ancak tanrı'nın sevginin kendisi olduğunu beyan ediyor; cesaret isteyen ve hoş bir açıklama bence.
Şimdi ise Sartre'ın Bulantı'sını okuyorum. Yorum yapamayacak kadar başlardayım :/
Gönderen: simosopo - 06 Şubat 2008, 12:08:57
kitabı nasıl ifade ederim bilmiyorum ki ;D çok güzel bir kitap. daha ortalarındayım. bi bölümü çok güzel=> nayman ana nın "mankurt" olan oğlunun peşinden gidişi ve Juan-Juanlar'ın yaptığı şeylerle çocuğun annesini öldürmesi...
herkese tavsiye ediyorum.çok güzel bi kitap. bi tavsiye daha ;D buket uzuner=>gelibolu ;)
Gönderen: roach - 06 Şubat 2008, 14:38:51
dan brown --- melekler ve şeytanlar --> cogu kisi bilir bu kitabı zaten... kurgu yonunden hasta oldugum sınırlı sayıdan yazardan biridir bu şahıs... hikaye surukleyici ve bilimsel acıdan da bilgilendirici. kısaca bana gore ve severek okuyorum :)
bu arada ikisinide aynı anda okuyorum ;D o gunki ruh halime baglı mesela bugun ben, lucifer günü ;D
Gönderen: Onirique - 06 Şubat 2008, 22:19:01
aslında hosuma gitmedi. cok betimleme var. :-\ edebiyat hocamızın istegiyle okuyorum :-\
sandık içi~ersin karabulut
bunu hep okuyorum :D ezberledim galiba artık. hikayenin basına bakıp sonunda ne oldugunu söyleyebiliyorum :D
Gönderen: Ginny Weasley - 06 Şubat 2008, 22:19:54
cengiz aytmatov=> gün olur asra bedel
kitabı nasıl ifade ederim bilmiyorum ki ;D çok güzel bir kitap. daha ortalarındayım. bi bölümü çok güzel=> nayman ana nın "mankurt" olan oğlunun peşinden gidişi ve Juan-Juanlar'ın yaptığı şeylerle çocuğun annesini öldürmesi...
herkese tavsiye ediyorum.çok güzel bi kitap. bi tavsiye daha ;D buket uzuner=>gelibolu ;)
Cengiz Aytmatov'un Beyaz Gemi kitabını verdi bize hoca okumamız için sınavda çıkıcakmış okudun mu sen onu??
Gönderen: pleasant^^ - 06 Şubat 2008, 22:29:37
Cengiz Aytmatov'un Beyaz Gemi kitabını verdi bize hoca okumamız için sınavda çıkıcakmış okudun mu sen onu??Ben okudum :P
Gönderen: Ginny Weasley - 06 Şubat 2008, 22:34:52
Gönderen: pleasant^^ - 07 Şubat 2008, 00:18:50
Gönderen: Dreamcatcher - 07 Şubat 2008, 01:31:09
Rusya'nın son Çar ailesi Romanovların akrabası olan Zoya adında bir kontesin 2.Dünya Savaşında ihtilal sebebiyle büyükannesiyle Paris'e kaçması ve ondan sonra yaşadıkları anlatılıyor.
herkese tavsiye ederim ;)
Gönderen: Ginny Weasley - 07 Şubat 2008, 22:14:01
idare eder pek birşey içermiyor çünkü :P Bize de öğretmenimiz okutmuştu.Sınavda çıkan en kazık soru da hangi türk edebiyatını içerir sorusuydu :D sadece 2 inek cevaplaayabildi soruyu :P Kazak-Türk'tü ama emin değilim :P
Bizim hoca güzel kitaplar okutturuyor da bu pek öyle akıcı gibi durmuyor..
Gönderen: nymph - 08 Şubat 2008, 19:20:14
Gönderen: pleasant^^ - 08 Şubat 2008, 20:30:45
Makeogeometri gibi kavramları anlaması zor ama maşallah Nina kızımız :P..Çok hoş bir kitap tavsiye ederim :uhe
Gönderen: Nirnaeth - 17 Şubat 2008, 12:02:22
En az yerçekimi kanunu kadar gerçek olduğu kanıtlanmış çekim yasası üzerine bir kitap.. Olumlu düşüncelere odaklandığımız takdirde olumlu şeyler yaşayacağımızı iddia ediyor. Fakat o olumlu şeylere odaklanmak işin asıl zor kısmı - düşünceleri kontrol etmek zordur bence ;)
Gönderen: Spectre - 17 Şubat 2008, 12:07:26
kaç aydr okuyacam diip bi türlü okuyamadıım bir kitap.İyi gidiyor çok hoşuma kaçtı gerçi o kadar spoiLerdan sonra pek bir heyecanı kaLmadı ama oLsun :P
Gönderen: Herr Mannelig - 17 Şubat 2008, 15:12:45
The Secret - Rhonda Byrne
En az yerçekimi kanunu kadar gerçek olduğu kanıtlanmış çekim yasası üzerine bir kitap.. Olumlu düşüncelere odaklandığımız takdirde olumlu şeyler yaşayacağımızı iddia ediyor. Fakat o olumlu şeylere odaklanmak işin asıl zor kısmı - düşünceleri kontrol etmek zordur bence ;)
Tamamen kolpa bir kitap. Yazar verdiği örneklerin tamamının doğru olmadığını kendisi duyurmuştur zaten.
Gönderen: - 17 Şubat 2008, 22:59:12
Gönderen: Spectre - 28 Şubat 2008, 18:11:22
Ya fiLmi seyrettikten sonra bu kitaptan haberim oldu.Ve aLıp okumaya başLadım.
NasıL desem HP Ve Narnia'dan çok farkLı beni biraz daha fazLa etkiLedi stünde daha çok düşünüyorum kitabın beLki de yazarın bu kitabı büyükLerin okumasına yönelik yazdığı için ama her neoLursa oLsun mükemmeL bir kitap =)
2. kitbı da aldm bunu bitirir bitirmz onu da okucam :D
Gönderen: veritaserum - 06 Mart 2008, 10:01:29
KaranLık Cevher Serisi-Kuzey IşıkLarı (aLtın pusuLa)evet bende okuyorum ama ikinci kitabı yok bende :'(
Ya fiLmi seyrettikten sonra bu kitaptan haberim oldu.Ve aLıp okumaya başLadım.
NasıL desem HP Ve Narnia'dan çok farkLı beni biraz daha fazLa etkiLedi stünde daha çok düşünüyorum kitabın beLki de yazarın bu kitabı büyükLerin okumasına yönelik yazdığı için ama her neoLursa oLsun mükemmeL bir kitap =)
2. kitbı da aldm bunu bitirir bitirmz onu da okucam :D
Gönderen: Spectre - 06 Mart 2008, 10:58:23
evet bende okuyorum ama ikinci kitabı yok bende :'(
Umarm buLursun çok harika ya =)
Stephen King-FaLcı
ÇingeneLerLe oranın yerLiLeri arasındaki esrarengiz oLayLarı anLatıyor. FazLa akıcı oLmasa da hoşuma gitti denebiLir.
Gönderen: roach - 06 Mart 2008, 16:44:47
Gönderen: pleasant^^ - 06 Mart 2008, 16:48:24
Zekice yazılmış bir kitap.Ama karekterlerin argo konuşmaları ve bayağı ağır gelen bir dili var.Okumadan bırakıcam heralde :P
Gönderen: nymph - 06 Mart 2008, 17:04:10
1-) Mehmet Coşkundenis'in Sen Git Aşk Bana Kalsın adlı kitabı yeni başladım harika ötesi bir kitap ağlayarak okuyorum kitabı :'(
2-) İskender Pala'nın Babilde Ölüm İstanbul da Aşk kitabını okuyorum Fuzulinin hayatını anlatıyor birde Leyla ile Mecnun un aşkı... Yok böyle bir aşk yaa off off
ve son olarak....
3-) yineİskender Pala'nın Kitab-ı Aşkı.... biraz ağır bir kitap biraz değil fazla ağır ama zorlayınca anlıyorum (=
Gönderen: yeşilboncuk - 07 Mart 2008, 09:34:34
2-)reşat nuri güntekin-ateş gecesi
Gönderen: Herr Mannelig - 07 Mart 2008, 16:38:05
Platon - Euthydemos'u okudum; bu da sokrates'ın erdem, bilgi ve bilginler hakkındaki konuşmasını anlatan ince bi kitaptı.
şimdi de yunan bir yazarın (adını unuttum) "yanlış" adlı devrimci birinin polis teşkilatına sızmasını ordaki eylemlerini anlatan kitabını okuyorum.
Gönderen: Sophié - 07 Mart 2008, 16:41:32
aslında kitaba daha yeni başladım ama şu an için güzel gidiyor ilk defa bi King kitabının başında sıkılmadım ama sonu ne olur bilemem :P
Gönderen: Ginny Weasley - 07 Mart 2008, 18:12:46
Ben okudum :P
Sınavımız bugündü her zamanki gibi kitaba dün başlayıp bitirdim :D Sınıftakilerin hiçbiri beğenmedi çoğu kitabın özetini okudu ama ben çok beğendim özellikle sonu çok duyguluydu =\
Gönderen: SeD - 08 Mart 2008, 15:35:20
yorumum :P : yaa adam ne tip çevrmiş yaa.. insan diyo git bul adamı kitabı kafasına geçir... >:( bazı cümleleri toparlayamamış bile... :P
Gönderen: veritaserum - 08 Mart 2008, 20:15:43
Harry Potter ve Felsefe Taşı ...ya hala o kitapta ya :zuha ama harbiden o kitap bozuk biraz :-X >:(
yorumum :P : yaa adam ne tip çevrmiş yaa.. insan diyo git bul adamı kitabı kafasına geçir... >:( bazı cümleleri toparlayamamış bile... :P
Gönderen: yeşilboncuk - 15 Mart 2008, 10:43:23
Gönderen: SeD - 16 Mart 2008, 15:14:51
ya hala o kitapta ya :zuha ama harbiden o kitap bozuk biraz :-X >:(Ne var yaa alla alaa.. ;D bu 4. okuyuşum .. :P
Gönderen: Amras Ringeril - 16 Mart 2008, 15:43:56
Not: Nietzsche'nin hayatıyla ilgili ipuçları veren bir kitap. Oldukça güzel yazılmış, ben bu tarz romanlardan sıkılırım aslında ama oldukça akıcı yazılmış ve ünlü filozof Nietzsche'yi anlamak için de gerekli.
Gönderen: Herr Mannelig - 17 Mart 2008, 16:42:05
Nietzsche Ağladığında - Irvin D. Yalom
Not: Nietzsche'nin hayatıyla ilgili ipuçları veren bir kitap. Oldukça güzel yazılmış, ben bu tarz romanlardan sıkılırım aslında ama oldukça akıcı yazılmış ve ünlü filozof Nietzsche'yi anlamak için de gerekli.
Kesinlikle; Sadece Nietzsche de değil kitap aynı zamanda Freud ve Freud ilkelerinden de bahsediyor. Genellikle iç bayan bir tarzı çatır çatır okunan bir yapıta çevirmiş Yalom. Süper kitap valla okusun herkes.
Ben de şimdi Elif Şafak'ın Mahrem'ini okuyorum. Süper bir dili var Şafak'ın ama konu sarmadı beni, bütünlük yok ama sadece dili için bile okunur.
Gönderen: pleasant^^ - 17 Mart 2008, 16:57:53
Kesinlikle; Sadece Nietzsche de değil kitap aynı zamanda Freud ve Freud ilkelerinden de bahsediyor. Genellikle iç bayan bir tarzı çatır çatır okunan bir yapıta çevirmiş Yalom. Süper kitap valla okusun herkes.Muhteşem bir kitap Nietzsche Ağladığında ya :D :P Ben ablamda görüp başlamıştım şimdi hatırladım yeniden okuyacağım ;D Elif Şafak hımm :P
Ben de şimdi Elif Şafak'ın Mahrem'ini okuyorum. Süper bir dili var Şafak'ın ama konu sarmadı beni, bütünlük yok ama sadece dili için bile okunur.
Teknede 3 adam-Gereksiz derslerde okuyorum herkesin anlayabileceği ve anlayamacağı türden espriler var içinde..
Gönderen: Alassea - 22 Mart 2008, 21:20:55
Harika bir kitap.Yeni başladım ama müthiş gidiyor. ;D
Gönderen: Herr Mannelig - 22 Mart 2008, 23:46:05
Gönderen: - 29 Mart 2008, 18:01:10
Gönderen: Legolas - 29 Mart 2008, 18:03:06
Gönderen: elfgirl - 29 Mart 2008, 19:48:07
Gönderen: pleasant^^ - 30 Mart 2008, 19:45:04
Gönderen: little_witch - 06 Nisan 2008, 17:25:56
Gönderen: pleasant^^ - 06 Nisan 2008, 18:24:33
Boyunlarında urgan vardı.Kalplerinde kurşun yüreklerinde inanç vardı.Ayaklarında postalları sırtlarında parkaları vardı.Gökyüzüne akan ırmağın damlalarıydı onlar.
Mükemmel bir kitap gerçekten.İlk önce Sinan Sinan Cemgil zannettim ama değilmiş.Ama kitabın başları bitişi herşeyi mükemmeldi.En çok da gar sahnesinden etkilendim.Bizim okulda keşke Filiz'lerin okulları gibi olsaydı falan...Tavsiye ederim.
+Kitapta sürekli olarak biz Küba'daydık,Vietnam'daydık.Denizler Mahirlerdik gibi göndermeler yapılması çok etkileyici olmuş.
Gönderen: Lucilla Clarté - 13 Nisan 2008, 15:02:43
Gönderen: pleasant^^ - 13 Nisan 2008, 17:57:02
NSA'yı merak ederdim zaten.Sadece okumakta geciktiğime hayıflanıyorum.Kitap gerçekten etkileyici istihbarat sırları barındırıyor.
Gönderen: yeşilboncuk - 14 Nisan 2008, 09:04:48
Gönderen: Dreamcatcher - 14 Nisan 2008, 19:11:52
zaten Danielle Steel'in Zoya diye bi kitabını daha okumuştum o da çok güzeldi =) aşk romanlarını seven herkese tavsiye ederiö çünkü içinde hem avrupa tarihi hem de çok güzel kurgulanmış bi aşk hikayesi var :D
Gönderen: Amras Ringeril - 14 Nisan 2008, 20:50:32
Yeni başladım, çok etkileyici bir dil kullanılmış, başlardaki Faust'un düşünce yapısını sevmesem de kitabı şekil bakımından beğendim şu ana kadar, bitirirsem daha iyi anlarım.
Gönderen: selin. - 26 Nisan 2008, 19:40:10
Gönderen: pleasant^^ - 26 Nisan 2008, 19:48:04
Gorki'nin efsane kitaplarından birisi diyebilirim.Yalnız bazı yönleri çok zayıf kalmış ama hoşuma giden bir kitap.
2.'ye okuduklarımdan.. :P
Gönderen: Lucilla Clarté - 26 Nisan 2008, 19:53:34
Gönderen: little_witch - 26 Nisan 2008, 21:50:51
Gönderen: pleasant^^ - 01 Mayıs 2008, 15:45:11
Kantinde yedikleri yemekten,yayınladıkları bildiriler,saklandıkları evlere kadar ODTÜ'lü devrimciler ve Deniz'lerin dağa çıkmak için neler yaptıkları anlatılıyor.
Hüseyin'lerin kantinde sucuk ekmek,balık ekmek,köfte ekmek bile sattıkları anlatılıyor.
Atlanılan bir şey yok.
Çok güzel bir kitap 400-500 kadar sayfası var ayrıca.Öğrenmek isteyen alsın :D
Gönderen: Baal Adramelech - 01 Mayıs 2008, 21:28:38
Metal Fırtınanın yazarı yazmış bu kitanı, fantastik kurgu namına güzel bi kitap gibim :) biraz karmaşık ama hoşuma gitti :D
Gönderen: Pitis^^ - 02 Mayıs 2008, 17:27:06
Ece'den (sophie) aldığım bi kitap..En başlarda biraz sıkılmıştım olay basit gidiyodu ama biyerden sonra koptuk..kitapta bende :D Resmen daldım içine hikayenin ve nihayet bugün çıkabildm..Tawsiye ederim süper bişey..Ayrıca arka kapak yazısı çok ilgimi çekti..:
''Çok ünlü bir yazardı,ama birgün hayatta kalabilmek için yazacağını hiç düşünmemişti...[/i]
Gönderen: Lucilla Clarté - 02 Mayıs 2008, 17:36:01
Çok güzel diğer 4 kitap gibi tabiki de=) Gerçi yeni başladım ama diğerlerinden biliyorum nasıl olcağını biraz da :P
Gönderen: Huor Eärfalas - 03 Mayıs 2008, 22:06:43
Gönderen: pleasant^^ - 06 Mayıs 2008, 17:19:02
Jack London'a bayılıyorum!! :D
Gerçekten de oligarşiyle çok iyi bir benzetme yapmış.Kapitalizmin nasıl insanları ezdiğini,plütokrasi,burjuvazi vs. okuyucuları en açık bir şekilde göstermeye çalışmış.
İşte bu yüzden Ernest Longdon'ın olmak istediği devrimci tipidir deniliyor sanırım.
Özgürlük
Gorki'den vazgeçemediğim kadar çok az şeyden vazgeçememişimdir.Devrim her yerde her şekilde yapılabilir dememi pekiştiren yazar.Gerçi bu tam kitabı yorumlamak olmadı ama :P Açıkçası kitaba en başta kendimi kaptıramadım ama şiirlerle falan anlatımı da çok iyi.
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 07 Mayıs 2008, 18:16:01
Gönderen: pleasant^^ - 07 Mayıs 2008, 19:42:12
Cathy ne öyle ya :D Gerçekten etkileyici ve insanı karamsar yapan bir kitap.HeLe arsenik olayı çok kötüydü.Kaçmalarına sevindim ama keşke biraz daha evvel kaçsalarmış.3 yıl 5 ay önce!
Çatıdaki Rüzgar
Birinci kitaptaki duygularına şaştığım kızın konuşmaları,düşünceleri gerçekten çok abartılmıştı bence.Biraz sakin :D Tüm kitap onu anlatmış zaten ben en çok JuLian'ın ölümüne üzüldüm.Ayrıca Cathy'nin orada "Bart'a benzemesi için Paul'e bıyık bıraktırmış,Julian'ın koyu gözleri onu andırdığı için onunla evlenmiştim." demesine inanmıyorum.Hepsine ayrı duygular besleyen aşırı bir insan o :P
Gönderen: Sophié - 07 Mayıs 2008, 20:07:29
+Kendisi Platon'un bir eseri olmakla beraber; insanı hiç kasmayan sade bir dille yazılmıştır...
+Sokrates ve adını teleffuz edemediğim[ :P]Protarkhos adlı kişinin "haz duygusu" üzerine tartışması anlatılmıştır..
~Son olarak herkese tavsiye edebileceğim bir kitap;okuyun okutun :P
Gönderen: Nirnaeth - 10 Mayıs 2008, 12:27:37
Anormal derecede sürükleyici, nefes kesen bir kitap. Hem olasılık, bilim ve mantık evrenine doğrudan dalmak, hem merak edilen herşeyin sınırlarını zorlamak, hem de bunları yaparken nefes kesini bir olay örgüsünün etkisiyle heyecandan kafayı yemek...
Abarttın demeyin, ciddi anlamda süper bir kitap :D
Gönderen: Rüya - 10 Mayıs 2008, 12:39:32
O ne öyle.. Beynimde sürekli yeni kurgular yaratan ve okurken sürekli yeni teoriler ürettiren bir kitap ..
edit : lanet olsun kitabımı aldılar elimden!.. yarım kalan bi kitap daha :S
Gönderen: Pitis^^ - 10 Mayıs 2008, 12:54:47
Dar Ağacında 3 Fidan-Nihat Behram..
tek kelimeyle mükemmel..
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 11 Mayıs 2008, 19:31:10
Gönderen: Amras Ringeril - 15 Mayıs 2008, 13:07:24
Can Dündar'ın yazısı zaten yazı değil resmen bir "dinleti". Kitabı okurken sanki dinliyormuşum gibi ruhu rahatlatan ve gülümseten çok içten üslubuyla bu da Can Dündar'ın gezi rehberi gibi bir eser. Gerçekten tavsiye ederim.
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 16 Mayıs 2008, 10:36:20
Gönderen: Lucilla Clarté - 16 Mayıs 2008, 19:19:06
Sonuna yaklaştım ve meraktan çatlamak üzereyim. Nasıl bir şeydir hala anlamadım. Olayın olasılık ve fizik kısımlarını pek anlamasam da yani anlamak için uğraşmasam da mükemmel bir kurgu var kitapta. Arkasında yazan 'Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz.' kitabı en iyi anlatan cümledir herhalde..
Gönderen: pleasant^^ - 16 Mayıs 2008, 19:22:54
Böyle yazılıyordu değil mi :P Sevdim,sevdim :P Ama adamın ferrarisini satmasını hala aklım almıyor ya o başka :P
Gönderen: PhoenixMan - 16 Mayıs 2008, 19:30:50
serinin diğer kitapları gibi sürükleyici ve beni seriye bağlayan kitap olma özelliğini taşıyor... :P
herkese tavsiye ederim okumayan varsa (şaşarım :P) okusun...
Gönderen: DarLy OpuS - 30 Mayıs 2008, 14:52:58
Gönderen: simosopo - 10 Haziran 2008, 20:36:02
Gönderen: - 15 Haziran 2008, 22:28:24
Olasılıksız ~ Adam Fawer.
Sonuna yaklaştım ve meraktan çatlamak üzereyim. Nasıl bir şeydir hala anlamadım. Olayın olasılık ve fizik kısımlarını pek anlamasam da yani anlamak için uğraşmasam da mükemmel bir kurgu var kitapta. Arkasında yazan 'Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz.' kitabı en iyi anlatan cümledir herhalde..
Herkescikler Olasılıksız mı okuyo ne xD çok harika bi kitap ve söylediklerine kesinlikle katılıyorum ;D Ancak ben kitapta hızlı ilerliyemiyorum .. aynı anda bikaç kitap okumaya kasmak zor.. Olasılıksızla birlikte Spiderwick Günlerini de okuyodum onun 5 kitabınıda bitirdim tavsiye ederim herkese.. her nekadar kitabın arkasında 9-12 yaş yazsada okuyun ;D Yani ben bu seriyi okumaya başladığımda 11 yaşındaydım sonra okumayı bıraktım işte yaşım tutuyodu o zaman halla halla :P ;D Neyse Olasılıksızın yanında şimdi Azkaban Tutsağını okuyorum .. öyle işte ;D
Gönderen: Amras Ringeril - 22 Haziran 2008, 15:36:55
Anlatmaya gerek var mı ? :P
Gönderen: Ashley - 22 Haziran 2008, 16:01:43
hp kadar olmasa da sarıyo
Gönderen: Lucilla Clarté - 24 Haziran 2008, 13:26:12
Çok güzel kitaba benziyo yeni başladım ama bakalım nolcak. =P
Gönderen: R - 24 Haziran 2008, 16:10:01
parapsikoloji üzerine.güzel kitap.etkileyici en azından:D
Gönderen: Ireth~ - 24 Haziran 2008, 16:17:47
Bilmeyen yoktur herhalde :)
Aslında bi 6 ay önce okumaya başlamıştım, yarısına kadar gelmiştim. Fakat ailemin "Klasik oku" ısrarlarına dayanamadım ve büyük bir hata yapıp yarıda bıraktım. Dün gece yine başladım, iyi oldu aslında: anlayamadığım bazı yerler varmış.
Gönderen: Lucilla Clarté - 04 Temmuz 2008, 01:03:38
Gittikçe daha bi hayran oluyorum kurgu gücüne bu adamın, hadi hayırlısı. Philip Pullman çok yaşa! :P
Gönderen: Ireth~ - 04 Temmuz 2008, 10:23:26
Sonunda seriye başladım =)
Gönderen: Spectre - 04 Temmuz 2008, 10:40:43
Serinin ilk 2 kitabının heyecanını sürdürüyor büyük savaşa doğru.Soluğumu tutmuş okuyorum =)
Gönderen: Jejune - 04 Temmuz 2008, 11:09:12
Bitmek üzere. :D bu seriye niye bu kadar geç kalmışım ki. :P
Gönderen: Slyffindor - 04 Temmuz 2008, 11:19:47
İnsanın kendinden birşeyler bırakması dünyaya hakikaten hoş bir olay. Yazdıklarının çoğunda kendimi buluyorum.Kendini anlatmak kadar güzel bir şeyin olmadığını, fazla alçakgönüllü olmanın budalalık olduğunu filan anlatıyor.Şahsen beni çok etkilemiştir. 1533-1592 yılları arasında yaşayan Michel de Montaigne denemelerinde o devrin ve o devirden önceki zamanların başarılı Türk padişahları hakkındada yorumlarda bulunmuş.Hoşuma gitmişti :D
Gönderen: Amèlie - 04 Temmuz 2008, 11:53:22
Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği
Sonunda seriye başladım =)
Yüzüklerin Efendisi ~ Yüzük Kardeşliği..Iyh vakit kaybı resmen, keşke başlamasaydınız ah ben de yapmıştım o hatayı :P İkinize de yazık :P
Bitmek üzere. :D bu seriye niye bu kadar geç kalmışım ki. :P
Gönderen: simosopo - 04 Temmuz 2008, 11:53:58
daha kitabın 7. sayfasına geçmiştim ki odama biri daldı ve silkroad muhabbeti başlattı :'( o kişi de abim oluo :'(
hala 7. sayfadayım ;D bi yarısına geleyim de yorum yazıcam kitapla ilgili ;D ama şu an güzel görünüyo :D bakalım ilerde nolcak :P
Gönderen: Jejune - 04 Temmuz 2008, 12:12:48
Iyh vakit kaybı resmen, keşke başlamasaydınız ah ben de yapmıştım o hatayı :P İkinize de yazık :P
yoo gayet güzel bi seri bence, ha senın ıcın vakıt kaybı olabilir =P ama ben vakit kaybı olduğunu düşündüğüm bişeyi zaten okumam, ben o yazık kelımesını bu serıye baslamayı düsünmeyenler ıcın kullanırım evet =P
Gönderen: Ireth~ - 04 Temmuz 2008, 12:20:41
Iyh vakit kaybı resmen, keşke başlamasaydınız ah ben de yapmıştım o hatayı :P İkinize de yazık :P
Seni bilmem kardeşim; ama son zamanlarda yaptığım en doğru,mantıklı,güzel şeyin Yüzüklerin Efendisi demiyim de Tolkien eserlerini okumam olduğuna inanıyorum(açıkçası Hobit'i de içine almak istedim). Ben de Jejune gibi düşünyorum cümlesinin son kısmı yani. Tamamen katılıyorum. Senin de bir an önce düşünceni değiştirmeni temenni ediyorum.
Gönderen: Lucilla Clarté - 08 Temmuz 2008, 23:14:13
Eh favorim olcak gibi duruyo ne denir ki.
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 08 Temmuz 2008, 23:35:27
Gönderen: Nirnaeth - 11 Temmuz 2008, 18:28:20
İki Şehrin Hikayesi:Annem zorla başlattı"Biz lisdeyken okurduk,çok heycanlı" Görcez...
Annende zevk yokmuş :P Ben aldım elime, çalıştım çabaladım ama okuyamadım, aşırı sıkıcı. Sonra da bir kenara attıp unuttum ;D
Ha şimdi yanlış yönlendirmek gibi olmasın ama.. :P
Gönderen: Oxygen - 11 Temmuz 2008, 19:39:50
2. kitabın üstüne soğuk su etkisi yaratan daha çekişmeli ve heycanlı bi kitap. Twilight tadında.
Zaten bitmek üzere. Son 2 bölümle Epilogue kaldı. Tam benim damak tadıma hitap ediyo :clap
Gönderen: Elizabeth~ - 12 Temmuz 2008, 03:49:08
Annende zevk yokmuş :P Ben aldım elime, çalıştım çabaladım ama okuyamadım, aşırı sıkıcı. Sonra da bir kenara attıp unuttum ;DBen de iki kez başladım ama bir türlü bitiremedim,sarmadı sanırım :D
Ha şimdi yanlış yönlendirmek gibi olmasın ama.. :P
Şimdi okuduğum kitap 'Gurur Ve Önyargı, Jane Austen',uzun zamandır merak ettiğim ,
okumak istediğim bir kitaptı,şimdi okuduğum için çok mutluyum :)
Gönderen: Lucilla Clarté - 20 Temmuz 2008, 02:31:32
Gönderen: Hezarfen - 20 Temmuz 2008, 10:22:43
Tom Bombadil olsamya, gezsemya dört bir diyarı :P
Gönderen: veritaserum - 20 Temmuz 2008, 12:37:33
ama SeD ve Gülü sağolsun yarıda bırakıp zaya başladık gene :P
Gönderen: Ashley - 20 Temmuz 2008, 14:34:49
Gönderen: Nirnaeth - 20 Temmuz 2008, 18:01:19
Gönderen: Nefertari - 21 Temmuz 2008, 11:27:57
Bayağı sevdim güzel bir kitap.Tasvirlerle kasmamış , anlatımı yalın ama bazı yerlerdeki kullandığı deyimler güzel.Bir günde bitirdim.Elime alırken biraz korku vardı.Bittiğinde hala sayfa çevirmeye çalışıyordum xD Hoşuma gitti..
Gönderen: PhoenixMan - 22 Temmuz 2008, 09:49:29
Dün gittiğimiz evden elimde üç tane kitapla ayrıldım: Güz Alaca Karanlığının Ejderhaları, Kış Gecesi Ejderhaları ve İlkbahar Şafağı Ejderhalararı... 1. kitabı daha bugün sabah erken saatlerde 15 dk. gibi kısa bir süre okumuş bulunmaktayım... Elimden bırakmak istemedim ama işte abi yüreği, kardeş kahvaltı isteyince... :P Kurgu, az okumama rağmen gerçekten hoşuma gitti, "Başlarken..." bölümü gerçekten anlamlı olmuş, Fantastik Kurgu'yu J.R.R. Tolkien'ın başlattığını açıklamışlar... Hoşuma gitti, okumayanın kalmaması ve bu kitabı çabucak bitirip, Kış Gecesi Ejderhalarına başlamam dileğiyle... :P
Gönderen: Eowyn - 23 Temmuz 2008, 18:02:48
Gönderen: DarLy OpuS - 28 Temmuz 2008, 14:41:40
Ön yargılarla başladım kitaba. Zira cinler, melekler, şeytanlar vs. üzerine kurulmuştu olay. Şaşırtıcı bir şekilde ilk günden 140 sayfa okudum. Son derece sürükleyici bir kitap, zaman zaman gerilmenize yol açıyor. Kurgusundna dolayı rahatsız olduğum birkaç nokta haricinde, Orkun Uçar ve Burak Turan iyi iş çıkarmış diyebilirim.
Tavsiye ederim. :D
Gönderen: Lucilla Clarté - 30 Temmuz 2008, 04:42:15
Yarısına geldim kitabın ve şimdiden Ursula'nın büyüsüne kapıldım. Christopher Paolini'nin bu dil ve varlıkların gerçek isimleri konusunda ondan esinlendiği açık evet ama olsun ikisi ayrı benim için. =P Betimlemeleri uzun uzun ama insanı sıkmıyor ki böylesiyle de sık karşılaşılmaz. Eah bi bitirelim ikincisi üçüncüsü.. var daha bunun, hepsini okumak istiyorum hepsini. =P
Gönderen: Eowyn - 31 Temmuz 2008, 15:58:34
daha yeni başladım
Gönderen: - 31 Temmuz 2008, 19:09:10
Gönderen: Amras Ringeril - 31 Temmuz 2008, 22:41:31
Yerdeniz Büyücüsü ~ Ursula K. Le Guin.
Yarısına geldim kitabın ve şimdiden Ursula'nın büyüsüne kapıldım. Christopher Paolini'nin bu dil ve varlıkların gerçek isimleri konusunda ondan esinlendiği açık evet ama olsun ikisi ayrı benim için. =P Betimlemeleri uzun uzun ama insanı sıkmıyor ki böylesiyle de sık karşılaşılmaz. Eah bi bitirelim ikincisi üçüncüsü.. var daha bunun, hepsini okumak istiyorum hepsini. =P
Aaa... Aferin Hesna, Yerdeniz Büyücüsü'ne başlamışsın, gerçek bir şaheser bana göre.
Gönderen: Lucilla Clarté - 05 Ağustos 2008, 11:57:10
Aaa... Aferin Hesna, Yerdeniz Büyücüsü'ne başlamışsın, gerçek bir şaheser bana göre.
Sağol sağol sağol Özgür ve de kocaman katılıyorum mükemmel bi' eser, hele Christopher'ımın bile ondan özendiğini görünce daha bi aşık oldum. :P Neyse Yerdeniz Büyücüsü bitti, ikincisine başlıcam. Ama ondan önce;
Boleyn Kızı ~ Philippa Gregory.
Gönderen: Ireth~ - 05 Ağustos 2008, 12:28:46
Hayatım boyunca okuduğum 6. veya 7. klasik kitap; ama çok hoşuma gitti. Bundan sonra da klasiklere devam etmeyi düşünüyorum. Klasiği sevdirdi bana yavv ;D
Gönderen: magicalbronze - 05 Ağustos 2008, 12:38:47
Daha başlarındayım fakat hemencecik o bildik Yerdeniz serilerinin tadını hissettirdi bile. Şu anlık sürükleyici gidiyor.
Gönderen: - 05 Ağustos 2008, 14:34:40
Gönderen: darkkb - 05 Ağustos 2008, 16:22:13
Gönderen: Hezarfen - 05 Ağustos 2008, 16:39:17
şu günlerde ikide bir çıkan ergenekon kitaplarının aksine teee 1997 de yazılmış. Tabi o zamanlar kimse dikkate almamış iken şimdilerde baya bi revaçta kitap.
Kanıtlarla anlatım yapılmış.. Bi söz çok hoşuma gitti
"uğur mumcunun eşi Mehmet Ağar'a
-öyleysebu duvarı yıkın
diyor
mehmet ağar acı bir tebessümle
-buna gücümüz yetmez
diyor.. bunun sonunda da Bayan Mumcu
-elbet bu duvar yıkılır ve altında ilk kalan siz olursunuz
diyor
Susurluk'ta bu duvar kısmen yıkılmıştır ve bu olaydan sonra ilk istfa eden mehmet ağar olmuştur
Gönderen: DarLy OpuS - 06 Ağustos 2008, 14:27:02
400'lü sayfalardayım.. Ve size şu kadarını söyleyebilirim, "Hayatımda okuduğum EN fantastik, fantastik kurgu eseriydi!"
Okuyun, okutun! :D
Gönderen: Herr Mannelig - 06 Ağustos 2008, 14:28:43
Mükemmel bir yazar; Şibumi de Kasaba, Hesaplaşma gibi kitaplara göre çok da ağır bir dil ve felsefi diyaloglar içeriyor ve daha bir polisiye havasında...
Gönderen: Amèlie - 06 Ağustos 2008, 14:53:11
Trevanian - Şibumi
Mükemmel bir yazar; Şibumi de Kasaba, Hesaplaşma gibi kitaplara göre çok da ağır bir dil ve felsefi diyaloglar içeriyor ve daha bir polisiye havasında...
Aha ben de Şibumi'yi okuyorum şu an. Gerçekten çok ağır bi dili var, bazen öyle oluyo ki defalarca okumak zorunda kalıyorum anlamak için. Yine de bırakamıyorum ama. (http://www.hpff.net/forum/Smileys/hpff/yumur.gif)
Gönderen: Huor Eärfalas - 06 Ağustos 2008, 16:31:41
(Biraz evvel bitirdim yüzük kardeşliğini şimdi iki kuleye başladım)
(İlk seri birazda olsa ağır geldi ama çok güzeldi etkisinde kalmadım desem yalan olur gildor bölümünü hayranlıkla okudum hele moria üff süperdi umarım iki kule daha zevkli olur benim için)
Gönderen: Ireth~ - 06 Ağustos 2008, 17:52:22
Yüzüklerin Efendisi İki Kule :-*
Ahh, ne kadar hoş =) Çok sevindim adına yaa ;D Okumaya devam, sonuna kadar :P
Gönderen: Herr Mannelig - 06 Ağustos 2008, 19:36:23
Aha ben de Şibumi'yi okuyorum şu an. Gerçekten çok ağır bi dili var, bazen öyle oluyo ki defalarca okumak zorunda kalıyorum anlamak için. Yine de bırakamıyorum ama. (http://www.hpff.net/forum/Smileys/hpff/yumur.gif)
Şans canımcım şans. Yalnız dalga geçiyorsun değil mi? O kadar da ağır değil zira; benim dediğim diğer kitaplarına göre daha ağır olmasıydı dilin.
Gönderen: Amras Ringeril - 11 Ağustos 2008, 20:13:20
Can Dündar-Celal Kazdağlının beraber yazdığı : Ergenekon-Devlet İçinde Devlet
Evet okumuştum o kitabı. Kanıtları gerçekten harika, olayları çok iyi anlatıyor.
Gönderen: - 11 Ağustos 2008, 20:44:08
Gönderen: DarLy OpuS - 12 Ağustos 2008, 14:28:46
Gönderen: magicalbronze - 12 Ağustos 2008, 15:00:13
Gönderen: zuzu - 12 Ağustos 2008, 17:38:51
Gönderen: Elizabeth~ - 12 Ağustos 2008, 18:12:55
Harika bir kitap,bana çok şey öğrettiğini düşünüyorum.
.....Haysiyetli bir devlet adamı,bu nobranlık karşısında derhal Mr.Parris'e paltosunu giydirir,telefonu fişten çeker ve ardından gürlerdi;
'Eski başkanın oğluna söyleyin:
'Bizde unutmayız!'
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 13 Ağustos 2008, 17:36:28
Gönderen: Nefertari - 13 Ağustos 2008, 18:18:27
Yeni yeni başladım..Bir sohbettir gidiyoruz :P
Gönderen: - 13 Ağustos 2008, 23:34:24
Gönderen: voyvoda - 14 Ağustos 2008, 14:09:41
Gönderen: Barthen - 15 Ağustos 2008, 01:01:44
Ufak minik öyküleri ve denemelerine yer verdiği bir kitabı bu, birçok diğeri gibi. Her zamanki hali ile, Ferhangi bir dilin kullanılması kitaba ayrı bir tat katmış ve daha okunası hale getirmiş. Yazın sıcağında oturup düşünmek yerine, düşünmenin ve yaşamın içinde barınan o ironik anlam mahrumluğunu görmek için, birebir.
Gönderen: DarLy OpuS - 15 Ağustos 2008, 16:23:06
Yeni başladım ancak çok sürükleyici gidiyor.
Gönderen: Barthen - 17 Ağustos 2008, 13:53:32
Gönderen: SeD - 17 Ağustos 2008, 21:50:25
Gönderen: Herr Mannelig - 17 Ağustos 2008, 21:54:11
Gönderen: DarLy OpuS - 22 Ağustos 2008, 16:04:44
Gönderen: daRLacan - 30 Ağustos 2008, 22:49:44
Galiba Stephen King ve Peter Straub oturup bu kitabı yazdıklarında ona sadece bir deneme gözüyle bakmışlardı. Tabii sonrasında düşündüler ki; "Nasılsa satılmaz mı? Bastıralım gitsin..."
Okuduğum Stephen kitapları içinde en sıkıcı olanıydı. En son "Sis" adındaki kitabında böyle sıkıldığımı hatırlıyorum ama o en azından inceydi ve hikayelere bölünmüştü.
Kınıyorum onu, iyice ticari çalışır oldu !!! >:(
Gönderen: _kNiGhT_ - 30 Ağustos 2008, 22:53:54
Gönderen: - 31 Ağustos 2008, 23:04:20
Yaklaşık iki hafta önce başladığım Tılsım (Stephen King & Peter Straub) adlı kitapla sürünmekten gına geldi. Sırf Kara ev adındaki kitapta Tılsım'daki karakterin devam hikayesi olduğunu öğrendiğim için okuyorum. Kitaptan Boncukcan ( kedim :P ;D ) bile nefret etti bi gece koltuğun üstünde bırakmıştım sabah kalktığımda 5-10 sayfanın yanında arka kapağın kırıntılarını toplarken buldum kendimi...
Galiba Stephen King ve Peter Straub oturup bu kitabı yazdıklarında ona sadece bir deneme gözüyle bakmışlardı. Tabii sonrasında düşündüler ki; "Nasılsa satılmaz mı? Bastıralım gitsin..."
Okuduğum Stephen kitapları içinde en sıkıcı olanıydı. En son "Sis" adındaki kitabında böyle sıkıldığımı hatırlıyorum ama o en azından inceydi ve hikayelere bölünmüştü.
Kınıyorum onu, iyice ticari çalışır oldu !!! >:(
Ya evet, Stephen King bazen çok sıkıcı romanlar yazıyor. Bir Aşk Hikayesi, Rüyalar ve Karabasanlar ve Oyun'da çok sıkıldım..
Gönderen: Sophié - 31 Ağustos 2008, 23:22:51
Bir tanesi şu mükemmel ve son günlerde çok ünlü vampir hikayesi "Alacakaranlık"; sahiden güzel kitap. Sürükleyici falan ama dili çok basit. Fazla anlaşılır bu yönden pek sevmedim.
Bir diğeri "Faust"; kitabı çok zaman önce okudğumda pek anlamlandıramamıştım. O yüzden tekrar başladım kendisine. İyi ettim bu konuda. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Üçüncü ve son olan da Kierkegaard'ın "Korku ve Titreme"si; aslında kendisinin en az bir hafta önce bitmesi gerekirdi ama neden bilmiyorum bitiremedim, sarktı böyle. Özür diliyorum kendisinden. İbrahim peygamber üzerinden yola çıkılarak yazılmış mükemmel bi kitap.
Gönderen: Nefertari - 01 Eylül 2008, 08:17:00
Şuan ilginç şekilde gidiyoruz bakalım :P Ben olsam o parayı kabul ederdim..Hamilton nasıl bağlayacak merak içersindeyim :P
Gönderen: Lucilla Clarté - 01 Eylül 2008, 10:01:27
Biri Eldest diğeri Otostopçunun Galaksi Rehberi. Eldest'i şu 3. kitap çıkmadan bitirmem gerektiği için daha bi hızla okuyorum. Diğerine de dayanamadım yeni başladım daha. :P
Gönderen: magicalbronze - 01 Eylül 2008, 10:06:51
İkinci kitap olan "Kiralık Katiller"den çok daha sürükleyici olduğunu belirtebilirim. Bir yerde fazla kalınmıyor buda can sıkıntısına yol açmıyor. Her bakış açısıyla olayı görebilmemizde ayrı bir güzellik katıyor romana..
Gönderen: Amèlie - 01 Eylül 2008, 10:59:45
Şibumi den ürktüm çok bıraktım onu.
GÖnülçelen cim vardı yarım bıraktığım, ona devam ediyorum şimdi de. Öyle. :P
Gönderen: Miss Murder - 01 Eylül 2008, 16:39:36
kurgu,uslüp,kelimeler,cümleler harika betimlemeler çok şey anlatıyor ... insanı o dünyadaymış gibi hissetmesini çok iyi sağlıyor .. ayrıca da çok sürükleyici :D
Gönderen: Sophié - 01 Eylül 2008, 17:05:28
Stephan King-Medyum ve ya the shiningYapma ya lütfen. Stephen King'in okurken bunalıma girdiğim romanların başında gelir bu. Neresi sürükleyici anlamış değilim. Tamam sonlara doğru sahiden güzelleşiyor falan ama başlarda kriz geçirmiştim ben okurken. Bayaa zaman kaybetmiştim. Sabır diliyorum diğer okucaklar için.
kurgu,uslüp,kelimeler,cümleler harika betimlemeler çok şey anlatıyor ... insanı o dünyadaymış gibi hissetmesini çok iyi sağlıyor .. ayrıca da çok sürükleyici :D
Gönderen: Herr Mannelig - 02 Eylül 2008, 19:28:24
Gönderen: - 02 Eylül 2008, 19:32:27
Gönderen: BoZCiN - 05 Eylül 2008, 17:02:53
Basindan sonuna takilmadan okunabilecek surukleyici bir kitap. Kullanilan ustalikli dilin yaninda bir yerli kitabin da inanilmaz yaraticilik icerebilecegini hayretle goruyorsunuz. Kesinlikle herkese ama ozellikle buradaki topluluga tavsiye ederim.
Gönderen: Khazidhea - 05 Eylül 2008, 17:16:25
Gerçekten çok akıcı bir kitap gerek anlatım tarzı ile gerekse se de yazarın kitapların sonuna koyduğu kendi yorumlarıyla... Bence okunmaya değer bir kitap kesinlikle ;D !!!
Gönderen: Sophié - 16 Eylül 2008, 22:11:32
Okunmalı mutlaka. Tabi Araf'ıyla Cennet'i de okunmalı ki ben onlara geçemedim halen. :P
The Complete Tales And Poems of Edgar Allan Poe + Collins Dictionary&Thesaurus :P; hayatımın kitabı zaten bu. Sonunda buldum. Gerçi yeni başladım ve gözümü korkutuyor kendisi. Ama yine de okucam, kararlıyım.
Edgar Allan Poe lan, dile kolay!
Gönderen: DarLy OpuS - 17 Eylül 2008, 11:54:28
Teması cinsellikmiş, bekliyoruz efendim. :P Şaka tabii, ilk sayfalarındayım şu an. Güzel gidiyor... :)
Gönderen: Herr Mannelig - 17 Eylül 2008, 21:43:23
Gönderen: Slyffindor - 24 Ekim 2008, 16:51:34
Cnbc-e de gösterimde olan dizinin kitabı yani.Teenage türünde ve okurken sizi Manhattan'da malum sarışın ve diğerlerinin arkadaşıymışsınız gibi hissettiriyor. Ve ek olarak : Beni sevdiğini biliyorsun.Hadi biraz dedikodu yapalım . :)
Gönderen: Nihbrin - 25 Ekim 2008, 05:59:57
Adı Baudolino , saygı değer Umberto Eco yazmış. Başlarda oldukça sıkan ama 40-50 sayfadan sonra kendiniz kaptırdığınız bir kitap.Tarihin aslında var olmayan en iyi yalancısının (varlığı konusunda yalan söylemiş olabilir kereta) hayatı...
Gönderen: Nefertari - 26 Ekim 2008, 12:23:43
Askında kitabı önceden bitirdim..Şuan başka kitap okuyorum..Ama o bitmeden yorum yapmayayım diye bunu yazıyorum.Harikaydı.Orda Cemile'nin aşkı ,sertliği mükemmeldi.Cengiz Aymatov yine süper bir eser kaleme almış (=
Gönderen: DarLy OpuS - 26 Ekim 2008, 15:50:28
Uçuyorum mutluluktan. :D
Gönderen: Khazidhea - 30 Ekim 2008, 16:34:54
Gönderen: Sophié - 30 Ekim 2008, 22:06:42
Nietzsche Ağladığında; bu bitince bi daha hatta bi daha okuyabilirim. Okumalı herkes bunu kesinlikle.
Ve okul zoruyla; İntibah. Her ne kadar zorla okusam bile baya baya sardı kendileri beni. Yalnız hoşuma giden durum, dönemin ahlaksız kadınları -daha kibar ya da daha uygun bi kelime grubu bulamadım :P- bile terbiyeli resmen lan. Hadi bunun da dizisini çeksinler, ben bile izlerim :P.
Gönderen: Amras Ringeril - 31 Ekim 2008, 21:58:18
Alamut Fedailerin kalesi tek kelime ile muhteşem bir kitap okunmalı
Biraz zor bir kitap o ama baya güzel yine de. Anlatımı ağır.
Gönderen: twilight_milk - 04 Kasım 2008, 08:39:16
Gönderen: Nirnaeth - 19 Kasım 2008, 16:32:37
O ne acayip bir kitap öyle. Güzeldi ya, okuyun. İki üç saatte bitiyor zaten, kitapçıda okuyup bitirin ;D
Gönderen: Mls hp - 23 Kasım 2008, 11:48:35
çok sıkıcı >.<
Gönderen: Nihbrin - 23 Kasım 2008, 12:06:29
"Sonsuzluk için yedi gün" "Marc Levy"
kısa olmasına rağmen tatlı, bir melek ve bir iblisin imkansız aşkı >:D + :melk = ?
Gönderen: - 30 Kasım 2008, 21:49:39
Gönderen: Nefertari - 01 Aralık 2008, 10:57:46
Gönderen: Lunacy - 01 Aralık 2008, 16:30:14
[zaman carkının ikinci kitabı türkçesini buLamadım]
Gönderen: Nihbrin - 01 Aralık 2008, 17:09:11
Gönderen: magicalbronze - 01 Aralık 2008, 18:12:14
Gönderen: Lunacy - 02 Aralık 2008, 15:57:50
Gönderen: Herr Mannelig - 03 Aralık 2008, 16:37:53
Şu anda da An Essay about Human Nature - David Hume okuyorum ama ağır bir ingilizcesi var birşey anlamadığımı itiraf etmek durumundayım
Gönderen: DarLy OpuS - 03 Aralık 2008, 17:15:53
Unutulmuş Diyarlar'ı özlemiştim, hoş bir dönüş oldu benim için. :)
Gönderen: - 05 Aralık 2008, 21:35:42
Gönderen: Lucilla Clarté - 05 Aralık 2008, 21:59:52
Okuyun, okutun efenim..
Gönderen: Nirnaeth - 07 Aralık 2008, 23:11:28
Genel olarak güzeldi, ama koruyucu meleklerin geldiği bir sahne vardı ki kesinlikle saçma. Olamaz böyle bir şey, Selena izliyormuş gibi hissettim orada :P Bu sahne dışında güzel ama. Okuyabilirsiniz, evet.
Gönderen: PhoenixMan - 08 Aralık 2008, 21:12:21
Gönderen: SiYaH - 09 Aralık 2008, 02:00:04
kısa kısa öyküler var içinde ama öyle masalımsı değil
klasik aziz nesin tarzı
gülerken düşündürmek olayını iyi bilirdi üstad
Gönderen: Sophié - 09 Aralık 2008, 11:04:55
Portakal Kız'ı gece bitirip bunu elime aldım. Henüz kitap hakkında bi yorum yapamam ama kitap Harvard'dan yola çıkarak eğitim niteliğini felan anlatıyor-muş.
Konu da çok hoş yalnız; "Üniversite".
Gönderen: Lunacy - 12 Aralık 2008, 15:24:45
okumayın sıkıcı..
Gönderen: - 15 Aralık 2008, 21:02:05
Gönderen: - 15 Aralık 2008, 22:38:24
Gönderen: PhoenixMan - 16 Aralık 2008, 12:16:13
Ejderha Mızrağı /// Efsaneler Üçlemesi: İkizlerin ZamanıAynı üçlemenin 2. kitabı olan İkizlerin Savaşı'ndayım... Gerçekten çok sürükleyici, ama Crysania bölümleri aşırı usandırıyor...
Gönderen: Lunacy - 16 Aralık 2008, 15:45:23
AvaLon'un sisLeri..
okumayın sıkıcı..
vazgectim harikaydı mükemmeLdi şiddetLe öneririm =)
Gönderen: - 23 Aralık 2008, 18:47:07
Gönderen: Genya Arikado - 23 Aralık 2008, 19:04:22
Gönderen: Lunacy - 23 Aralık 2008, 19:40:16
Gönderen: Amras Ringeril - 23 Aralık 2008, 21:55:23
Harika bir analiz, harika bir ütopya. Tek sorun haftalardır bitirememem :P
Gönderen: Nefertari - 01 Ocak 2009, 14:04:02
Eski basım aldım oku oku bitmiyor.. Azimliyim!
Gönderen: Countess - 01 Ocak 2009, 15:25:20
Daha yeni başladım ama güzel gidiyor.
Gönderen: Herr Mannelig - 01 Ocak 2009, 18:26:10
konu ile ilgili arkadaşlar yada üniversite öğrencileri için ideal bir kitap, prof dr. tayyar arı her görüşe yer vermiş kitabında. Ayrıca dili de çok güzel, az terim kullanılmış kullanılanlar açıklanmış anlaşılıyor.
Gönderen: DarLy OpuS - 03 Ocak 2009, 20:01:24
Kara Kule serisine dönerek çok iyi bir tercih yaptım sanırım. Daha ilk sayfalarında başladı kitap beni sürüklemeye... :)
Gönderen: Sophié - 04 Ocak 2009, 19:45:22
Abinin kolilerdeki fi tarihinden kalma siyasi kitapları, ders kitapları, falan filan kitapları bir şekilde evde keşfedilir. Hepsi hayranlıkla incelenir ve bir kısmı sahiplenilir. İçlerinde bir tanesi vardır ki onun kapağı ilginç gelir "Ne lan bu?" sorusu eşliğinde kabından çıkarılır ve bi kaç sayfa okunur. Sonra bakılır 3 saat geçmiştir ve hâlâ okuyorsunuzdur, umursanmaz. Devam edilir. Resmi olarak kitaba başlamış sayılırsınız.
İşte o kitap "Decameron". İçinde onar öyküden oluşan toplam 100 öykü olan iki kitaplık bir kitap (ne dedim ben). Şimdi için baya sarmakta kendileri, biraz daha ilerleyince asıl yorumumu da kitabın konu özetiyle birlikte belirtirim zaten efendim.
Ayrıca bu kitap İTÜ'de elektronik mühendislerine bilmem ne dersinde ders kitabı olarak verilmiş. Bağlantılarını kavrayamasam da ilginç geldi, salakça bi bilgi bu da işte.
Gönderen: DarLy OpuS - 13 Ocak 2009, 11:17:40
Çok farklı, yarıladım kitabı. Her sayfayı yeni bir merakla çeviriyorsunuz...
Gönderen: Herr Mannelig - 14 Ocak 2009, 19:35:27
Başlığı dolayısıyla büyük bir gazla başlanan kitap kişiyi büyük bir bunalıma sürüklüyor zira schopenhauer özü oluşturma ediminin temeline acı ve ıstırabı koyan bir adam ki, ıstırabı öğütleyen bir tutumu oluyor.
Gönderen: Lunacy - 14 Ocak 2009, 20:34:41
Gönderen: dirock - 14 Ocak 2009, 22:32:39
Güzel kitaptır kendileri, bir psikoloğun kızına yazdığı günlük benzerimsi türde. tavsiye edilebilir bir kitap. Gerçek hayattan alınan hikayelerle yazılmış.
Gönderen: Khazidhea - 15 Ocak 2009, 13:35:22
Gönderen: Fırtınakıran - 17 Ocak 2009, 12:08:49
Hani gereksiz bilgiler diye kitaplar vardır ya-ve genelde içindekilerin hiçbiri gereksiz değil bilimseldir-işte bu da öyle bir kitap.Yanlış bildiğimiz ve bilmediklerimizi anlatıyor.Örnek vermek gerekirse(herkese verdiğim örneği buraya da yaıyım);balıkların hafızasının 3 saniye değil 3 ay olduğunu biliyor muydunuz :)?
İçindekiler kısmında ibr çok soruyu göreceksiniz.Bu soruların hepsine,1-2,5 sayfa arasında cevaplar verilmiş.Sıkmıyor okuyanı.Oldukça eğlenceli ve "aaaa!yıllarca yanlış bilmişim!"dedirtiyor size.Gerçekleri kanıtlarıyla söylemesi de ayrı güzel ;).
Gönderen: DarLy OpuS - 17 Ocak 2009, 16:14:45
Gönderen: PhoenixMan - 26 Ocak 2009, 20:48:56
Daha 50 sayfa okuyabildim, çocuk olayı biraz zorlama geldi, Sturm'den öyle bir şey beklemezdim ama katlanacağız artık napalım... :P
Gönderen: Herr Mannelig - 27 Ocak 2009, 14:51:08
Gönderen: Nirnaeth - 28 Ocak 2009, 22:15:59
Bildiğiniz cinayet çözmece. :D 100 - 200 sayfa birşeydi, ince olduğu için çabuk bitiyor. Kitaplığın derinliklerinde buldum, öyle çerez niyetine de okudum bitti işte. ;D
Gönderen: Amras Ringeril - 29 Ocak 2009, 12:39:29
Basit mi ne bu kitaplar :P Sadece frp yi anlatmak için yazılmış sanki. Zevkli ama.
Gönderen: em_dan_rup - 29 Ocak 2009, 13:10:23
Gönderen: Belgarion - 30 Ocak 2009, 10:53:21
Rüa'm ^^♥♥ aldı kitabi.. Okumaya başladım ve o kadar gezmeme rağmen 300 buldum ama baya sarıyor kitap gerçekten miras üçlmesi döngü olmuş bu arada :P dördüncü kitapta bitcekmiş herşey :=
Gönderen: DarLy OpuS - 30 Ocak 2009, 12:49:28
Bu kez bitireceğim, 2. kısmına geçtim bile. Çok özlemişim Krynn'i. :)
Gönderen: Herr Mannelig - 30 Ocak 2009, 15:09:09
Gönderen: Lucilla Clarté - 06 Şubat 2009, 13:31:30
Kitabın bi amacı olduğunu düşünmüyorum nedense. Zorunluluktan okunmuş bi kitap daha.. Ama kitabı okuyunca diziye bi göz atma ihtiyacı duydum, komik Uludağ'a tatile gitmeler felam. Neyse sonuç olarak hoşuma gitmedi pek.
Gönderen: Herr Mannelig - 06 Şubat 2009, 14:35:47
Gönderen: magicalbronze - 07 Şubat 2009, 09:52:10
Gediksavaşlarını devamı olan seri. Şu ana kadar hala beklediğimi bulamadım. Erik karakterini tuttum ama. İtiraf etmeliyim ki eski tadı hala bulabilmiş değilim. Neyse ayrıntılı yorum kitap bittikten sonra, asıl konusunda.
Gönderen: Nihbrin - 07 Şubat 2009, 10:35:32
Gedik savaşlarını okuma rehberi tipi bir başlık açsanız aslında yararlı olur çünki kafam epey karıştı, ben Büyücü ve Tanrıların Göz Yaşı arasındakileri okudum (toplam ilk 7 kitap) sonra soğudum nedense ama önümde sıralı olsalar tek tek devam ederim sonra.
Gönderen: magicalbronze - 07 Şubat 2009, 11:25:51
Gedik savaşlarını okuma rehberi tipi bir başlık açsanız aslında yararlı olur çünki kafam epey karıştı, ben Büyücü ve Tanrıların Göz Yaşı arasındakileri okudum (toplam ilk 7 kitap) sonra soğudum nedense ama önümde sıralı olsalar tek tek devam ederim sonra.
Buyurun efendim buraya (http://www.kayiprihtim.org/portal/gediksavaslari-efsanesi-okuma-rehberi/)tıklayın.
Bu sene çıkan "Semonwar Saga" (İblissavaşları Serisi) nın ilk kitabınıda ekledim son olarak. Kitabın adı "Rides a Dread Legion" (Dehşet Lejyonu Binicileri). Bu adam koptu gidiyor hadi hayırlısı. :D
Gönderen: em_dan_rup - 07 Şubat 2009, 12:04:09
Gönderen: Lucilla Clarté - 23 Mart 2009, 19:55:37
Gönderen: Sophié - 23 Mart 2009, 20:18:29
Gönderen: Arlinon - 23 Mart 2009, 20:20:04
şu an madam bovary die bi kitap okuom nispeten güzel bişi her görenin de aa okuamdım ama o kitap çok güzel bişi die atlaması da cabası.. ;D yeni başladım dha pek bişi anlamadım ama güzele benzio :D
İyi oku onu hatta her cümleyi iki kez oku, güzeldir:D
Gönderen: Herr Mannelig - 25 Mart 2009, 21:08:40
İyi oku onu hatta her cümleyi iki kez oku, güzeldir:D
ilk realist örneklerden, iyidir tabi okuyun okutun.
Jean Cristophe Grange - Taş Meclisi
Sürükleyici, heyecanlı. Bu tür kitapların özelliği de bu değil midir zaten, Siyah Kan'ı daha çok beğenmiştim ve Kızıl Nehirleri'de ama tarzında başarılı bir eser bu da.
Gönderen: DarLy OpuS - 26 Mart 2009, 11:58:06
Klasik SK tarzında, ortalarına gelebildim. Yavaş yavaş korku öğeleri kitaba dahil olmaya başlıyor. :D
Gönderen: Sophié - 26 Mart 2009, 17:01:58
Ayrıca Dönüşüm'ü de herkes okumalı diyorum, başka bişey diyemiyorum. Kesinlikle halen güncelliğini koruyan bir konu üzerine yazılmış ya da öyle bişey.
Gönderen: Herr Mannelig - 26 Mart 2009, 18:19:41
Benim de Söyleyeceklerim Var - Umut Sarıkaya. Az sonra gülmekten ölebilirim.
Ayrıca Dönüşüm'ü de herkes okumalı diyorum, başka bişey diyemiyorum. Kesinlikle halen güncelliğini koruyan bir konu üzerine yazılmış ya da öyle bişey.
Modern toplum var oldukça güncelliğini yitirmeyecek bir konu ha postmodern takılanlar da bu halin içinden çıkamazlar zaten. Mükemmel bir simgeleme örneği dönüşüm.
Gönderen: Sophié - 22 Nisan 2009, 21:01:46
Gönderen: Canina - 22 Nisan 2009, 21:04:39
200 sayfa okudum. Şu ana kadar iyi gidiyor. Silahşör'ün gizemli geçmişi gittikçe aydınlanıyor. Ka'tet güçleniyor. Tavsiye edilir.
Gönderen: Nefertari - 24 Nisan 2009, 18:33:48
Gönderen: Amras Ringeril - 26 Nisan 2009, 13:19:30
Okuduğum en acayip kitaplardan birisi. Kesinlikle tavsiye ederim.
Gönderen: DarLy OpuS - 05 Mayıs 2009, 11:25:24
Kitabı bu defa bitireceğim. Hep gereksiz şeyler yüzünden geri kalmıştım. Sanırım bu Perg Efsaneleri'nde şimdiye kadar okuduğum en başarılı kitap. İyi bir incelemeyi hak ediyor. :P
Gönderen: Bin-Jip - 05 Mayıs 2009, 11:36:12
Heatcliff'in sadistlikleri kitaptaki aşk hikayesini tamamen gölgelemiş..Yazarın bu tek romanı kardeşi Charlotte Brontë'nin Jane Eyre adlı romanının yanından bile geçemez bence.
Isabella Swan bu kitabın nesini sevmiş anlamadım doğrusu :P
Gönderen: Sophié - 10 Mayıs 2009, 10:28:41
Gönderen: *AtheNa*PoseidoN* - 01 Haziran 2009, 23:01:01
Güzel olmakla beraber biraz sapıklık içerdiği için pek sevmedim ama ben daha kötülerini de okudum xD (Bknz:Boleyn Kızı :D) Tek diyebileceğim Mükemmel bir kitap! :hihi
Gönderen: DarLy OpuS - 02 Haziran 2009, 09:55:28
Gündüz Ölüsü-Charlaine Harris
Güzel olmakla beraber biraz sapıklık içerdiği için pek sevmedim ama ben daha kötülerini de okudum xD (Bknz:Boleyn Kızı :D) Tek diyebileceğim Mükemmel bir kitap! :hihi
Sapıklık dediğiniz şey, hayatın gerçekleri. Yemek, içmek gibi gayet doğal olan bir şey. Belki yaş grubunuza hitap etmediği için size biraz garip gelmiştir, ama zaten kitap size böyle hissettiriyorsa okumamalısınız. Bir televizyonda yayınlansaydı başında +18 yada en azından +13 gibi uyarıcı unsurlar ile birlikte verilirdi. Ki True Blood dizisinde bunlar var zaten.
Ben Kara Kule III - Çorak Topraklar'ı okuyorum. İlk 50 sayfa nefisti. :D
Gönderen: darkguardian - 02 Haziran 2009, 12:23:58
Sapıklık dediğiniz şey, hayatın gerçekleri. Yemek, içmek gibi gayet doğal olan bir şey. Belki yaş grubunuza hitap etmediği için size biraz garip gelmiştir, ama zaten kitap size böyle hissettiriyorsa okumamalısınız. Bir televizyonda yayınlansaydı başında +18 yada en azından +13 gibi uyarıcı unsurlar ile birlikte verilirdi. Ki True Blood dizisinde bunlar var zaten.
abi sürekli hislerime tercuman oluyosun :D beni sen sanmaya basladım
Gönderen: Deadman107 - 02 Haziran 2009, 15:36:43
2 günden beri kitabın yarısına geliyorum geri bırakıyorum.nedense kitaptan beklediğim tadı alamıyorum :-\ bugün tekrardan başladım ve bitirecem :D ........
Gönderen: Lucilla Clarté - 03 Haziran 2009, 16:20:05
Gönderen: DarLy OpuS - 03 Haziran 2009, 17:20:41
sislerin vampiri
2 günden beri kitabın yarısına geliyorum geri bırakıyorum.nedense kitaptan beklediğim tadı alamıyorum :-\ bugün tekrardan başladım ve bitirecem :D ........
Sislerin Vampiri muazzam bir kitaptır aslında. İlk başlarda ben de takılmıştım, ancak karakterin Barovia'ya gelişine(yada çekilişine) kadar sabretmeni öneririm. Eminim sonlara doğru çok az kitaptan aldığın bir haza erişeceksin.
Gönderen: Slyffindor - 04 Haziran 2009, 19:10:03
Bir kitap ismi olarak konulmaması gerektiği kadar basit görünüyor sanki bu kelime gözümüze. Aşk..
Halbuki ne kadar basitleştirmeye çalışsakta o o kadar derin bir kelimeki.. Bizim her çıktığımıza "aşkım" diye hitab ederek küçülttüğümüz kelime değil Aşk..Aşk çok farklı bir şey.Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden de oydu..Bir çuhayı, ipek görebilmek ve toprağı amber niyetine koklamakta oydu.. Daha nice şey..
Elif Şafak'ta bu kitabında evli ve çocuklu 40 yaşındaki bir kadının aşk hayatını anlatırken aynı anda bizi 13. asıra götürüp Mevlana Celaleddin Rumi ve Şems-i Tebrizî'nin hikayesine sürüklüyor..
Okunası , bitirilesi , sonra tekrar be tekrar okunası kitap.
Gönderen: Deadman107 - 04 Haziran 2009, 20:37:49
Sislerin Vampiri muazzam bir kitaptır aslında. İlk başlarda ben de takılmıştım, ancak karakterin Barovia'ya gelişine(yada çekilişine) kadar sabretmeni öneririm. Eminim sonlara doğru çok az kitaptan aldığın bir haza erişeceksin.haklı çıktın kardeşim valla :D
handaki karışıklık biraz olsun keyfimi yerine getirdi.adrenalin diğer bölümlerde çoğalacağını hissediyorum.
anna ya çok üzüldüm ya :(
jander e biraz kızdım açıkcası anna nın ölümünden dolayı....
Gönderen: DarLy OpuS - 04 Haziran 2009, 22:29:37
haklı çıktın kardeşim valla :D
handaki karışıklık biraz olsun keyfimi yerine getirdi.adrenalin diğer bölümlerde çoğalacağını hissediyorum.
anna ya çok üzüldüm ya :(
jander e biraz kızdım açıkcası anna nın ölümünden dolayı....
Ne diyorsun... Daha yeni başlamış olay. :D
Gönderen: Nefertari - 04 Haziran 2009, 22:36:54
Gönderen: hilal beder - 09 Haziran 2009, 09:35:59
daha önce parça parça okumuştum. beyfendinin fizik ile ilgili görüşlerini tek kitapta bulmak için aldım. bi seferde oturup okunacak bir kitap değil bence. sindire sindire okumak gerek. o yüzden uzun vade için çok güzel kısa vade için sıkıcı bir kitap olduğu kanısındayım. gerçi 2 gün önce bitirdim. bugn yeni bir kitaba başlayacağım:)
Gönderen: Sophié - 09 Haziran 2009, 10:49:54
Hastayken hafif bi kitap okurum iyi olur diye elimi attım lakin sandığımdan biraz ağır çıktı denilebilir. Eğer bazı bilim dallarının başlıkları hakkında bilginiz yoksa okuyamayacağınız bi kitap olduğunu belirtmek isterim. Konusu evrende başka yaşam formu var mı olup anlatırken baya bilimsel noktalara değinmişler. Ve sanırım evrime inanmayan bi bünye içinde ağır gelebilir gibi duruyor. Okunulabilecek bi kitap.
Gönderen: Khazidhea - 09 Haziran 2009, 12:06:22
Gönderen: CaptainJarlaxle - 09 Haziran 2009, 12:28:55
Gönderen: redsnow - 16 Haziran 2009, 15:05:18
NoT= Önsözünü atlayıp okumaya çalıştım ama pek bi ilerleme kaydedemedim =) filmde izlediğim sıkıcı yerleri atladığım için anlam bütünlüğünü yakalayamadım ne yazıkki.. :fringa Ama kitap gerçekten mükemmel..
Gönderen: DarLy OpuS - 16 Haziran 2009, 15:08:39
Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği - J.R.R. Tolkein
NoT= Önsözünü atlayıp okumaya çalıştım ama pek bi ilerleme kaydedemedim =) filmde izlediğim sıkıcı yerleri atladığım için anlam bütünlüğünü yakalayamadım ne yazıkki.. :fringa Ama kitap gerçekten mükemmel..
Bence tek bir satırı bile atlamak hakaret olur. Göreceksin ki "filmde izlediğin sıkıcı yerler" kitapta muazzam bir boyuta ulaşmış ve seni sürüklemek için orada bekliyorlar.
Gönderen: *AtheNa*PoseidoN* - 19 Haziran 2009, 23:31:07
Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği - J.R.R. TolkeinAynı şekilde...Bende onu okuyorum. Ama en başlardayım.(eh, Bugün başladım :) )
Gönderen: Sophié - 20 Haziran 2009, 09:44:05
Gönderen: zuzu - 24 Haziran 2009, 15:38:14
Şafak Vaktine gelince, oldukça güzel. Tutulma'dan daha çok beğendiğimi itiraf edebilirim:) Ama benim favorim Alacakaranlık kalacak! :) Bazı yerlerde tutarsızlıklar var aslında ama yine de oldukca sürükleyici ve güzel bir kitap. ve seri.. :)
Gönderen: DarLy OpuS - 25 Haziran 2009, 00:37:35
Şafak Vakti - Stephenie Meyer Twilight serisinin son kitabı:p Ama yazarın olayları bir de Edward karakterinin gözünden yeniden yazacağını duydum. Hatta Alacakaranlık'ın Edward'ın dilinden anlatılanının ilk 12 bölümü internete de sızmış..
Şafak Vaktine gelince, oldukça güzel. Tutulma'dan daha çok beğendiğimi itiraf edebilirim:) Ama benim favorim Alacakaranlık kalacak! :) Bazı yerlerde tutarsızlıklar var aslında ama yine de oldukca sürükleyici ve güzel bir kitap. ve seri.. :)
Evet, bahsettiğin kitap "Geceyarısı Güneşi". :) Keşke ilk kitabı Edward'ın ağzından anlatmak yerine, yeni maceraları başka karakterlerin ağızlarından anlatsaydı.
Gönderen: Elenor - 09 Temmuz 2009, 13:41:15
Pandora gibi buda .Vampir olmadan önce olduktan sonra neler olmuş falan bunları anlatıyo. Çok sürükleyici gidiyo bence. Elimden bırakamıyorum. Severek okurum her kitabını ama sadece 5 tane kitabı türkçeye çevrildiğinden hepsini okumam zor. güzel kitap yani. evet
Gönderen: funda - 09 Temmuz 2009, 13:44:12
bir saat öncesine kadar KOSTAS MOURSELAS'ın KIZILA BOYALI SAÇLAR adlı eserini okuyordum.bitirdim.kitaba başlayıp ilerledikçe sonunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz ama sonu hiçte düşünüldüğü gibi olmuyor :).şuan NEİL GAİMAN'ın MEZARLIK KİTABI'nın ortalarındayım.gayet güzel gidiyor.dili akıcılığı gayet güzel.bitirmedim ama tavsiye edebilirim.
Gönderen: Herr Mannelig - 09 Temmuz 2009, 17:29:34
Gönderen: funda - 10 Temmuz 2009, 12:49:28
Edit: Tüm metni büyük yazmayın.
Gönderen: DarLy OpuS - 13 Temmuz 2009, 19:39:02
funda, eğer okumadıysan "Ejderha Mızrağı" serisine başlamanı öneririm. :)
Gönderen: funda - 15 Temmuz 2009, 17:35:33
Gönderen: Herr Mannelig - 15 Temmuz 2009, 19:24:05
Gönderen: Nophanus - 15 Temmuz 2009, 20:40:55
Gönderen: Sophié - 15 Temmuz 2009, 21:01:39
Gönderen: DarLy OpuS - 16 Temmuz 2009, 00:17:51
Anita Blake- Gülen Ceset. Yeşim'in sponsorluğunda :P
Ben de başladım bu gece. Ama ben kendi kendimin sponsoruyum. :P
Gönderen: Nefertari - 16 Temmuz 2009, 12:22:51
Gönderen: Sophié - 25 Temmuz 2009, 01:09:55
"Yaşadığım bu hayat benim seçimim."
Özüme döndüm. :P
Gönderen: Lunacy - 25 Temmuz 2009, 12:43:47
Gönderen: - 29 Temmuz 2009, 17:39:01
Gönderen: malkavian - 02 Ağustos 2009, 23:37:36
Gönderen: segraron - 02 Ağustos 2009, 23:50:12
Gönderen: Herr Mannelig - 04 Ağustos 2009, 00:12:43
Gönderen: Amras Ringeril - 04 Ağustos 2009, 13:40:59
Nasıl olsa 35 dakika konuşma var, her harika sahne de 5 dk sürdüğüne göre 5er dakikalık fast forwardlar sana insan gelişiminin sabrı dışında bir şey kaybettirmez :D
www.kubrick2001.com bakmanı tavsiye ederim.
Gönderen: Herr Mannelig - 04 Ağustos 2009, 14:11:24
Gönderen: Canina - 04 Ağustos 2009, 14:17:02
Gönderen: magicalbronze - 04 Ağustos 2009, 14:21:42
Kara Kule'ye tam başlıyorken virajda takıldım ve buna geçtim. Muhtelif nedenlerden dolayı azıcık beklemek zorunda kalacak.
Ejder Kanadı'ndaysa yavaş yavaş anlam kazanmaya başlıyor hikaye ama daha başlardayım. Yalnız bir paragrafta Usta Hugh'un ejder gemisi olduğundan bahsediliyor. Şu Weis ve Hickman'ın yeni gelen serisi Dragonships ile bir alakaları var mıdır acep merak ettim.
Gönderen: Amras Ringeril - 04 Ağustos 2009, 14:51:19
Haha link için teşekkürler. Kitabını şiddetle öneririm Amras, diyaloglar ve tanımlamalar gayet iyi.
Ben filmin senaryosunu buldum, kitap ondan sonra yazılmış sanırım, senaryo da Kubrick ve Clarke'ın, ama İngilizce olduğu ve bu iki ismin İngilzicesi olduğu için epey zor görünüyo :D
Gönderen: wamqirella - 07 Ağustos 2009, 18:07:22
1.si Adam Fawer ın Olasılıksız : tek kelımeyle muthıs bı kıtap herkese tavsıye edıyorum
2.si ise Tolstoy un Anna Karenina : buda cok guzel bır kıtap ama benı tam anlamıyla cektiğini söyleyemem
Gönderen: Herr Mannelig - 08 Ağustos 2009, 10:36:48
İkisi de birbirinden sıkıcı ama bir o kadar lezzetli iki kitap:
Friedrich Engels - Din Üzerine
Michele Barrett - Marx'tan Foucault'ya ideoloji
Gönderen: Bonthey - 08 Ağustos 2009, 14:56:37
Gerçekten nefes kesici ve oldukça zengin bir kitap.
Kitabın içerisinde İzmir'den Arabistan'a kadar her türlü kültürün etnik parçalarını bulabilirsiniz.
Aynı zamanda felsefe de içeriyor ve tabi ki Dünya Klasiği olmasının verdiği bir doluluk.
Bir de 09.09.09'da filmi geliyor.
http://www.doriangraymovie.co.uk/
Filmi daha iyi eleştirebilmek için okudum.
Gönderen: Canina - 08 Ağustos 2009, 18:38:24
Herkes okumalı :D
Gönderen: Nefertari - 08 Ağustos 2009, 18:38:54
Gönderen: Chiyo - 08 Ağustos 2009, 18:43:14
ve
2001-Arthur C. Clark.
Harika bir bilimkurgu. Başlangıcı maymunlar cehennemi gibi ve çok sürükleyici. Elime aldığım ilk anda farkına varmadan altmışıncı sayfaya gelmişim. Güzel bir kitap, tavsiye ederim.
Gönderen: Herr Mannelig - 09 Ağustos 2009, 14:02:50
Dönüşüm, Kafka'ya giden yoldur zaten. Dönüşümle başlayan yol Ceza Sömürgesi ile devam edip, mektuplardan sonra Dönüşüm'e tekrar döndürür iyice anlaşıldıktan sonra Dava ile final yapılır :P
Sartre varoluşçuluğun atası olmamasına rağmen kavram olarak babasıdır her romanında da karakterlerdeki varoluşçu kaygılar hayvan gibi göze batar özgürlük yolları serisi de içinde (bitiremedim o seriyi gerçi atıp tutmıyım ama). Ne var ki Bulantı kalbimi fetheden kitabıdır.
Dorian Gray. Dorian Gray. Aşık olunası Oscar Wilde'ın Happy Prince'i saymazsak en iyi yazıtlarından bildiğim kadarıyla tek romanı zaten. Felsefe konusunda bir başlık altına alınamayacak Wilde'ın kendi düşüncelerini Dorian ağzından duyuyoruz, Lord Henry'i süperegosu, Basil'i de bir parçası olarak gördüğünü söylüyor zaten Wilde.
Gönderen: Asfaloth - 09 Ağustos 2009, 15:22:33
Kralın Adamları / Robert Penn Warren
- Filmini izlemistim ilk basta ancak kitabida filmi kadar guzel
Gönderen: vampireLLa - 15 Ağustos 2009, 20:36:24
kısaca konusu; 1970'li yıllarda Vietnam savaşından dönen üniversitede psikoloji konusunda tez yapan Jon'un bir gece rüyasında 2150'ye astral seyahati ile başlayan bi olay...
insanın pin kodu ise numerolojinin cok cok gelişmiş hali kişilik numaranızı ateş,su,toprak ve hava dönemlerinden hangisinde oldugunuzu.. hangi evriminizi tamamlamak için döndüğünüzü ve sayınıza göre olumlu ve olumsuz (di galiba unuttum xD) özelliklerinizi anlatıyor.. bu kitabıda tavsiye ediyorum şahsen... yakında ışığın kobrasına başlıcam eh onuda bitirdiğimde kısaca anlatırım artık
Gönderen: - 15 Ağustos 2009, 20:45:29
Gayet güzel bir kitap sürükleyici ve fantastik herkese öneririm :)
Gönderen: *AtheNa*PoseidoN* - 21 Ağustos 2009, 23:48:01
Tüm seriyi okudum yani Türkiye de çıkmış olan tüm kitaplarını (3ünü)
Gönderen: - 22 Ağustos 2009, 11:02:18
Gönderen: ...Allen C.P... - 22 Ağustos 2009, 13:54:41
Gönderen: Amras Ringeril - 22 Ağustos 2009, 15:01:48
Epey uçuk bir kitap, ciddi ve "normal" tartışılmasını pek anlamadım şimdi. Uçukmuş, daha önce neden okumamışım, toplumun böceği olmaya pek de yakın değilmişiz meğer :P
Gönderen: ...Allen C.P... - 24 Ağustos 2009, 21:57:24
Gönderen: Herr Mannelig - 27 Ağustos 2009, 19:44:26
Kafka - Dönüşüm.
Epey uçuk bir kitap, ciddi ve "normal" tartışılmasını pek anlamadım şimdi. Uçukmuş, daha önce neden okumamışım, toplumun böceği olmaya pek de yakın değilmişiz meğer :P
Toplumun böceğine yakın olanların sayısı, böceği yargılayan topluma daha yakın olanların sayısının yanına yaklaşamamakta gibi.
Anarşizm - Colin Ward
Her türlü otorite ve hiyerarşiye karşı duran bu adamların öncüleri Proudhon, Bakunin ve Kropotkin başta olmak üzere Emma Goldman, William Godwin gibi ünlü isimlerin alıntılarıyla kısa bir anarşizm tarihi gibi. Kendisi bir sosyolog olan Colin Ward anarşizmi de kendi çerçevesinden değerlendirmiş, felsefesine inmekte geri durmuş falan.
Gönderen: malkavian - 27 Ağustos 2009, 23:07:53
Fena gitmiyor şimdilik yarısındayım
Gönderen: Lola Black - 07 Eylül 2009, 14:01:07
Normalde 2 günde bitebilecek kitap ama noluyor bana bilemiyorum. 1 ay oldu hala bitmedi ya...
Gönderen: - 07 Eylül 2009, 18:39:35
Yüzüklerin Efendisi ;D
LOTR'a ara :(
Gündüz Ölüsü - Charlaine Harris
Gönderen: Deadman107 - 07 Eylül 2009, 22:55:24
Ravenloft serisinin ilk kitabını Sislerin Vampiri'ni okumaktayım...Kitap, Jander in kendisini Barovia da bulmasıyla çok heyecanlı bir hale geliyor.Şahsen ben kitabı elimden bırakamamıştım.Şaşırdım doğrusu. :)
Normalde 2 günde bitebilecek kitap ama noluyor bana bilemiyorum. 1 ay oldu hala bitmedi ya...
Gönderen: Lola Black - 08 Eylül 2009, 10:25:33
Kitap, Jander in kendisini Barovia da bulmasıyla çok heyecanlı bir hale geliyor.Şahsen ben kitabı elimden bırakamamıştım.Şaşırdım doğrusu. :)
Ben de şaşırdım çünkü kitap sıkıcı değil. Dediğin gibi bir noktadan sonra oldukça akıcı ve heyecanlı bir hale geldi ama sorun bende muhtemelen. Bir basiretsizlik çöktü, elime aldığım hiçbir kitabı bitiremez oldum. Olasılıksız laneti sanırım bu... zincirin ilk halkası oydu çünkü...
Gönderen: Berre - 20 Eylül 2009, 17:46:11
Maya'nın ikincisi bir çıksa onu okuyacağım.
Gönderen: Bonthey - 24 Eylül 2009, 16:21:48
Hatunun yazım tarzı ve değindiği noktalar ne kadar hoşuma gitse de her kitabında aynı noktanın altını çizmesi kendi hayatında mantık ve aşkın arasında ne kadar gidip geldiğinin kanıtı bence.
Yine de okunması gereken önemli kitaplardan birisi. İnsan gelişiminde oldukça önemli bence. Özellikle mantık ve aşk duygusu arasında kalanlar açık bir el kitabı diyebilirim.
Nitekim Jane Austen, tartışılması bile zaman kaybı.
Gönderen: Asfaloth - 24 Eylül 2009, 16:36:14
İlk kitap olan Ejder Uçuşu'na oranla biraz daha momoton.Ancak Anne McCaffrey'in yinede kitabın sonuna doğru hareket katmış olacağını düşünüyorum. :hmm
Gönderen: Sophié - 24 Eylül 2009, 16:39:57
Da
Jack Kerouac. Hala soyadını telaffuz edemediğim mükemmel adamın kitabı. Kitap da Amerika'da hippi akımının başlangıcı üzerine. Yani adam yol macerasını anlatıyor. İlk bölümü biraz sıkıcı gibi olsa da ikinci bölüm ilk anlarından itibaren "hadi çıkıp otostop çekelim, bakalım bugün nereye gidiyormuşuz" dedirtiyor. Gerçi yaklaşık bir aydır elimde sürünüyor ama bu sefer biticek. Hadi koçum benim.
Bir de ulaşmak isteyenler için söyleyeyim, kitap şu an basılmıyor. Akabinde piyasada yok, ikinci eli bile. Ancak korsan falan. Ben hippiyim diyen adam okumazsa büyük ayıp eder.
Gönderen: Amras Ringeril - 24 Eylül 2009, 22:10:22
Bir de ulaşmak isteyenler için söyleyeyim, kitap şu an basılmıyor. Akabinde piyasada yok, ikinci eli bile. Ancak korsan falan. Ben hippiyim diyen adam okumazsa büyük ayıp eder.
Sen nerden buldun :P
Suskunlar - İhsan Oktay Anar
İlk 100 sayfasını zor geçmiş de olsam o mükemmel anlatım yine etkiliyor beni. O Nobelleri falan bu adama versinler. Ciddiyim, okuduğum en sağlam kitapları yazıyor. Puslu Kıtalar Atlası giib bir şaheserden sonra daha sakin ve huzurlu bir kitap bu. Dile artık alıştığımız için iyice hoşumuza gidiyor. Bakalım bundan sonra da Amat gelecek.
Gönderen: - 24 Eylül 2009, 22:25:34
LOTR'a ara :(
Gündüz Ölüsü - Charlaine Harris
Hımm gündüz ölüsü hoştu ama öyle çok şahane bi kitap değildi vampirlere dair özelliklerin bazılarını beğenmedim..
+
LOTR'a devamm ! ;D
Gönderen: segraron - 25 Eylül 2009, 14:25:44
Gönderen: Sophié - 25 Eylül 2009, 16:27:06
Sen nerden buldun :P
Korsan akar hacı :P.
Gönderen: Berre - 27 Eylül 2009, 18:42:35
Gönderen: diana - 03 Ekim 2009, 19:04:06
Gönderen: Berre - 05 Ekim 2009, 19:01:31
(100. mesajım bu oldu)
Gönderen: DarLy OpuS - 05 Ekim 2009, 19:59:19
Hayatımda okuduğum en muhteşem kitabı, ağır ağır, sindire sindire okumaya devam ediyorum.
Gönderen: Bonthey - 05 Ekim 2009, 20:10:40
Filmini sayısız kez izledim, ikinci kitabını da okudum ve filmini de izledim ama birinci kitabı okuyamamıştım. Şimdi tadını alarak okuyorum.
Kesinlikle okuyun!
Hayatın gerçekleri ile yüzleşin. :D
Gönderen: Berre - 12 Ekim 2009, 19:49:42
Konusu güzel ama edebi açıdan biraz yoksun.Okuyorum bakalım güzel bir kitaba benziyor.
Gönderen: Deadman107 - 12 Ekim 2009, 22:46:30
Yazar hakkındaki düşüncelerim olumsuz fakat romanlarına gelince okumak insana gerçekten zevk veriyor.
Fantastik dünyalardan bir - iki hafta uzak kalıcam ama dönüşüm muhteşem olacak :D :) :P
Gönderen: diana - 13 Ekim 2009, 15:00:18
Gönderen: DarLy OpuS - 13 Ekim 2009, 16:58:24
Edebiyat dersi de olmasa, kendi edebiyatımızı okuyamayacağız valla.
Gönderen: hanne - 13 Ekim 2009, 18:11:49
Gönderen: Berre - 14 Ekim 2009, 18:24:10
Gönderen: diana - 14 Ekim 2009, 18:32:30
Gönderen: segraron - 15 Ekim 2009, 17:35:47
Gönderen: Berre - 15 Ekim 2009, 17:37:52
martı adında küçük güzel bir kitap var onu bitirmek üzereyim bir de yaz alevi ejderhalarını okuyorumMartı çok güzel bir kitaptır
Gönderen: axikish - 16 Ekim 2009, 14:54:10
Gönderen: diana - 17 Ekim 2009, 15:22:08
Gönderen: Deadman107 - 23 Ekim 2009, 17:42:40
Gönderen: DarLy OpuS - 23 Ekim 2009, 18:14:34
Hiçbir yerde bulunmayan bu eşsiz kitabı, tenha bir sahafta bulabildiğim için öyle mutluyum ki...
Gönderen: Berre - 23 Ekim 2009, 18:17:40
Okuyan arkadaşım yanlış anlamsın ama biraz çocuk kitabı gibi :) Belki de ben karışık kitaplar okumaya alışık olduğum için bana basit geldi. Öyle yada böyle beni pek cezbetmese de güzel bir kitap.
Gönderen: diana - 26 Ekim 2009, 19:11:23
Maya'nın ilk kitabı kadar güzel olan bu kitaptada macera devam ediyor.
Gönderen: Berre - 27 Ekim 2009, 21:03:04
Her zaman ki ben ve Maya ikilisi...
Gönderen: diana - 03 Kasım 2009, 14:10:50
İşte şurada durayımda sonra devam ederim diyemeyeceğiniz bir kitap.Kesinlikle nefes kesici.
Gönderen: Berre - 03 Kasım 2009, 19:23:57
Her zamanki gibi bir Victor Hugo klasiği; çok güzel ve duygulu...
Gönderen: Deadman107 - 04 Kasım 2009, 20:46:19
Okumak isteyipte okuyamadığım bir kitaptı.Sonunda elime geçti.
Gönderen: - 05 Kasım 2009, 15:37:23
Hımm gündüz ölüsü hoştu ama öyle çok şahane bi kitap değildi vampirlere dair özelliklerin bazılarını beğenmedim..
+
LOTR'a devamm ! ;D
Gündüz Ölüsünün peşine Şehir Ölüsünü okudum çok şahane bi serii değil bence kapılıp gidemiyorum xD
LOTR'a hala devam Yüzük Kardeşliği biticek az kaldı :P
Birde onun yanında Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkeside bu kitapta Finlandiyanın kuruluşuyla ilgili fena değil ama tamamiyle baskı altında okuyorum sınavda çıkıcak çünkü :D
Gönderen: diana - 05 Kasım 2009, 18:05:53
Şuana kadar fizik ve evrenle ilgili bir çok kitap okudum.Ancak farkettimki bu kitap diğer okuduklarımın hepsini içine alan harika bir eser.En küçük atomaltı parçacıktan en büyük yapı olan galaktik süper kümelere kadar her şeyi içine alan bu eseri herkese tavsiye ediyorum.
Gönderen: Berre - 06 Kasım 2009, 17:36:56
4 dalda Oscar ödülü alan bu kitap okuduğum biyografiler arasında en iyisi...
Gönderen: DarLy OpuS - 09 Kasım 2009, 18:32:38
Gaiman arşivimi tamamlamak üzere güzel bir adım oldu bu kitap. Filmi gibi son derece çekici bir şekilde devam ediyor, ayrıca hardcover kapak da çok şık olmuş. :)
Gönderen: damn_girl - 18 Kasım 2009, 17:31:47
Gönderen: Herr Mannelig - 18 Kasım 2009, 21:29:11
Gönderen: - 19 Kasım 2009, 21:03:13
Çok farklı garip bi kitap bence beklediğimden çok farklı xD Daha aşk ağırlıklı bekliyodum tabi kitabın ileriki sayfalarında neler gelir bilemem ama şuan olağan dışı fantastik bi şekilde gidiyo yani öyle bişeyler konuştukça batıcam :P Güzel :hömm:
Gönderen: - 25 Kasım 2009, 18:24:23
Jülyet - Suzanne Selfors
Çok farklı garip bi kitap bence beklediğimden çok farklı xD Daha aşk ağırlıklı bekliyodum tabi kitabın ileriki sayfalarında neler gelir bilemem ama şuan olağan dışı fantastik bi şekilde gidiyo yani öyle bişeyler konuştukça batıcam :P Güzel :hömm:
Jülyet enfes bi kitaptı Romeo ve Jülyet okumak istiyorum çılgınca ama öncelikle elimdeki kitapları bitirmeliyim xD
Şuan Sophie Kinsella - Yirmiler Kızını okumaktayım :D
Gönderen: deanna - 25 Kasım 2009, 22:04:33
güzel, hoş, sürükleyici ve eğlenceli bi fantastik roman. Ayrıca sırf Eragon [ kitaptaki esas oğlan :D ] için bile okuyabilirim :D
Gönderen: Bonthey - 01 Aralık 2009, 11:09:12
Her zaman ki gibi Yekta Kopan klasiği..
Buruk..Melankolik..Ama sağlam. :)
Gönderen: DarLy OpuS - 07 Aralık 2009, 20:21:55
Harika.
Beklediğimden kat kat harika...
Gönderen: Berre - 07 Aralık 2009, 20:32:12
Okumayı dün bitirim ve kesinlikle çok beğendim. Gizli fobilerimi (:)) ortaya çıkardığından mıdır bilmem ama bayağı korktum diyebilirim.
Gönderen: megalomaniac ~ - 08 Aralık 2009, 00:19:28
Sade, sıcak. ( Şu ana kadar. :P )
Gönderen: Berre - 08 Aralık 2009, 18:10:35
Yeni başlayacağım ama çok da ilgimi çekmedi
Gönderen: *AtheNa*PoseidoN* - 11 Aralık 2009, 17:05:58
Şimdi 2. kez başladım. Tekrar ve tekrar aynı duyguyu veren bir kitap.
Gönderen: diana - 11 Aralık 2009, 17:51:02
Şimdilik oldukça güzel ilerliyor.Umarım böyle devam eder.
Gönderen: - 13 Aralık 2009, 22:00:31
Bu gece ya da bu hafta içinde Gece Evi Serisinden İşarete başlıyıcam
Gönderen: Berre - 14 Aralık 2009, 17:54:25
Orta dereceli güzellikte çok bağlamasa da ikinici kitabında neler olacak diye düşündüren bir kitap.
Bitmeyecek Öykü-Michael Ende
Yazar Michael Ende olunca kitaba zaten güzeldir diyerek başladım.Ve yanılmadım.Çok güzel bir kitap.
Gönderen: deanna - 14 Aralık 2009, 18:06:59
çıkmasını ne zamadır bekliyordum ve çıktığı gün koşup aldım.
bi kaç sayfa okudum klasik dan brown kitabı. yine severek okuyacağımı ve en fazla 4 günde bitireceğimi biliyorum.
Gönderen: Elerki - 16 Aralık 2009, 17:01:23
Gönderen: hanne - 16 Aralık 2009, 20:38:18
Gönderen: CountDracula - 16 Aralık 2009, 20:41:35
Gönderen: Berre - 18 Aralık 2009, 17:42:18
Güzel bir kitap ama yazarın diğer kitaplarıyla çok benzerlik gösteriyor.
Gönderen: Canina - 18 Aralık 2009, 20:34:19
Gönderen: Herr Mannelig - 18 Aralık 2009, 20:47:38
Gönderen: Angels.Of.Darkness - 18 Aralık 2009, 22:17:25
Kitabı okumaya gözüm korktu ilk başta ama sonra sarıyor ya baya. :D
Gönderen: diana - 19 Aralık 2009, 17:09:55
Yeni başlamama ramen olasılıksız kadar beğenmiş değilim.Ama yinede kurgu bakımından oldukça güzel bir kitap.
Gönderen: Deadman107 - 20 Aralık 2009, 09:57:35
Gönderen: LewsTherin - 20 Aralık 2009, 12:07:33
Gönderen: diana - 21 Aralık 2009, 23:21:56
Şark klasikleri arasında önemli bie eser.Oldukçada güzel.Her zevke hitap etmeyebilir.Şark klasiklerine ilginiz varsa okuyun derim.
Gönderen: Baal Adramelech - 22 Aralık 2009, 01:27:33
H.P. Lovecraft - Tüm Eserler 1. Cilt =)
Tekrar tekrar okunmaya değer bir kitap.
Gönderen: - 22 Aralık 2009, 15:11:33
Gönderen: deanna - 23 Aralık 2009, 17:18:31
edebiyat dersi için okuyor olsam da bu kitabı sevdim. genelde edebiyat hocamızın okuttuğu kitaplar sıkıcı oluyorda bitirene kadar bin dereden su getiriyorum :D
Gönderen: *AtheNa*PoseidoN* - 27 Aralık 2009, 18:52:15
Harika bir kitap. Herkese tavsiye ederim.
Gönderen: Berre - 28 Aralık 2009, 17:35:57
Aslında kitabı bitirdim ama yine de yorumlamak istedim.
Açıkçası ben bu kitabı Dan Bown'nın diğer kitapların farklı değildi (kurgu olarak) ama Dan Brown her zaman ki gibi aynı ögeleri kullanarak müthiş bir eser çıkarmış. Bir solukta okuyacağınız bir roman. Tavsiye ederim.
Gönderen: diana - 29 Aralık 2009, 19:30:46
Yine bir şark klasiği.Herkesin zevkine hitap etmeyen bir kitap.Biraz karışık bir dil kullanılmış.Yazdıklarını anlamak biraz zaman alsada anlayınca ne kadar güzel olduğunu keşfediyorsunuz.Bana göre oldukça güzel bir kitap...
Gönderen: Herr Mannelig - 29 Aralık 2009, 20:36:20
Gönderen: diana - 30 Aralık 2009, 22:38:57
Küçükken sadeleştirilmişini okuduğum bu kitabın,sadeleştirilmemiş olanını okumak güzel.Ders verici bir kitap.Fabl tarzında anlatılan bu yapıtı herkese tavsiye ederim.
Gönderen: Berre - 31 Aralık 2009, 18:11:33
Fena değil ve bence Alacakaranlık'tan daha güzel.
Gönderen: diana - 31 Aralık 2009, 18:37:26
Sonunda bu güzel esere başlayabildim.Klasik Dan Brown eseri.Fakat yinede şimdilik ilerleyiş harika.
Gönderen: Angels.Of.Darkness - 01 Ocak 2010, 11:00:56
Yani Güz Alacakaranlığının Ejderhaları-Weis&Hickman
Tek yorumum: Daha önce okumadığıma inanamıyorum! :D
Gönderen: LewsTherin - 01 Ocak 2010, 20:55:53
Dan Brown'un her zamanki gibi güzel bir kitap yazdığından eminim.
Gönderen: Baal Adramelech - 01 Ocak 2010, 22:35:29
Gönderen: deanna - 09 Ocak 2010, 15:43:11
Muhteşem bir Anne Rice romanı olduğunu biliyorum.
Gönderen: DarLy OpuS - 09 Ocak 2010, 16:23:02
Kitabı 'ağır' bulanları bir türlü anlayamıyorum. Su gibi akıp gidiyor, bambaşka bir lezzet bu.
Gönderen: skandy_duygu - 09 Ocak 2010, 20:43:04
ilgimi çekti mayalar hakkında hiç bilmediğim şeyler öğrendim güzel birkitap 2012yi beğenen ve izleyenlere tavsiue ederim ;D
Gönderen: pleasant^^ - 09 Ocak 2010, 23:38:32
Bana kalırsa harika bi kitap.Karabasanlardan,küçük çaplı stockholm sendromu sayılacak başkan hayranlığına kadar mükemmel düşünülmüş bir şey.İşe yaramayan başkan mı iyidir,kendini sevmeyeni vatan haini ilan eden mi?Dur ya bu başkan biraz tanıdık geldi.Hmm..
Gönderen: Sirius Red - 12 Ocak 2010, 18:47:59
Göçebe- Stephenie Meyer
Fena değil ve bence Alacakaranlık'tan daha güzel.
göçebe gerçekten çok güzel bir kitap,ilk başlarda biraz sıkılmıştım ama göçerin gizli mağaralara girmesiyle olay çok başka boyutlara büründü.Meyer in fantastik yeteneğine şapka çıkartamam ama bu aşk olayını ele alışına bayılıyorum.şu ara bende ejderhamızrağı serisine başladm.1.kitap güz alacakaranlığın ejderhaları...burdaki ark.ların tavsiyesiyle başladım ilk başta alışamadım ama şu ara ilerledikçe gerçekten gerçekten seviyorum :)
Gönderen: Berre - 14 Ocak 2010, 17:33:12
İlerleyişi çok güzel ve bana kalırsa bir o kadar komik. Sınavlarımdan vakit kalırsa diğer kitaplarını da okuyacağım.
Gönderen: eleanor rigby - 19 Ocak 2010, 19:26:21
Gönderen: Berre - 19 Ocak 2010, 19:46:38
Bartimaeus üçlemesinin 3. kitabı olan bu kitap kesinlikle mükemmel. Fantastik olayların mizahla karışmış hali :)
Not: Ahh ahh okumaz olaydım...
Gönderen: diana - 19 Ocak 2010, 20:43:18
En fazla bir saatte bitirilebilecek eğlenceli bir kitap.İlk kitabını sevdim.Sanırım devamınıda okuyacağım.
Gönderen: - 28 Ocak 2010, 22:37:14
Tolstoy - Anna Karenina 1.cilt
Gönderen: Berre - 29 Ocak 2010, 13:47:56
Gönderen: DarLy OpuS - 29 Ocak 2010, 14:23:58
Özlemişim King okumayı. Ayrıca ilk defa kahraman anlatıcının ağzından dinliyorum bir romanında onu. Gerçekten keyifliymiş. :) Uzunluğuna ve benim vakitsizliğime rağmen; çabuk bitecek gibi gözüküyor.
Gönderen: Igor Karkaroff - 29 Ocak 2010, 14:30:00
Sıkılmadan okuduğum tek gerilim romanı. Her sayfası heyecan dolu. Elimden bırakamıyorum. :P :)
Gönderen: hanne - 29 Ocak 2010, 15:39:19
Gayet eğlenceli hem de çok ince kitaplar..
Gönderen: veritaserum - 29 Ocak 2010, 16:47:04
Gönderen: Vega - 30 Ocak 2010, 12:20:07
Gönderen: mimoza - 30 Ocak 2010, 14:12:06
Harry Potter ve Kara Kule Serisinden sonra Zevkle Okudğum 3.seri veya kitap Yazar sürekli john Mandrake yani asıl ismiyle Nathaniel büyü yaparken sadece ''sözleri söyledi'' diyor ben ondan harry potterdaki gibi büyülü sözleride yazmasını beklerdim böyle olunca daha bir hoşuma gidiyor ama bunun dışında hiç bir eksik yok muhteşem tek kelimeyle heyecan hiç düşmüyor.
Magicians Göklerde Bir Yerde!!
http://www.kayiprihtim.org/forum/joel-robert-magiciansin-kurtulusu-bolum-12345-t6728.0.html
Gönderen: diana - 02 Şubat 2010, 19:25:34
Semerkant Tılsımı,son derece eğlenceli ve güzel bir kitap son bölümündeyim.İnanmıyorum.Okumaya başladın mı?
Gönderen: deanna - 02 Şubat 2010, 19:38:57
Bu sabah başladım ve bitirmek için can atıyorum.
Gönderen: TheWaLL - 03 Şubat 2010, 11:23:35
Gönderen: - 03 Şubat 2010, 15:19:51
Pek vaktim olmuyo ama elime aldığım zaman büyük bi keyifle okuyorum.
Not: Hakan abi keşke tavsiyene daha önce uysaydım :D
Gönderen: Jean Valjean - 03 Şubat 2010, 19:46:47
Neden daha önce başlamadım ki?
Gönderen: - 11 Şubat 2010, 21:21:19
Gönderen: kusad - 11 Şubat 2010, 21:28:08
Alakasız bir dipnot:Mal'akh karakterini çok sevdim.Dövmeler hariç aynı ben. :D
Gönderen: Nihbrin - 13 Şubat 2010, 23:01:25
Gönderen: DarLy OpuS - 14 Şubat 2010, 01:17:22
Açlık oyunları 1. kitabı bitirdim, ikincisi duruyor önümde başlayacağım ona da bir ara. Gayet orijinal olduğunu belirtmem gerekli. Fantastik olmasın ama yormayan bir ileri gelecekte geçsin (çok radikal olmayan bir bilim kurgu ortamında) , ayrıca hayatta kalmak ile ilgili olsun isterseniz bu seri tam size göre. Üçüncü kitabın henüz ingilizcesi bile yok.
Ve İngilizcesi yayınlandığında, dünya ile aynı anda bizler de okuyacağız!
Pegasus Yayınları'nı seviyorum! :D
Gönderen: diana - 17 Şubat 2010, 20:24:13
Açlık Oyunlarını bir çırpıda bitirdim.Vede ikini kitabı olan ateşi yakalamakın ondan aşağı kalır bir yanı yok.Müthiş bir kitap...
Gönderen: eleanor rigby - 17 Şubat 2010, 22:59:44
Şu an okuduğum Harry Potter and Half-Blood Prince. İngilizceden de okumak istedim, çocukluğumun efsanesi mi dersin, ne dersen, hayalgücümün yapıtaşları belki de. Elimde sözlükle ama. :P
Gönderen: Marius - 19 Şubat 2010, 16:16:58
Gönderen: deanna - 19 Şubat 2010, 17:37:29
Her ne kadar Strahd karakterinden haz etmesem de beğenerek okumaktayım :D
Gönderen: Berre - 21 Şubat 2010, 14:51:52
Herkesin çok beğendiği bu kitabın henüz başlarındayım ama içimdeki ses kitabın güzel ilerleyeceğini söylüyor.
Gönderen: Vega - 21 Şubat 2010, 17:47:41
Gönderen: Berker - 27 Şubat 2010, 19:48:52
Ulysses Moore serisi çok sürükleyici her kitabı farklı bir heyecan.
Gönderen: Wanderer - 27 Şubat 2010, 19:52:39
Sanki ilk 120-130 sayfa olayı çok gevelemiş gibi geldi bana... Sonra her şeyi öğrendikten sonra daha da akıcı ve güzel bi kitap oluyor bence :)
Gönderen: Berre - 27 Şubat 2010, 19:54:36
Tarif edecek kelime bulamıyorum. Çok güzel...
Gönderen: Marius - 27 Şubat 2010, 20:02:03
İlk kitabı biraz iyiydi ancak ikinci kitab resmen "imkansız aşk" üzerine kurulu bir roman olmuş. Pek beğendiğim söylenemez ama okunası bir kitap :)
Gönderen: Berre - 28 Şubat 2010, 21:27:07
Tek bir kelime: Okuyun...
Gönderen: diana - 01 Mart 2010, 19:14:39
Kesinlikle harika bir kitap.Resmen elinden bıraktırmıyor.Sıkmadan devam ediyor.Olayların akış hızı harika ilerliyor.
Gönderen: Berre - 02 Mart 2010, 21:27:12
Keşke daha önce okusaymışım. Gerçekten güzel. Akıcı ve sürükleyici.
Gönderen: diana - 03 Mart 2010, 19:56:20
Henüz başalarındayım kitabın.İyi bir anlatımı var.Olay örgüsü bakımından da güzel.
Gönderen: - 03 Mart 2010, 20:54:57
David Eddings - Büyücüler Kraliçesi
Gönderen: deanna - 03 Mart 2010, 21:15:18
Sonunda başlayabildim. Bakalım, umarım herkesin dediği gibi güzel bir kitaptır..
Gönderen: brisingr - 04 Mart 2010, 15:25:51
Gönderen: Marius - 04 Mart 2010, 15:55:01
Son derece "deli" ve bir o kadar da etkileyici bir kitap :)
Gönderen: deanna - 04 Mart 2010, 19:22:25
Alıntı
Harika bir kitap şiddetle öneririm ikisini birden 1 haftada okudum sakın yarıda bırakma.. :hömm:Yarıda bırakmam da ne bileyim.. Başlarındayım diyedir belki yazarın uslübu hoşuma gitmedi. Ama bitirmeye karalıyım konu güzel en azından.
Gönderen: DarLy OpuS - 04 Mart 2010, 19:31:30
Şu sıralar da Serdar Özkan'dan "Kayıp Gül"ü okuyorum. Felsefesi oldukça hoşuma gitti, yine de yapılan yorumlar fazla şişirme geldi bana. :)
Gönderen: brisingr - 06 Mart 2010, 19:31:04
Yarıda bırakmam da ne bileyim.. Başlarındayım diyedir belki yazarın uslübu hoşuma gitmedi. Ama bitirmeye karalıyım konu güzel en azından.
Bana da öyle gelmişti baştan hep şimdiki zamanda anlatılıyor -yor ların fazla olmasını beğenmemiştim 1. kitapta ama 2. kitapta öyle bir sorun yok.
Gönderen: deanna - 07 Mart 2010, 15:01:36
Vee şimdi de 2.sine başladım.
Ateşi Yakalamak - Suzanne Collins
Gönderen: Berre - 07 Mart 2010, 15:04:23
Diğer iki kitabını bitirdim ve sonuncu kitaba başladım. Genel olarak güzel bir kitap ama olayların çok hızlı ilerlediği düşüncesindeyim.
Gönderen: - 09 Mart 2010, 09:46:08
Rick Riordan
Tavsiye ederim çok hoş bir anlatımıı var. İlk ağızdan yazılması biraz ön yargıyla yaklaşmama neden olsa da kısa sürede bu düşüncem değişti. Şimşek hırsızı ilk kitabı sinemaya uyarlandı. filmini izleyip tamam bu iş demeyin, her zamanki gibi senaristler kitabı alıp altına üstüne getirmiş ve ticari beklentiyi karşılayacak bir senaryo yazmış.
Filmi de izleyin güzel çekmişler, lakin kitabın tadi başka.
Gönderen: Berre - 09 Mart 2010, 19:29:03
M.E.'nin diğer kitaplarından çok daha farklı bir anlatıma sahip bir kitap olmasına karşın güzel bir kitap.
Gönderen: Marius - 09 Mart 2010, 21:13:42
İlk kitabını Türkçe okumuştum. Keşke diğer kitaplarıda Türkçe'ye çevrilseydi... Çok güzel bir seri ancak dili beni biraz zorluyor.
Gönderen: DarLy OpuS - 10 Mart 2010, 18:02:43
Gönderen: deanna - 10 Mart 2010, 18:59:36
Alıntı
Bu arada "Açlık Oyunları"nı yeni baskılarında, zaman eki geçmiş zaman olarak değiştirilmiş. Ben de şimdiki zaman ile anlatımdan epey rahatsızdım. Her ne kadar güzel bir yenilik olsa da, kendimi kandırılmış hissediyorum!
İyi güzel etmişler de.. Bunu okuduktan sonra öğrenmek hiçte hoş olmadı. Cidden kandırılmış hissettim bende.
Gönderen: - 10 Mart 2010, 19:25:07
Bu arada "Açlık Oyunları"nı yeni baskılarında, zaman eki geçmiş zaman olarak değiştirilmiş. Ben de şimdiki zaman ile anlatımdan epey rahatsızdım. Her ne kadar güzel bir yenilik olsa da, kendimi kandırılmış hissediyorum!
İnanmıyorum gerçekten! Ya ben o kitabı çok eleştirdim. İlk kitabını 15 TL vermiş ve çok pişman olmuştum. Hatta iki kitabı için bir eleştiri yazısı hazırlamıştım. İlk ağızdan yazılan yazıları pek beğenmesem de şuan okuduğum kitapta sorun olmuyor. Belki de olimpuslularda kahramanımızın 12 yaşında olmasındandır.
İşin özü 3. şahıs ile yazılması çok isabetli olmuş lakin ben hala aynı fikirdeyim. Amerikan - Rus karışımı eski filmleri toplamını bir kızın üzerine yüklenmiş aşk bilmecesi hatta çok belirgin iç karmaşa ve bilim kurgu ögeleri taşıyan ve tam olarak hayal dünyasını aralayamayan bir yapıt.
Okumak isteyenlerin iştahını kaçırmayayım, beğenen çok arkadaşım var.
Okuyanların yorumunu merak ediyorum. Acaba siz nasıl buldunuz?
Gönderen: DarLy OpuS - 10 Mart 2010, 19:55:39
Gönderen: deanna - 10 Mart 2010, 20:03:18
Gönderen: Canina - 11 Mart 2010, 19:44:27
Henüz başladım 60 küsürlerdeyim, beklediğimin aksine çok iyi gidiyor. Liselerde ki felsefe dersinde görülen konuların neredeyse aynısı anlatılıyor. Ama kullanılan dil akıcı ve sade. İnsanı sıkmıyor. Eğer Sofie'yi dışarı atarsak Sofie'nin dünyası iyi bir kitap.
Gönderen: Amras Ringeril - 11 Mart 2010, 21:38:27
Gönderen: diana - 13 Mart 2010, 18:43:53
Biraz kısa bir kitap.Ama vermeye çalıştığı mesaj güzel.
Gönderen: brisingr - 14 Mart 2010, 08:59:45
Gönderen: Cerima - 14 Mart 2010, 11:21:33
Therese Raquin'i yeni bitirdim. Çok fazla durum işlemesi beni sıktı, ama genelde farklı ve güzel bir konuyu işlediği için beğendim. Godot'yu Beklerken'e başlayacağım.
Gönderen: Marius - 16 Mart 2010, 23:09:46
Çok karmaşık bir anlatım tarzı var yada çevirisi çok berbat...
Gönderen: - 16 Mart 2010, 23:10:36
David Eddings - Büyücüler Kraliçesi
Vohouuu ya ben hiç bi kitabı okurken yerimden hoplamadım yaa :D çok güzel daha henüz kitabı bitiremedim ilk kitapta olduğu gibi yine pek vakit ayıramıyorum ama süper !!
Gönderen: diana - 17 Mart 2010, 19:59:22
Yazar çok fazla karmaşık sözcük kullanmış.Ama anlatım bakımından iyi bir kitap.
Gönderen: Elendil - 20 Mart 2010, 01:25:52
Okuduğum yere kadar güzel gidiyor ama şu Vampirliği hiç sevemedim ben Elf deyince daha keyifli oluyor.
Gönderen: brisingr - 21 Mart 2010, 15:16:45
Gönderen: - 22 Mart 2010, 15:00:28
Bu sefer ara vermeden ikiden sonra hemen üçüncü kitaba başlamak süper oldu ya. Şahane şahane!! Karakterlere özlem duymak :P
Gönderen: - 22 Mart 2010, 15:29:51
Şimdi Amber Yıllıkları -Roger Zelazny
Gönderen: Cerima - 22 Mart 2010, 18:58:05
Gönderen: Marius - 22 Mart 2010, 20:27:25
Etkileyici... Zamanın ne kadar değerli olduğunu ve bizim onu beş para etmez zevklerimizle harcadığımızı hatırlatıyor...
Gönderen: Berre - 22 Mart 2010, 20:46:07
Son derece komik ve eğlenceli :D
Gönderen: diana - 24 Mart 2010, 18:44:50
İlk kitabı bildirgede olduğu gibi hüzün yüklü bir kitap.
Gönderen: Vega - 24 Mart 2010, 19:12:18
Gönderen: Wanderer - 24 Mart 2010, 22:13:13
Sf 103'deyim Caine şizofreniye ilk adımlarını atıyor... Harika bir kitap ya :)
Gönderen: Berre - 25 Mart 2010, 18:00:28
Okumadan önce sıkıcı olduğunu düşündüğüm okuduktan sonra büyüsüne kapıldığım kitaplardan biri. Kitap gayet güzel ilerliyor.
Gönderen: TuTsAk - 27 Mart 2010, 22:46:12
Gönderen: deanna - 27 Mart 2010, 22:59:12
Benim aciz yorumuma gerek yok sanırım herkes Stephen'nın bir King olduğunu bilir.
Ama Sunuş ve Önsez'e bayıldım. Kitaba zaten diyecek bir şeyim yok her ne kadar bunu 19 yaşlarında yazmış olsada.
Gönderen: Marius - 29 Mart 2010, 19:58:27
Çok güzel, etkileyici ve istediğim gibi; delice! Yarın bitecek.
Gönderen: eleanor rigby - 29 Mart 2010, 20:02:02
Ejderha Mızrağı'ndan okuduğum ilk kitap, ve gerçekten uzun zamandır bu kadar iyi ve fantastik bir şeyler okumamıştım. İlaç gibi geldi. Henüz bitirmemiş olsam da, kesinlikle harika. Blind Guardian dinleyerek okumak daha da bi harika ama. Özellikle "The Soulforged".
Gönderen: Berre - 30 Mart 2010, 17:44:36
Gönderen: hanne - 30 Mart 2010, 18:43:09
Gönderen: diana - 31 Mart 2010, 21:21:59
Bilimkurgu olarak okuduğum en iyi kitaplardan biri.
Gönderen: brisingr - 31 Mart 2010, 21:59:23
Gönderen: Berre - 02 Nisan 2010, 17:50:49
Gerçekten çok güzel bir kitap. Açıkçası okumayı sürekli erteliyordum ama okumaya başlayınca gerçekten etkilendim. Çok güzel..
Gönderen: deanna - 03 Nisan 2010, 19:14:56
Gönderen: Marius - 03 Nisan 2010, 20:17:57
Gönderen: Berre - 04 Nisan 2010, 15:19:53
Büyüleyici bir anlatımı var. İyi ve Kötünün içimizdeki savaşının dışarıya yansıması..
Adem ile Havva'nın Güncesi ve Seçme Öyküler // Mark Twain
Buruk bir komikliği var bu güzel kitabın. Özellikle de Adem ile Hava'nın güncesi olan kısımda. Herkese tavsiye ederim.
Cennet onun olduğu yerdi...
(Adem'den Havva'ya)
Gönderen: deanna - 04 Nisan 2010, 16:06:06
Yeni başladım. Filmi baya ilgi çekiciydi bakalım kitabı nasılmış.. :)
Gönderen: - 04 Nisan 2010, 22:43:23
Belgariad Serisi: Sihirbazın Tuzağı - David EddigsKitap çok şahane bitti ağzım açık kaldı 2. kitapta olduğu gibi bunda da yerimden hopladığım bölümler oldu ;D Okuyun okuyuun!!
Bu sefer ara vermeden ikiden sonra hemen üçüncü kitaba başlamak süper oldu ya. Şahane şahane!! Karakterlere özlem duymak :P
Bir gün arayla karakterlere özlem duyabiliyorum ama şimdi 1 hafta kadar ara vericem kısa bir mola :P
-------------
William Shakespeare - Romeo ve Juliet
Gönderen: Laurana - 05 Nisan 2010, 15:20:14
ama şimdi bir ilham gelirse Raistlin Tarihçesini okumayı planlıyorum.Kaç aydır elimde bir türlü başlayamadım...
Gönderen: eleanor rigby - 05 Nisan 2010, 16:02:52
Başlayınca durduramıyosun ki kendini, bağımlılık yaptı ejderha mızrağı.
Gönderen: Laurana - 05 Nisan 2010, 16:11:52
Raistlin Tarihçeleri, Silah Kardeşliği. Margaret Weis, Don Perrin.
Başlayınca durduramıyosun ki kendini, bağımlılık yaptı ejderha mızrağı.
Evet kesinlikle bağımlılık yaprı ama işte Raistlin Tarihçesine bir türlü cesaret edemiyorum...
Gönderen: Jean Valjean - 06 Nisan 2010, 17:45:35
Gönderen: Berre - 06 Nisan 2010, 17:59:11
Gönderen: diana - 07 Nisan 2010, 20:09:33
Henüz başlarında olmama ramen fena olmadığı kanısındayım.
Fahrenheit 451 - Ray BradburyEğer şuan gerçekten onu okuyorsan çok mutlu oldum.
Gönderen: Elendil - 07 Nisan 2010, 20:15:17
Yeni başladım sayfa sayısı az ama güzel bir kitap.
Gönderen: boromir - 08 Nisan 2010, 13:46:35
Gönderen: Berre - 08 Nisan 2010, 19:00:51
Percy Jackson & Olimposlular - Son Olimposlu // Rick Riordan
Doğrusu ne yorum yapacağımı bilemiyorum. Sadece çok güzeldi demekle yetiniyorum...
Gönderen: - 09 Nisan 2010, 15:26:59
Gönderen: Marius - 09 Nisan 2010, 16:21:03
Sırada da "Tesla'nın Kutusu" var şimdilik... :)
Gönderen: Berre - 09 Nisan 2010, 17:39:50
Gönderen: Dúrgonath - 09 Nisan 2010, 17:44:37
Gönderen: DarLy OpuS - 09 Nisan 2010, 17:49:52
"Katre—i Matem" ile devam etmek istiyorum.
İskender Pala edebiyatımız için harika bir vaha.
Şu sıralar okuduklarım:
Stephen King - Rüyalar ve Karabasanlar 2
Kızıl Oda - H. G. Wells
Vahşetin Çağrısı - Jack London
İyi gidiyor hepsi, lakin biraz fazla bölünmüş gibiyim...
Gönderen: deanna - 09 Nisan 2010, 18:17:20
"Mir'at" adlı denemeler kitabını okudum İskender Pala'nın. Dile inanılmaz hâkim, şahane bir birikime sahip ve anlatıları son derece ilgi çekici. Divan edebiyatını seven ben, bu kitapla iyice âşık oldum.
"Katre—i Matem" ile devam etmek istiyorum.
İskender Pala edebiyatımız için harika bir vaha.
Trt1 deydi sanırım, geçenlerde onun bir programını izlemiştim. Divan edebiyatı şairlerini, şiirlerini falan anlatıyordu. Ama bıraktım anlattığı şeyleri ses tonu,konuşma biçimi, konuya hakimiyeti beni benden aldı. Pazar öğlen saatlerinde falan seyretmiştim sanırım. Eğer divan edebiyatı seviyorsan o programı bul, izle ve hayran kal derim :)
Gönderen: DarLy OpuS - 09 Nisan 2010, 19:24:23
Önerin için teşekkürler deanna, internette araştıracağım o programı. :)
Gönderen: deanna - 10 Nisan 2010, 18:11:32
Rica ederim.
-
Rüyalar ve Karabasanlar - Stephen King
Gönderen: - 12 Nisan 2010, 22:27:55
Gönderen: Marius - 12 Nisan 2010, 22:56:32
Kabus - Alev Alatlı
Gönderen: Elendil - 13 Nisan 2010, 10:08:02
Sislerin Vampiri'nden sonra bir Christie Golden kitabının daha iyi olabileceğini düşündüm.
Gönderen: Contes - 13 Nisan 2010, 10:37:25
Gönderen: Berre - 13 Nisan 2010, 17:46:42
Gönderen: maud - 15 Nisan 2010, 21:14:38
Gönderen: deanna - 16 Nisan 2010, 17:33:11
*Edit: En beğendiğin kitapları say deselerdi; sayacağım kitapların arasında olurdu.
Gönderen: Berre - 17 Nisan 2010, 21:07:30
Çok güzel diyerek özetleyebilirim düşüncelerimi :)
Gönderen: Wanderer - 17 Nisan 2010, 21:29:11
Harry Potter - Azkaban Tutsağı // J.K. RowlingSerinin en güzel 2. kitabı diyebilirim... :)
Çok güzel diyerek özetleyebilirim düşüncelerimi :)
Gönderen: elroy - 18 Nisan 2010, 13:12:42
Gönderen: Peyton - 18 Nisan 2010, 20:14:01
Gönderen: LegalMc - 18 Nisan 2010, 20:50:50
Daha doğru dürüst okuyamadım yaa :( Tam başlamaya niyet ediyorum bi engel çıkıyo.Ama bi gün tek oturuşuta bitiricemm :P
Gönderen: Berre - 20 Nisan 2010, 18:20:16
Seri çok güzel gidiyor. Hiçbir yerde kurgusunu ve akıcılığını kaybetmiyor. Doğrusu Rowling'i tebrik etmek lazım. Nasıl geniş bir hayâl gücüne sahip :)
Gönderen: brisingr - 20 Nisan 2010, 18:31:12
Gönderen: Marius - 20 Nisan 2010, 18:57:01
Haydi bir kişi bana mükemmellik kavramını söylesin? Ne kadar göreceli değil mi... Yoksa yanılıyor muyuz?
Gönderen: deanna - 23 Nisan 2010, 13:14:02
Edit:
Sıkılmadan okunan iyi bir kitap.
Gönderen: Deadman107 - 23 Nisan 2010, 14:11:53
Gönderen: deanna - 26 Nisan 2010, 19:42:09
Gönderen: LegalMc - 29 Nisan 2010, 18:52:39
Vay bee! Sonunda başlayabildim ve gerçekten süper bir kitap. Diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum..:)
Gönderen: diana - 30 Nisan 2010, 19:15:33
Kesinlikle süper harika ötesi bir kitap.Her sayfayı çevirişimde beni biraz daha şaşırtıyor.
Gönderen: deanna - 30 Nisan 2010, 22:55:37
Edit:
Kitap iyiydi de çok fazla soru kalıyor insanın kafasında.
Gönderen: Vega - 30 Nisan 2010, 23:23:32
Tanrı'nın Sol Eli - Paul Hoffmançoooook sıkıcı bir kitap
Gönderen: Marius - 30 Nisan 2010, 23:34:19
çoooook sıkıcı bir kitap
Bana göre güzel bir kitaptı. İnsanların içindeki çatışmayı güzel vurgulamış.
Evrenin Sonundaki Restoran - Douglas Adams
Gönderen: Dúrgonath - 30 Nisan 2010, 23:41:48
Ben de deliler gibi Spawn okuyorum bu aralar, susuzluk gibi bir şey oldu bende. Dinmiyor.
Gönderen: Baal Adramelech - 01 Mayıs 2010, 00:02:13
Gönderen: deanna - 01 Mayıs 2010, 11:47:59
çoooook sıkıcı bir kitap
Bana göre güzel bir kitaptı. İnsanların içindeki çatışmayı güzel vurgulamış.
Evrenin Sonundaki Restoran - Douglas Adams
Başlarındayım ama beğendim gibi. Bana sıkıcı gelmedi henüz.
Ah, otostopçu. Harikasın Marius :D
Gönderen: Mr.Salvatore - 01 Mayıs 2010, 16:18:01
1. murat uyurkulak----->har
(kitap murat uyurkulak'ın tol adlı kitabının devamı şeklinde)
2. 2012 kristal kafatası----> manda scott
(2012 maya kehanetleri üzerine yazılmış harika bir kurgu. okumanız kesinlikle tavsiyemdir)
Gönderen: deanna - 05 Mayıs 2010, 19:14:29
Gönderen: Methanopyrus - 05 Mayıs 2010, 20:13:39
Gönderen: Berre - 05 Mayıs 2010, 20:18:37
:D :D
Gönderen: Methanopyrus - 05 Mayıs 2010, 20:21:32
Harun Yahya - Çocuklar Darwin Yalan Söyledigüzel kitap :D
:D :D
Gönderen: Berre - 05 Mayıs 2010, 20:25:47
güzel kitap :DÖyle öyle :D
Küçük Ağacın Eğitimi // Forrest Carter
Bir kez daha göz gezdirdim. Hâlâ aynı zevki veriyor. Okumamış olan arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim.
Gönderen: diana - 07 Mayıs 2010, 21:25:50
Harun Yahya - Çocuklar Darwin Yalan SöylediSen dedinde bak yeniden kitaplığımdan çıkarıp bir göz gezdirmeye başladım. :D
:D :D
Unutulmuş Diyarlar//Anayurt
Yeni başladım ama kendini okuttturan güzel bir kitap olduğu kanısındayım.
Gönderen: brisingr - 07 Mayıs 2010, 21:56:21
Gönderen: Elendil - 08 Mayıs 2010, 02:01:33
Canım sıkılıyordu gece gece bende e-book'u vardı başlayayım okumaya dedim nicedir merak ettiğim bir eserdi kendileri gayet akıcı bir dili var. (Yahu bu arada geceleri kitap okumya alışık birideğilim bir de bilgisayardan olunca üç kere sandalyeden düşme tehlikesi geçirdim)
Gönderen: diana - 11 Mayıs 2010, 19:48:17
Süper bir kitap...
Gönderen: Berre - 12 Mayıs 2010, 18:30:03
Gönderen: Dúrgonath - 14 Mayıs 2010, 22:58:04
Zorlarsam anlayacağım :D
Gönderen: diana - 15 Mayıs 2010, 17:45:19
Oldukça beğendim.Harika ilerliyor...
Gönderen: brisingr - 15 Mayıs 2010, 17:48:59
Hala Şimşek Hırsızı, son sayfalarındayım Canavarlar Denizi'ne geçmek için sabırsızlanıyorum. ;)
Gönderen: Dúrgonath - 15 Mayıs 2010, 19:47:49
Gönderen: Black Helen - 15 Mayıs 2010, 22:35:04
Gönderen: Nirnaeth - 15 Mayıs 2010, 22:53:21
Gönderen: deanna - 20 Mayıs 2010, 19:53:09
Edit:
Mmm.. Nasıl anlatsam bilemiyorum bu kitaba olan duygularımı. Sanırım şöyle desem yeterli, ikinci, üçüncü belki dördüncü kere okusam bile ayrı ayrı tat alabileceğim sayılı kitaplardandı.
Gönderen: brisingr - 20 Mayıs 2010, 19:55:20
Gönderen: Herr Mannelig - 21 Mayıs 2010, 20:32:35
Tutarsızlıklarına rağmen (kendisi tutarsız olmadığını iddia etse de) ve katılmadığım tonlarca görüşe rağmen çağına göre devrim sayılacak bir yapıt
Gönderen: Vega - 21 Mayıs 2010, 21:00:24
Gönderen: LegalMc - 22 Mayıs 2010, 15:16:55
Gönderen: Black Helen - 22 Mayıs 2010, 17:08:35
Gönderen: diana - 22 Mayıs 2010, 20:39:09
Bence harika bir kitap.Müthiş ilerliyor...
Gönderen: Marius - 22 Mayıs 2010, 20:53:17
Esen Yayınları
Çok sürükleyici.
Gönderen: brisingr - 22 Mayıs 2010, 20:57:38
11. Sınıf Kimya (Konu Anlatımlı) - Ramazan Kaya
Esen Yayınları
Çok sürükleyici.
Süpermiş. ;)
Gönderen: Vega - 22 Mayıs 2010, 20:58:57
11. Sınıf Kimya (Konu Anlatımlı) - Ramazan Kayahemen bir tane almam lazım çok met etmişlerdi.
Esen Yayınları
Çok sürükleyici.
Gönderen: - 23 Mayıs 2010, 12:21:08
Anna Karenina 2.Cilt - Lev TolstoyBunu bitirdim şükür 3.cildine başlamayı denedim ancak olmadı. Çok sıkıldım :-X
Ted Dekker - Oyun
Gönderen: Berre - 23 Mayıs 2010, 12:35:33
Kim bilir belki de kitabın içeriğini bilmeseydim daha çok zevk alabilirdim :P
Gönderen: LegalMc - 23 Mayıs 2010, 15:18:00
11. Sınıf Kimya (Konu Anlatımlı) - Ramazan Kaya
Esen Yayınları
Çok sürükleyici.
Bilirim o kitabı, müthiş ya yazarın çok güzel bir anlatımı var. Hele betimlemeleri falan süper. Okuyun, okutturun! :D :D
Gönderen: Deadman107 - 23 Mayıs 2010, 16:57:16
Spoiler: Göster
Gönderen: Herr Mannelig - 23 Mayıs 2010, 19:27:10
Yabancı - Albert CamusSpoiler: Göster
Egzistansiyalizme hoşgeldin : )
Gönderen: Nirnaeth - 23 Mayıs 2010, 22:22:33
Gönderen: brisingr - 24 Mayıs 2010, 17:32:35
Yeni başladım kitaba 2 bölüm okudum daha ama çok akıcı gitmekte kitap. Elimde serinin on beş kitabı var yaz tatilinde 15-20 günde bitirmek niyetindeyim. Eğer elinizde Sherlock Holmes kitabı varsa hiç durmayın okuyun derim. Meğersem 2 aydan beri ne cevaherler yatıyormuş kitaplığımda.
Gönderen: Deadman107 - 27 Mayıs 2010, 15:19:18
Gönderen: deanna - 31 Mayıs 2010, 21:54:17
Bu adamın kitaplarını seviyorum.
Gönderen: Marius - 31 Mayıs 2010, 21:57:34
Başlayacağım... En kısa sürede!
Gönderen: LegalMc - 01 Haziran 2010, 17:34:12
Yokyer - Neil Gaiman
Başlayacağım... En kısa sürede!
Ben de bugün aldım, en kısa sürede başlayacağım :). Bayağı iyi bir kitaba benziyor.
Gönderen: KYLE - 03 Haziran 2010, 14:22:31
Gönderen: Alorka Greenleaf - 03 Haziran 2010, 18:41:31
ÇİKOLATA-JOANNE HARRIS-Tür:ÇAĞDAŞ EDEBİYAT DİZİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Küçük bir Fransız kasabası olan Lansquenet için sıradışı bir yabancı olan Vianne Rocher buraya yerleşmeye karar verir.
Kasabaya açtığı çikolata dükkanında müşterileri için gizli yeteneğini kullanarak çeşitli çikolatalar hazırlar. Yapılan her alışveriş zamanla herkes için sırların ve duyguların paylaşıldığı bir dostluğa dönüşür.
Kendi iç dünyasına uzak olsa da çevresindeki insanları kolayca keşfeden genç kadın, müşterilerinin gizli duygularına ve şimdiye dek fark etmedikleri ihtiraslarına yönelmelerine yol açar.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Filmi de varmış.Bugün başlayacağım.Beğenirsem filmi de izlerim.
:::::Kaynak
Spoiler: Göster
Gönderen: MeLeZ - 05 Haziran 2010, 23:13:00
güzele benziyor
Gönderen: Berre - 06 Haziran 2010, 17:56:52
Yavaş yavaş ilerlemesine rağmen birden başlayan olayların gelişimi beni şaşkınlığa uğrattı. Kİtaplığımda böyle bir kitap bulunduğu için korkmaya başladım :D
Gönderen: Black Helen - 07 Haziran 2010, 17:14:07
Sonunda sınavlar bitti diye annemi kandırıp alabildim.Şimdilik güzel gidiyor, hadi hayırlısı...
Gönderen: diana - 07 Haziran 2010, 18:29:23
Fena değil.
Ne çok iyi nede kötü.
Gönderen: deanna - 08 Haziran 2010, 22:09:29
1.sini okudum 2.sini de okumamak olmaz.
Vampir oğlan esas kız vs. aşk meşk öyle.
En azından Tvaylayta bin basar.
Gönderen: - 09 Haziran 2010, 21:27:47
Gönderen: deanna - 13 Haziran 2010, 22:24:09
Gönderen: Dúrgonath - 14 Haziran 2010, 18:17:21
Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho.
Elimin altında, Simyacı bittiği an ona başlayacağım.
Gönderen: deanna - 14 Haziran 2010, 18:56:52
Elimin altında, Simyacı bittiği an ona başlayacağım.
Ben de biraz önce bitirdim. Geçiktirme derim, bir an önce oku.
Gönderen: Berker - 17 Haziran 2010, 16:50:19
ulyses moore unutulmuş eski haritalar dükkanıSüper bir kitap okuyosun kitap 6. da bitiyor sonra covenantlar ve rick kendilerini ap ayrı bi hikayede buluyorlar
Gönderen: Berker - 17 Haziran 2010, 16:50:45
Gönderen: Berre - 17 Haziran 2010, 19:46:20
Not: (Bakalım daha uzun nasıl yazabilirim?)
Gönderen: Black Helen - 17 Haziran 2010, 20:24:09
Şu anda Yokyer'i okuyorum
Gönderen: deanna - 17 Haziran 2010, 22:23:46
Gönderen: deanna - 20 Haziran 2010, 18:06:05
Paulocuğum takmış durumda bu Tanrı'nın kadın yüzüne.
Yine onun için mücadele eden insanlar var bu kitapta da.
Ve bir de aşk.
Gönderen: - 20 Haziran 2010, 18:23:15
Gönderen: Canina - 20 Haziran 2010, 18:47:54
Gönderen: Marius - 20 Haziran 2010, 18:49:52
İdefix'de okumaya başladım. Siparişim en erken ne zaman gelirse devam edeceğim artık.
Gönderen: silence of scream - 20 Haziran 2010, 19:31:38
Konusunu beğendim okumaya başlayacağım
Gönderen: CrusCenT* - 20 Haziran 2010, 19:49:00
Gönderen: MeLeZ - 20 Haziran 2010, 23:57:18
Gönderen: hanne - 21 Haziran 2010, 10:22:18
Ejderha Mızrağı -Efsaneler Üçlemesi- "İkizlerin Zamanı" // Weis & HickmanBasım yeri ve tarihinide ekle :D
Not: (Bakalım daha uzun nasıl yazabilirim?)
Gönderen: Baal Adramelech - 21 Haziran 2010, 14:40:48
-Yaz Alevi Ejderhaları. Fena gitmiyor. Raistlin tek başına yeter zaten.
Gönderen: brisingr - 24 Haziran 2010, 13:23:00
SBS yüzünden ve başta beni pek sarmaması yüzünden yarıda bırakmak zorunda kalmıştım. Evet utanıyorum kendimden. Şu an ne büyük bir hata yaptığımı anladım ve kitap bitme aşamasında, bitirince 3. kitaba geçerim büyük ihtimal. Açık konuşmak gerekirse Frodo ve Sam'li bölümleri daha çok sevdim.
Gönderen: Ireth~ - 26 Haziran 2010, 23:17:35
Bilgi vermeme gerek yok galiba ;D
Kitap sardı beni. Özellikle Christopher'ın 15 yaşında yazmış olması derinden etkiliyor. Tebrik etmek lazım ne diyelim.
Gönderen: Elijah - 27 Haziran 2010, 00:20:41
Aslında 3-5 ay önce başlamayı planladığım bu kitabı 1 hafta önce okuma fırsatım oldu. Kitaba gelirsek, diyecek bir şey yok... Herkesin söylediği kadar varmış, anlatım olsun, kitabın akışı olsun, karakterler olsun, mekan olsun vs.. insanı alıp Abanasinya Topraklarına götürüyor. Tek kelimeyle mükemmel.
Bu arada en ilgimi çeken kişi Raistlin, ayrı bir havası var.
Gönderen: boromir - 27 Haziran 2010, 13:16:54
Gönderen: brisingr - 27 Haziran 2010, 14:21:46
Kitabın bitişi ile Yüzüklerin Efendisi serisini tamamlamış oldum. Seri içinde en beğendiğim kitap oldu. Zaman bulduğumda Silmarillion'u alıp ona da başlamam gerek. :hmm
Gönderen: Wanderer - 27 Haziran 2010, 14:23:23
Gönderen: Black Helen - 27 Haziran 2010, 16:27:53
Gönderen: Wanderer - 27 Haziran 2010, 16:37:34
Gönderen: Black Helen - 27 Haziran 2010, 16:39:22
Eldest harikaydı.. Biraz sıkabilir ortalara doğru ama mükemmel =)
Zaten hafiften sıkıldığım için ilk önce Açlık Oyunlarını okudum.Şimdi geri döndüm Eldeste :)
Gönderen: HighLord - 01 Temmuz 2010, 12:36:21
Söyleyecek bir söz yok.. Mükemmel ötesi..
Gönderen: deanna - 01 Temmuz 2010, 16:21:50
Bir haftadır elimde sürünüyor. Bitireceğim ama. Yani umarım. :king
Gönderen: simkalaba - 01 Temmuz 2010, 16:33:09
Gönderen: boromir - 01 Temmuz 2010, 16:43:09
Gönderen: Black Helen - 01 Temmuz 2010, 20:40:10
Gönderen: boromir - 02 Temmuz 2010, 10:54:42
Gönderen: Atalante - 02 Temmuz 2010, 22:40:47
Gönderen: Alorka Greenleaf - 02 Temmuz 2010, 23:55:12
Spoiler: Göster
Gönderen: - 03 Temmuz 2010, 11:46:42
Gönderen: eleanor rigby - 04 Temmuz 2010, 18:59:45
Gönderen: Berker - 04 Temmuz 2010, 21:15:56
Gönderen: gHosT - 09 Temmuz 2010, 20:42:13
bence güzell ..!!
Gönderen: LegalMc - 09 Temmuz 2010, 22:06:00
Hiçbir şey söyleyemiyorum, müthiş, inanılmaz. Hayatımda okuduğum en güzel fantastik kitaplardan. Bu kitaptan aldığım zevki neredeyse hiçbir kitaptan almadım. 2 dakika okuyayım diyordum en başta, bir bakmışım kitap bitmiş. Su gibi akıyor kitap. Gerçekten okumayan varsa kesinlikle okusun.
Gönderen: deniz - 10 Temmuz 2010, 17:42:06
ilk kitabına arkadaşlardan tesadüfen başladım. daha sonra 6. kitaba kadar 1 haftada bitirdim. bugünde 7. kitaba başlamayı düşünüyorum. herkes uyuduktan sonra kitaba başlıcam. nede olsa gece evi gece okunur :ehi
Gönderen: brisingr - 11 Temmuz 2010, 18:20:30
Bu kitapta kehanet beni o kadar çok şaşırtmasa da macera boyunca insanı heyecanlandıran olaylar oldu. Kitaba eklenen yeni karakterler sayesinde kitap daha da akıcılaştı. Hiç sıkılmadan dört günde okudum. Kesinlikle fantastik severlerin okuması gereken bir kitap. Dördüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.
Gönderen: Nirnaeth - 11 Temmuz 2010, 21:11:32
Alacakaranlık'ı alın, Bella'nın adını Luce yapın, Edward'ı Daniel, Jacob'ı Cam yapın. Vampirlerin yerine de melekleri koyun. Anlatımı biraz daha basitleştirin... İşte kitap bundan ibaret. Edward - Jacob tartışmalarının yerini Daniel - Cam tartışmaları alacak ondan korkuyorum.
Gönderen: KYLE - 12 Temmuz 2010, 21:37:20
Gönderen: Vega - 12 Temmuz 2010, 22:18:15
Crysania'nın ayıldığı yerdeyim ilk üçlemeden çok daha iyi müthiş bir kitap.Okudum en iyilerden biri.
Gönderen: Victoria - 13 Temmuz 2010, 17:31:07
Spoiler: Göster
Gönderen: Elendil - 13 Temmuz 2010, 17:33:57
Elimde kitabım kalmamıştı bir arkadaşımdan aldım başladım. Düzgün yorumu biraz daha okuduktan sonra editleyip yaparım artık.
Editliyorum - Gerçekten hiç beğenmedim. İtici gelen birşeyler vardı. Belki yazarın Tolkien hakkındaki yorumlarından ve göndermelerinden kaynaklanıyordur.
Gönderen: brisingr - 16 Temmuz 2010, 19:53:25
Gönderen: Alorka Greenleaf - 16 Temmuz 2010, 21:53:47
Stephen King - TepkiX-Man le aynı yav :/ Yarıda bıraktım. :) Sonunu mesaj olarak atar mısın? :D
Gönderen: Elendil - 16 Temmuz 2010, 21:54:39
Gönderen: deanna - 17 Temmuz 2010, 00:24:10
Tarihi aşk romanıymış.
Hiç tarzım olmasa da okumam için ısrar ettiler. Yazarın anlatım tarzı güzel en azından.
Gönderen: Angels.Of.Darkness - 18 Temmuz 2010, 01:26:54
Düşler Krallığı - Judith McNaughtGüzeldir ya severim o yazarı :D
Tarihi aşk romanıymış.
Hiç tarzım olmasa da okumam için ısrar ettiler. Yazarın anlatım tarzı güzel en azından.
Cerrah - Tess Gerritsen
Gönderen: Alorka Greenleaf - 19 Temmuz 2010, 10:00:12
Spoiler: Göster
Arka Kapak
Spoiler: Göster
--------------------------------------------------
Daha başındayım. Güzel bi şeye benziyor. :-\ :=)
Gönderen: Black Helen - 24 Temmuz 2010, 13:24:40
Ahmet Ümit'in elinden çıkan hangi polisiye mükemmel değil ki?Harikaydı...
Gönderen: Canina - 25 Temmuz 2010, 19:39:54
İşin garip yanı haftalarca Kadıköy'de kitapevlerinde ve sahaflarda aradıktan sonra, on dakika mesafede ki Remzi Kitapevinde bulmamdı. 20 dolar gibi bir fiyat koymuşlar. Remzinin etiketini çıkarında altında aslında 16 dolar yazdığını gördüm. O kadarda olur artık dedim. Vurdum masaya yeşilleri kaptım kitabı.
Gönderen: LegalMc - 26 Temmuz 2010, 01:43:51
Önceki kitapları gibi güzel :)
Gönderen: Alorka Greenleaf - 26 Temmuz 2010, 18:47:03
Yeni başlayacağım. EN azından kapağını okudum. :)
Gönderen: DarLy OpuS - 26 Temmuz 2010, 18:53:34
Türk yazarlara devam ediyorum. Edebi yönüyle beni benden aldı Murat Uyurkulak. Kısmen ağır bir dili olmasına rağmen, insan inanılmaz bir tat alıyor. Devam etmek için sabırsızlanıyorum. :)
Gönderen: brisingr - 27 Temmuz 2010, 19:52:37
Kitabın başlarında olayların gidişatını anlayamadığımda ötürü bir bocalama yaşadım, ancak kitabı okudukça bütün kafa karışıklığım giderildi. Beni bu güne kadar en çok heyecanlandıran kitap oldu. Kitabın birinci kısmının bitiminde tam anlamı ile adrenalin patlaması yaşadım. Raistlin çok sevilen bir karakter ancak ben şu ana kadar onda sevilecek bir yön bulamadım. :D Tas da sevilen bir karakter, işte onu çok sevdim. Şu ana kadar en sevdiğim karakter Tas.
Sonuç olarak tüm fantastik severlerin okuması gereken bir kitap, umarım devamı da en az ilk kitap kadar güzeldir.
Gönderen: monster - 30 Temmuz 2010, 14:17:54
Bana başlarda Açlık Oyunları ' nı anımsattı ama daha farklı. Güzel kitap. Diğer kitaplarını bekliyorum.
Gönderen: deanna - 30 Temmuz 2010, 15:35:15
"Dünya yalnızca on bir dakika süren bir şeyin çevresinde dönüyor."muş.
Gönderen: eleanor rigby - 01 Ağustos 2010, 04:59:40
Bitirmedim aslında, eleştirilerimi sonra eklesem daha iyi olur heralde.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 01 Ağustos 2010, 14:43:57
Spoiler: Göster
Gönderen: love*is*dead - 01 Ağustos 2010, 14:56:59
On Bir Dakika - Paulo CoelhoBu kitabı , konusunu bilmeden küçük bir yaşta ( aslında 13-14 yaşlarında , ama kitabın konusuna göre küçük bir yaş ) okumuştum.Kitabın detaylarını tam hatırlamazsam da kitabın adı aklıma geldikçe gülerim hala :)
"Dünya yalnızca on bir dakika süren bir şeyin çevresinde dönüyor."muş.
Gönderen: deanna - 01 Ağustos 2010, 22:15:51
Bu kitabı , konusunu bilmeden küçük bir yaşta ( aslında 13-14 yaşlarında , ama kitabın konusuna göre küçük bir yaş ) okumuştum.Kitabın detaylarını tam hatırlamazsam da kitabın adı aklıma geldikçe gülerim hala :)
Evet o yaşa pek uygun kaçmayan bir kitap. Ama şimdi tekrar okusan farklı bir etki yapar belki, gülmekten başka.
Gönderen: Victoria - 10 Ağustos 2010, 13:13:34
yazarı balzac dünya klasiklerine takmış durumdayım.
Gönderen: kolam - 11 Ağustos 2010, 22:22:53
glen duncan --- ben, lucifer --> mukemmel bir anlatım dilinin yanısıra insanların pesinde kostugu pek cok soruya dalga gecercesine harika yanıtlar veriyor... +18 bir kitap oldugunu belirtmek isterim cunku butun ifadeler asırı bir acık sozlulukle vurgulanmış ;D
ayn bende kitaba başlamıştım ama ara vermiştim şimdi tekrar başlamayı düşünüyorum :D
Gönderen: monster - 12 Ağustos 2010, 15:29:37
Bitirdim. Bay Croup ve Bay Vandemar harika bi' ikiliydi. Ve kitabın sonu gerçekten müthişti. Sanki kitabın devamı gelecekmiş gibi. Umarım gelir. :)
Gönderen: Berre - 13 Ağustos 2010, 16:13:56
''Bİr Tutulma Romanı'' nından ne beklediğimi bilmiyorum ama beklediğimden daha iyiydi diyebilirim :P
Gönderen: Gedwesverdar - 13 Ağustos 2010, 16:27:13
Gönderen: Jean Valjean - 13 Ağustos 2010, 16:41:24
Margeret Weis & Tracy Hickman - The Second Generation
Laurell K. Hamilton - Death of a Darklord
Tahmin edebileceğiniz üzere inanılmaz bir şekilde kasıyorum.
Öncelikle; Kayıp Rıhtım ekibine, Kılıçlar Serisi'nin kalan son otuz kitabını bildirdiği için teşekkür etmek isterim. Daha elli sayfayı geçmedim, ancak seveceğim fantastik eserlerden biri olacağını belli etti bana.
The Second Generation, okumamayı planlıyordum, fakat sıkılınca almak istemiştim. Eh, zaten daha öncesinde spoilerları yemiştim. Sadece olay örgüsünü okuyorum.
Death of a Darklord ise okuduğum ilk Ravenloft kitabı. Bu kitapta da pek ilerlemiş değilim. Şu ana kadar Elaine ve Blaine kardeşlere kanım ısındı. Önümüzdeki sayfalara bakacağız.
Not: Üç kitap birden okumayın derim. Özellikle hepsi fantastikse.
Gönderen: Gedwesverdar - 13 Ağustos 2010, 16:44:30
Gönderen: brisingr - 13 Ağustos 2010, 18:57:03
Kitap içerisinde çok önemli olaylar oldu. Ejderha küresinin bulunması ve ejderha mızrağının yapılması bunlardan sayılabilir. Çoğunlukla kısımların sonuna yine bana adrenalin patlaması yaşattı. Bunların yanında bir takım şaşırtıcı olaylar da oldu. Tüm fantastik severlerin okuması gereken bir seri.
Spoiler: Göster
Kitiara'nın ise Ejderha Yüceefendisi çıkması şaşırtıcıydı. Ama ilk kitabın başında bununla ilgili hafif bir ipucu vardı. Kitiara ile Sturm kuzeye gitmişler orada ayrılmışlardı. Buradan az da olsa Kitiara'nın karanlık tarafa geçebileceğini düşünmüştüm. Gönderen: deanna - 13 Ağustos 2010, 20:52:20
"Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu izlemek için şafak vakti uyanmaya benzer."
Gönderen: Black Helen - 14 Ağustos 2010, 14:43:38
Okumak daha yeni nasip oldu.Şimdilik heyecanlı ve akıcı gidiyor.Bakalım :)
Gönderen: Amras Ringeril - 14 Ağustos 2010, 14:54:44
Yani Türkçesi bu. Özgün ismi başka bir şeydir eminim ama lütfen bilen birisi varsa söylesin. Kitap o kadar eski ki üzerinde basıma ait hiçbir bilgi yok. Elimdeki kitabın hangi kitap olduğunu bile bilemiyorum :S
Yine de Bilim-Kurgu'nun Tolkien'ine başlamak şahane oldu.
Gönderen: Marius - 14 Ağustos 2010, 16:33:29
Alfred Bester - Anarşist
Yani Türkçesi bu. Özgün ismi başka bir şeydir eminim ama lütfen bilen birisi varsa söylesin. Kitap o kadar eski ki üzerinde basıma ait hiçbir bilgi yok. Elimdeki kitabın hangi kitap olduğunu bile bilemiyorum :S
Yine de Bilim-Kurgu'nun Tolkien'ine başlamak şahane oldu.
Kitabın orijinal adı 'The Demolished Man'. Sanırım ilk baskısını okuyorsun hocam, 6 45 Yayınları da çevirmişti o kitabıama ismini unuttum(Kahretsin bugünlerde hiç birşey hatırlayamıyorum!). Harika bir kitaptır ancak bana göre bilimkurgunun Tolkien'i Isaac Asimov'dur :). Özellikle Vakıf serisini okuduktan sonra iki üçlemenin sonunda da şoka uğrayıp bir kaç gün kendime gelemedikten sonra bu kanıya vardım.
Gönderen: Amras Ringeril - 14 Ağustos 2010, 16:42:34
Kitabın orijinal adı 'The Demolished Man'. Sanırım ilk baskısını okuyorsun hocam, 6 45 Yayınları da çevirmişti o kitabıama ismini unuttum(Kahretsin bugünlerde hiç birşey hatırlayamıyorum!). Harika bir kitaptır ancak bana göre bilimkurgunun Tolkien'i Isaac Asimov'dur :). Özellikle Vakıf serisini okuduktan sonra iki üçlemenin sonunda da şoka uğrayıp bir kaç gün kendime gelemedikten sonra bu kanıya vardım.
Teşekkürler Marius Tiger Tiger ile Demolished Man arasında kalmıştım
Bester'e bilimurgunun Tolkien'i denmesinin sebebi sadece kült eserler vermesi değil ama. Toplamda çok az sayıda kitap yazıp bu kitaplarla efsane olması. Çünkü Tolkien sadece belirli bir dünyada geçen az sayıda eseriyle edebiyat tarihine geçmişti. Ben Asimov ya da Bester hakkında ayrıntılı bilgi sahibi birisi değilim o yüzden kişisel yorum yapmadım. Bu genelde etrafta söylenen bir şeydi :)
Gönderen: Victoria - 17 Ağustos 2010, 19:15:19
kitap ilk başlarda fazla akıcı gitmiyor, sonuna doğru ise ölümle sonlanıyor.Kitabın ana konusu yasak aşkla ilgili. Şu eski yazarları bazen hiç anlamıyorum illa ana karateri nedensiz yere birden öldürürler. O kadar acıya dayanmış karakter sonunda anlamsız bir şekilde ölür. Bu kitapda Madam bovary'in kocası karısının kendisini aldattığını sevgililerine yazdığı aşk mektuplarından öğrenir. Bu üzüntüye dayanamaz ölür.(üzüntüye dayanamaz küt diye yere düşer)
Gönderen: Dúrgonath - 18 Ağustos 2010, 17:33:34
Dun pazarda 5 pound'a The Lord Of The Rings'in uc kitabini birden buldum, mukemmel durumdalar. Kacirmadim. Basladim okumaya!
Gönderen: Alorka Greenleaf - 18 Ağustos 2010, 18:33:08
Spoiler: Göster
Gönderen: Deadman107 - 24 Ağustos 2010, 16:21:13
Üç kitabınıda aldım, fırsat buldukça okuyacağım.
Gönderen: Sophié - 24 Ağustos 2010, 17:15:21
Gönderen: Herr Mannelig - 26 Ağustos 2010, 11:10:46
Gönderen: Black Helen - 26 Ağustos 2010, 22:05:38
İlginç bir kitap.Bazı yerlerde akıcı, bazı yerlerde anlaşılması güç.Ama yine de keyif verici...
Gönderen: diana - 27 Ağustos 2010, 20:05:10
Her ne kadar ejderha mızrağının diğer kitapları kadar sarmasada güzel bir kitap.
Gönderen: brisingr - 28 Ağustos 2010, 16:45:16
Şu an başlama aşamasındayım, ama ilk iki kitaba göre yorum yapmak gerekirse güzel olduğundan eminim. :D
Gönderen: Chiyo - 29 Ağustos 2010, 15:39:29
Bilim kurgu severlere şiddetle tevsiye edilir. D. Adams'ın mizahi üslubu çok eğlenceli. Bunun bitirir bitirmez serinin ikinci kitabı Evrenin Sonundaki Restoran'a başlayacağım
Gönderen: - 30 Ağustos 2010, 16:36:07
Gönderen: LegalMc - 30 Ağustos 2010, 18:13:39
Başı biraz hızlı geçse de eğlenceli ve sürükleyici bir kitaptı. Türk'lerin ejderhalarından birinin ateş püskürtebilmesi falan, iyiydi.
O bittikten sonra da;
Atlantis Şifresi / Charles Brokaw
Her ne kadar buram buram Kayıp Sembol koksa da, yine elinden bırakılmayacak bir kitap. Kitabı bitirdiğimde "Bitti mi bu şimdi" dedim yani. Beğendim, öneririm.
Gönderen: deanna - 30 Ağustos 2010, 22:06:42
Gaiman işini biliyor. Böyle zevkle okuduğum başka kitaplar da vardı elbette ama bu bambaşkaydı. Okurken olayların içindesiniz sanki, öyle kolay hayal ediliyor ki şaşıp kalıyorsunuz.
Gönderen: diana - 31 Ağustos 2010, 12:16:06
Her ne kadar Ejderha Mızrağında Weis ve Hickmanın yazmadığı kitaplara karşı biraz önyargım olsada,Kara Dalamar gerçekten güzel bir kitap.Ejderha Mızrağının merak edilen karakterlerinden biri olana Dalamarın hiç anlatılmayan yaşam öyküsünü gözleri önüne seriyor.
Gönderen: Atalante - 01 Eylül 2010, 11:52:54
Ama 2 gün once canım sıkıldığı için Maya 2'yi 5. kez okudum...
Yine cok güzeldi :D :klp
JC hadi cabuk iyileş :'(
Gönderen: Dúrgonath - 03 Eylül 2010, 12:55:34
1962'de Amazing Fantasy'nin 15. sayisinda ilk gorunusunden sonra kendi aylik dergisinin 20 sayisi ve ilk yillik (annual diyim anlayin) sayisini barindiran evladiyelik bir cilt. Alan Moore ve/yahut Neil Gaiman'dan alistigim derin diyaloglar olmasa da su "vintage" duygusu okutuyor be babam.
Gönderen: diana - 03 Eylül 2010, 17:36:44
Ne zamandır beri özlemişim perj jackson okumayı.Yine diğer beş kitabıyla aynı üslupla yazılmış ve içinde birbirinden güzel hikayeler var.Tanıdık melezlerle yapılan ropörtajlarda kitabı okunulası kılan unsurlardan biri.
Gönderen: Gilderoy - 03 Eylül 2010, 20:48:29
Başları çok sıkıyor. Sabırla okumak gerekiyor. Ama olaylar geliştikçe en iyi dizilerden bile daha sürükleyici.
Gönderen: diana - 07 Eylül 2010, 05:45:47
Her ne kadar açlık oyunları kadar iyi olmasada sürükleyici ve bir o kadarda eğlenceli.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 07 Eylül 2010, 20:42:26
Spoiler: Göster
Gerçekten güzel bir kitap. Bir oturuşta 102 sayfa. Okudukça okuyası geliyor insanın. Herkese de tavsiye ederim kanımca.:) Daha bitmedi tabi.
Gönderen: diana - 07 Eylül 2010, 21:12:33
Yeni başladım.Ama elimden bırakamıyorum.Yazarın bundan önce okuduğum kitaplarından daha iyi.
Gönderen: Black Helen - 07 Eylül 2010, 21:17:35
Serinin son kitabı olması beni üzse de son dakika gelişmeleri ve beklenmedik sürprizler kitaba bağlanmamı sağladı.
Gönderen: LegalMc - 12 Eylül 2010, 15:51:28
Ulysses Moore 8: Yıldırımların Efendisi
Kitap çok kısa geldi bana ya. Cidden bir buçuk saat falan sürmedi. Yine heyecanlı bitti ve 9. kitabı daha ne kadar bekleyeceğimi tekrar düşündürdü.
Sonra;
Kayıp Sembol/ Dan Brown
Çok güzel gidiyor kitap kendini okutuyor. Herkesin hoşuna gidebilecek ve kimseyi sıkmayacak bir kitap :)
Ve bir yandan da Yiğit Özgür: Karikatürler 1'e bakınıyorum. Adam işi biliyor, harika :)
Gönderen: Elijah - 12 Eylül 2010, 17:17:24
Arkadaşım bu kitaba müthiş bir tepki göstermişti (iyi anlamda) ve benimde canım çekti. Haklıymış, Neil harika bir yazar, neyin nerde yazılacağını, bir olaydan bir olaya tam tadı damağımdayken geçmesi, ve yarattığı Yeraltı Dünyası beni kendisine hayran bıraktı. Şu an ortalarındayım ve aklımda bir sürü soru var, heyecanla devam ediyorum.
Ayrıca bir de Açlık Oyunlarını aldım, en yakın zamanda ona da bir paragraf yazacağım, beklentilerim çok büyük.
Gönderen: Ectoras - 13 Eylül 2010, 01:09:18
Gönderen: diana - 14 Eylül 2010, 18:16:26
Beklentilerimin çok daha üstünde.Weis tek kelimeyle harika bir iş çıkarmış.
Gönderen: Black Helen - 15 Eylül 2010, 14:33:23
Hoş kitap.Daha başlarındayım ama Ahmet Ümit'in o profesyonel üslubunu her sayfada hissediyorum. Polisiye budur :)
Gönderen: LegalMc - 18 Eylül 2010, 23:39:19
Etik olarak daha başladım sayılmaz ama kitap okunmayı bekliyor, bazı yerlerde okuduğuma göre çok iyiymiş bu seri, başlamak için can atıyorum :)
Gönderen: Elijah - 18 Eylül 2010, 23:58:00
Daha ilk sayfalarındayım, ne gariptir ki sıkılmadan başladım bu 3. kitaba. İlk sayfalardan belli oluyor akıcılığı, Destanın en iyi kitabı olacak gibi.
Gönderen: Victoria - 21 Eylül 2010, 18:10:20
İki günde kitabın sonuna geldim. Hiç bitmesin istiyorum. Ama her sayfa çevirişimde yeni şeyler öğreniyorum. Ve sonunda ne olucak çok merak ediyorum.
Aradığım herşey bu kitapta hırs, aşk, ihtiras, entrika vb.
Spoiler: Göster
Gönderen: Deadman107 - 21 Eylül 2010, 18:25:22
Okurken her sayfasını heyecanla çeviriyorum. Herkese tavsiye ederim.
Gönderen: Black Helen - 22 Eylül 2010, 17:10:56
Orijinal metni tekrar okumak durumundayım. Bundan dolayı, paralel olarak Fono'nun Fransızca - Türkçe sözlüğünü ve Hachette'i de okuyorum. Hiç eğlenceli değil, tavsiye etmiyorum. Ruh sağlığımı bozuyor sözlüklere o kadar sık bakmak :D
Gönderen: grikunduz - 23 Eylül 2010, 10:39:45
Ygs Matematik soru bankası - Final Dergisi Komisyonu:D Összedesiniz herhalde geçmiş olsun berbat birşeydir. :D
Okurken her sayfasını heyecanla çeviriyorum. Herkese tavsiye ederim.
Gönderen: Ashitaka - 23 Eylül 2010, 21:27:32
Ygs Matematik soru bankası - Final Dergisi KomisyonuEhehe :D Bol şans diliyorum şimdiden :)
Okurken her sayfasını heyecanla çeviriyorum. Herkese tavsiye ederim.
Ben Ölülerin Kralı'nı okuyorum. Azalin'le Savaş kitabından sonra okuduğunuzda, Ravenloftseverseniz elinizden bırakamayacaksınız. Firan Zal'honan'ın nasıl Azalin olduğu ve neler yaşadığı anlatılıyor :)
Gönderen: diana - 26 Eylül 2010, 20:14:19
Silah kardeşliği;raistlin tarihçelerinin ilk kitabı olan ruhdöveni kadar iyi değil.İlk kitapta sırf raistlin üzerine yoğunlaşılıyordu.Ve daha hoş bir dili vardı.Ancak ikincisinde Kitiaranında üzerinde duruyorlar.(sanırım bu kitap biraz raistlin tarihçelerinden çıkmış :D)Ve ilki kadarda akıcı değil.Ama yinede okunulası.
Gönderen: jacobnessie - 29 Eylül 2010, 20:08:58
Kitap dün bitti yorumumu yazmak istedim.Harika bir seri 3 kitaptan oluşuyor.Anılan-Karanlık-Anahtar
Zamanda yolculuk yapıp tarihi değiştirmeye çalışan Kaos Tanrıçası'nı engellemeye çalışan özel yetenekleri olan seçilmişler -yani anılanlar- Düzen ordusuna engel olmaya çalışıyor.Her kitap farklı 2 karakter alınarak 1.ağızdan yazılmış.Her 3 kitabınında insanın üzerinde acayip bir etki bırakan sonu var.Özellikle Anahtar yani son kitabın sonu insanın tüylerini diken diken ediyor.Şahsen aşırı duygusal bir insan olarak oturup yarım saati geçik ağladım :D uzatmayayım sizde okuyun derim.Şiddetle tavsiye ederim :)
Gönderen: Wanderer - 29 Eylül 2010, 20:11:11
Kış Gecesi'ni biter bitmez aldım elime. Kesinlikle harika bir kitaptı,
Spoiler: Göster
Gönderen: Ectoras - 29 Eylül 2010, 20:28:12
Mario Puzo - Baba
Gönderen: manslayer3 - 30 Eylül 2010, 00:07:15
Fred Saberhagen-Kılıçların 1. kitabı
Gönderen: Mavi Siyah - 30 Eylül 2010, 09:37:48
Henüz yeni başladım ama güzel bir kitap özellikle E.Bronte un hayatını okuyuncadaha çok ilgimi çekti.
('Acı bir intikamın hikayesi' diye bahsediyor önsözde kitaptan)
Gönderen: Berre - 01 Ekim 2010, 19:26:26
Emily Bronte- Uğultulu Tepeler'i okuyorum
Henüz yeni başladım ama güzel bir kitap özellikle E.Bronte un hayatını okuyuncadaha çok ilgimi çekti.
('Acı bir intikamın hikayesi' diye bahsediyor önsözde kitaptan)
Emily Bronte'un ilk ve son mükemmel romanı. İyi okumalar demek isterim :)
Gönderen: diana - 01 Ekim 2010, 20:37:42
Uzun öykü şelinde yazılmış kısa bir kitap. Kitap olayları dışarıdan gözleyen birinin ağzından anlatılıyor. Vede ne kadar sayfa sayısı azda olsa içinde bir çok şey barındırıyor. Tabi bunun nedeni olarak yazarın son kitabı olmasının faktörüde oldukça büyük.
Gönderen: brisingr - 01 Ekim 2010, 20:50:15
Kitabı bulmam tamamen şans eseri oldu. Okul kütüphanesinde üç kitap yanyana duruyordu ben de görür görmez atladım. Bu seri bittikten sonra da Tamuli serisini okumayı düşünüyorum. Eddings ustadan ilk defa bir kitap okuyacağım. Bunun için çok heyecanlıyım.
Gönderen: Gedwesverdar - 01 Ekim 2010, 20:57:29
Sıktı be :(
Kitabın başında düz bir cümle bulmak imkansız. Her cümle devrik. Kitabın akıcılığını bozmuş ve o kadar sayfayı nasıl okuyacağım diye düşünüyorum.
Gönderen: Baal Adramelech - 01 Ekim 2010, 21:02:16
Silmarillion
Sıktı be :(
Kitabın başında düz bir cümle bulmak imkansız. Her cümle devrik. Kitabın akıcılığını bozmuş ve o kadar sayfayı nasıl okuyacağım diye düşünüyorum.
Sanatı gereği öyle olmalıydı, şayet İngilizce versiyonları da, en azından okuyabildiğim kadarıyla, devrikliklere sahip. Ve eskiliği yansıtmak için güzel bir yoldur devriklikler. Daha en baştan sıkıcı bulduysan o kitabı bitiremezsin sen. :)
Gönderen: Gedwesverdar - 01 Ekim 2010, 21:04:26
Gönderen: Black Helen - 02 Ekim 2010, 13:24:08
Taksim'de 4. Beyoğlu Sahaf Festivali düzenlendi biliyorsunuz. Son günü oraya bir uğrayayım, destek olayım dedim. İyi ki de gitmişim. Yiğit Kulabaş'ın Saatsiz Ülke'sini de tesadüfen buldum. Çok ilginç ve sürükleyici bir konusu var. Kapak tasarımı da ayrı bir güzelliğe sahip.
Gönderen: johnconstantine - 02 Ekim 2010, 16:31:26
Dmitry Glukhovsky'nin yazarlığını yaptığı nükleer felaket sonrası Moskova da metrolara yerleşen insanların başından geçen olayları anlatıyor.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 03 Ekim 2010, 10:24:36
Spoiler: Göster
Gönderen: elroy - 03 Ekim 2010, 14:35:58
Gönderen: Victoria - 05 Ekim 2010, 19:41:40
Okurken çok ağladım. Harika bir klasik.
Hani bir söz var ya neydi o hah hatırladım ''bir insan ne kadar istesede ailesinden kopamaz. Özellikle de babasından ne kadar kötü olursa olsun.''
Bunu kim söylemişti tabi ki de ben! :P
Gönderen: Vega - 05 Ekim 2010, 19:55:47
Süper. Bir Türk yazardan hiç beklemezdim. Perg'den daha iyi.
Gönderen: manslayer3 - 06 Ekim 2010, 11:58:13
Muhteşem bir kitap herkese tavsiye ederim.
Gönderen: KYLE - 11 Ekim 2010, 14:17:39
Gönderen: Bonthey - 11 Ekim 2010, 15:34:53
Akıcı bir kitap ama çok fazla kişiselliğe girilmiş..Yban geldi bana biraz. Yine de sonlara doğru bir patlama olmasını ve beni daha çok bağlamasını beklemekteyim.
Gönderen: DarLy OpuS - 11 Ekim 2010, 16:12:39
Artık yeni bir başucu kitabı edindim diyebilirim sanırım. Yazma konusunda zerre kadar hevesli olan herhangi birisini, yazma tutkunu yapabilecek türden bir kitap. Her sayfada Kral'a daha fazla saygı duydum ve her sayfada kalkıp bir şeyler yazmak istedim. Edebiyatla uğraşıp da bu tecrübeden yararlanmamak israf olur herhalde.
Lagahoo'nun Çırağı - Rabindranath Maharaj
Dünya edebiyatından farklı lezzetler tatmak isteyenler için Hint kumaşı değerinde bir kitap. Olay, Karayipler'deki Trinidad adlı ada ülkesinde geçiyor. Lagahoo adlı yazarın, pek de tekin olmayan bir politikacının biyografisini yazma sürecinde yaşadıklarına tanık oluyoruz. Doğrusu farklı kültürler hakkında epey bilgi edindiğimi söyleyebilirim. Akıcı, gösterişsiz ve kuvvetli bir roman. Sonunu getirdikten sonra konusunu mutlaka açacağım. Kanadalı yazar Maharaj, işinin ehli.
Gönderen: Gedwesverdar - 11 Ekim 2010, 16:53:17
Yazma Sanatı - Stephen King
Artık yeni bir başucu kitabı edindim diyebilirim sanırım. Yazma konusunda zerre kadar hevesli olan herhangi birisini, yazma tutkunu yapabilecek türden bir kitap. Her sayfada Kral'a daha fazla saygı duydum ve her sayfada kalkıp bir şeyler yazmak istedim. Edebiyatla uğraşıp da bu tecrübeden yararlanmamak israf olur herhalde.
Yazma özürlü biri olarak bu kitabı okumam gerek öyleyse :D
Gönderen: Deadman107 - 11 Ekim 2010, 18:40:44
Kitabın şu an başlarındayım. Okuduğum yere kadar güzel bir kurgusu var. Tavsiye ederim.
Özellikle kitabın giriş bölümünde yer alan cümlelerin amatör öykü yazarlarına ışık tutacağını düşünüyorum.
Gönderen: diana - 14 Ekim 2010, 15:59:12
Serinin ilk kitabı kadar güzel olmamakla beraber yinede fena değil.
Gönderen: Berre - 14 Ekim 2010, 16:04:39
Başlarda sanki bu ikinci nesildekilere alışmamız için tadımlık yazılmış gibi geldi ama sonlarına yaklaştıkça (ve sonuna geldiğimde) yanıldığımı anladım.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 15 Ekim 2010, 16:33:24
Spoiler: Göster
Gönderen: jacobnessie - 20 Ekim 2010, 22:28:53
Yazma Sanatı - Stephen King
Artık yeni bir başucu kitabı edindim diyebilirim sanırım. Yazma konusunda zerre kadar hevesli olan herhangi birisini, yazma tutkunu yapabilecek türden bir kitap. Her sayfada Kral'a daha fazla saygı duydum ve her sayfada kalkıp bir şeyler yazmak istedim. Edebiyatla uğraşıp da bu tecrübeden yararlanmamak israf olur herhalde.
Koca Mersinde bulamadığım tek kitap o :( Karış karış gezdim yok yok yok ! Çıldırmak üzereyim ben :(
Şuanda okuduğum bir kitabı baştan okuyorum.Bu sıralar kitap sıkıntısı çekiyorum.
-Stephen King - Hayvan Mezarlığı -
Gene Kral yapmış yapacağını diyorum.Harika bir anlatımı var.Herkesin okuması gerek bir King kitabı diyor bitiriyorum =) ( yani korku-gerilim sevenler için )
Gönderen: Victoria - 22 Ekim 2010, 17:29:14
Yazarı:danielle trussoni
Anlatımı biraz sıkıcı ilk başlarda. Sürekli uzun uzun olayları ve karakterlerin düşünce yapısı ve fiziksel görünüşlerinden bahsediyor. Bu beni biraz sıktı. Sonlarına geldiğim zamansa heyecenlanmaya başladı. Olayların akışı hızlandı. Ve daha ne olduğunu anlamadan kitabı bitirdim. Sonu ise ''devam edecek'' şeklinde mesaj gönderen bir şekilde, dizi gibi en heyecanlı yerde bitti.
Şimdi ise heyecanla yazarın ikinci kitabı biran önce yazması için dua ediyorum. Yani kısacası çok güzel fantastik bir kitap. Düşmüş melekler ve insanlar arasındaki, klasik iyi ve kötünün savaşı. :)
Gönderen: simkalaba - 23 Ekim 2010, 17:34:45
Gönderen: Victoria - 27 Ekim 2010, 19:19:14
Ayşe özyılmazel
Kesinlikle şu ana kadar okuduğum en boş ve en berbat kitap. Bunu söylerken bile üzülüyorum. Ne bir edebi değeri var nede okurken insana katabilecek güzel ve farklı düşünceler. Kitap sadece geyik ve güncel konular üzerine. Yani para için yazılmış kitaplar sınıfına giriyor. Günümüz yazarlarında artık maddiyat çok önemli olmuş durumda. Halbuki eski yazarlara baktığımızda onlar para için değil sanat için yazıyorlarmış.
Tabi ki bu benim düşüncem. Kesinlikle kimse yazdıklarımla yazara hakaret ettiğimi düşünmesin. Açıkçası kitabı hiç beğenmedim. Bu kitaba verdiğim paraya acıyorum. :-[
Gönderen: Berre - 28 Ekim 2010, 15:01:16
Epey zaman oldu okuyalı ama yorumlamak şimdi nasip oldu.
Doğrusunu söylemek gerekirse beğendiğim bir kitap olmadı. Gereksiz kimi olaylar ve ölümler vardı. Ve kitap rahtsız edici bir tempo da ilerliyordu.
Spoiler: Göster
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben ceplerim de hâyal kırıklığı ile ayrıldım Suzanne Collins'İn düşler dünyasından. Yine de şunu da belirtmek isterim ki kitabın ilk iki kitabını okuyup da bu kitabı okuyamamış olanlar bir an önce okumalı. Çünkü çok şey kaybedebilirler.
***
Ejderha Mızrağı: Yaz Alevi Ejderhaları // Margaret Weis & Tracy Hickman
Seri de ilerledikçe her seferin "İşte en iyisi buydu." diye düşünüyorum. Diğer kitaplara henüz geçemedim ama şuan eminim Yaz Alevi Ejderhaları kesinlikle en iyiler arasında değer almaya değer.
Spoiler: Göster
Tatlı bir hüzün kokuyordu bu kitap. Okunası :)
***
Maya - Kehanetin Sonu // Payal Dhar
Sonunda uzun zamandır beklediğim bu kitabı da okudum.
Tam beklediğim gibiydi, hafif buruk ama sürükleyici. Beklenmedik hamleler ve ihanetler kurgulamış Payal Dhar. Tam artık bitti dediğiniz yer de yeniden başlayan tempo sizi hiç sıkmadan kitabın sonuna ulaştırıyor.
Tavsiye ederim :)
Not: Ama Carpe Diem'i bir kez de buradan kınamak istiyorum. İlk olarak kitabın ismi hiç yakışmamıştı, orijinal ismiyle alakası yoktu. Bilemiyorum ama ismi değiştirmekle kurgunun ne kadar çok yerini zedeleediklerinin farkında değiller galiba.
Ayrıca kapaklar tek kelimeyle berbat.
Maya'nın ilk basımındaki o şahane kapağı nasıl buna tercih ettiler hâlâ şaşkınlık içerisindeyim. Kapakla beraber beraber kitabın bütün ağırlığı kaybolmuş. Alışık olduğumuz karakterler bir anda kaybolmuş ve Maya bir Hint kaçkınına, Lev şempanzeye, Noah ise yüz yaşına basmış birine dönüşmüş. Kapaklarda ki kıyafetlerin bile kitaptakilerle uyuşmazlığı da cabası. Yayın evini can-ı gönülden kınıyorum.
Gönderen: Ectoras - 28 Ekim 2010, 22:18:37
Gönderen: diana - 29 Ekim 2010, 23:47:08
Çok basit.Resmen çocuk kitabı gibi.
Zamanlar,olaylar,kişiler herşey birbirine girmiş.
Okumaya değeceğini düşünmüyorum.
Gönderen: simkalaba - 09 Kasım 2010, 17:02:23
Gönderen: Vega - 09 Kasım 2010, 23:39:36
Ağzımı sulandırmanın ne anlamı var berre? Hiç yakıştıramadım. Cık cık cık
Ejderha Mızrağı: Yaz Alevi Ejderhaları // Margaret Weis & Tracy Hickman
Seri de ilerledikçe her seferin "İşte en iyisi buydu." diye düşünüyorum. Diğer kitaplara henüz geçemedim ama şuan eminim Yaz Alevi Ejderhaları kesinlikle en iyiler arasında değer almaya değer.Spoiler: Göster
Tatlı bir hüzün kokuyordu bu kitap. Okunası :)
Şaka bir yana ben de kitapsızlıktan eski kitaplarımı hatim ediyorum.
Gönderen: Larien - 10 Kasım 2010, 11:12:53
Drizzt'in kitaplarında artık bir amaç yok sanki. her kitapta başka bir macera, başka bir kurgu. İlk 3 kitabındaki gibi bir hedef üzerine gtimiyor. sanki daha çok seri sürdürülmek isteniyor sadece. Sanırım Drizzt'den artık sıkılmaya başladım..
Gönderen: LegalMc - 16 Kasım 2010, 21:47:16
Percy Jackson'a göre daha yavan ve basit bir anlatımı var ses kaydı olmasından dolayı. 2 bölüm Carter 2 bölüm Sadie anlatınca da insanın kafası karışmıyor değil. Ama konu hakkında bir şey söyleyemem. Konu çok sağlam, keşke böyle saçma sapan bir anlatım değil de doğru düzgün anlatsaymış çok çok daha iyi olurmuş.
Gönderen: diana - 18 Kasım 2010, 17:51:34
Spiderwick Günceleriyle aynı uslüp kullanılmış. Anlatım her zamanki gibi hoş içine çeken cinsten. Tüm Spiderwick kitaplarında olduğu gibi bir anda bitirip tadını damağınızda bırakıyor.
Gönderen: Vega - 20 Kasım 2010, 14:47:03
Underdark, Menzoberranzan, Drowlar, Deep Gnomlar. Her biri harikaydı. Kurgu müthiş bir şekilde oturmuştu. Ejderha Mızrağı kadar güzel olması bir yana, ondan kat be kat daha akıcıydı. Gedik Savaşlarının yazarıyla Unutulmuş Diyarlar'ın yazarının aynı olmasına çok şaşırıyorum çünkü Gedik Savaşları bu serinin yanından bile geçemez.
Gönderen: brisingr - 20 Kasım 2010, 17:35:07
Anayurt'u az önce bitirdim.
Underdark, Menzoberranzan, Drowlar, Deep Gnomlar. Her biri harikaydı. Kurgu müthiş bir şekilde oturmuştu. Ejderha Mızrağı kadar güzel olması bir yana, ondan kat be kat daha akıcıydı. Gedik Savaşlarının yazarıyla Unutulmuş Diyarlar'ın yazarının aynı olmasına çok şaşırıyorum çünkü Gedik Savaşları bu serinin yanından bile geçemez.
Yanlız burada yanlış bir şey var. Gediksavaşlarının yazarı Raymond E. Feist'tir. R.A. Salvadore'un yazdığı İblis Savaşları serisi var. Sanırım onunla karıştırdınız.
Gönderen: Victoria - 20 Kasım 2010, 17:50:33
Kitabın başlarında olmama rağmen okurken çok ikilemde kaldım. Özelikle tek bir soru da takılıp kaldım.'' Felsefe nedir?'' kimine göre soru sormak felsefe, kimine göre bir arayış ve kendini bulma.
Bana göre ise merak etmek...
Kitabı okurken çoğu kez kızdım, sevindim, kitabı camdan aşağı fırlatmak istedim...
Neden mi?
Çok fazla cevabını veremediğim soru vardı. Mantıklı düşünmek ve duygusal olarak düşünmek arasında sıkışıp kalmıştım. Ama şimdi her şeyi yavaş yavaş anlamaya başladım. :)
Herkesin okuması gereken harika bir kitap!
Gönderen: LegalMc - 23 Kasım 2010, 17:11:14
İnanılmazdı. Hayatımda yer edinen sayılı kitaplardan biri oldu. Hiçbir kitabı okurken duygulanmamıştım ama dün gece uyku mahmurluğundan mıdır kitaptan mı bilemem gözlerimin dolduğunu hissettim -ki ben, kolay kolay hüzünlenmeyen çocuk-
Spoiler: Göster
Mükemmeldi.
Gönderen: Bars Elsa - 23 Kasım 2010, 17:27:06
Gönderen: Vega - 24 Kasım 2010, 10:09:53
Evet karıştırdım galiba ;DAnayurt'u az önce bitirdim.
Underdark, Menzoberranzan, Drowlar, Deep Gnomlar. Her biri harikaydı. Kurgu müthiş bir şekilde oturmuştu. Ejderha Mızrağı kadar güzel olması bir yana, ondan kat be kat daha akıcıydı. Gedik Savaşlarının yazarıyla Unutulmuş Diyarlar'ın yazarının aynı olmasına çok şaşırıyorum çünkü Gedik Savaşları bu serinin yanından bile geçemez.
Yanlız burada yanlış bir şey var. Gediksavaşlarının yazarı Raymond E. Feist'tir. R.A. Salvadore'un yazdığı İblis Savaşları serisi var. Sanırım onunla karıştırdınız.
Gönderen: Black Helen - 24 Kasım 2010, 15:00:49
Okuduğum yere kadar düşünürsem en az Yokyer kadar güzel bir kitap olduğu kanısına vardım.
Gönderen: simkalaba - 24 Kasım 2010, 22:54:36
Narnia'dan biraz uzak ama olsun.
Gönderen: Gedwesverdar - 25 Kasım 2010, 23:43:59
Kitabın daha yarısında olmama rağmen herkese önerdiğim bir kitap haline geldi. Her sayfasında kendimden bir şeyler bulduğum, anlatılan her filozofta kendi düşüncelerimin birkaçına rastladığım, Sofiye verilen ödevleri yaptığım kitap... Sofi ile beraber düşünüp gizemli olayları onunla beraber çözmekte ayrı bir zevk doğrusu. "Felsefe öğrenilecek bir şey değildir. Bir filozof öğrencisiyle beraber düşünür sadece." sözlerini kitabında kanıtlamış. Kitap bizi düşünmeye yönlendiriyor. En güzel yanı da bu zaten.
Okuduğum kadarıyla favorim Platon. İdealar görüşünde gerçekten mantıklı şeyler var.
Gönderen: LegalMc - 27 Kasım 2010, 13:54:41
7 ve 8 vasatı aşamayacak derecede kötüydü ama 9'da ilk 6 kitaptaki keyfi aldım. İyiydi de sonu yerle bir etti.
Gönderen: Ectoras - 27 Kasım 2010, 19:55:38
Çark gene istediği gibi dokuyor...
Gönderen: Beyaz Gölge - 27 Kasım 2010, 20:07:47
Kitap gerçekten süper. Fantastik kitap seven birisi olarak söylüyorum, fantastik öğe taşımasa da bu kitap sizi büyülüyor. :) Tuhaf sırlar, ilginç bilmeceler ve bitmeyen aksiyon.Kahraman en başında hiç beklemediğim bir şeyi yapacak şimdi. Bitince bütün gözlemlerimi yaparım inşallah.
Gönderen: simkalaba - 27 Kasım 2010, 20:56:50
Gönderen: Victoria - 29 Kasım 2010, 14:50:40
Bir lüks romanı. Sene 1899. New york sosyetesinde ki genç kızların başından geçen aşk, yalan, ihanet vb Şeyleri konu alıyor. Tam bir Gossip girl tadında.
Zaten kitabı alma nedenim Dedikoducu kız'ın yazarı Cecily von ziegesar kitapla ilgili yorumunu görmemden kaynaklanıyor.
Sonuç olarak güzel bir kitap. Her genç kız okumalı. :P
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Kasım 2010, 14:53:56
Sonuç olarak güzel bir kitap. Her genç kız okumalı. :P
Başlık dışı:
Görünce dayanamadım ;D.
Spoiler: Göster
Şu an ne okuyorum?
Oğullar ve Rencide Ruhlar- Alper Canıgüz.
Konusunda detaylı bir yorumumu yapmıştım fakat buradan genel bir yorum yapmam gerekirse oldukça beğendiğim bir kitap oldu. Alper Canıgüz'ün diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Alaycı anlatımı, felsefik tutumu ve hayatın her yönünü yerden yere vuruşu çok hoşuma gitti. Forumdaki başlığından etkilenerek almıştım, iyiki de almışım :).
Gönderen: Victoria - 29 Kasım 2010, 15:59:35
Sonuç olarak güzel bir kitap. Her genç kız okumalı. :P
Başlık dışı:
Görünce dayanamadım ;D.Spoiler: Göster
Spoiler: Göster
Gönderen: diana - 04 Aralık 2010, 20:47:02
Büyük bir şevkle okudum kitabı. Doğrusu bayağı bir özlemişim Ejderha Mızrağını.
O her zamanki Weis ve Hickman üslubu sizi kitabın içine çekiyor. Birde yol arkadaşlarınıda görünce insan aradaki bir kaç hatayıda görmezden gelebiliyor. Cüce Derinlikleri Ejderhaları her ne kadar ana seriden sonra yazılmasından kaynaklanan bir kaç sorun barındırsada gerçekten harikaydı(ejderha mızrağının tüm kitapları gibi )
Gönderen: Beyaz Gölge - 05 Aralık 2010, 00:12:39
Yazarın Türkçeye çevrilen ilk eseri "Sil Baştan" kesinlikle harikaydı. Yalnız öğrendiğime göre Ken Grimwood 2003 yılında ölmüş. :) Kitaparı daha yeni Türkçe'ye çevriliyor. Ve okuyunca fark ettim. Cidden büyük kayıp. Mükemmel bir hayal gücü var adamın. Kayboluşa henüz başladım bir iki sayfa okudum ama genel olarak konusunu biliyorum. Gerçekten çok orjinal.
Belki şuan orijinal değildir ama kitabın asıl baskısı 1976 yılında çıkmış. Sil Baştan da 1988 yılında. Şarap gibi eserler. Durdukça değerlenmişler bence. :)
Gönderen: magicalbronze - 06 Aralık 2010, 12:42:31
Neden derseniz buradaki mesajlarınız bir ay sonra okunmama tehliklesi ile karşı karşıya kalıyor. Başlıkta çok fazla mesaj olduğundan ve her biri bilgi içerdiğinden dolayı okuyanlar genellikle son olarak yazılmış iki-üç tanesine göz atıyor.
Velev ki kendi konularına yorumlar yaptığınız zaman, direkt olarak o kitap için yapılmış yorumları merak edenler bilgiye rahatça ulaşabileceklerdir. Buraya da okuduğunuz son kitabı yazıp yorumunuz için konuya bağlantı vermeniz bile yeterli olacaktır.
Böylece sen mutlu, biz mutlu, dünya halkı mutlu ama en önemlisi de o kitap hakkında yorum açlığı çeken okur mutlu...
Gönderen: Vega - 06 Aralık 2010, 19:28:51
Dert üstüne dert, bela üstüne bela;
Yan ateşim yan, kayna kazanım kayna!
Gönderen: LegalMc - 06 Aralık 2010, 19:35:32
Yokyer ile hastası olduğum Gaiman'ın bu eserini de okuyayım dedim. Bir çocuğun mezarlıkta yetişmesi ve yaşadığı olayları anlatıyor anladığım kadarıyla. Çünkü ben de henüz çok başındayım.
İlk sayfalar da çizgi roman tadındaydı, güzeldi.
Gönderen: Black Helen - 06 Aralık 2010, 19:45:27
Aslında filmini izleyecektim. Sonra kitabını okumadan olmaz dedim. Ve ne kadar haklı olduğumu gördüm.
Kitap genel olarak, suçlu akıl hastalarının kapatıldığı bir hapishane olan Zindan Adasında geçiyor. İkinci dünya savaşının yeni bittiği dönem. Velhasıl daha önce kimsenin kaçamadığı bu hapishaneden kaçan bir hastayı aramak üzere iki federal polis görevlendirilir. Ancak bu iki polis sonradan anlayacaktır ki Zindan Adasında çok daha karanlık ve korkutucu işler dönmektedir.
Gönderen: simkalaba - 07 Aralık 2010, 15:10:03
Zindan Adası-Dennis Lehane
Aslında filmini izleyecektim. Sonra kitabını okumadan olmaz dedim. Ve ne kadar haklı olduğumu gördüm.
Kitap genel olarak, suçlu akıl hastalarının kapatıldığı bir hapishane olan Zindan Adasında geçiyor. İkinci dünya savaşının yeni bittiği dönem. Velhasıl daha önce kimsenin kaçamadığı bu hapishaneden kaçan bir hastayı aramak üzere iki federal polis görevlendirilir. Ancak bu iki polis sonradan anlayacaktır ki Zindan Adasında çok daha karanlık ve korkutucu işler dönmektedir.
ben de kesinlikle okuyacağım.
Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği'ni bitirdim. Hayatımda okuduğum en uzun ve en iyi kitaptı. Resmen bitmesine üzüldüm. Kitap zaten yarıda kaldı. En kısa zamanda İki Kule'yi alıp okuyacağım.
Gönderen: diana - 18 Aralık 2010, 20:24:35
Percy Jackson ve Olimpoluları okuduktan sonra yine yazardan harika bir şeyler bekliyordum. Ama sanırsam beklememeliymişim.
Kurgu bakımından fena olmasada anlatım tam bir fiyasko. Anlatım o kadar berbat ki artık kitabı okumayı bırakacaktım. Sanırım bunun nedeni de olayları iki kişinin anlatması. Okurken durmadan bu bölümü kim anlatıyordu diye bir soru işareti dolandı durdu kafamda. O yüzden hiç zevk alamadım. Okumasamda fazla bir şey kaybetmezdim her halde.
Gönderen: jacobnessie - 18 Aralık 2010, 20:42:56
1-Zamanın Bekçileri Serisi / Anılan :
Ethan,Isabel,Matt... Bütün karakterlerde kendimden parçalar gördüm sanki;fakat çift kimlikli bir hayat sürmüyorum ben.Hehe. :D
Marianna Curley'in ikinci sefer de harika bir yazar olduğunu,dilinin akıcı ve sürükleyici olduğunu anlamış bulunmaktayım.2 farklı karakterin ağzından okuyoruz hikayeyi fakat karakterlerle bütünleştiğimiz için en ufak bir problem çıkarmıyor.Harika bir yazar,harkulade bir kurgu ve biz sadık okuyucular bir araya gelince bermuda şeytan üçgeni gibi bir şey oluyoruz. :P
Gönderen: Cold Fire - 19 Aralık 2010, 22:32:40
Biraz karışık olmasına rağmen çok güzel bir kitap.Cinayetler, yalanlar bir sürü şey işte
Gönderen: Vega - 19 Aralık 2010, 22:39:00
Gönderen: diana - 26 Aralık 2010, 10:27:36
Sevdiğim birisinin tavsiyesi üzerine okumaya başladım. Henüz başlarında sayılırım. Ama biraz Ejderha Mızrağı kokusu almadım desem yalan olur.
Bunun dışında anlatım çok güzel. Her sayfasını büyük bir heyecanla çeviriyorum.
Gönderen: LegalMc - 06 Ocak 2011, 17:29:48
Sürekli okunacak değil de, aralarda okunacak çok iyi yazılar. [*]1580 o.O[/*]
Gönderen: Hathor - 12 Ocak 2011, 12:57:51
Gayri resmi tarih anlatıyor F. Ahmad. Kemalizmin kurulması, Türk burjuvazisinin yaratılması, devletin bu topraklardaki baskın rolü üzerine gerçekler tartışılırken, bize anlatılan resmi tarihin büyüsü bozuluyor.
Gönderen: Black Helen - 12 Ocak 2011, 20:11:32
Aslında okumaya "çalışıyorum". İçerisinde çok fazla gönderme ve gizli anlam barındıran bir çizgi roman. Çok yoruyor ama oldukça da vurucu.
Yanına "çerez" olsun diye de Çavdar Tarlasında Çocuklar'ı okuyorum.
Gönderen: LegalMc - 13 Ocak 2011, 17:51:43
Çoğu kitaptan daha iyi başladı ve öyle de sürüyor.
Gönderen: - 17 Ocak 2011, 17:32:51
Şimdi:
Lemony Snicket - Talihsiz Serüvenler Dizisi: Kötü Günler Başlarken
Gönderen: simkalaba - 18 Ocak 2011, 19:56:39
Gönderen: zeynepdurmaz - 18 Ocak 2011, 20:26:05
Gönderen: Madam Vio - 24 Ocak 2011, 18:52:07
Gönderen: Black Helen - 24 Ocak 2011, 20:21:07
Gönderen: hipogrif - 25 Ocak 2011, 18:20:47
Gönderen: Gilderoy - 25 Ocak 2011, 18:27:28
Gönderen: Raisor - 25 Ocak 2011, 18:33:17
Gönderen: Bonthey - 25 Ocak 2011, 19:52:10
Gönderen: Alorka Greenleaf - 25 Ocak 2011, 19:54:51
Spoiler: Göster
Sürgün.
Kütüphanede ilk kitabı bulamadım. Unutulmuş Diyarlar logosu görünce hemen seçtim. Güzel bir şey sanki.
Gönderen: Vega - 26 Ocak 2011, 19:36:23
Gönderen: hanne - 27 Ocak 2011, 11:12:29
Diğer gelişim kitaplarında çok olmasa da farklı ...Hikayelerle ayrı bir hava katmış bence.. :)
Gönderen: Gilderoy - 27 Ocak 2011, 12:20:46
"Avucunuzdaki Kelebek"Ahmet Şerif İzgören
Diğer gelişim kitaplarında çok olmasa da farklı ...Hikayelerle ayrı bir hava katmış bence.. :)
Süper bir kitap.
// Şu an Yeşil'i okumaktayım :)
Gönderen: Vega - 27 Ocak 2011, 18:23:45
"Avucunuzdaki Kelebek"Ahmet Şerif İzgörenBir de Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır kitabı çok güzeldir İzgören'in.
Diğer gelişim kitaplarında çok olmasa da farklı ...Hikayelerle ayrı bir hava katmış bence.. :)
Gönderen: HighLord - 28 Ocak 2011, 14:33:45
Açıkçası bu kitabı alırken çok büyük bir ümit beslemeyin. Güzel fakat Ejderha Mızrağı kadar asla olamaz.
Spoiler: Göster
Sürgün.
Kütüphanede ilk kitabı bulamadım. Unutulmuş Diyarlar logosu görünce hemen seçtim. Güzel bir şey sanki.
Anayurt'tan başlasaydın daha yararlı olurdu bence.
Gönderen: Vega - 29 Ocak 2011, 19:33:42
Spoiler: Göster
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Ocak 2011, 19:38:13
Gönderen: Vega - 29 Ocak 2011, 19:40:08
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Ocak 2011, 19:48:12
O kadar büyük spoiler vermedim ki yahu. :D
Spoiler'ın büyüğü küçüğü olmaz ;D
Gönderen: jacobnessie - 30 Ocak 2011, 20:08:11
Kitap kesinlikle mükemmel.Bugüne kadar okuduğum Türk yazarlar içerisinde kesinlikle en iyisi.Anlatım biçimi,konusu kesinlikle harika.
Gönderen: silademircan - 01 Şubat 2011, 20:25:01
Gönderen: Elendil - 01 Şubat 2011, 22:28:00
Spoiler: Göster
Gönderen: silademircan - 01 Şubat 2011, 23:11:51
Bir-iki ay önce aldığım Avalon'un Sisleri adlı kitabı okuyorum. Anlatım güzel, okuyucuyu içine çekiyor.Spoiler: Göster
yazarı kim
Gönderen: Gilderoy - 01 Şubat 2011, 23:42:11
Bir-iki ay önce aldığım Avalon'un Sisleri adlı kitabı okuyorum. Anlatım güzel, okuyucuyu içine çekiyor.Spoiler: Göster
yazarı kim
Marion Zimmer Bradley
Gönderen: diana - 02 Şubat 2011, 11:33:25
Yazarın "Korkma Ben Varım" adlı kitabına duyduğum hayranlığın sonucunda okumaya başladım. Okuduğum içinde pişman değilim. Her ne kadar diğer kitapla bazı benzerlikleri bulunsada ilginç, heyecanlı, eğlenceli ve yazarın kelimeleri kullanma stili harika.
Gönderen: LegalMc - 02 Şubat 2011, 11:38:20
Daha çok başındayım, o yüzden pek yorum yapamayacağım. Ama seçilen konu çok güzel, hayal kırıklığına uğrayacağımı sanmıyorum.
Gönderen: Vega - 09 Şubat 2011, 23:50:25
Eh; Raistlin'li bölümleri manyak gibi merak ediyorum.
Gönderen: HighLord - 11 Şubat 2011, 09:52:52
Çocuk kitabı denmiş fakat bence her yaşa hitap ediyor. Konusu çok ilginç yerle gidiyor, hayırlısı :)
Toplam 20 Bölümden oluşuyor ben daha üçüncüsündeyim.
Anlatımı gayet hoş özellikle Alcatraz'ın kendi iç çekişmeleri..
Tavsiye ederim.
Not: E-book'tan okuyorum. Kitapçıların internet sitesini gezdim fakat yoktu.(robinson,pandora...) Şimdi 1 ay onun gelmesini beklemektense direkt başlayayım dedim :)
Gönderen: LegalMc - 12 Şubat 2011, 14:21:03
100. sayfadayım ve güzel gidiyor, sürükleyici bir eser. Hurin'e tekrardan teşekkürler :)
Gönderen: Akrin - 12 Şubat 2011, 21:16:25
Agatha CHRISTIE den zehiri kim verdi? 'yi yeni bitirdim sonunda çok şaşırdığım bir kitap oldu akıcıydı. Şimdi Stacy SCHİFF ten Kleopatra'yı okumaya başlayacaktım ama annem okumaya başladığı için onu biraz ertelemeliyim bende kitaplığın derinlerinde tozlanmış bir kitap buldum Wilbur SMITH Yedinci Papirüs diye ona başlamayı düşünüyorum.
Gönderen: Erymnys - 16 Şubat 2011, 20:40:56
klasik romantizm düz yazısı. sonunda iyiler ödüllendirilecek, kötüler cezalandırılacak ve bir de okuyucuya bir ahlak dersi verilecek ve bitecek. :) anlatımı bazen biraz sıkabiliyor, ha bir de insanların neden bir lafla bu kadar ayılıp bayıldığını anlamakta güçlük çekebiliyorsunuz ama özellikle gotik roman tarihi bakımından önemli bir kitap. türe ilgi duyanların okumasını tavsiye ederim.
Gönderen: Cold Fire - 17 Şubat 2011, 21:53:54
Gerçek aşkı anlatan ve insanı kendine aşık eden mükemmel bir kitap...
Gönderen: Anonymous - 17 Şubat 2011, 22:35:13
sardı direk. çok güzel bir kitap tavsiye ederim bu türü sevenlere.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 18 Şubat 2011, 15:03:20
Bence de. :) Kurguyu sevdim, karakterlerin isimleri kulağıma çok hoş geldi. Ama yine de okurken sıkıldım. 10 günde bitirebildim ancak. :)Spoiler: Göster
Sürgün.
Kütüphanede ilk kitabı bulamadım. Unutulmuş Diyarlar logosu görünce hemen seçtim. Güzel bir şey sanki.
Anayurt'tan başlasaydın daha yararlı olurdu bence.
Şimdilik Yüzyılın Suçlusu Blaze-Stephen King ve Aşk-Elif Şafak kitaplarını okuyorum. Birkaç gün üst üste aynı kitabı okumak sıkıyor insanı. :)
Gönderen: Ireth~ - 18 Şubat 2011, 18:31:15
Ömer Zülfü Livaneli
Livaneli'ye zaten diyecek bir şey yok. Çeşitli anılarına yer vermiş bu kitabında. Mesela Türkiye'nin darbe dönemini çok iyi anlatıyor. Tavsiye ederim herkese, nerden nereye geldik insan daha iyi anlıyor okudukça Livaneli'yi.
Severim zaten kendisini iyi filmleri vardır ve iyi bir müzisyendir. Zira bundan önce okuduğum kitap yine onun "Leyla'nın Evi" idi. Harika bir romandı diyebilirim.
Eh, tekrar tavsiye ediyorum.
Gönderen: monster - 18 Şubat 2011, 21:30:58
Başta okumam deyip sonradan arkadaşlarımı kıskanmam üzerine başladım bu kitaba. :D Mo adlı yaratığı elde etme isteği var kitaptaki bazı karakterlerde. Olaya çocuk karışmasa olur mu? Olmaz tabii. :D Burç ve Defne'nin istemeden bazı olaylara karışması falan. :D Kitabı henüz bitirmedim; ama gayet iyi. Bazı yerleri dışında beni şuana kadar fazla etkilemedi fakat dediğim gibi, iyi işte.
Gönderen: HighLord - 20 Şubat 2011, 10:42:58
Çok büyük umutlarla aldığımdan mıdır bilmiyorum fakat hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Özellikle şu uzun diyaloglar canı sıkmaya yetiyor. Zorla bitireceğim galiba...
Gönderen: Erymnys - 26 Şubat 2011, 10:17:06
nihilizmin edebiyata girişi...
Gönderen: Kafii - 01 Mart 2011, 20:20:06
henüz başında olmama rağmen bana göre kurgusu basit ve dili akıcı değil.
Gönderen: arcane - 01 Mart 2011, 23:45:02
Talihsiz Serüvenler Dizisi-Sürüngen Odası'na başladık, bakalım.
Gönderen: Akrin - 03 Mart 2011, 23:08:31
Gönderen: Legend - 03 Mart 2011, 23:52:09
Gönderen: Erymnys - 09 Mart 2011, 18:09:51
Gönderen: Deniz-berk - 10 Mart 2011, 02:14:47
Gönderen: mit - 10 Mart 2011, 09:17:28
Gönderen: Legend - 10 Mart 2011, 22:04:47
Gönderen: Vega - 12 Mart 2011, 11:28:24
Eh; şu anlık söyleyebildiğim tek şey Cirıld'dan nefret ettiğimdir. Niye kenderlere eşyaymış gibi davranıyor/lar anlamıyorum. İnsanı sinir ediyor yahu!
Gönderen: grikunduz - 19 Mart 2011, 09:32:52
Harbiden hoş bir kitap özellikle de dili çok hoşuma gitti ayrıca okurken şunu çok rahatlıkla söyleyebildim. Gerçekte eddie diye bir karakter olsa aynen öyle yapardı.
Tertemiz saf ve dürüst başrol oyuncusu klişesini bıraktığı içinde minnettarım Stephen Kinge
Gönderen: Akrin - 23 Mart 2011, 22:06:34
Aborjinlerle bilgeliğe yolculuk etmek istiyorsanız bu eşsiz kitabı kaçırmayın.
Gönderen: LegalMc - 24 Mart 2011, 16:43:05
Edebiyat öğretmenimiz okumamızı istedi ama severek okuyorum kitabı. Mizahı oturmuş, kaliteli, zaman bulunca herkesin okuması gereken bir kitap. Yaşar'daki bedevi şansı bazen insanı deli ediyor.
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Mart 2011, 17:08:20
Bir türlü okuma fırsatı bulamadığım kitaptır kendisi. Ursula Le Guin'e yakışan, okuyucuyu kavrayan ve sade diline rağmen (herzamanki gibi) her cümlesi ile insanı düşünmeye sevk eden çok hoş bir bilimkurgu. Hatta distopik bir hava barındırmadığını söylemek eksiklik olacaktır. Birbirlerinin Ay'ı olan iki farklı gezegen ve iki farklı yaşayış tarzı... Ama burda anlatılan şey aslında ne kadar farklı ve benzer olduklarıdır.
Özellikle, kitabın sonunda Bülent Somay'ın verdiği bilgiler ile yazarın kurgusuna daha bir hayran kalıyorsunuz. (bkz. hikayenin geçtiği gezegenler olan Urras ve Anarres isimlerinin nereden geldiği )
Gönderen: HighLord - 26 Mart 2011, 10:40:06
Serinin en karanlık kitabı diyebilirim. Ork kral ve korsan kralda istediğim akışı ve heyecanı bulamamıştım fakat bu kitap beni benden aldı.
Spoiler: Göster
Mükemmel bir kitap yazmış R.A.. Acayip heyecanlı ve okuması çok zevkli gerçekten herkese öneririm.
Gönderen: Erymnys - 26 Mart 2011, 21:42:52
tuhaf, virülü, bakterili bir kurgu, çok hoş ilerliyor şimdilik...
Gönderen: Legend - 26 Mart 2011, 21:57:22
Edit;Bitirdim.Betimlemeler yerinde,akıcılığı orta bir türk fantastiği olmuş.Tebrik ve takdir ediyorum.Kadir Özen'i(üyeliği var mı bilmiyorum).Türk fantastiği böyle basamaklara tırmanarak zamanla dünyayla yarışacak hale geleceğine yürekten inanıyorum.
Spoiler: Göster
Gönderen: daphne_ariana - 26 Mart 2011, 22:48:13
Vampir günlükleri acayip bi kitap! alacakaranlıkları 5e katlar :D :svampire:
Zehirli Kadeh merlin dizisinin 2 bölümünün 2. kitabı. birinci kitap ejderhanın çağrısıydı. diziyi o kadar iyi anlatmış ki! sadece sanki arthur morganayla evlenip camelotun kralı olacakmış gibi yazmış. :fight:
Edit: Gereğinden fazla smile işareti kullanmanız hem mesajınızın kötü görünmesine hem de kaale alınmamanıza neden olur. Lütfen dikkat ediniz.
Gönderen: Elijah - 28 Mart 2011, 18:25:17
Sürükleyiciliği ve betimlemeler anlamında biraz sıkıntılı ama genel olarak güzel bir kitap. Karakterin her düşündüğü şey üzerine oldukça yoğunlaşması hoş bir izlenim bırakıyor. Ama dediğim gibi betimlemeler az olduğu için, kahramanın gittiği mekanları okuyucu kafasında düzgün canlandıramıyor.
Ayrıca, kitabı gerilim yaratıp, geceleri adrenalin olsun diye okumaya kalktıysanız, okumayın. Gerilim yok denecek kadar az. Gerilim yerine daha çok gizem var, bu da kitabı biraz daha okunası yapıyor.
Gönderen: Erymnys - 29 Mart 2011, 19:18:11
bu adamın kurgularını seviyorum, sadece diyalogları çok yapay geliyor.
edit: bitti. gerçekten enfes ve pek kolay akla gelip de kaleme alınamayacak bir konusu vardı. kitap bitince bir "vayy" ifadesi kaldı yüzümde.
Gönderen: dirock - 31 Mart 2011, 12:15:12
Vampir günlükleri ile benzirlikleri var ama her ikisininde tadı ayrıdır. Aksiyondan romantizme ne ararsan var yani :) :P
Gönderen: Dean96 - 31 Mart 2011, 19:00:30
kitabı daha bitirmedim ama kitabı çok sevdim içinde vampirler büyücüler kurt adamlar fare adamlar :D biraz karışık bir şey ama sevdim :D
Gönderen: Gilderoy - 31 Mart 2011, 19:47:02
Muhteşem bir kitap. Elime aldım ve bırakamadım. Toplum içinde böcekleşen monoton insanların kitabı.
Gönderen: evrim - 31 Mart 2011, 21:57:43
cennetten kovulmuş bir melekle bir kızın ask hikayesi gibi bir şey. :)
Gönderen: Artyom - 03 Nisan 2011, 19:14:58
Gönderen: hatice63 - 04 Nisan 2011, 17:50:59
Gönderen: Cold Fire - 04 Nisan 2011, 17:56:45
Gönderen: LegalMc - 04 Nisan 2011, 18:25:53
Harika yahu^^ Önceki kitaba göre çok daha ayrıntılı ve aradığınız soruların çoğuna cevap alıyorsunuz. Ayrıca şu son kaldığım bölüm[*]bölümün adı İhanet[/*] inanılmaz heyecanlı olacak sanırım. Elim sürekli kitaba gidiyor ama, liseliyiz; sınavımız var :(
Gönderen: Dúrgonath - 04 Nisan 2011, 21:21:23
İlk kitabı olmasının ufak tefek aksaklıklarını bir kenara bırakırsak, müthiş derecede eğlenceli ve inanılmaz zekice bir kurguya sahipti. Bana biraz daha uzatılabilirdi gibi geldi, yani söyleyebileceği şeylerin sayısı daha fazla gibi. Yine de, bir günde oturup hüpletebildim. Çok hoştu.
Bir Gizliajans değil tabii.
Gönderen: Cold Fire - 07 Nisan 2011, 20:20:41
Tavsiye edebileceğim müthiş kitaplardan. Kitapla birlikte soyutlanıyorsunuz;konusu, anlatımı o kadar hoş ki bir bakmışsınız kitap bitmiş. Bu zevki herkesin tatmasını isterim.
Gönderen: hatice63 - 08 Nisan 2011, 20:10:16
güzel bir kitap bu kitabı okuduğunuzda sizde geleceğinizle ilgili bir çok soruya cevap bulacaksınız
Gönderen: Vega - 08 Nisan 2011, 20:12:07
Not: Böyle tepkilere rağmen devam etmen... ilginç.
Gönderen: hatice63 - 08 Nisan 2011, 20:13:03
Gönderen: Legend - 08 Nisan 2011, 20:17:24
Burası aynı zamanda "Eleştirmenin Not Defteri"yani kitap hakkında bilgi ve görüşlerini de bekliyoruz.
Gönderen: Fırtınakıran - 08 Nisan 2011, 20:29:37
Gerçekten şaka gibi. Mesajınız bir önceki mesajınız ile birleştirilmiştir.
Gönderen: Erymnys - 10 Nisan 2011, 17:16:28
geometri severler için bire bir. tabi sadece geometri değil aynı zamanda sağlam bir felsefe de barındırıyor içinde.
Gönderen: Cold Fire - 19 Nisan 2011, 22:53:12
Hoş bir anlatımı var şu an için güzel gidiyor.
Gönderen: hanne - 27 Nisan 2011, 10:30:54
gerçekten çok güzel bir kitap herkese tavsiye ediyorum
başlangıcı,bitişi tam bence de böyle olmalıydı dediğim bir kitap
sonu biraz şaşırtıyor.Ama şuana kadar okuduğum en iyi kitaplardan :)
Gönderen: Cold Fire - 27 Nisan 2011, 16:55:54
"ETKİLEYİCi"
Gönderen: ixna - 27 Nisan 2011, 22:49:52
Gönderen: Erymnys - 27 Nisan 2011, 23:14:49
Balkanlar tarihine kısa bir bakış. Ön planda bir köprünün etrafından dönen olaylar anlatılırken arka planda da Osmanlı'nın en şaşaalı döneminden çöküş dönemine kadar olan tarihi anlatılıyor ve Balkanlar'daki o kadar milletten insanın nasıl olup da "birbirini yemeden" yaşayabildiğini, sonuçta herkesin "insan olduunu anlatıyor.
Gönderen: MeLeZ - 07 Mayıs 2011, 00:31:48
Çeviri çok iyi olmamış ama kurgu çok iyi
Gönderen: hanne - 08 Mayıs 2011, 16:11:20
güzel seriyi bitirmeyi düşünüyorum :)
Gönderen: Legend - 16 Mayıs 2011, 22:26:15
Gönderen: Good Life - 16 Mayıs 2011, 23:27:39
Eleştiri:
Kitap 475 sayfa ve 438'e gelene kadar merakatan kafayı yiyorsunuz.Sonu belki o kadar tahmin edilemez olmasa da bu yazarın ilk kitabı olduğundan olsa gerek.Ben çok iyi buldum tasvirler özellikle durum tasvirlerine çok yer vermesi olayı kafanızda daha da bir belirginleşmesini sağlıyor.
Bugün 2 kitap aldım.Birincisi ve yatmadan başlayacağım kitap '' Sayılar '' yine yaratıcı zeka ürünü bir kitap ve diğeri çoğu kişi bilebilir bu kitabı en azından duymuştur fakat benim vizelerden falan daha yeni vaktim oldu malesef.'' Histeri '' Laura Lipmann'ın bir kitabı ödüllü bir kitap biraz da araştırma yaparsanız güzel bir kitap olduğunu anlayacaksınızdır :)
Gönderen: HighLord - 19 Mayıs 2011, 14:03:35
Dünyaya Halley kuyrukluyıldızının çarpacağı sanılmakta ve bunun Osmanlı halkaında nasıl yayıldığını görüyoruz. Yazar Osmanlı halkının cahilliğini mizahi ögelerle ortaya çıkartıyor. Şasen kitabı beğendim oldukça zevkli.
Gönderen: Mümin Can - 19 Mayıs 2011, 14:06:25
Yazarın kendi çizdiği illüstrasyonlarla bezenmiş zevkli bir klasik, Sherwood ormanının ve çetenin sevimli üyelerinin zevkini çıkarıyorum.:)
Gönderen: LegalMc - 19 Mayıs 2011, 15:18:49
120. sayfada falanım, kitap bazen güzel giderken bazen çok sıkıcı oluyor. Güzel bir polisiye kokusu var ama yine de bir süre sonra yazarın tasvirleri sıkmaya başladı beni. Her şeye rağmen sonunu merak ediyorum, okumaya devam etmemi sağlayan gerekçe de bu zaten.
Edit: Kitabı bitirdim. Üstteki yorum tamamen geçersizdir, inanılmaz bir polisiye ve zeka ürünü...
Gönderen: Victoria - 20 Mayıs 2011, 11:58:02
Bir arkadaşımın hediyesiydi bu dandik kitap.
Daha paketi açıp kitabın kapağını gördükten sonra anlamıştım Alacakaranlık serisinin bir kopyası olduğunu. Özetini okumamla bir kez daha yanılmadığımı gördüm.
Ama kitap hediye olduğu için ve merakımdan dolayı ve biraz olsun bu tür kitaplara önyargılı yaklaşmamak için okumaya karar verdim.
Eleştiri;
Konusu; 16 yaşında ki Nora Grey hayatının aşkı gizemli bir çocuk olan Patch tanışıyor. Aman ne büyük tesadüf ki Biyoloji dersinde yanyana oturmak zorunda kalıyorlar.( Bir yerlerden tanıdık geldi de mi? Biyoloji dersi, gizemli erkek, 16 yaş)
Olaylarda tam tahmin ettiğim gibi gelişiyor. Çocuk bunu öldürmeye kalkıyor. Meğerse düşmüş bir melekmiş miş miş. Sonra kıza aşık oluyor. Kızda her şeye rağmen onu öldürmeyi düşündüğü halde onu seviyor.
Sonra bir de bayat aşk sözleri yok mu? Çok duygulandım, çok!
''Sen benim için çok değerlisin.'' ''Sen benim her şeyimsin...''
Sonuç itibariyle okuduğuma pişman oldum. Sırf para kazanmak amaçlı yazılmış bir kitap.
Gönderen: Cold Fire - 26 Mayıs 2011, 15:38:28
Huzur veren kitaplardan biri.
Gönderen: Black Helen - 26 Mayıs 2011, 20:12:15
Bunu dışında elimin altında bir de Jeff Noon'un Otomatik Alice'i var. Konusu itibariyle bende çok büyük umutlar uyandırmış ve bunun da karşılığını verebilmiş bir kitap. Ayrıca ön kapığına (http://www.dunyakitap.com/u/dunyakitap/img/c/a/l/alice-0-498516.jpg) baktığım anda almaya karar vermem de tesadüf değil. Carroll'un Alice'inden aldığım zevki ikiye katladığı için bende ayrı bir yeri oldu Otomatik Alice'in. Yakın zamanda incelemesini yapmak istediğim kitapların başında bulunuyor. Hadi hayırlısı.
Gönderen: sultan_will - 02 Haziran 2011, 19:37:22
Gönderen: Mavi Siyah - 15 Haziran 2011, 16:41:41
Uzak saatler neden bahsediyor acaba çok merak ettim :) ayrıca gölgelerin efendisi serisini tavsiye ediyor musun? uzun zamandır fantastik seri okumadım yeni bir seri istiyorum ama kaliteli tabii. mesela gece evi serisi gibi yarıda bırakmak istemiyorum :P
Gönderen: celladoguz - 17 Haziran 2011, 12:30:31
Gönderen: Good Life - 19 Haziran 2011, 00:04:27
Gönderen: Gilderoy - 19 Haziran 2011, 11:59:21
Gönderen: mit - 19 Haziran 2011, 17:45:33
Gönderen: daphne_ariana - 20 Haziran 2011, 11:28:55
Ateşli, Dişi ve... Kedi!
Gönderen: SkuLLDuggery-PLeasenT - 23 Haziran 2011, 19:30:39
Dedektif Kurakafa serisinin 5.kitabı.Kitap 506 sayfa fakat o kadar akıcı ki,bitirene kadar bırakamıyorsun.Tabii gözlerin mahvoluyor ama değer.Seriyi herkese tavsiye ederim.
Gönderen: daphne_ariana - 24 Haziran 2011, 12:57:22
'mit'i tekrar ve tekrar kutlayarak...
Gönderen: mit - 24 Haziran 2011, 23:11:03
Yemin ve Öç
'mit'i tekrar ve tekrar kutlayarak...
Teşekkürler :) Keyifli okumalar dilerim.
Gönderen: zenix - 26 Haziran 2011, 11:44:27
Eleştiri: Kitap çok düşüncelere götürüyor insanı çoğu yerde şaşırıyorsunuz, bugünle geçmişi kıyaslamaya başlıyorsunuz. Ecdadınızla gurur duyacağınız bir kitap tavsiye ederim.
Gönderen: Erymnys - 28 Haziran 2011, 23:33:32
Gönderen: HighLord - 01 Temmuz 2011, 17:21:43
Gauntlgrym - R.A.Salvatore
İki kitabı götürmek zor oluyormuş daha yeni farkediyorum. En iyisi birini bitirip ötekine devam etmek.
Yaz alevi ejderhaları oldukça güzel gidiyor. Akıcı ve hızlı.
Gauntlgrym harika diyebilirim. Çok iyi ilerliyor.
Gönderen: hanne - 01 Temmuz 2011, 18:08:41
yeni başladım ama güzel .
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 01 Temmuz 2011, 19:40:13
(pardon)
Nadiren rastaladığım hem fantastik hem felsefi yönden iyi olan bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.
Gönderen: mit - 08 Temmuz 2011, 09:25:51
Gerçekten de eğlenceli bir kitaptı. Gaiman o eşsiz hayal gücünü yine başarıyla yansıtmış sayfalara. Baş karakterimiz Bod'dan tutun da koruyucusu Silas'a, mezarlık sakinlerinden Scarlett'a kadar pek çok keyifli ve ilginç karakter barındırıyor içerisinde. Herkes gibi benim de favorim Silas elbette...
Açıkçası ilk bölümü hariç tutarsak dördüncü bölüme kadar gelişen olaylar çok da açmamıştı beni. Ama dördüncü bölümle birlikte kitap adeta kimlik değiştiriyor ve olaylar daha heyecanlı hale geliyor. Özellikle son bölüm kesinlikle nefes kesici. Zaten Gaiman da kitaba dördüncü bölümü yazarak başlamış aslen.
Eleştirmem gereken tek yanı duyguları tam olarak yansıtamayaşı. Bod çok uzun zamandır görmediği bir arkadaşıyla karşılaştığında hiç bir sevinme belirtisi göstermiyor ya da duygusal bir anda olmadık bir soru soruveriyor. Bu karakterinden dolayı kaynaklanabilir diye düşündüm ama kitap içerisinde sık sık öfkelendiğine, üzüldüğüne de rastlıyoruz. Bu yüzen bu nokta benim gözümde bir eksi...
Değişik bir şeyler arayan herkese tavsiye olunur.
Yüksek Koruyucular'a selam olsun...
Notu: 8/10
Gönderen: Narr - 08 Temmuz 2011, 09:54:27
Kitap aşağıdaki cümleyle başlıyor, konusu gerçekten ilginç, anlatmak istemiyorum, fakat bir insanın hayatının birşeyler yaratabilmesi için bir kaç insan tarafından sürekli alt üst edilmesi, ve bundan da o insanın habersiz olması. Aşk acıları, yalnızlıklar yaşadıkça yaratıcılığının tetiklenmesi ve bunun doğrultusunda mükemmel eserler ortaya çıkması. İthaki Yayınlarına bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
Spoiler->
Spoiler: Göster
*Novalis - Geceye Övgüler
Açıklamıyorum bununla ilgili hiçbir şey.
*Dune Çöl Gezegeni
Furyaya ben de katıldım.
Gönderen: tubisko - 08 Temmuz 2011, 10:30:35
hiç sıkılmadan okuyorsunuz, sürükleyici, eğlenceli, güzel kitap
Gönderen: Gilderoy - 08 Temmuz 2011, 12:03:12
Gönderen: elroy - 10 Temmuz 2011, 13:20:01
baştaki betimlemeler sıkıcı olsada daha sonra kitap hız kazanıyor ve sonunda ne olacak diye merak ediyorsunuz sade akıcı güzel bir kitap tavsiye ederim
Gönderen: mit - 20 Temmuz 2011, 15:34:52
En az bir önceki kadar hatta daha da sürükleyici bir macera. Harry Dresden'ın daha ikinci bölümden itibaren yeteneklerini sergilemeye başlamasının bunda rolü büyük. Daha kitabın ortalarına gelmiş olmanıza rağmen Harry'nin başını bin bir türlü belaya sokmuş olması da cabası. Oldukça keyifli, kaçırmayın derim.
Notu: 8/10
Gönderen: Regen - 20 Temmuz 2011, 16:03:08
Henüz yeni başladım,50 sayfa okudum.En azından hızlı başladığını söyleyebilirim.
Gönderen: Secret Cake - 27 Temmuz 2011, 13:53:28
Her zamanki gibi, artık klasikleşen bir Dan Brown yazım tekniği, karakterleri ve olayları. Kitapta büyük bir emek olduğu besbelli
Gönderen: Narr - 27 Temmuz 2011, 14:08:56
Fantastik kurgu. Alvi Maker Serisi 1. Kitap. Gayet hoş ve yine tamamen orijinal bir kurgu. Çok sevdim.
Gönderen: Rainmaker - 27 Temmuz 2011, 22:19:34
Distopik bir zamanda, totaliter rejim, otokontrol, sistematik beyin yıkama ve salt yönetilen bir kalabalıktan ibaret insanoğlu.
Okumakta geç bile kalmışım diyorum.
Gönderen: dekadans - 14 Ağustos 2011, 13:36:54
Spoiler: Göster
Nobel Ödüllü bu yazarın kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm romanı. Şu an yarıladım ve okuduğum çoğu romanı solladığını söyleyebilirim.
Gönderen: dekadans - 15 Ağustos 2011, 11:29:54
*Joey Goebel - Vİncent Spinetti'nin Tuhaf Kariyeri
Spoiler->Spoiler: Göster
Şu paragrafı okuduktan sonra gittim kitabı satın aldım. Yarıladım sayılır ve efsane bir roman olduğunu düşünüyorum. Bana büyük bir iyilik yaptın.
Gönderen: Valheru - 15 Ağustos 2011, 15:53:08
Gönderen: katie_lynn - 15 Ağustos 2011, 21:08:53
Gönderen: dekadans - 23 Ağustos 2011, 15:47:38
Gönderen: LegalMc - 23 Ağustos 2011, 18:28:46
İlk kitabın ilk 100 sayfası çok sıkıcıydı, zorlanmadım desem yalan olur. Ama İki Kule'de direk olayın içinden başladığımız için gayet güzel gidiyor.
Kitapları okuyunca anlıyorsunuz ki; filmler kitapların yanında inanılmaz derecede sığ kalıyor. Ve Yüzüklerin Efendisi okuduğum için artık kendimi tam anlamıyla fantastik okuyor hissediyorum.
Gönderen: Erymnys - 05 Eylül 2011, 01:01:34
İtalyan ve 50-60 yaş aralığında iseniz maksimum keyfi alarak okuyabileceğiniz bir kitap. Ama iki koşuldan en az birini sağlamıyorsanız o zaman zor kitap. Bir de okurken bilgisayar başında olmakta ya da hiç olmazsa el altında not defteri bulundurmakta fayda var zira dipnotlar biraz yetersiz kalıyor bence.
Gönderen: vangoghspoison - 05 Eylül 2011, 04:16:08
Beş yüz küsür sayfalık bir hayal kırıklığıydı benim için. Bir Stoker'ın her zaman iyi eserler oluşturmasının beklenemeyeceğinin canlı kanıtı gibi. Birtakım kült eserlerin üzerine işlenenler her zaman tutmuyor. Kitap içerisinde piyasa kaygısı taşıyan anlatımlar görmemin dışında, ciddi bir üslup sorunu vardı ilk kitaba göre. Bu kitabı, bir Stoker olduğundan mütevellit, orjinal kitabın devamı diye yayımlama hakkına sahip olan Dacre Stoker adına üzüldüm. Zira alacağı eleştirilerin objektif olmadığına inanıyorum.
Okumayanlar için aşağıdaki kısım ağır spoiler olabilir: ^^
Spoiler: Göster
Gönderen: dekadans - 12 Eylül 2011, 12:11:00
Şimdi nihayet, Gedik Savaşları Efsanesi 1 - Büyücü Çırak'a başlamış bulunuyorum. Henüz bir fikir beyan etmek için çok erken, ama güzel başladı =)
Gönderen: Belirsiz - 12 Eylül 2011, 19:33:23
Cengizhan'ın Moğol kabilelerini birleştirip nasıl karşı konulmaz bir orduya dönüştürdüğünü ve o orduyla Çin krallıklarını (o zamanlar 2-3 tane bölünmüş krallık var, birleşik bir Çin yok) fethini ve onları nasıl süründürdüğünü anlatıyor.
Başları biraz sıkıcı gibi çünkü savaş hazırlıkları ve casusluklarla geçiyor ama sonra orduyu toplayıp bir bir önüne çıkan Çin şehirlerini indiriyor ve gayet sürükleyici, sanki İmparator'un şehrine geldiği zaman oradaymışım gibi hissettim. O atmosferi size her ayrıntısıyla aktarıyor, hele savaş bölümlerini gözümü kırpmadan okudum. Tek kelimeyle muhteşem bir kitap, yeni bitirdim.
Aslında "Okçuların Efendisi" serinin 2. kitabı, 1.'si "Ovaların Kurdu" onda da daha öncesini yani Moğol kabilelerini birleştirmeye çalışırken verdiği mücadeleyi anlatıyormuş, onu okumadım ama en kısa zamanda okuyacağım, tersten gitmiş oldum ama olsun :)
Gönderen: grikunduz - 13 Eylül 2011, 15:42:33
Gönderen: Alorka Greenleaf - 15 Eylül 2011, 17:31:47
Keşke felsefe dersime bu kitap atansaydı. Felsefeyi hiç bu kadar eğlenceli bulmazdım.
Gönderen: aksuvar - 15 Eylül 2011, 17:39:49
Gönderen: Dúrgonath - 15 Eylül 2011, 22:24:57
Gönderen: Erymnys - 20 Eylül 2011, 20:56:49
Ternefüs, otobüs dinlemiyorum, akıyor gidiyor kitap. Daha ilk günden neredeyse yarıladım. :D
Gönderen: dekadans - 20 Eylül 2011, 21:30:14
Gönderen: Derufin - 22 Eylül 2011, 20:29:05
Gönderen: dekadans - 23 Eylül 2011, 23:12:03
Spoiler: Göster
Şimdi Gümüşdiken'e başladım. Umarım serinin önceki 2 kitabından aldığım lezzeti bu kitaptan da alırım.
Gönderen: Wanderer - 23 Eylül 2011, 23:43:36
Gönderen: daifunka_vc - 24 Eylül 2011, 01:09:50
Gönderen: dekadans - 03 Ekim 2011, 09:57:55
Gümüşdiken, başında azıcık, çok azıcık sıkabilir fakat okuduğuna değecektir. :)aksine hiç sıkılmadan, büyük heyecanla okudum ve dün gece bitirdim kitabı. Feist'le ilgili ufak bir detay söyleyeyim. Fantastik Kurgu yazarlarının çoğu, çok iyi başladıkları hikayeleri vasat sonlarla bitirirken ve hikaye zirvede başlayıp yavaş yavaş sıkıcılaşırken, Feist'te tam tersi gerçekleşiyor. Çok vasat bir hikaye olarak başlamıştı Gedik Savaşları, ama tansiyonu giderek yükseldi ve Gümüşdiken'le zirve yaptı.
Şimdi Sethanon'da Karanlık'a geçtim. Serinin son kitabı. Umarım yükseliş burda da devam eder diyorum ki kitabın ilk bölümü bile şimdiden beni heyecanlandırmaya yetti.
Gönderen: Demigod - 03 Ekim 2011, 17:37:25
Gönderen: Erymnys - 04 Ekim 2011, 09:54:22
Aralığa kadar Almanca kasacağım biraz. :D
Gönderen: aisya - 07 Ekim 2011, 20:50:03
Güzel ama Percy Jackson'un kes-yapıştırı ama biraz.
Bazen uyarıları dikkate almak hayat kurtarır. -Editör
Gönderen: aksuvar - 08 Ekim 2011, 09:39:05
Gönderen: Demigod - 09 Ekim 2011, 18:19:02
Dün başladım, dün bitirdim. Çok güzeldi. Klasik türde gibi ama alışılmışın dışında bir anlatım şekli var ve -eski bir kitap olmasına rağmen- hiç sıkmıyor. Değişik bir konusu var. Genelde fantastik severim ama bu istisnayı bozan sayılı kitaplardan biri. Herkese tavsiye ederim :)
Gönderen: Fırtınakıran - 09 Ekim 2011, 18:36:48
Algernon'a Çiçekler (1956)
Dün başladım, dün bitirdim. Çok güzeldi. Klasik türde gibi ama alışılmışın dışında bir anlatım şekli var ve -eski bir kitap olmasına rağmen- hiç sıkmıyor. Değişik bir konusu var. Genelde fantastik severim ama bu istisnayı bozan sayılı kitaplardan biri. Herkese tavsiye ederim :)
Kitap bilimkurgu olarak da geçiyor. Hatta şu listede (http://www.kayiprihtim.org/portal/projeler/en-iyi-100-fantastik-ve-bilim-kurgu-kitabi-2011/) de adı var.
Kobay ismiyle de basılmış.
Gönderen: Demigod - 09 Ekim 2011, 19:26:27
Gönderen: Erymnys - 09 Ekim 2011, 20:21:03
Hayallerimin ötesinde birşey çıktı, betimleyemiyorum...
Gönderen: Dúrgonath - 10 Ekim 2011, 14:26:29
Sandman 1 - Düş Müziği...
Hayallerimin ötesinde birşey çıktı, betimleyemiyorum...
Sen daha dur, neler olacak neler.
Gönderen: dekadans - 13 Ekim 2011, 22:21:55
Ender'in Oyunu'na başladım. Bakalım Ender Serisi nasılmış =)
Gönderen: daifunka_vc - 17 Ekim 2011, 00:27:56
Gönderen: Alorka Greenleaf - 18 Ekim 2011, 19:02:57
Okuması çok zevkli bir kitap. Tam Yüzüklerin Efendisi hayranlarına göre. Olayların öncesini merak ederdim hep. Sonunda ulaştım ve okuyorum. Çeviren biraz kendi yorumunu kattığı için tuhaf oluyor azıcık. Alışkın olduğum Ayrıkvadi Yarmavadi falan olunca da komik oluyor. :)
Gönderen: daifunka_vc - 18 Ekim 2011, 23:27:43
Warbreaker'ın, tek kitap olmasının da getirdiği avantajla hızlı ilerleyen hikayesi (özellikle kitabın ikinci yarısında), çok eğlenceli bulduğum büyü sistemi, içerdiği bolca politik oyunlar ve Lightsong adlı karakteri (Zaman Çarkı'nı okuyup Mat'i sevenler bu karakteri de sevecektir.) ile kendini bana sevdirdiği gibi diğer okuyuculara da sevdireceğine inanıyorum. Şöyle bir iki cümle daha yazacak olursam, özellikle büyü sisteminin ilginç yapısı sayesinde olayların gidişatını çok hızlı değiştirebilmesi kitabın beni en çok eğlendiren kısmı oldu diyebilirim. Kitabın en son kısmında yazar olayların akışını değiştirmek için biraz kolaya kaçmış gibi gelmesi ise son dakikalardaki gazımın üstüne limon sıktı maalesef. Bir de kitabın açıklamasını mümkünse okumayın, ister istemez bir kaç önemli olayı tahmin edebiliyorsunuz.
Neyse, sonuç olarak iyi kitaptı yav. :D Hem 2. kitap da gelecek herhalde. Fakat, bu kadar gizemi çözüldükten sonra biraz albenisini yitirmiş bir hikayeden daha ne kadar malzeme çıkar bilemeyeceğim.
Gönderen: Lord Engord - 24 Ekim 2011, 17:27:43
Daha önce "bu ne sıkıcı kitap arkadaş" diyerek yarım bıraktığım ve bir daha döneceğimi pek sanmadığım bir kitaptı. Geçenlerde kafama esti, biraz okuyayım dedim. Üç-dört gündür yüz sayfadan aşağı okumuyorum. Dizisi çekilebilecek kadar dolu dolu, bol karakterli, bol olaylı bir roman.
Gönderen: gaye - 25 Ekim 2011, 19:37:04
İmla kurallarını, bazı harfleri, büyük harfle başlaması gereken isimleri, ünlü harflerin noktalarını hiçe saymayalım lütfen. Arkanızdan ağlarlar sonra. - Editör
Gönderen: dekadans - 25 Ekim 2011, 21:59:50
Şimdi Orhan Pamuk'tan Saf ve Düşünceli Romancı'ya başladım. "Ben de yazıyorum." diyen herkes okumalı bence.
Gönderen: Legend - 26 Ekim 2011, 21:13:29
Bu Melez Kampı serilerinin Melez Kampında geçmeyen ilk kitabı.Ama bir Kampta geçiyor bunu da söyleyeyim.Bu durum yepyeni bir kurguya yol açıyor.Kitabı okumadan önce hep düşündüm,yeni bir kamp olacak.Bunu becerebilecek mi diye?Becerdi.
Ama kampa rağmen,kurgunun bazı yerlerinde saçmalamış."Mesela,Frank" diyeyim.Orada da okuma zevkiniz açısından durayım.
3.kitabın başını çok merak ediyorum.Ön okuması yetecek bana. Piper vs. Reyna ve Jason 3'lüsünün Percy'le tanışmasını merak ediyorum.
3.Kitap,Athena'nın İşareti.Akla gelen ilk isim Annabeth.Ama buradan bir sürpriz kokusu alıyorum.
Bide Percy var.Şunu söyleyeyim,kitap boyunca Percy'nin değiştiğini hissettim.3.şahıstan mı bilmem ama sevecen,tatlı,şapşal Percy;tam bir Romalı olmuş.Ağırbaşlı,hata yapmaz bir Lejyon Komutanı olmuş.
Gönderen: *imaginer~pandora* - 29 Ekim 2011, 17:39:46
Ejderha Mızrağı Destanı:Güz Alacakaranlığın Ejderhaları.
Kitabın 139.sayfasındayım 12.bölüm okunmaya başlanmak için bekliyor.Kitaba şimdiden bayıldım.Kendimi karakterlerle özdeşleştirdim bile :)Kitiara'yı çok merak ediyorum :)Savaşçı kadınlara her zaman bayılmışımdır.Bence kitap çok harika bir şekilde kurgulanmış.Tabi fazla karakter olması ve kitabı daha ilk defa okuyor olmam sebebi ile yer ve tür isimleri kafamı iyice karıştırdı ama yakında geçicektir.Her karakterin sırları var ve bu gizemi biran önce çözmeliyim :)Fazla söz bulamıyorum.Harika:)
Gönderen: dekadans - 30 Ekim 2011, 15:17:04
Sırada Dublörün Dilemması var. =)
Gönderen: Fırtınakıran - 31 Ekim 2011, 23:29:47
Cesur Yeni Dünya şaheseri ile tanıdığımız yazarın "algılarımı açan" kitabı. Aslında meskalin adında algıları etkileyen bir maddenin deneyi konu ediliyor ve yazarımız da gönüllü bir denek. Ancak Aldous Huxley'nin neden büyük yazar olduğunu burada görüyoruz. Bir deneyden yola çıkıp eleştirdiği ve ele aldığı konuları okudukça hayretler içinde kaldım. Kendisine duyduğum saygı bir kademe daha arttı.
150 sayfalık, incecik bir romandan bahsediyor olsak da yazarın onları dolduruş şekline hayran kaldım.
Düşünmeye sevk eden, algıları açan bir kitap.
Gönderen: daifunka_vc - 03 Kasım 2011, 23:40:03
Kitapta 9. bölüme gelene kadar yer yer sıkılmadan edemedim açıkçası. Bunu da normal karşılamak lazım; çünkü biraz tanıtım, biraz da giriş havasında geçiyor bu kısımlar. Yalnız 9. bölümden sonra kitap yepyeni bir çehreye bürünüyor ve ne olduğunu anlamadan kendinizi kitabın son kısmında (kendimce 3 parçaya ayırdım kitabı) buluveriyorsunuz ki bu kısım olayın gizeminin çözüldüğü, artık Harry'den son noktayı koymasını beklediğiniz bölümleri içeriyor.
Bu arada kitap boyunca Harry'nin başına o kadar çok olay geliyor, kendisi bazen çok zor bazen de çok komik durumlara (karakterimizin bir randevusu var ki dillere destan :D ) düşüyor ki adama acımadan (kendisine kahkaha atmama engel değil tabii) edemiyorsunuz. Hayatı boyunca her zaman kısa çöpü çekmeyi ilke edinmiş bir insan portresi çiziyor kendileri. :P Kitabı okuyacakların bu karakteri sevmeme gibi bir şey yapacaklarına hiç mi hiç ihtimal vermiyorum. :D
Neyse uzun sözün kısası alın, okuyun, okutturun. Duyduğuma göre ülkemizde hiç de hak ettiği satış rakamlarına ulaşamıyormuş Dresden Dosyaları. Ne kitapların ne rakamlara ulaştığını görünce bu serinin durumuna üzülmeden edemiyorum.
Gönderen: LegalMc - 07 Kasım 2011, 22:00:58
Alışılmışın dışında bir kitap. Goebel'in müzik tecrübesi olduğu ve yeni nesil müziğe çok büyük kini olduğu kitabın her sayfasında belli oluyor. Sanatla çok içli dışlı bir yazar. Ayrıca kitap baştan sonra göndermelerle dolu, mis. Okutturuyor kendini, okumak istemeseniz de başından kalkamıyorsunuz.
Gönderen: elroy - 08 Kasım 2011, 20:18:55
Gönderen: Erymnys - 09 Aralık 2011, 09:06:36
Şu boğucu günlerde bir kaçış kapısı adeta...
Gönderen: dekadans - 09 Aralık 2011, 15:41:12
En son Yemin ve Öç'ü bitirdim. Keyifli bir hikayeydi.
Şu an Yıkım'a Giden Adam'ı okuyorum. İnanılmaz bir kurgu ve harika bir atmosfer. Bilimkurgu sevenler mutlaka okumalı.
Gönderen: okurgezer - 10 Aralık 2011, 17:49:48
Bu arada sitede tanıtımı varmış.
http://www.kayiprihtim.org/forum/empty-t11030.0.html (http://www.kayiprihtim.org/forum/empty-t11030.0.html)
Gönderen: Cellox - 10 Aralık 2011, 21:00:25
Gönderen: daifunka_vc - 19 Aralık 2011, 01:15:48
Gönderen: Fırtınakıran - 19 Aralık 2011, 01:22:15
A Game of Thrones'u bitirdikten sonra diğer kitabı almaya gidene kadar geçecek olan sürede Yürüyen Şato'yu okumaya karar verdim ve dört beş bölüm kadar okudum. Öncelikle söylemeliyim ki okuması çok rahat bir kitap. Yalnız kitabı okurken hep çekilen anime film aklıma geliyor; karakterler, mekanlar vesaire hep anime doğrultusunda şekilleniyor. Pek şikayetçi değilim aslında; ancak önce kitabı okumak sonrasında Miyazaki'nin yorumunu görmek ve kendi hayalimde canlanan detaylarla karşılaştırmak daha güzel olurdu.
Aynısını okurken ben düşünmüştüm. Film kare kare akla geliyor ve başları birebir aynı olduğu için kendi kafamızda kurgulayamıyoruz.
Yine de şunu belirtmekte fayda var, kitap sonra animeye göre bir hayli değişiyor. Hele ki sonları epey farklı. Ama bence her iki son da ayrı ayrı güzeldi :).
Gönderen: Valheru - 19 Aralık 2011, 01:56:29
Gönderen: Kanashii Uchiha - 19 Aralık 2011, 10:28:43
İkisini de tavsiye edebilirim.
Gönderen: mit - 19 Aralık 2011, 11:24:53
Buradan fantazya severlere naçizane bir tavsiye eğer fantastik kitaplar okumaya heveslendilerse David Eddings kitaplarını en başta okuyup sonra diğer kitaplara geçsinler.
Maalesef öyle. Eddings zamanının büyük ustalarından biri olabilir ve onu kendi zamanına göre değerlendirmek gerek. Ama, atıyorum bir Ejderha Mızrağı Destanı'nı okumuşsanız Eddings kitapları çok çok çok hafif geliyor.
Gönderen: Malkavian - 19 Aralık 2011, 14:07:23
Gönderen: Valheru - 19 Aralık 2011, 14:27:32
İlginçtir ki ben de Ejderha Mızrağı Kitaplarının çoğunu çocuk masalı olarak düşünürüm ve Eddings in Tamuli ve Elenium üçlemesini daha oturaklı tarif ederim. Belki de kişiden kişiye değişen bir durumdur bilemedim. Hele hele Amber Yıllıklarının yanında hepsinin masal olduğunu düşünebilirim.Ölüm Kapısı,Yerdeniz,Zaman Çarkı,Kara Kule,Amber Yıllıkları hatta Gedik Savaşlarını okuduktan sonra David Eddings biraz yavan geliyor artık ama sende haklısın Eddings'in kitapları Althalaus'un Dönüşümü-Belgariad-Malloryan-Elenium-Tamuli olarak sıralandığı için son ikisinde biraz daha derinlik vardı.Ama Amber Yıllıkları konusunda sana tamamen katılıyorum bence hakettiği değerin %100 1'ini bile bulamamamış bir seridir.Politik fantazya gözdelerimden olduğu için Amber Yıllıklarından aldığım tat daha bi değişik daha bi güzeldi.Şimdi fantezi öğelerin daha az politik entrikalrın daha fazla olduğu Buz ve Ateşin Şarkısı Serisi'ndede umarım aynı tadı alırım.
Gönderen: dekadans - 19 Aralık 2011, 14:32:52
Eğer bilim-kurgu seviyorsanız ve bu kitabı henüz okumadıysanız, bence hemen kendinizi bir kitapçıya atın. Ya da internetten sipariş etmek için 2 kere düşünmeyin. Çok çok başarılı buldum. Detay vermek istemiyorum, çünkü yazmaya başlarsam sonuna kadar giderim :D
Şimdi Rüzgarın Adı ellerimin arasında. Çok hoş bir deneyim beni bekliyor gibi hissediyorum.
Gönderen: daifunka_vc - 24 Aralık 2011, 04:42:40
A Game of Thrones'u bitirdikten sonra diğer kitabı almaya gidene kadar geçecek olan sürede Yürüyen Şato'yu okumaya karar verdim ve dört beş bölüm kadar okudum. Öncelikle söylemeliyim ki okuması çok rahat bir kitap. Yalnız kitabı okurken hep çekilen anime film aklıma geliyor; karakterler, mekanlar vesaire hep anime doğrultusunda şekilleniyor. Pek şikayetçi değilim aslında; ancak önce kitabı okumak sonrasında Miyazaki'nin yorumunu görmek ve kendi hayalimde canlanan detaylarla karşılaştırmak daha güzel olurdu.
Aynısını okurken ben düşünmüştüm. Film kare kare akla geliyor ve başları birebir aynı olduğu için kendi kafamızda kurgulayamıyoruz.
Yine de şunu belirtmekte fayda var, kitap sonra animeye göre bir hayli değişiyor. Hele ki sonları epey farklı. Ama bence her iki son da ayrı ayrı güzeldi :).
Evet, okudukça çok değişti cidden. Kitabın özellikle son üçte birlik kısmını çok beğendiğimi söylemeliyim. Olayları birbirine çok güzel bağladığını düşünüyorum yazarın. (Aaa, çok tahmin edilebilir bu deyip kafamda tasarladıklarımın bir kısmını haddini bil dercesine yıkması da hoşuma gitmedi değil. :D)
Eh, bambaşka bir diyarda müthiş bir tatil yaptıktan sonra Westeros'un soğuk rüzgarlarına dönmenin vaktidir. :D
Gönderen: Cellox - 31 Aralık 2011, 21:03:13
A Game of Thrones'u bitirdikten sonra diğer kitabı almaya gidene kadar geçecek olan sürede Yürüyen Şato'yu okumaya karar verdim ve dört beş bölüm kadar okudum. Öncelikle söylemeliyim ki okuması çok rahat bir kitap. Yalnız kitabı okurken hep çekilen anime film aklıma geliyor; karakterler, mekanlar vesaire hep anime doğrultusunda şekilleniyor. Pek şikayetçi değilim aslında; ancak önce kitabı okumak sonrasında Miyazaki'nin yorumunu görmek ve kendi hayalimde canlanan detaylarla karşılaştırmak daha güzel olurdu.
Ups! Yorumu yeni gördüm. Yakın zamanda bitti ve aynı şey benim başıma da geldi. Aslında bu dizinin kitaba ne kadar iyi uyarlandığını gösteriyor. Bana kitapta artı olarak bir tek savaşları anlatan bölümler ve bir kaç özlü söz vardı gibi geldi.
Şuan okuduğum kitap; A Clash of the Kings. Kitap gerçekten muazzam. Aslında önce Silmarillion'u tekrar okuyacaktım ama dizinin 2. sezonu başlamadan aradan çıkarayım dedim. Birinci kitaba göre anlatım yönünden biraz farklı gibi geldi bana. Bir de çeviriden midir bilmiyorum ama cümlelerin bir kaçı düşük ve yazım yanlışları çok fazla. Hani binlerce bastıklarını bilmesem yayıncılığı arayıp söyleyeceğim. Mmmm, bir de şunu söyleyeyim birinci kitabı okumayıp sadece diziyi izleyen biri ikinci kitaba direk başlamaya kalkarsa yapamaz diye düşünüyorum. Küçük de olsa bazı ayrıntılar var kitapları birbirine bağlayan. Neyse genel olarak A Song of Ice and Fire serisi gerçekten sağlam.
Gönderen: Crawley - 01 Ocak 2012, 14:11:50
Şimdi de Kiralık Kılıçlar Serisi'nin 3.kitabı Artemis'in Yolu'nu okuyorum.
İlk kitabı Karanlığın Yolları Serisinin içinde okumuştum yıllar önce. Sonrasında Artemis ve Jarlaxle'ın başrolde olduğu bir seri olduğunu öğrendiğimde sevinmiş, çevrilmediği için de üzülmüştüm. Cadı Kralın Vaadi'nin görünce de almıştım direk almasına ama kitabı pek beğenmemiştim. Şimdi düşününce sanki tüm kitap dövüşlerden oluşuyor gibi geliyor. Neyse bir kaç gün öncede Artemis'in Yolu'nu aldım ve kitap güzel hatta baya güzel gidiyor şu an. Dövüş sahneleri daha anlaşılır ve güzel olmuş. Jarlaxle'ın planları falan, kitap olmuş baya. Umarım sonuna kadar böyle devam eder.
Gönderen: kahlan amnell - 02 Ocak 2012, 09:17:18
Yazarını Ayfer Kafkas ile karıştırdığım için almış olsam da, kitap son derece eğlenceli. Tek bir bölümden oluşan 480 sayfalık bir roman. 2-3 sayfada bir yeni bir karakter tanıtılıyor. Karadeniz kıyısında, sırtını denize vermiş (yani deniz cephesinde hiç penceresi olmayan - ki neden bu şekilde inşa edildiği kitabın ortalarına doğru, mimarın öyküsünün içinde anlatılıyor) bir akıl hastanesinin konferans salonunda başlayan kitap, karakterlerinin öykülerini birbirine bağlayarak tüm romnan boyunca kafanızı ara sıra karıştırsa da sizi hiç sıkmadan devam ediyor. Kitapta ilk kez adı geçen karakterler, mekanlar ve önemli nesneler kalın harflerle yazılarak dikkatinizi çekmesi sağlanıyor. Kitabın sonunda bir de dizin bölümü var, kafanız karıştığında bu başlıkların ilk geçtiği sayfalara bakarak hikayeye nasıl katıldıklarını hatırlayabilirsiniz. Kitaptan zevk alacağınız fikrindeyim.
Gönderen: okurgezer - 02 Ocak 2012, 11:35:47
Gönderen: syrio forel - 03 Ocak 2012, 21:22:12
Okumakta biraz geç kaldığım bir kitap oldu.Büyük Üstadın kitaplarından daha önce Yüzüklerin Efendisini , Silmarillion'u ve Güç Yüzüklerine Dair'i okumuştum.Aslına bakarsanız kitabın masal kitabı olduğunu duymuş biraz göz ardı etmiştim ve okuduktan sonra ne kadar büyük bir hata yaptığımı anladım.Sonuçta bu kitabı yüzyılın en iyi romanının yazarı yazmıştı.Kitap boyunca Bilbo ve 13 cüce arkadaşıyla maceradan maceraya koşuyoruz.Kitapta kimler yok ki; Hobbitler,cüceler,troller,elfler,goblinler,warglar,kartallar,örümcekler,Gollum,Beorn,Smaug ve tabiki Gri Gandalf.Özellikle karanlıkta bilmeceler bölümü çok etkileyiciydi ve orda bir efsanenein başlangıcına şahit olduk.
Uzun sözün kısası okunmalı ve okutturulmalı.
Gönderen: cigarette smoking man - 04 Ocak 2012, 05:53:25
kitaplar hakkinda anlatilacak bir sey yok yok sherlock holmes bildiginiz sherlock holmes. kadinlarin kiyafetlerinin kol bolumlerine bakip mesleklerini, adamlarin sapkasina bakip hayatlarini cikartan adam.
Gönderen: alkyone - 04 Ocak 2012, 16:31:00
Gönderen: gaye - 04 Ocak 2012, 17:43:30
süper bir kitap herkese tavsiye ederim bitirmek üzereyim ve artık yazarının bütün kitaplarını okumak istiyorum.
Gönderen: Rhonin - 04 Ocak 2012, 23:48:59
plato yayinlarindan sherlock holmes kitaplarini okuyorum. kitaplari toptan aldim ve basladim fakat bana gore tek sorun kitaplara verilen numaralarin kronolojik olarak verilmemis olmasi keske olaylari kronolojik sirayla verselerdi daha hos olurdu.
kitaplar hakkinda anlatilacak bir sey yok yok sherlock holmes bildiginiz sherlock holmes. kadinlarin kiyafetlerinin kol bolumlerine bakip mesleklerini, adamlarin sapkasina bakip hayatlarini cikartan adam.
Kitap okumayı sevmeme sebeb olan romanlardır.Aynı sorun bendede olmuştu,Kızıl Dosyadan başladım ve sonrası kafa karıştırıcıydı.
Bende Irvin Yalom dan Nietzsche Ağladığında'yı okuyorum pek fantastik olmasada.(Şiddetle tavsiye edilir.)
Gönderen: Demigod - 19 Ocak 2012, 12:44:07
Yazar: Murat Menteş
Diyebileceğim ilk şey şu olur: Anlatım gerçekten sıradışı.
Akıp giden vakit geçirmelik edebi değeri olamayan romanlar olur ya. Bu öyle değil. Hem akıp gidiyor hem de kitap bitene kadar kelime hazineniz bayağı doluyor. Okurken yazarın genelkültürüne hayran kaldım. Bölüm başlarındaki binbir çeşit yerden alıntılar da kitabı zenginleştirmiş.
Aralara alakasız bölümler de atmış ki itiraf edeyim o sayfaları yırtıp hemen olaya dönmek geldi içimden. Ama o bölümlerde bile güldürmeyi ve okuyucuyu kitaba çekmeyi başarmış.
Kitapta bol bol betimleme-benzetmeye başvurulmuş. Ama o ne benzetmeler. Gülmekten kırdı geçirdi. Aynı şekilde diyaloglarda da yazarın mizahi zekası göze çarpıyor. Hele karakterlere verdiği isimler öldürdü beni.
Belirli bir kronolojik sıra yok. Yazar ordan burdan dalıyor fakat en sonunda hepsini birbirine bağlamayı başarmış. Bu başta kafa karıştırıyor ama sonra taşlar yerine oturuyor.
Başta gereksiz gelen arkaplan karakterleri bir anda önemli rollere bürünüyor.
Ve de kitap buram buram kalite kokuyor.
Bu kitap beni Murat Menteş'e aşık etti diyebilirim.
Hemen alın okuyun derim.
Yazar şu an afilifilintalar.com (http://afilifilintalar.com) da yazmaya devam ediyor. Göz atmak isterseniz...
Gönderen: dekadans - 20 Ocak 2012, 11:05:32
Gönderen: Fırtınakıran - 20 Ocak 2012, 20:52:06
Arka kapağının en sonunda şöyle bir ifade yer alıyor: "Zihin kapasitesini zorlayan hayaller kurmayı hala sevenlere..."
İşte kitabın özeti bana göre bu cümleyle yapılmış oluyor. Kitabın konusunu okuduğumda bulmayı umduğum şeyden çok daha farklı bir şeyle karşılaştığımı söylemeliyim. Belki ilerleyen sayfalarda o beklediğim şeyi göreceğim, ancak umduğumu bulamamak bende bir hayalkırıklığı yaratmadı. Çünkü kitap o kadar yoğun ki, her sayfada öyle akılalmaz şeylere sorgulama getiriyor ki, şaşıp kalıyorsunuz.
Androjen(çift cinsiyetli) bir toplumda cinsellik, kışın ve buzulların hüküm sürdüğü bir gezegende soğuğun etkilediği kültür, savaştan uzaklık, ağırlık ve politika. Politika gerçekten ciddi bir yer tutuyor kitapta.
Kitap için tek kelimelik yorumum "yoğun" olacaktır, zira okurken sayısız fikir ve sorgulamayla sürüklendiğimi hissediyorum. Hatta yorumu bitirirken çok beğendiğim bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
"Bir erkek erkekliğinin dikkate alınmasını ister, bir kadın kadınlığının takdir edilmesini ister, bu dikkat ve takdir ne kadar örtülü, ne kadar dolaylı olsa da. Kış'ta böyle bir şey olmaz. Bir insan sadece insan olarak ele alınır ve değerlendirilir, ürkütücü bir deneyim bu."
Not: Kış, kitapta bahsedilen androjen ırka sahip gezegene başka dünyalarca verilen eski bir ad.
Gönderen: nursah41 - 29 Ocak 2012, 18:45:57
Gönderen: mit - 01 Şubat 2012, 13:40:24
Eğlenceli olmakla beraber bazı eksiklikleri olan bir kitap.
Conan yine bildiğimiz Conan. Kızdığında gözü hiçbir şeyi görmeyen, çelik gözlü, kuvvetli savaşçı... Kitabındaki maceraları da çizgi-romanlarını aratmayacak cinsten. Kara büyücülerden tutun da dudak uçuklatan yaratıklara kadar pek çok düşmanla karşılaşıyor ve çoğunu da kılıcından geçiriyor kahramanımız.
Kitabın başında da bizzat Howard tarafından kaleme alınan bir tarihçe var. 30 küsur sayfa süren bu tarihçeyi okumak ve yazarın nasıl bir dünya kurguladığını görmek gerçekten keyifli. Kitabın çevirisi de gayet başarılı, ki zaten Dost Körpe'den kötü bir şey beklemek haksızlık olur.
Tüm bu artılarının yanında bazı eksiklikleri de var maalesef. Kitapta fragman tadında ara bölümler mevcut. Olmuş bitmiş bir olayı hızla geçen ya da sonu olmayan bir maceranın başlangıcını anlatan kısımlar bunlar. Tam da ilginizi çekmeye başlamışken pat diye bitiveriyorlar ve sonunu hiç öğrenemiyorsunuz. Bu da kitapla aranızdaki bağı bir parça koparıyor.
Conan'ı ve kılıcını özleyenlere tavsiye ederim.
Gönderen: Neysis. - 01 Şubat 2012, 19:44:32
Efm çok tatlı, hoş, insanı böyle devamlı gülümseten bi eserdi ve çok güzeldi. Hani sıcacık romanlar olur ya, nolacağını, nasıl gelişeceğini değilde, insanlar mutlu olacaklar mı gerçekten diye bekleyerek okursunuz, öyle bi şey (: Marian Keyes'in tarzında yazan bir bayan bu da, onu da çok severdim zaten (: Tavsiye edilesi. (:
Bu akşam Tanrıça serisinin 3. kitabı olan Işık Tanrıçası'na başlıyorum bakalım o nasıl gidecek (:
Gönderen: hanne - 21 Şubat 2012, 20:44:22
Yunus emre hakkında okuyabileceğim en güzel eserlerden biri olduğunu düşünüyorum.Ben nadir şekilde bir kitabı ikinciye okurum üzerinden zaman geçmesi gerekir ama bu kitabı bitirince tekrar başlayabilirim. ^^
Gönderen: daifunka_vc - 28 Şubat 2012, 23:27:30
Bu kitabın en kuvvetli yönleri, çokça duyduğumuz ama yeni ortaya çıkan mükemmel karakterler, bu uzunlukta bir kitaba göre beklenmedik hızda gelişen olaylar ve mükemmel POV seçimleri olmuş. Şu ana kadar okuduğum kitapları arasında, serinin açık ara en iyi kitabı olduğunu söyleyebilirim. (Daha bitirmedim kitabı; ama şu saatten sonra kitabın herhangi bir düşüşe geçeceğini zannetmiyorum.) Hoş, belki bu kadar iyi özelliği bir arada bulundurması, 4. ve 5. kitabın daha zayıf kalmasına yol açmış gibi görünüyor.
Gönderen: Legend - 28 Şubat 2012, 23:43:42
Uzun ve yoğun bir okuma macerasından sonra aldığım için kendisini ve sınav zamanıda geldiği için elime aldığımdan beri kaplumbağa hızında oku(maya zorluyorum kendimi)yorum. Şu darboğazdan çıkıp, eski günlerime dönmeyi ve buraya daha çok mesaj atmaya can atıyorum ama martın sonuna kadar böyle maalesef benim için.
Kitaba gelirsek. Daha 85'te olan benim için olaylar yeni ısınıyor. Ama buraya kadar bilindik sıkıcı kitap başlarının aksine beni iyi getirdi. Yorumlarda sürükleyiciliğin gittikçe artacağını söyleniyor. Bende o girdaba doğru giderek yaklaşıyorum diyeyim.
Gönderen: zekican5 - 29 Şubat 2012, 12:55:07
Gönderen: LegalMc - 15 Mart 2012, 21:41:15
Kitabı birçok yerde gördüm, övüldüğünü duydum ve hemen edindim. Malesef beklediğimi bulamadım henüz kitapta. Gerçi ilk 160 sayfadan sonra -ne söylesem spoiler- bir şeyler oluyor, kitap hareketlenmeye başlamasa da nelerin savunulduğunu anlamaya başladım. Geçiş kısmı çok uzun sürmüş kısacası, daha kısa olabilirdi. Kitabı bitirince daha detaylı bir yorum yapacağım.
Gönderen: Bars Elsa - 15 Mart 2012, 23:36:12
Gönderen: ryuk - 16 Mart 2012, 22:21:21
Wasteland. Hoz comics tarafından 2010 yılında yayınlandı. Geçen sene elime geçmişti ve bu kaçıncı okuyuşum kim bilir. Harika bir post-apocalyptic senaryo; içinde metafizik öğeler de barındırıyor. Sanırım okuyucu tarafından değeri anlaşılamadı ki 2. sayısını hiç basmadılar.
Gönderen: zekican5 - 17 Mart 2012, 23:29:56
Gönderen: minrand - 21 Mart 2012, 16:32:52
Kitap Diskdünya serisinin ilk kitabı. Kitap hakkında söylenebilecek çok fazla şey var ama benim ilk
söyleyeceğim şey kesinlikle kendine özgü bir tarzı olduğu. Zaten bir kaplumbağanın üzerindeki 4 filin sırtına tepsi şeklinde yerleştirilmiş bir dünyadan bahsediyoruz sanırım kitaptan orijinal bir şeyler beklemek çok da anormal değil.
Kitapta bir fantastik kurguda olması beklenen neredeyse herşey var. Tanrılar ejderhalar, kahramanlar, büyücüler, dilenciler loncası, katiller loncası... Şöyle ufak farklılıklar var yalnız. Diskdünya'da tanrılar olayların nasıl gelişeceğine karar vermek için zar atarlar ve boş zamanlarında da ateistlerin camlarını kırarlar. Ejderhalar yalnızca siz onların var olduğuna inanırsanız var olurlar.Bu dünyadaki büyücülerin en büyük amacı diskdünyanın üzerinde durduğu kaplumbağa olan A'Tuin'in cinsiyetini belirlemektir, çünkü bu bilgi dünyanın kaderini yakından ilgilendirir. Ve de büyücüler Görünmez Ünüversite'de eğitim alırlar. Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi Diskdünya bilindik fantastik evrenlerden birazcık daha farklı bir dünya.
Büyünün Rengi fantastik kurgu ve mizahın mükemmel bir karışımı. Kitabı fantastik kurgu eserinden ziyade fantastik kurgu parodisi olarak da görmek mümkün. Kitap boyunca genel olarak fantastik kurgu klişeleri tiye alınıyor zaten. Yazarın mizahi yönünün çok kuvvetli olduğu bir gerçek ama kitap salt komedi demek yazara ve kitaba haksızlık olur. Kitapta yer yer çok ince politik-kültürel-dini göndermeler de mevcut. Ayrıca diyaloglar sizi çoğu zaman kahkahalara boğsa bile uzun uzun düşünmenize sebep olan diyaloglar da mevcut. Hepsinden öte yazarın hayalgücü ve alışılmışın dışındaki düşünce tarzı kitabı değerli kılıyor. Yazar alışılmış kalıpların dışında düşün "think outside the box" sözünü benimsemiş hatta yaşam mottosu haline getirmiş bence. Hiç sorgulamadan kabul edilen fikirlerin sorgulanması, o fikirleri temel alan sistemlerin yıkılıp yerine yeni sistemlerin kurulması kitaba değer katan başka bir etmen.
Kitap Ankh-Morpork şehrine İkiçiçek isimli Karşıağırlık Kıtası'ndan bir turistin gelmesiyle başlıyor. İkiçiçek yaşadığı kıtada canı sıkılmış bir risk hesaplayıcısı ya da Diskdünya'da bilinen şekliyle skortacıdır. Bir gün Diskdünya'nın efsanevi güzelliklerini görmek ve sıkıcı hayatını biraz olsun renklendirmek adına dünyayı dolaşmaya karar verir. İkiçiçek yolculuğunun başında Rincewind isimli büyücüyle karşılaşır ve onu seyahat
rehberi olarak tutar. Her ne kadar turizm ve turist kavramları (Rincewind turist sözcüğünün gerizekalı anlamına geldiğini düşünmektedir) Ankh-Morpork şehrine yeni olsa bile Rincewind çok iyi bir ücret
karşılığında seyahat rehberi olmayı kabul eder ve olaylar gelişir. Büyünün Rengi, Rincewind ve İkiçiçek'in başından geçen birbirinden bağımsız diyebileceğimiz 4 hikayeden oluşuyor.
Kitabın dili çok akıcı, kitabın inceliği ve hikayenin sürükleyiciliği bununla birleşince kitap bir çırpıda bitiyor zaten. Yazar ayrıca diyalog yazma konusunda çok başarılı, doğuştan korkak Rincewind ile aşırı iyimser İkiçiçek'in diyalogları ayrı bir güzel. Karakterlere gelince yazar yan karakterler için hiç çaba sarfetmemiş kendisine bir savaşçı lazım olduğunda hemen klişe bir savaşçıyla işini halletmiş. Özetle yan karakterler de genellikle fantastik kurgu stereotiplerini kullanılmış. Ama ana karakterler de durum tamamen farklı. Rincewind karakteri çok başarılı ve iyi kurgulanmış bir protagonist. Kendisi karşılaştığım en sıradışı büyücülerden biri, gerçi büyü yapamadığı daha doğrusu bildiği tek bir büyü olduğu gerçeğini göz önüne alırsak bu durum çok şaşırtıcı değil sanırım. Yan karakterlerden ölüm de çok fazla gözükmemesine rağmen beni etkileyen bir diğer karakter.
Kitabın olumsuz yönlerine gelince kitabın içine girmek çok kolay değil. Kitabın başlarında çok fazla kişi,şehir,kavram öğrenmeye çelışıyoruz ve bu durum okuyucunun işini biraz zorlaştırıyor. Kitabın sıradışı tarzını da düşününce kitabın başlarında bir kaç kez kitabı bırakma fikri akla geliyor. Daha önce söylediğim gibi yan karakterler üzerinde fazla durulmamış. Bir de şöyle bir durum var kitapta. Herhangi bir anda belirli bir sebebi yokken ya da okuyucuya hiç ipucu verilmeden rastgele bir şey olabilir ve hikayenin akışı tamamen değişebilir. Yani tutarlı bir olay örgüsü yok kitapta, "Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi" ile benzerlik gösteriyor bu açıdan biraz. Fakat bu durum bir eksiklikten ziyade tarz meselesi bence ama niyeyse buraya yazdım. Ayrıca yazar bazen İngilizce kelime oyunları kullanarak espiri yaptığından çeviri okurken bazı espriler arada kayboluyor ne yazık ki.
Serinin şu ana kadar yazılmış 39 kitabı var ve bunların 13'ü Türkçe'ye çevrilmiş durumda. Böyle uzun soluklu bir seriye başlama kararı çok kolay verilemese de Diskdünya'ya en azından bir-iki kitabına şans vermek gerekiyor bence.
Gönderen: Kaze - 23 Mart 2012, 00:10:23
Matheson'ın 1954'te kaleme aldığı, şimdiye dek 3 kez sinemaya uyarlanmış, Türkçede 3 defa farklı isimlerde basılmış (Hepimiz Vampiriz / 1972, Gecenin Konukları / 2000, Ben Efsane 2003) kimilerine göre Korku/Gerilim, kimilerine göre Bilimkurgu baş yapıtı.
Robert Neville haçı vampirin yüzüne tutar fakat vampir korkmak şöyle dursun, pis pis güler kendisine. Haç her daim işe yaramamaktadır, önceleri buna bir anlam veremez fakat sonunda bulur, "Her vampir Hristiyan değildir."
Kitap bu ve bunun gibi vampirlere dair pek çok tez öne sürüyor ve Robert Neville vampirlere karşı genel inanışları belli bir mantığa oturtarak hayatta kalma şansını arttırmaya çabalıyor.
Kitabın korku/gerilim türüne ait olduğunu düşünmüyorum. Nitekim okuma fırsatı bulursanız kitabın içinde daha çok bir adamın zihinsel bunalımları, yalıtılmışlığın ve yalnızlığın boyutlarının bir kıyamet sonrası dönemi arka planında okuyucuya aktarıldığını göreceksiniz.
Türkçe baskılarının hiç birisinin baskısı mevcut değil fakat "Gecenin Konukları" ve "Hepimiz Vampiriz" adlarıyla yapılmış baskılarını sahaflarda bulmak mümkün.
Gönderen: Fırtınakıran - 30 Mart 2012, 18:15:10
Philip K.Dick'ten Alfred Bester'a kadar birçok bilimkurgu ustasının anti-militarist öyküler yazdığı ilginç bir hikaye kitabı. Ancak benim bunu yazma nedenim kitabı bitirmeye yaklaşırken karşılaştığım bir öykü oldu.
Katherine MacLean ve Tom Condit'in yazmış olduğu "Anlaşmak Kolay Değil" adlı öyküsünde bir araştırma gemisinin adı Kemal Atatürk o.O. Hatta çevirmenler not düşmüş: bu yazarların seçtiği isimdir, çeviride eklenmemiştir diye. Daha da ilginci, telepatlarla dolu bu gemiye köleleştirmek için saldıran bir imparatorluk var. Bu nokta da durup yazar adlarını kontrol ettim. Sevineyim mi, şaşırayım mı, yoksa şüphe mi edeyim bilemedim.
Gönderen: minrand - 10 Mayıs 2012, 12:14:06
Kitabın arka kapak yazısı şöyle:
Gerçek bir adam - gerçek olarak bildiğimiz her açıdan gerçek bir adam - kendini birden dünyadan soyutlanmış ve varolması mümkün olmayan bir fiziksel duruma sokulmuş bulur. Seslerin aroması, kokuların rengi ve derinliği, görüntülerin dokusu, dokunuşların ses perdesi ve ses rengi vardır. O yere getirilmesinin sebebinin bir kahraman olarak kendi dünyasını temsil etmek olduğunu söyler bedeni olmayan bir ses. Başka dünyadan bir kahramana karşı ölümüne, teke tek cenge tutuşmak zorundadır. Eğer yenilirse ölecektir ve kendi dünyası - gerçek dünya - yok edilecektir. Çünkü o takdirde kendi dünyası hayatta kalmak için gerekli, içten gelen kuvveti haiz değil demektir.
Adam, kendisine söylenenin doğru olduğunu kabul etmeyi reddeder. Ya bir düş ya da bir sanrı gördüğünü iddia eder ve gerçek bir tehlikenin olmadığı, sahte bir ölümüne dövüşe girmeyi reddeder. Bu görünürdeki duruma inanmamaya son derece kararlıdır ve diğer dünyanın kahramanı tarafından saldırıya uğradığında dahi kendini savunmaz.
Soru: Adamın davranışı cesurca mıdır, yoksa korkakça mı? İşte bu, ahlakın temel sorunudur.
Ahlakmış! diye kendi kendine hırıldadı Covenant. Lanet olsun, kim uyduruyor bunları?
Kitap hakkında söylenmesi gereken ilk şey, Thomas Covenant'ın yani serimizin baş karekterinin gayet başarılı kurgulanmış bir anti-kahraman olduğu. Belki kendisi bir Elric (bkz:Elric Destanı) değil ama favori anti-kahramanlarımdan biri olmaya aday şu anda. Bu tarz bir tahmin yapmak zor ve bazen çok isabetsiz sonuçlar da ortaya çıkabiliyor ama eğer Elric Destanı'nı sevdiyseniz bu kitabı(seriyi) da sevme ihtimaliniz bir hayli yüksek bence.
Covenant en hafif tabirle geçinilmesi zor bir insan. Sanırım kendisini bencil, korkak, nankör, rezil bir adam olarak betimlemekte mümkün. Eğer kendisinin güçlü bir savaşçı olduğunu düşünüyorsanız durum tam olarak öyle de değil. Kendisi zayıf, güçsüz, hasta ve hastalığının izin verdiği ölçüde de zalim birisi. Kendisi aptal değil ama çok zeki olduğu da söylenemez.
Karakterimizin böyle şekillenmesinin sebebi diyebileceğimiz ya da onun neden böyle bir insan olduğunu anlamamıza yardım edebilecek bir durum var. Thomas Covenant bizim dünyamızda lepra denilen çoğunluğun ise cüzzam olarak bildiği hastalıktan muzdarip. Burda biraz duraklayıp cüzzam hakkında konuşmak gerekiyor sanırım. Çünkü yazarımızın da dediği gibi eğer bir kez bu hastalığa yakalanırsanız cüzzam sizin tek gerçekliğiniz olur ve hayatınızın sonuna kadar geriye kalan her şey ikinci plandadır. Karakteri anlayabilmek için bu hastalığı anlamak gerekiyor bence. Cüzzamı da sanırım en iyi anlatabilecek insanlardan birisi Stephen Donaldson bu sebeple kitaptan alıntı yapıyorum.
Cüzzam insanlığın tüm dertleri arasında en anlaşılmaz olanıdır. O bir sırdır tıpkı canlı ve cansız nesneler arasındaki ince ayrım gibi bir sır. Tabii ki hastalık hakkında bildiğimiz şeyler var ; ölümcül değildir, alışageldik türden bir bulaşıcılığı yoktur, çoğu zaman uzuvlardaki ve göz korneasındaki sinirleri yok ederek etkiler. Çoğunlukla sakatlıklar yaratır; çünkü bedenin hissederek ve acıya tepki vererek kendini koruma yetisini etkisizleştirir; bu ileride tümüyle sakatlıkla, yüzün, kolların ve bacakların biçiminin had safhada bozulmasıyla , körlükle sonuçlanabilir; ve geri dönüşü yoktur, çünkü ölmüş sinir hücreleri yenilenemez. Antibiyotik kullanımıyla gerçekleşen uygun bir tedavinin hastalığın yayılımını durdurabildiğini ve sinirlerdeki kötüye gidişin bir kez önüne geçildikten sonra uygun ilaç kullanımı ve tedaviyle hastanın kalan yaşamı boyunca hastalığı kontrol altında tutabildiğini biliyoruz. Bilmediğimiz şey ise belli kişilerin hastalığı neden ve nasıl kaptığı. Kanıtlayabildiğimiz kadarı ile, hiçbir neden olmadan bir anda ortaya çıkıyor. Ve bir kere bulaştı mı şifa bulmak için umutlanamazsınız.
Hastaların çektiği inanılmaz acılar bir yana hastalığın bir de psikolojik yanı var ki sanırım hastalığın en çok korkulan illetlerden biri olmasının sebebi psikolojik etkileri. Cüzzamlı olmak demek toplumdan izole edimektir; aslında lanetlenmek demektir. Cüzzamlı hastalar uzun yıllar yaşayabilir ama hastalığın ilerlemesiyle birlikte artan sakatlıkları yüzünden çoğu zaman kendi kendilerine bakamazlar. Bu durum cüzzamlıların dışlanmışlıklarını daha çarpıcı hale getiriyor. Cüzzamlıların dışlamasının çeşitli nedenleri var tabi. İlk ve en çarpıcı olanı cüzzamlıların deforme olmuş vücutlarının çirkinlikleri ve vucutlarından yayılan dayanılmaz nahoş kokular. İkinci neden ise hastalığın sebebi ve de bulaşıcı olup olmadığının bilinmemesinin yarattığı o büyük gizem. İnsan bilmediği(anlayamadağı) şeyden korkar denilir ve cüzzam da bu duruma bir istisna değil ne yazık ki. Özellikle Ortaçağ'da hastalığın sebebinin ve tedavisinin bulunamayışından ötürü cüzzamın bir çeşit ceza olduğu inanışı oldukça yaygınmış. Tanrının gazabı, içimizdeki sapkınlığın dışa vurumu ve de ahlaki yozlaşma en popüler cüzzam nedenleri olarak biliniyormuş bu dönemde. Kesin olan ve ne yazık ki değişmeyen tek gerçek ise cüzzamlı olmanın çoğu zaman ölene kadar süren bir yalnızlığa mahkum olmak anlamına geldiği.
Kitaba ve karakterimize geri dönecek olursak Thomas Covenant bizim dünyamızda başarılı, evli, çocuklu bir yazardır. Bir gün elinde bir gariplik olduğunu farkedip hastaneye gider ve orda cüzzamlı olduğunu öğrenir. Daha sonra eşi onu terkeder, toplum tarafından dışlanır ve bir gün tam kendisine araba çarpacakken yere düşer ve uyandığında Diyar denilen ve bizim dünyamızdan olabildiğince farklı bir dünyada uyanır. Sonradan Diyar'ın ezeli düşmanı olduğunu öğreneceğimiz Lord Foul(Habis Efendi) kendisine bir çeşit şampiyon olduğunu ve Diyar'ın kaderini belirleyecek bir savaşta ölümüne dövüşmek zorunda kalacağını söyler. Sonrasında Diyar'ın efendilerine kendisinden bir mesaj iletmesi için İnançsız'ı gönderir ve olaylar gelişir.
Kapak yazısında da dendiği gibi her mantıklı insan gibi Thomas Covenant böyle bir durumun mümkün olmadığını düşünür ve kendisini bir rüyada olduğunu inandırır. Bu mekanın gerçek olduğuna inanmaz çünkü hastalığı mucizevi bir şekilde iyileşmiştir ve bunun imkansız olduğunu bildiğinden bir çeşit halüsinasyon gördüğünden neredeyse emindir. Rüyanın sonunu getirmenin tek yolunun rüyayı yaşamak olduğunu düşünür ve görevi kabul eder. Buradan sonra klasik bir epik fantazi tadında ilerliyor kitap. Thomas Covenant görevini yerine getirmeye çalışırken Diyar'ı boydan boya geçmek zorunda kalır, yeni müttefiklerle tanışıp, maceralar yaşar... Gerçi Thomas Covenant sayesinde bu kısımlar da alışılagelmişin oldukça dışında geçiyor. Diyar bir nevi inancın ve umudun vücut bulmuş hali ve Diyar'daki insanlar da barışçıl, dürüst, yardımsever insanlar. Bu topluluğun arasına İnançsız Thomas Covenant'ı saldığınız zaman okuması oldukça eğlendirici sahneler ortaya çıkıyor. Gerçi kitabı Covenant'ın gözünden takip ettiğimiz için kitabın genellikle depresif bir havası olduğunu belirtmekte fayda var.
Diyar hakkında biraz daha bahsedilmeyi hakeden bir kaç ayrıntı var.Yazarın yarattığı Diyar denilen dünya oldukça başarılı. Kitaptaki büyü sistemine gelince şimdilik ilginç diyeyim ama umut vadeden bir yapı var. Gerçi biraz daha ayrıntılı işlenseymiş daha güzel olabilirmiş sanki. İnşallah serinin devam kitaplarında biraz daha açar bu mevzuyu. Sonra Diyar'da yaşayan devler var. Bana biraz entleri hatırlattılar nedense ama kendilerini çok sevdim en azından Köpükizci isimli devi. Bir de kanbekçileri, Ra-erleri ve Ranyhynlar var tabi ama onları da siz okuyunca görürsünüz artık. Sadece şunu söyleyip geçeyim kanbekçilerine hayran olmamak çok zor.
Şöyle toparlayayım fazla uzadı sanki mesaj. Thomas Covenant'ı dolayısıyla Diyardaki Bela'yı ya çok seveceksiniz ya da nefret edeceksiniz arada kalmak biraz zor gibi. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirm ki kendisi türün yazılmış en gerçekçi karakterlerinden birisi. Kitap bir baş yapıt olmayabilir ama ortalamanın çok üzerinde bir eser bence. Vaktinizi ayırmaya değer olduğunu düşünüyorum en azından. Son olarak aşağıya kitaptan benim çok hoşuma giden iki pasaj koyuyorum belki ilginizi çeker. (spoiler içermez ama yine de spoiler kutucuğuna koyuyorum)
Spoiler: Göster
Spoiler: Göster
Gönderen: Buzmavisi - 10 Mayıs 2012, 13:53:12
Uzun süren araştırmalarla ve uğraşlarla yazılan bir roman olduğunu düşünsem de benim için daha çok entrikalarla dolu brezilya dizilerini andırmaya başlamıştı romanın sonlarına doğru. Geçen ortam, doğa, dünya vs... bunlar dışında insanların karakter yapıları bu dizilerdeki insanlar gibi: Acımasız, kendisinden başkasını düşünmeyen, seks ve cinselliği ön planda tutan, entrikacılar...
Ve bu kitapta beni tek çeken şey şu oldu: fantastik bir doğa ve yeni bir dünya. Bunun dışında, karakterler çok iç karartıcıydı, biraz da mide bulandırıcı olmaya başlamıştı ensest ilişkiler ve diğer şeyler.
İkinci kitabı henüz okumadım. Umarım bu karamsarlık ve karakterlerin iç karartıcılığı ikinci kitapta biraz olsun daha düzelecektir.
Gönderen: Elijah - 12 Mayıs 2012, 23:36:11
Ben Buz ve Ateş'in şarkısı serisinin ilk kitabını okudum.
Uzun süren araştırmalarla ve uğraşlarla yazılan bir roman olduğunu düşünsem de benim için daha çok entrikalarla dolu brezilya dizilerini andırmaya başlamıştı romanın sonlarına doğru. Geçen ortam, doğa, dünya vs... bunlar dışında insanların karakter yapıları bu dizilerdeki insanlar gibi: Acımasız, kendisinden başkasını düşünmeyen, seks ve cinselliği ön planda tutan, entrikacılar...
Ve bu kitapta beni tek çeken şey şu oldu: fantastik bir doğa ve yeni bir dünya. Bunun dışında, karakterler çok iç karartıcıydı, biraz da mide bulandırıcı olmaya başlamıştı ensest ilişkiler ve diğer şeyler.
İkinci kitabı henüz okumadım. Umarım bu karamsarlık ve karakterlerin iç karartıcılığı ikinci kitapta biraz olsun daha düzelecektir.
Aslında kitabın entrikalarla, ensest ilişkilerle ve karamsar karakterlerle dolu olmasının sebebi, yazarın kendisinin de belirttiği gibi tarihi gerçekleri ve fantastikliği harmanlamış olmasıdır. Yani bir nevi amacı okuyucuya gerçekleri fantastik bir evrende sunmaya çalışmasıdır. Zaten biraz tarihin saklı kalmış yanlarını kurcalarsak, orada da kitaptaki iğrençlikleri ve acımasız karakterleri bulabiliriz. Bu yüzden serinin diğer kitaplarında da iğrençlikler pek azalmıyor, aksine yazar dozajı biraz daha arttırıyor.
Gönderen: emuk - 13 Mayıs 2012, 00:49:26
Kitapta eleştirilebilecek hiç bir yan yok. Mükemmel.
Hadi belki de biraz var; ama buna eleştiri denemez:
Dostoyevski'nin kitaplarında (şu ana kadar 4 tane falan okudum) kadınlar hep kudretli oluyor, erkeklerse yerlerde. Çoğu zaman denge sağlanmış olsa da bazen bu hafiften göze batıyor; fakat dediğim gibi bu sorun denebilecek kadar bile büyük bir yer kaplamıyor benim aklımda. Sadece ufak bir 'farkına varış'.
Gönderen: zekican5 - 13 Mayıs 2012, 09:55:19
Budala- DostoyevskiRus Edebiyatını çok sevmesem de Dostoyevskinin yeri ayrıdır bende.Neredeyse bütün eserlerini okudum ve söylediğin gibi mükemmele yakın hepside.Bir başka yanıda kitaplarındaki çizginin hiç bir zaman değişmemesi.(Senin bahsettiğin kadın konusuda buna dahil) İstikrarını hiçbir eserinde bozmamıştır. Budala da gerçekten en sevdiğim eserlerinden birisi.Herkeze okumasını tavsiye ederim ;)
Kitapta eleştirilebilecek hiç bir yan yok. Mükemmel.
Hadi belki de biraz var; ama buna eleştiri denemez:
Dostoyevski'nin kitaplarında (şu ana kadar 4 tane falan okudum) kadınlar hep kudretli oluyor, erkeklerse yerlerde. Çoğu zaman denge sağlanmış olsa da bazen bu hafiften göze batıyor; fakat dediğim gibi bu sorun denebilecek kadar bile büyük bir yer kaplamıyor benim aklımda. Sadece ufak bir 'farkına varış'.
Gönderen: Legend - 18 Mayıs 2012, 22:50:21
Serhan Vural'ın ayni forumumuzdaki adıyla saygıdeğer Buzmavisi'nin yazdığı bu kitabı yeni bitirdim. Güzeldi.
Özellikle isimlendirme çok başarılı ne kadar Vaiz Recep , Sahir Mert , Sehhar Ekrem , İlayda vs. bazı isimler biraz abartıya kaçsa da o kadar mitolojimize ait resmen elekten geçirilmiş isimler var ki çok hoşuma gitti. Bazı örnekler vermek istiyorum; Mesela Azilerin ismi aslında bizim mitlerimizde bulunan tanrılar. Kara'Han keza öyle bir tanrımızda var diye hatırlıyorum. Türk mitolojisini kitaba böyle işlemesiyle takdirimi kazandı kitap.
Bunun dışında kitabın gayet sürükleyici bir konusu var ve dili de gayet akıcı kendini okutuyor. Fakat konusu biraz klasik. Yani ilk 100 sayfadan sonra kitap tamamen tahmin edilebilir bir hal alıyor bu da heyecanı biraz kısıyor açıkçası.
Bunun dışında büyü sistemini özellikle Vasiyet olayını gerçekten çok beğendiğimi söyleyebilirim.
İlk kitabını yayınlatan bir fantastik yazarın nasıl zorluklar çektiğini hepimiz az çok biliyoruz zaten ne kadar küçük bir tanıtım sorunu yaşansa da bu kitabı tavsiye ederim.
Gönderen: - 25 Mayıs 2012, 10:28:03
Korkmak isteyenler okusun derim.
Gönderen: kadri kerem - 29 Mayıs 2012, 15:30:07
Frida ise olağanüstü bir kadın üzerine yazılmış, mükemmel bir kitap. Herkese tavsiye ederim. Eser ressam Frida'yı değil, acımasız hayatın karşısında dimdik ayakta kalabilen güçlü bir kadını anlatıyor.
Gönderen: kadri kerem - 31 Mayıs 2012, 01:58:47
Gönderen: daifunka_vc - 01 Haziran 2012, 23:23:08
Öncelikle söylemek istediğim, bu kitabın etraftan gelen tepkilere bakarak ecnebi tabiriyle biraz ‘underrated’ kalmış olduğu. Evet, üçüncü kitapla beraber bu kitaptan beklenenlerin tavan yapacağını kestirmek pek de güç değil. Hatta üzerine 5 yıl ben de beklesem kitaba çemkirenlerden biri de ben olabilirdim muhtemelen. Fakat, bazı yerlerde gördüğüm kadar yerin dibine sokulmayı kesinlikle hak etmediğine inanıyorum.
Üçüncü kitabı ve önceki kitapları kaliteli yapan mekaniklere bakacak olursak en etkili olanlarının dur durak bilmeyen, entrikalarla güçlendirilmiş aksiyon ve çok sayıda dönüm noktasına sahip olay örgüsü olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle üçüncü kitapla beraber bu durum tavan yapmıştı. Evet, entrikalar bu kitapta da kaldığı yerden devam ediyor (Hatta resmen entrikalara boğuluyorsunuz, 7’den 70’e herkes birbirinin ardından iş çevirmeye başlamış. :D ); fakat o eski hareketliliği beklemeyin diyebilirim. Politik oyunları seven birisi olarak benim için çok da olumsuz bir durum yoktu ortada; ancak herkes için bu durumun aynı olmayacağı aşikar.
A Feast For Crows daha çok bir geçiş kitabı gibi olmuş. A Storm of Swords’le beraber bir çok hikaye örgüsü ara bir sona bağlanmış gibiydi. Üçüncü kitabı bir çağın kapanması gibi düşünürsek bu kitabın da yeni bir çağın başlangıcındaki o geçiş dönemini anlattığını söyleyebilirim. Satır aralarını iyi okuyanlar, bu kitabın çok önemli olayların başlangıcına mükemmel bir zemin hazırladığını göreceklerdir. Tahminim odur ki ileride seri bir sona vardığında, bu kitabı yerin dibine sokan çoğu okur dönüp ‘Lan aslında bu kitap da çok iyiymiş be.’ tarzında üç beş kelamda bulunacaktır. :)
Bu bölümün hoşuma giden yönlerinden biri de Westeros'un, tarihi (daha çok, aileler arasındaki ilişkilerin biraz daha aydınlatılması), şimdiye kadar gözden ırak kalmış yerlere dair irili ufaklı kesitler ve adı çok duyulan ama göremediğimiz karakterlerin de teşrif etmesiyle beraber daha da zenginleşmesi oldu. Dorne, Oldtown ve Citadel, Braavos ve Iron Islands gibi yerlerin de gelişmelere ön saflardan katılmaya başlaması ve beraberlerinde getirdiği karakterlerle birlikte seriden aldığım zevk katlandı da durdu. :D
Kitabın bana göre en eksik kalan yönü ise POV seçimleriydi. Kitapta Jon, Tyrion, Bran, Daenerys ve onlar kadar önemli bir çok karakterin gözünden gördüğümüz bir bölüm maalesef yok. Bunun sebebi de 3. kitapla beraber devasa boyutlara ulaşan mekan sayısı, karakter bolluğu (Bu kitapta da büyümeye devam ediyor pek tabii ki. :D) ve her biri için ayrı ayrı anlatılması gereken hikayeleri. Durum böyle olunca yazar zor bir seçim yapmak zorunda kalmış ve hikayeyi kronolojik olarak bölmek yerine coğrafik olarak bölmeyi seçmiş diyebiliriz. (Kronoloji 5. Kitabın ikinci yarısında yeniden düzene biniyor bu arada.)
Neyse. Uzun lafın kısası A Feast for Crows serinin diğer kitaplarının gösterişli güzelliğinden ziyade daha sade bir güzelliğe sahip. Sadece biraz daha dikkatli okunması gerekiyor.
Gönderen: syrio forel - 02 Haziran 2012, 21:04:04
A Feast for Crows - G.R.R. Martin
Neyse. Uzun lafın kısası A Feast for Crows serinin diğer kitaplarının gösterişli güzelliğinden ziyade daha sade bir güzelliğe sahip. Sadece biraz daha dikkatli okunması gerekiyor.
Bu kitap hakkında orjinalinden okuyan arkadaşlara tam böyle bir soru yöneltmeyi düşünüyordum ki bu yorum biraz da olsa içimi rahatlattı.3.Kitabın sonlarına yaklaşırken 4. ve 5.kitap hakkında internetten birşeyler öğreneyim dedim ve çoğu kişinin beklediğini bulamadığını ve ciddi şekilde sıkıldığını okudum.Hatta GRMM'nin işin kontrolünü kaybettiğini ve toparlayamayacağını bile söyleyenler vardı.
Jon,Tyrion,Bran olmadan okumak biraz zor olacak ama politik entirikalar ve arkadan iş çevirmeler beni de oldukça heyecanladıran ve havaya sokan olaylar.Umarım POV'lar arasında Arya vardır.Ondan bari bir kitap boyunca mahkum kalmayız.
Gönderen: emuk - 02 Haziran 2012, 21:14:48
Hepsini okumadım -Jon, Tyrion, Bran lafı geçtikten sonra- ama umarım gördüğüm yer spoiler değildir, yoksa çok kırılırım. Eğer öyleyse lütfen spoiler kutusu içine al.A Feast for Crows - G.R.R. Martin
Neyse. Uzun lafın kısası A Feast for Crows serinin diğer kitaplarının gösterişli güzelliğinden ziyade daha sade bir güzelliğe sahip. Sadece biraz daha dikkatli okunması gerekiyor.
Bu kitap hakkında orjinalinden okuyan arkadaşlara tam böyle bir soru yöneltmeyi düşünüyordum ki bu yorum biraz da olsa içimi rahatlattı.3.Kitabın sonlarına yaklaşırken 4. ve 5.kitap hakkında internetten birşeyler öğreneyim dedim ve çoğu kişinin beklediğini bulamadığını ve ciddi şekilde sıkıldığını okudum.Hatta GRMM'nin işin kontrolünü kaybettiğini ve toparlayamayacağını bile söyleyenler vardı.
Jon,Tyrion,Bran olmadan okumak biraz zor olacak ama politik entirikalar ve arkadan iş çevirmeler beni de oldukça heyecanladıran ve havaya sokan olaylar.Umarım POV'lar arasında Arya vardır.Ondan bari bir kitap boyunca mahkum kalmayız.
Gönderen: syrio forel - 02 Haziran 2012, 21:24:14
Değerli Arkadaşım burada spoiler falan yok.Kimsenin zevkini mahvetmek istemeyiz.Benim söylediklerimin aynısı yukarıdaki yorumda da var.Hepsini okumadım -Jon, Tyrion, Bran lafı geçtikten sonra- ama umarım gördüğüm yer spoiler değildir, yoksa çok kırılırım. Eğer öyleyse lütfen spoiler kutusu içine al.A Feast for Crows - G.R.R. Martin
Neyse. Uzun lafın kısası A Feast for Crows serinin diğer kitaplarının gösterişli güzelliğinden ziyade daha sade bir güzelliğe sahip. Sadece biraz daha dikkatli okunması gerekiyor.
Bu kitap hakkında orjinalinden okuyan arkadaşlara tam böyle bir soru yöneltmeyi düşünüyordum ki bu yorum biraz da olsa içimi rahatlattı.3.Kitabın sonlarına yaklaşırken 4. ve 5.kitap hakkında internetten birşeyler öğreneyim dedim ve çoğu kişinin beklediğini bulamadığını ve ciddi şekilde sıkıldığını okudum.Hatta GRMM'nin işin kontrolünü kaybettiğini ve toparlayamayacağını bile söyleyenler vardı.
Jon,Tyrion,Bran olmadan okumak biraz zor olacak ama politik entirikalar ve arkadan iş çevirmeler beni de oldukça heyecanladıran ve havaya sokan olaylar.Umarım POV'lar arasında Arya vardır.Ondan bari bir kitap boyunca mahkum kalmayız.
Gönderen: daifunka_vc - 04 Haziran 2012, 01:07:24
A Feast for Crows - G.R.R. Martin
Neyse. Uzun lafın kısası A Feast for Crows serinin diğer kitaplarının gösterişli güzelliğinden ziyade daha sade bir güzelliğe sahip. Sadece biraz daha dikkatli okunması gerekiyor.
Bu kitap hakkında orjinalinden okuyan arkadaşlara tam böyle bir soru yöneltmeyi düşünüyordum ki bu yorum biraz da olsa içimi rahatlattı.3.Kitabın sonlarına yaklaşırken 4. ve 5.kitap hakkında internetten birşeyler öğreneyim dedim ve çoğu kişinin beklediğini bulamadığını ve ciddi şekilde sıkıldığını okudum.Hatta GRMM'nin işin kontrolünü kaybettiğini ve toparlayamayacağını bile söyleyenler vardı.
Beklentilerin gerçekçi olması lazım. Hani, sonuçta 3. kitabın sonunda olanlardan sonra ne gibi şeyler beklenebilirdi diye düşünürken ipin ucunu kaçırmamak gerekiyor. Yoksa hayal kırıklığına uğratma potansiyeli çok yüksek bir kitap, ona diyecek pek bir lafım yok.
Bir de diğer insanlar için en büyük sıkıntı 3 ve 5. kitaplar arasında yaklaşık 11 sene beklemiş olmaları. O da apayrı bir konu tabii ki.
Toparlayamamak mı? Gülüyorum sadece. Kitabın bu kadar geçişi barındırıp yavaş kalmasının sebebi yazarın hikayeyi düzgün bir akışa getirmek istemesi zaten. Biraz sinirle yazılmış yorumlar olmuş. :)
Umarım POV'lar arasında Arya vardır.Ondan bari bir kitap boyunca mahkum kalmayız.
3. kitabı okuduysan bakabilirsin.
Spoiler: Göster
:D
Gönderen: kadri kerem - 04 Haziran 2012, 16:30:23
Yeni okunan kitap: Otranto Şatosu - Horace Walpole.
Gönderen: Elijah - 05 Haziran 2012, 21:33:16
Seri, önceki kitaplarına göre aynı solukla devam ediyor fakat Kralların Çarpışması'ndan bu yana okuduğum kitaplar benim seriye ve yazara bakış açımı biraz değiştirmiş anlaşılan. Geçen sene okuduğumda kusursuz falan deyip dillerden düşürememiştim fakat yeni başladığım Kılıçların Fırtınası'nda kendime göre bir kaç kusur buldum. Bunların en başında da anlatım geliyor. Cümleler o kadar sade ki, sanki o anı yaşayan biri gödüklerini bir kenara not etmiş gibi. Bu anlamda bazı bölümler kurgu bakımından heyecan verici, anlatım bakımından sıkıcı hale gelmiş.
Diğer bir kusur da, yazarın bazı yerlerde anlattığı şeylerden dolayı kitabı tarih kitabına çevirmesi, bunu yaparken de tonlarca duymadığımız ismi bir paragrafa boca etmesi. Daha sonradan bir önemi olmayacak ve bir daha adını duymayacağımız isimleri vererek okuyucuyu biraz boğuyor bence. Hatta bazı yerlerde, "şu kimdi lan", "bu kimin oğluydu", "bu hangi hanedan'ın adamıydı" diyerek sayfaları deşelediğim oldu, bildiğim isimleri bile karıştırdım.
Bir de, pek kusur sayılmaz ama bir durum daha var. O da yediden yetmişe kitaptaki her karakterin çok akıllıca konuşması, iyi laf sokması falan (Hodor hariç). Aslında pek şikayetçi de olamam bu konuda, diyaloglar kitaba apayrı bir keyif katıyor. Özellikle Jaime ve Tyrion'ın bölümlerine ayrı bir zevkle giriş yapıyor insan.
Fakat tabiki bu ufak şeyler kitaba gölge düşürmüyor, müthiş kurgusu sebebiyle hala heyecanla ve merakla devam etmekteyim seriye. Bunun bir sebebi de sevgili Martin'in bölümleri en heyecanlı yerlerde kesmesi, bizim de boynumuzu büküp kafamızda soru işaretleriyle, ağzımızdaki salyaları silerek diğer bir bölüme geçmemiz. Bu yüzden kitabın ne kadar kusuru olursa olsun, bağımlılık yapıyor.
Gönderen: kadri kerem - 08 Haziran 2012, 19:55:05
Gönderen: kadri kerem - 12 Haziran 2012, 12:54:46
120. sayfadayım ve harika ilerliyor.
Gönderen: ixna - 20 Haziran 2012, 00:33:33
Gönderen: Giskard - 22 Haziran 2012, 02:54:30
Bunların en başında da anlatım geliyor. Cümleler o kadar sade ki, sanki o anı yaşayan biri gödüklerini bir kenara not etmiş gibi. Bu anlamda bazı bölümler kurgu bakımından heyecan verici, anlatım bakımından sıkıcı hale gelmiş.
Maalesef bu çeviriden kaynaklanıyor. Kitapevlerinde serinin Türkçe edisyonlarına göz gezdirirken bambaşka romanlar okuyor gibi hissediyorum. Verilen emeğin hakkını yemek istemem, ama en nazik tabirle "ruhsuz" bir çeviri olduğunu söyleyebilirim. George Martin'in sözdizimi üzerinde çok ciddi bir hakimiyeti vardır kendi dilinde. Sibel Alaş'ın bunu layıkıyla yansıtabildiğini düşünmüyorum, ama bu kadar kısa sürede (ki okurun zaman baskısı da buna sebep olmuştur belki) binlerce sayfa çevirmesi de övgüyü hak eden bir emek.
Gönderen: kadri kerem - 22 Haziran 2012, 16:02:50
Gönderen: kadri kerem - 24 Haziran 2012, 16:01:09
İçinde Poe, Lovecraft gibi yazarlar ve gotik edebiyat gibi konular üzerine çok değerli yazılar bulunuyor. Tavsiye ederim.
Gönderen: emuk - 24 Haziran 2012, 16:27:10
Henüz 70 sayfa okudum ama seriye verdiğim uzun aradan sonra bu 70 sayfa ilaç gibi geldi. Yine dil harika, yine akıcı, yine sürükleyici.
Bu kitaptan da çok ümitliyim ve eminim ki Robert Jordan beni hayal kırıklığına uğratmayacak. Her zamanki gibi.
Gönderen: kadri kerem - 29 Haziran 2012, 22:29:09
Okuduğum en iyi Koontz kitaplarından biri.
Gönderen: Gilderoy - 29 Haziran 2012, 22:46:12
İlk birkaç sayfa durgun gibi fakat ilerledikçe kaptırabilirsiniz kendinizi rüzgara.
Gönderen: sercan1993 - 30 Haziran 2012, 23:00:40
Gönderen: metallica - 30 Haziran 2012, 23:48:59
Gönderen: kadri kerem - 11 Temmuz 2012, 02:55:26
Gönderen: Rhonin - 17 Temmuz 2012, 02:04:44
Gönderen: TheSpell - 19 Temmuz 2012, 01:12:23
Gönderen: Fëanor - 19 Temmuz 2012, 01:32:55
Her ne kadar filmlerini beğensem, dizisine aşık olsamda kitabın verdiği o hazzı veremediklerini farkettim. Can sıkıntısından herşeye balıklama atlayan Dr. Watson ve müthiş gözlem yeteneğiyle Holmes. Okuması gerçekten çok keyifli bir yapıt.
Gönderen: kadri kerem - 19 Temmuz 2012, 03:42:22
Bu arada 22/11/63 de bitti tabii. =) JFK suikasti romanın en önemsiz parçası. Romanda insana dair başka o kadar güzel şeyler var ki... İlk başta aşk var.
Spoiler: Göster
Gönderen: Gilderoy - 19 Temmuz 2012, 10:10:01
Gönderen: grikunduz - 19 Temmuz 2012, 10:53:47
Gönderen: kahlan amnell - 19 Temmuz 2012, 12:05:02
Kurgan'ı okuyorum.
İdefix'de 2 tane Kurgan görünüyor. İkisi de aynı mı acaba? Siz hangi versiyonu okuyorsunuz?
Gönderen: grikunduz - 19 Temmuz 2012, 12:46:51
Gönderen: Optik - 19 Temmuz 2012, 15:40:01
Gönderen: MeToLee - 19 Temmuz 2012, 16:11:17
Gönderen: TheSpell - 19 Temmuz 2012, 16:16:07
Gönderen: MeToLee - 19 Temmuz 2012, 16:22:44
Gönderen: TheSpell - 19 Temmuz 2012, 16:30:08
Gönderen: MeToLee - 19 Temmuz 2012, 16:36:28
Gönderen: Axelia - 24 Temmuz 2012, 00:12:57
Gönderen: TheSpell - 24 Temmuz 2012, 00:29:02
Gönderen: Malkavian - 24 Temmuz 2012, 01:39:59
Uğultulu Tepeler- Emily Bronte. Olay örgüsü bazen kopuyor, kişiler karışıyor.Ama genel olarak okuması ağızda güzel tatlar bırakan, ben klasiğim diye kendini hatrlatan bir kitap. Okunması gerekli.
Bir türlü okumaya fırsat bulamadığım ve okumadığım için üzüldüğüm bir kitaptır gece gece hatırladım yine hayıflandım :)
Gönderen: mit - 01 Ağustos 2012, 12:28:09
Perdido Sokağı, beni iki arada bir derede bırakan bir kitap oldu. Kitabın artıları çok fazla; tamamen orijinal bir evrende geçmesi, steampunk ve büyü etmenlerini bir arada başarıyla kullanması, kendi ırklarına sahip olması bunlardan sadece bazıları.
Öncelikle Mieville (Mayevil diye okunuyormuş bu arada) çok güçlü bir kaleme ve üsluba sahip. O anki atmosferi size çok iyi yaşatmayı başarıyor. Kurguladığı şehir Yeni Crobuzon, tamamen yozlaşmış, sokaklarında her türlü pisliğin barındığı, kir ve pas dolu bunaltıcı bir şehir ve bunu sürekli hissediyorsunuz. Bu yüzden ilk sayfalar oldukça bunaltıcı geçiyor. Ama dediğim gibi, bu olumsuz bir özellik değil.
Kötü yönü yok mu derseniz var tabi. Mieville, bu kalınlıkta kitap yazan çoğu yazarın yaptığı gibi kendisini oluşturduğu dünyayı anlatmaya feci kaptırıyor. Bu da olup olmadık her yerde tasvir yapmasına neden oluyor. Tam olayın en heyecanlı yerinde 2 sayfa süren tasvirlere boğulmak hiç de hoş bir deneyim olmuyor doğrusu.
Çeviriyi genel olarak başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Hiç bir anlamsız cümle, kelime, devriklik ya da tutukluk da yok. Yalnız aşırı derecede virgül kullanımı mevcut. Bir de nedense "devinmek" sözcüğü çooook çok fazla kullanılmış çevirmen tarafından. Arada bir "hareket etmek" ya da ne bileyim "kıpırdamak" kelimelerinden birini terci etse harika olurmuş.
Sonuç olarak orijinal kurgusu, ilginç fikirleri ve yaşattığı macerayla güzel bir romandı Perdido Sokağı İstasyonu. Sonu biraz acımasızdı belki ama yine de okuduğunuza değecektir diye düşünüyorum.
Gönderen: Ryld Argith - 01 Ağustos 2012, 22:40:13
Gönderen: TheSpell - 01 Ağustos 2012, 22:46:53
Gönderen: Erymnys - 01 Ağustos 2012, 23:00:46
Yeni başladım daha, şimdilik sadece deli gibi acıkma hissi uyandırıyor. :)
Gönderen: LegalMc - 02 Ağustos 2012, 00:31:56
Gedik Savaşları Efsanesi'nin ilk kitabı Büyücü Çırak'ı okumaktayım. Her ne kadar kitaptaki yer tasvirleri vs. çok güzel olsa da, karakterlerin anlatımı da harika, ancak bir şey söylemek istiyorum. Nedense bana Gedik Savaşları serisindeki karakterler hep soğuk geliyor. Yani bu seri uzun süre bağlanıp, sevgi besleyeceğin bir seri değil. Okuyup, takdir edeceğin bir seri sadece. Karakterlere bir şekilde ısınamıyorsun. En azından benim kanaatime göre böyle.
Henüz Jimmy ile tanışmadın :)
Gönderen: TheSpell - 02 Ağustos 2012, 01:47:36
Gedik Savaşları Efsanesi'nin ilk kitabı Büyücü Çırak'ı okumaktayım. Her ne kadar kitaptaki yer tasvirleri vs. çok güzel olsa da, karakterlerin anlatımı da harika, ancak bir şey söylemek istiyorum. Nedense bana Gedik Savaşları serisindeki karakterler hep soğuk geliyor. Yani bu seri uzun süre bağlanıp, sevgi besleyeceğin bir seri değil. Okuyup, takdir edeceğin bir seri sadece. Karakterlere bir şekilde ısınamıyorsun. En azından benim kanaatime göre böyle.
Henüz Jimmy ile tanışmadın :)
Evet, o karakter de çok övülüyor. Belki ilerideki kitaplarda düşüncem değişir. Bilemeyeceğim.
Spoiler: Göster
Gönderen: emuk - 02 Ağustos 2012, 03:46:49
Gönderen: kadri kerem - 05 Ağustos 2012, 17:46:19
Tahmin ettiğim kadar beğenmedim ama keyifle okuyorum. Can Yayınları kampanyasından yararlanın derim. Bu kitap da dahil Onlar, Sistem ve Son Perde kitaplarını 5'er liradan aldım.
Gönderen: TheSpell - 05 Ağustos 2012, 17:50:56
Sana tavsiyem; eger zaman çarkından maksimum zevk almak istiyorsan, okumak için acele etme. Cunku kendisi gerek anlatım bakımından gerekse olay örgüsü bakımından fantastik edebiyattaki en ağır eserlerden biridir. Diğer eserleri okuyarak biraz piş bence.
Öneriniz için teşekkürler. Ancak her ihtimale karşı Zaman Çarkı'nın ilk iki kitabını alıyorum. Diğer kitapları daha sonra okurum belki.
Okuduğum kitaba gelecek olursak; İlkbahar Şafağı Ejderhaları. İkinci kitapta yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Ancak kitap oldukça akıcı devam ediyor.
Gönderen: HighLord - 05 Ağustos 2012, 17:58:00
Sana tavsiyem; eger zaman çarkından maksimum zevk almak istiyorsan, okumak için acele etme. Cunku kendisi gerek anlatım bakımından gerekse olay örgüsü bakımından fantastik edebiyattaki en ağır eserlerden biridir. Diğer eserleri okuyarak biraz piş bence.
Öneriniz için teşekkürler. Ancak her ihtimale karşı Zaman Çarkı'nın ilk iki kitabını alıyorum. Diğer kitapları daha sonra okurum belki.
Okuduğum kitaba gelecek olursak; İlkbahar Şafağı Ejderhaları. İkinci kitapta yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Ancak kitap oldukça akıcı devam ediyor.
Devamındaki Efsaneler üçlemesi adı gibi efsanedir. İlkbahar Şafağı'ndan sonra okumayı bırakma Ejderha Mızrağı'nı :)
Okuduğum kitap : Percy Jackson - Labirent Savaşı. Kaos yaklaşırken heyecanımız tavana vuruyor ! Serinin en iyi kitaplarından bence. Ama hepsi de ayrı bir güzel.
Gönderen: TheSpell - 05 Ağustos 2012, 18:07:47
Sana tavsiyem; eger zaman çarkından maksimum zevk almak istiyorsan, okumak için acele etme. Cunku kendisi gerek anlatım bakımından gerekse olay örgüsü bakımından fantastik edebiyattaki en ağır eserlerden biridir. Diğer eserleri okuyarak biraz piş bence.
Öneriniz için teşekkürler. Ancak her ihtimale karşı Zaman Çarkı'nın ilk iki kitabını alıyorum. Diğer kitapları daha sonra okurum belki.
Okuduğum kitaba gelecek olursak; İlkbahar Şafağı Ejderhaları. İkinci kitapta yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Ancak kitap oldukça akıcı devam ediyor.
Devamındaki Efsaneler üçlemesi adı gibi efsanedir. İlkbahar Şafağı'ndan sonra okumayı bırakma Ejderha Mızrağı'nı :)
Okuduğum kitap : Percy Jackson - Labirent Savaşı. Kaos yaklaşırken heyecanımız tavana vuruyor ! Serinin en iyi kitaplarından bence. Ama hepsi de ayrı bir güzel.
Evet, serinin en iyisidir Labirent Savaşı. Beğeneceğini umuyorum :)
Bu arada asla bırakmam. İlk olarak Kayıp Tarihçeler'i okumayı düşünüyordum ancak, ara kitapları okumamam gerektiğine karar verdim. Arada olan birkaç olayın nasıl olduğunu anlamam gerekmiyor. Direk Efsaneler Üçlemesi'ne geçeceğim :)
Gönderen: HighLord - 05 Ağustos 2012, 18:17:01
Sana tavsiyem; eger zaman çarkından maksimum zevk almak istiyorsan, okumak için acele etme. Cunku kendisi gerek anlatım bakımından gerekse olay örgüsü bakımından fantastik edebiyattaki en ağır eserlerden biridir. Diğer eserleri okuyarak biraz piş bence.
Öneriniz için teşekkürler. Ancak her ihtimale karşı Zaman Çarkı'nın ilk iki kitabını alıyorum. Diğer kitapları daha sonra okurum belki.
Okuduğum kitaba gelecek olursak; İlkbahar Şafağı Ejderhaları. İkinci kitapta yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Ancak kitap oldukça akıcı devam ediyor.
Devamındaki Efsaneler üçlemesi adı gibi efsanedir. İlkbahar Şafağı'ndan sonra okumayı bırakma Ejderha Mızrağı'nı :)
Okuduğum kitap : Percy Jackson - Labirent Savaşı. Kaos yaklaşırken heyecanımız tavana vuruyor ! Serinin en iyi kitaplarından bence. Ama hepsi de ayrı bir güzel.
Evet, serinin en iyisidir Labirent Savaşı. Beğeneceğini umuyorum :)
Bu arada asla bırakmam. İlk olarak Kayıp Tarihçeler'i okumayı düşünüyordum ancak, ara kitapları okumamam gerektiğine karar verdim. Arada olan birkaç olayın nasıl olduğunu anlamam gerekmiyor. Direk Efsaneler Üçlemesi'ne geçeceğim :)
Pek ara kitap denemez aslında. Kahramanların yolları ayrışıyor diğerlerinin ne yaptığı anlatılıyor.
Keşke okumada şöyle bir sıralama yapsaydın daha hoş olurdu :
Güz Alacakaranlığının Ejderhaları
Cüce Derinlikleri Ejderhaları
Kış Gecesi Ejderhaları
Yüceefendi Gökleri Ejderhaları
İlkbahar Şafağı Ejderhaları
Kum Saati Büyücü Ejderhaları
Böyle daha fazla zevkini alabilirdin Ejderha Mızrağı'nın.
Gönderen: TheSpell - 05 Ağustos 2012, 18:19:37
Sana tavsiyem; eger zaman çarkından maksimum zevk almak istiyorsan, okumak için acele etme. Cunku kendisi gerek anlatım bakımından gerekse olay örgüsü bakımından fantastik edebiyattaki en ağır eserlerden biridir. Diğer eserleri okuyarak biraz piş bence.
Öneriniz için teşekkürler. Ancak her ihtimale karşı Zaman Çarkı'nın ilk iki kitabını alıyorum. Diğer kitapları daha sonra okurum belki.
Okuduğum kitaba gelecek olursak; İlkbahar Şafağı Ejderhaları. İkinci kitapta yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle biraz ön yargılı yaklaşmıştım. Ancak kitap oldukça akıcı devam ediyor.
Devamındaki Efsaneler üçlemesi adı gibi efsanedir. İlkbahar Şafağı'ndan sonra okumayı bırakma Ejderha Mızrağı'nı :)
Okuduğum kitap : Percy Jackson - Labirent Savaşı. Kaos yaklaşırken heyecanımız tavana vuruyor ! Serinin en iyi kitaplarından bence. Ama hepsi de ayrı bir güzel.
Evet, serinin en iyisidir Labirent Savaşı. Beğeneceğini umuyorum :)
Bu arada asla bırakmam. İlk olarak Kayıp Tarihçeler'i okumayı düşünüyordum ancak, ara kitapları okumamam gerektiğine karar verdim. Arada olan birkaç olayın nasıl olduğunu anlamam gerekmiyor. Direk Efsaneler Üçlemesi'ne geçeceğim :)
Pek ara kitap denemez aslında. Kahramanların yolları ayrışıyor diğerlerinin ne yaptığı anlatılıyor.
Keşke okumada şöyle bir sıralama yapsaydın daha hoş olurdu :
Güz Alacakaranlığının Ejderhaları
Cüce Derinlikleri Ejderhaları
Kış Gecesi Ejderhaları
Yüceefendi Gökleri Ejderhaları
İlkbahar Şafağı Ejderhaları
Kum Saati Büyücü Ejderhaları
Böyle daha fazla zevkini alabilirdin Ejderha Mızrağı'nın.
Sormaz olur muyum. Ancak bir sürü okur benim şu an yaptığım şekilde okumanın, göndermeler açısından daha iyi olduğunu söylediler. Söylediğiniz sıralamanın okuma zevkimi baltalayabileceğini de.
Neyse, fazla laklak yapmayalım burada. Konunun amacını yanlış yere kullanıyoruz. İsterseniz özel mesaj yoluyla bu konuyu tartışabiliriz ancak burada kapatalım :)
Gönderen: Daarlan Gardan - 07 Ağustos 2012, 00:03:41
Sonuna gelmekteyim, sonu beklediğim gibi bitmiyor aslında fakat Stephen King'in tarzı beni çok etkiledi, sadece Kara Kule serisini okuyabildim King'ten, devamı gelecek gibi görünüyor. İnanılmaz bir şekilde bağladı beni.
Gönderen: kadri kerem - 07 Ağustos 2012, 03:53:48
Kara Kule / Kule
Sonuna gelmekteyim, sonu beklediğim gibi bitmiyor aslında fakat Stephen King'in tarzı beni çok etkiledi, sadece Kara Kule serisini okuyabildim King'ten, devamı gelecek gibi görünüyor. İnanılmaz bir şekilde bağladı beni.
Bir kez King okumaya başladıysanız zaten gerisi gelir. Sonu beni tatmin etmişti Kule serisinin. Size Hayvan Mezarlığı, O, Medyum, Sadist romanlarını öneririm.
Gönderen: emuk - 07 Ağustos 2012, 05:15:46
Yok arkadaş yok. Bundan sonraki Zaman Çarkı kitaplarını kitap listemin sonuna koyacağım. Şimdi bu kitaptan sonra diğer romanlardan nasıl zevk alacağım diye düşünüyorum. Saat 12 de biraz okuyayım diye başına geçtim, saat kaç olmuş hala devam.
Robert usta büyüksün.
Gönderen: Daarlan Gardan - 07 Ağustos 2012, 12:40:05
Bir kez King okumaya başladıysanız zaten gerisi gelir. Sonu beni tatmin etmişti Kule serisinin. Size Hayvan Mezarlığı, O, Medyum, Sadist romanlarını öneririm.
Ben Mahşer/Sansürsüz olarak okumayı düşünüyordum, ağır bir giriş olabilir mi? Çok merak ettim fakat yanlış bir kitaptan devam edersem Stephen King üzerinden ilerlemem tıkanabilir.
Gönderen: Optik - 09 Ağustos 2012, 19:11:14
Gönderen: TheSpell - 09 Ağustos 2012, 19:14:12
Hançer Yolu - Zaman Çarkı 8. kitap
Yok arkadaş yok. Bundan sonraki Zaman Çarkı kitaplarını kitap listemin sonuna koyacağım. Şimdi bu kitaptan sonra diğer romanlardan nasıl zevk alacağım diye düşünüyorum. Saat 12 de biraz okuyayım diye başına geçtim, saat kaç olmuş hala devam.
Robert usta büyüksün.
-kıskançlıktan öldü-
Bu arada ben İlkbahar Şafağı Ejderhaları'nı okuyorum, şu an kaldığım yer biraz sıkıcı. Ancak ileride güzelleşecek eminim. Daha sonra direk Efsaneler Üçlemesi'ne geçeceğim. Ya da geçmeyip, önce Hayalet Tugay'ı bitireceğim. Belli olmaz :)
Gönderen: Daarlan Gardan - 09 Ağustos 2012, 20:48:33
Gönderen: dekadans - 10 Ağustos 2012, 11:55:08
Romanın günümüz dünyasında geçiyor olması ve büyünün bu dünyada hiç sırıtmıyor olması yazarın kabiliyetinden kaynaklanıyor olsa gerek. Üstelik "Supernatural" gibi ahmak bir kurgusu olmadığı için zerre can sıkmıyor. Uzun uzun tasvirler yerine, çok akıllıca tahlillerle ilerleyen kitap, kendini okutmayı gerçekten biliyor.
Tabii kitap bittiği gibi Kurtadamlar'a da başladım. Şu an çok başındayım ama yine beni bekleyen şeyin müthiş bir kurgu ve artık arkadaş gibi gördüğüm Harry Dresden olduğunu bildiğim için rahatım. =)
Gönderen: TheSpell - 10 Ağustos 2012, 14:41:12
Gönderen: BuzSakal - 10 Ağustos 2012, 15:30:08
Gönderen: Daarlan Gardan - 10 Ağustos 2012, 15:45:01
Gönderen: TheSpell - 10 Ağustos 2012, 23:18:20
Gönderen: emuk - 18 Ağustos 2012, 23:23:51
Son 100 sayfaya girdim sayılır ve daha şimdiden en sevdiğim Çark kitaplarından biri oldu. Kendimi tutamıyorum, okumadan duramıyorum, kitabı elime almadan beş dakika bakamıyorum. Bir güzel yanı da yazarın bu ciltte Nyneave ve Egwene gibi karakterlere biraz daha az yer vermesi. En sevdiğim karakter olmasına rağmen Rand de çok yok ama olduğu bölümler ağızda güzel bir tat bırakıyor.
Ve korkuyorum. Çünkü Jordan ustanın yazdığı kitapların sonlarına geldim. Umarım Sanderson Jordan'a yakın bir iş çıkarmıştır -yorumlara bakılırsa çıkarmış da- yoksa üzülürüm harcanan bu esere.
Ayrıca bu cildi okurken yaptığım hatanın farkına vardım; Not. Not tutmamanın hüsranı içindeyim. Seriye o kadar çok karakter dahil oldu ki bazı yerlerde ipin ucunu kaçırıyor, konuyu takip edemiyorum. Ayrıca daha önceki kitaplarında yarım kalmış olaylar da lanse edilmeye başlandı; halbuki ben önemli değildir diye çok dikkat etmemiştim o bölümlere. Bu yüzden bu kitaptan sonra seriye baştan başlayıp son kitaba kadar bir ay gibi bir sürede seriyi bitirmeyi planlıyorum -ama kesin değil. Malum tuğla gibi kitaplar insanın gözünü korkutuyor. O yüzden seriye yeni başlayacaklara tavsiye. Kesinlikle ama kesinlikle not tutun. Her karakteri, her olayı en azından bir kaç satır özetleyecek şekilde kaydedin bir deftere, ya da bilgisayarınıza. Bu öneri bana yapılmıştı ama ben "hafızam kuvvetli benim yeaaa" gibi trollist bir ifade ile görmezden gelmiştim. Siz siz olun not tutun.
Birinci işaret balıkçıl, yolunu belirlemek için.
İkinci işaret de balıkçıl, gerçek olduğunu göstermek için.
Birinci işaret ejder, kaybedileni hatırlamak için.
İkinci işaret de ejder, ödemesi gereken bedel için.
Kanı döküldüğünde iki kez şafak söker.
Bir kere yas için, bir kere doğum için.
Gönderen: nursah41 - 19 Ağustos 2012, 00:11:44
Gönderen: Erymnys - 19 Ağustos 2012, 00:18:19
Tek kelimeyle, iyi!
Gönderen: sirdede - 19 Ağustos 2012, 00:38:17
Not: Kitap için yapılan yorumlara baktığımda kitabın içerik bakımından çok ağır olduğu ve tolkienin diğer kitapları gibi anlaşılır olmadığı.
Uzun zamandır göz göze geldiğim bir kitaptı ama bir türlü okuma fırsatı bulamıyordum.. demek ki kısmet bu günlereymiş. Umarım kitabı sağa sola fırlatıp da çarpılmam ;D.
Gönderen: TheSpell - 19 Ağustos 2012, 00:40:40
Ayrıca Büyücü Usta, Çırak'a göre çok daha güzel. Ayrıntılı ve Tsuranuanni dünyasını daha iyi anlayabiliyoruz.
Gönderen: emuk - 19 Ağustos 2012, 00:48:46
Bayramdan hemen sonra J. R. R. Tolkien(Mekanı Cennet Olsun) efendinin kutsal kitabı olarak lanse edilen Silmarillion kitabına başlamayı düşünüyorum aslına bakarsanız düşünmekten daha çok bir an önce başlamak istiyorum.
Not: Kitap için yapılan yorumlara baktığımda kitabın içerik bakımından çok ağır olduğu ve tolkienin diğer kitapları gibi anlaşılır olmadığı.
Uzun zamandır göz göze geldiğim bir kitaptı ama bir türlü okuma fırsatı bulamıyordum.. demek ki kısmet bu günlereymiş. Umarım kitabı sağa sola fırlatıp da çarpılmam ;D.
Anlaşılırlık konusunda haklısınız. Hatırlıyorum da, kitabın yaklaşık 50 sayfasını sadece okumuştum, o kadar. Türkçe yan yana gelmiş kelimeler ve benim de o kelimeleri algılayacak gözlerim vardı. Fakat beynim bu kelimeleri bir araya getirip de bir anlam çıkaramıyordu.
Fakat "yaratım" kısmı bitip de dile iyice aşina olunca tadından yenmeyen bir kitap -Tolkien'in en sevdiğim kitabı- oluyor. Aslında tekrar okuyunca "yaratım" kısmı bana daha çekici geldi. Daha özgün, daha hayali, daha zekice. Sadece başlarda "N'oluyoruz" nidalarına sebep olduğu için itici görünüyor.
Gönderen: Daarlan Gardan - 19 Ağustos 2012, 02:18:12
Sonuç olarak okudum bitti ve kitaplığımdan bir kitap daha eksilmiş oldu, devamı çıkmış ama almayı düşünmüyorum sanırım. Bu tarzı beğenen arkadaşlar varsa okumalarını öneririm, biraz sıkılabilirler. Okumazsanız da pişman olmazsınız, daha iyi kitaplar okunabilir.
Gönderen: Kaze - 21 Ağustos 2012, 14:34:17
Ben bu aralar Carlos Ruiz Zafon'un Rüzgarın Gölgesini okuyorum.Bu kitabın çoğu yorumunda fazla detay var,sıkıyor diyorlar.Ama aslında bakarsanız onlar detay değil gerkli olan bilgiler.Yazar tek tek boşlukları doldurmaya çalışmış.O gizemli havası zaten elimden bırakmama engel oluyor.Bu yazarın diğer bir kitabı Meleğin Oyunu'da bu derece güzeldi...
Şu güzelim kitap için çok fazla detay var sıkıyor diyebilen bir okuyucu benim gözümde cidden sığ bir insandır. Ben aşk ve polisiyeden başka okumam, okuyamam ve hatta resimsiz kitap sıkıyor beni diyerek yorumuna devam etmesi gerekirmiş.
Neyse, Zafon ülkemizde pek tanınmasa da yurtdışında hak ettiği ilgiyi gören yetenekli bir yazar. Rüzgarın Gölgesi bir harikaydı, Meleğin Oyunu ise Rüzgarın Gölgesi'ne devam niteliğinde yazdığı ikinci kitabı, ilk kitap kadar etkileyici olmasa da okurken kesinlikle sıkılmadığımı hatırlıyorum.
Gönderen: Kaze - 21 Ağustos 2012, 15:45:01
"Raskolnikov yürürken, "Acaba neredeydi?" diye düşündü. "Nerede okumuştum? Hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanımda uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir.' Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın..!"
Stefan Zweig'ın Üç Büyük Usta kitabının arka kapağında Balzac için toplumun romanını, Dickens için ailenin romanını ve Dostoyevski için de bireyin romanını yazmış olan ustalar ibaresi yer alır. Dostoyevski Suç ve Ceza'nın ana karakteri Roman Romanoviç Raskolnikov'u o kadar derinlemesine işlemiş ki Dostoyevski'nin bireyi betimleme gücünün farkına varmamak elde değil.
Ayrıca Raskolnikov tek başına kitabı taşıyabilecek derinlikte işlenmiş bir karakter olmasına rağmen Dostoyevski onunla eşdeğer pek çok karakteri en az onun kadar ustalıkla işlemiş. Svidrigaylov belki de Raskolnikov'dan bile daha orjinal bir karakter, Porfiriy Petroviç'in ince zekası nice polisiye roman kahramanını alt edebilecek nitelikte.
Raskolnikov'un suç üzerine geliştirdiği fikirler, farklı düşünce yapısı ya da kitabın genel felsefesine değinmeyeceğim. Kitap çok farklı, üzerine düşünülesi ve mutlaka okunası bir baş yapıt.
Gönderen: Ryld Argith - 21 Ağustos 2012, 16:23:49
Ama kitabın en güzel yanı Pikel Bouldershoulder'ın kitapta olması :D
'Oy,Oy!'
Gönderen: HighLord - 21 Ağustos 2012, 18:14:49
Sıradaki hedef : Son Olmiposlu.
Gönderen: Erymnys - 27 Ağustos 2012, 23:09:10
İkinci okumaya kalkışım bu. Bu sefer bitirebileceğim, ümidim var.
Ve Hermann Hesse nasıl bir adamdır ki tüm kitabı sonsuz bir konsantrasyonla yazabilmiş. Neredeyse yüzüncü sayfaya geldim daha boş bir cümle geçmedi.
Gönderen: Fiddler - 27 Ağustos 2012, 23:10:52
Gönderen: TheSpell - 27 Ağustos 2012, 23:16:05
Öncelikle sevgili emuk'un tavsiyesi üzerine notlarımı alıyorum, ileride işe yarayacağına bir şekilde oldukça eminim.
Zaman Çarkı serisi fantastiğe başladım başlayalı okumak istediğim bir seri idi, sonunda birkaç gün önce okumaya başlayabildim.
Oldukça güzel ve akıcı bir dili var. İlk yüz sayfa falan aksiyonsuzdu, durgundu. Fakat şimdi iyi güzelleşti. Beğendim yani.
Şöyle de -bana göre- bir ironi var ki, dediğim gibi hep Zaman Çarkı'nı alınca saatlerce okuyacağımı falan düşünmüşümdür. Şimdi ise elime alasım gelmiyor. Garip.
Edit:
Dresden Dosyaları'nın ikinci kitabı Fool Moon. Türkçe'ye nasıl çevrildi bilmiyorum.
Kurtadamlar diye çevrilmiş olması lazım ama emin değilim :)
Gönderen: Daarlan Gardan - 31 Ağustos 2012, 23:55:13
Filmini çok uzun zaman önce izlemiştim, şimdi kitabını okuyorum. Daha bir kaç sayfa okumama rağmen, betimlemelerden, olaydan çok etkilendim. Hatırladığım kadarıyla, filmin daha ilk sahneleri kasvetliydi, ürkütücüydü, kitabın ilk sayfaları gayet normal geldi bana. Bitirince daha düzenli bir yorum yapacağım. Ve istemeden kitabın son cümlesine baktım, ah, o nasıl bir sondur, o nasıl bir cümledir.
Düzenleme : 45. sayfada bıraktım kitabı -şimdilik- yorgunluktan ve uykusuzluk sebebiyle. John Coffey kitapta filmden daha masum, daha 'minik' geldi gözüme. Güneyli arkadaşımızın her söylediğini dudak bükerek en az 4-5 kere tekrarladım, Stephen King bu karakteri öyle bir kurgulamış ki, ne çok masum, çok korkak olarak canımızı sıkıyor, 'ne bu yahu?' dedirtiyor, ne de 'gel bir sarılayım' diyesim geliyor, yani benim için durum böyle. Bazı betimlemeler üzerinde düşünülerek kullanılmış, usta her zaman ki gibiydi örneğin bu betimlemeye hayran kaldım.
''Maça ası gibi kara ve hiçbir zaman işlemeye cesaret edemediğiniz günahlar kadar da güzeldi.''
Filmin başında ürkütücü dediğim olaylar, Detterick'lerin kızlarının katledilişi, kitabın otuzuncu sayfalarında gerçekleşiyor, daha önceden John'un, Cold Mountain'e getirilişi anlatılıyor, patron tarafından.
O bölümlerde biraz sıkılmadım değil (kızların ortadan kaybolması ve Marjorie-Klaus Detterick'in kızları araması), sonunda yine John ve Şerif Yardımcısı Rob McGee ile arasında geçen diyaloglar ile toparlandım.
Son olarak Paul Edgecomb ve eşi arasında geçen diyaloğa kahkaha atmıştım. :D
Gönderen: Ryld Argith - 01 Eylül 2012, 09:39:55
Bu kitabın daha ilk sayfalarında olduğumdan söyleyebileceğim çok şey yok hikaye aynen devam ediyor. :) Ben Ruhban serisi hakkında 1-2 şey söyleyeceğim. İlk kitapta ve ikinci kitabın son kısımları dışında ilk iki kitapta Cadderly'den nefret etmiştim çünkü herif her haltı dostlarına yaptırıyor ama kahraman yine o oluyordu ama 2. kitabın son 50 sayfasından itibaren Cadderly tam istediğim Cadderly oldu o yüzden seriyi başta sevmeyen ya da bunu ilerde okuyup sevmeyecek arkadaşlara sesleniyorum: İkinci kitabın sonuna kadar sabredin sonrasında elinizden düşmeyecektir :D
Gönderen: Ejderfelaketi - 02 Eylül 2012, 21:51:52
Ruhban Serisi Kitap:4 Düşen Kale
Bu kitabın daha ilk sayfalarında olduğumdan söyleyebileceğim çok şey yok hikaye aynen devam ediyor. :) Ben Ruhban serisi hakkında 1-2 şey söyleyeceğim. İlk kitapta ve ikinci kitabın son kısımları dışında ilk iki kitapta Cadderly'den nefret etmiştim çünkü herif her haltı dostlarına yaptırıyor ama kahraman yine o oluyordu ama 2. kitabın son 50 sayfasından itibaren Cadderly tam istediğim Cadderly oldu o yüzden seriyi başta sevmeyen ya da bunu ilerde okuyup sevmeyecek arkadaşlara sesleniyorum: İkinci kitabın sonuna kadar sabredin sonrasında elinizden düşmeyecektir :D
Ryld Argith 2 kitapta büyük bir savaşın içinde kalan ve sopayla dövüşen-daha doğrusu dövüşemeyen- Cadderly'iyi çok sevmiştim. Beni güldürüyordu. Hem kudretli dostları ile yaşadığı zor anlar bana çok yakın gelirdi ve çok hoşuma giderdi. Sonra ağaçları diriltme ve 3. kitaptan itibaren seçilmiş olma yolundaki ilerleyişi beni sıktı. Ve her zor zamana düştüğünde Deneir'in yetişmesi beni üzdü diyebilirim.
Gönderen: TheSpell - 02 Eylül 2012, 22:05:26
Gönderen: E0nwe - 13 Eylül 2012, 00:39:07
Kitabın ortalarında olmama rağmen Salvatore'run yarattığı dünyayı beğendim. Karakterlerin iç dünyasını çok güzel bir şekilde anlatmış.
Ayrıca zaman çarkını nerede görsem içim gidiyor, hala bu kitabı alıp kütüphanemin temiz raflarına koyamadım. :D Artık taksit taksit almak şart oldu.
Gönderen: kahlan amnell - 13 Eylül 2012, 06:04:40
Üçlemenin kapaklarına bakıp korku türünde olduğunu düşünmeyin. Doğu ile Batı'yı son derece mükemmel biçimde harmanlamış, şiir gibi dile sahip bir fantastik eser bu. Çirkin yarı elfi, elflerden de güzel ve erkek düşmanı genç kızı, tespih çeken savaşçıları, mercimek çorbası içen yüceleri hiç yadırgamayacaksınız.
Konusundan biraz bahsedeyim. Bir grup savaşçı, Devşirme Ocağı'nda eğitim görürken imparatorun devrilmesiyle beraber Ocak'ın diğer öğrencilerinin uğradığı kıyımdan canlarını zor kurtararak sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyor ve imparatorlarını kurtarmanın çabasını veriyor. Bu arada kah geri planda birçok farklı klik ve güçler ile yolları kesişiyor, kah onların bilmediği, eski zamanlardan beri süregelen husumetleri üçüncü bir kişinin ağzından okuyoruz.
Gönderen: Ryld Argith - 13 Eylül 2012, 07:09:27
Düzeltme: Mesajı başka bir konu başlığında zannetmişim özür dilerim :)
(Mesajları sekmeler de yan yana toplayıp cevapladığımdan başlıkları karıştırmışım :D )
Gönderen: kahlan amnell - 13 Eylül 2012, 07:49:00
Seri sırf kapakları için bile okunur :) Kapaklarına hayranım keşke İthaki son kitabın içine dengedeki gibi poster koysa :Dİthaki mi? Benim söylediğim kitapları kastediyorsanız seri İthaki'den çıkmadı ki?
Gönderen: TheSpell - 13 Eylül 2012, 14:39:08
Bugün de muhtemelen Yedinci Gün'e başlayacağım. İhsan Oktay Anar'ı çok merak ediyorum cidden. Öyle böyle değil. Türk yazarları okuma fırsatım pek olmamıştı, bununla başlayıp devam ettireceğim inşallah.
Bu arada kitabı okuyup da yorum yapan çok kişi yok, sadece bir iki kişi. Onlar da iyi olduğunu fakat diğer kitaplarının yanında biraz aşağıda kaldığını söylemişler. Yine de ben okuyacağım büyük bir umutla, beğeneceğimi de umuyorum :)
Gönderen: Erymnys - 18 Eylül 2012, 15:27:35
Bozkırkurdu - Hermann Hesse
İkinci okumaya kalkışım bu. Bu sefer bitirebileceğim, ümidim var.
Ve Hermann Hesse nasıl bir adamdır ki tüm kitabı sonsuz bir konsantrasyonla yazabilmiş. Neredeyse yüzüncü sayfaya geldim daha boş bir cümle geçmedi.
Yine bitiremedim... 19. yy'da yaşamış birkaç adam var Hesse gibi, onları anlayacağım diye deli oluyorum okurken. 5 sayfa kala bıraktığım kitaplar var sırf bu yüzden. Belki de 2. Dünya Savaşı'nın ağırlığını taşımaya henüz hazır olamadım...
Bugün de Fırtına Büyücüsü'nü bitirdim. Soluksuz okudum, ikincisini okur muyum, bilmiyorum. Pek bir şey katan bir yanı yok okuyucuya. Ya da sadece Hesse'den sonra okudum diye haksızlık ediyorum kitaba...
Şimdiyse Rus Gerçekçili'ğine dönüş; Dostoyevski - İnsancıklar...
Gönderen: TheSpell - 18 Eylül 2012, 15:41:07
Yedinci Gün oldukça hoş bir kitap. Yalnız şöyle bir şey var ki, dili akıcı olmasına rağmen birkaç sayfanın tamamının yalnızca bir paragraf olduğu yerler oluyor, kullandığı kelimelerin de çoğu eski Osmanlıca. Anlatmak istediğim şu ki, kitabın başına bir kere oturduğum zaman ancak 20 sayfa falan okuyorum, ardından hemen gözlerim yoruluyor. Ve ben sevdiğim kitapları bir anda bitirmeyi severim, bu da zor oluyor tabii. Ancak şöyle bir çözüm buldum, önüne sürekli başka kitapların girmesi sebebiyle okumayı tamamlayamadığım Dünyanın Gözü'nü okumaya devam ediyorum. Bu sebeple yeniden Yedinci Gün'ün başına oturduğumda, İhsan Oktay Anar'ın diline aç olduğum için büyük hevesle okuyorum, çifte çözüm :)
Gönderen: E0nwe - 18 Eylül 2012, 18:16:48
Hızlı bir giriş yapmış Salvator devam kitabı ile. Gene başlarında olmama rağmen tempoyu düşürmeyen bir ilerleyişi var. İlk kitaba bayıldığım gibi buna da, hatta diğer kitaplarına da bayılacağıma eminim.
Gönderen: Denaro Forbin - 23 Eylül 2012, 21:51:26
Gönderen: kadri kerem - 26 Eylül 2012, 21:07:19
Bu kitabın ardından bir sahafta rastlayıp satın aldığım Osman Şahin'in Acenta Mirza adlı öykü kitabı okudum. Şahin'in öyküleri Anadolu insanını anlatıyor bizlere. En çok da Çök Abuzer isimli öyküsüne bayıldım.
Şu anda da Steven Spielberg'ün Üçüncü Türle Yakın İlişkiler romanını okuyorum. Daha önce filmini izlemiş ve epey beğenmiştim. Ama roman çok da ahım şahım değil açıkçası.
Gönderen: Erymnys - 28 Eylül 2012, 23:58:27
Böyle merak etmiyorum sonunu çok ama elimden de bırakmak da içimden gelmiyor pek. :)
Gönderen: LegalMc - 29 Eylül 2012, 01:16:41
Çok rahatsız edici bir yazar, çok rahatsız edici bir kitap, çok rahatsız edici karakterler, çok rahatsız edici üslup, çok rahatsız edici kelime seçimleri. Çok rahatsız oldum, o yüzden okumaya devam ediyorum.
Gönderen: Ryld Argith - 29 Eylül 2012, 07:35:11
Dresden Dosyaları sevenlere duyurulur bu seriyi okumadan geçmeyin. Kitabın büyücüleri anlatması Dresdenle alakasız gelebilir ama okuyunca orc vb fantastik ögelere çok fazla yer verilmemiş. Trudi Canavan fantastik edebiyatta çok rastlamadığımız başka bir özelliğe de yer vermiş : Kitabın ana karakteri Sonea adlı bir kız. Sonea çok güçlü ve cesur bir karakter değil o aramızdan biri. Trudi Canavan'ın bu serisi fantastik kurgu olabilir ama okurken acaba kitapta ismi geçen lonca Dünya'nın hangi şehrinde demeden de edemiyorsunuz. Kısacası çok farklı ve çok harika bir eser :)
Gönderen: kadri kerem - 30 Eylül 2012, 01:29:59
Gönderen: yongonim - 30 Eylül 2012, 01:47:01
Gönderen: Acmert - 30 Eylül 2012, 03:02:04
Gönderen: KingKiller - 30 Eylül 2012, 12:21:27
İl 60 70 sayfada kendini tanıtıığı için sıkılabilirsiniz ama sonrası çok iyi gidiyor.
Gönderen: Ejderfelaketi - 01 Ekim 2012, 19:51:46
Gönderen: Ryld Argith - 01 Ekim 2012, 20:10:15
Sevinerek söylüyorum ki Leydi sonunda seriyi olması gerektiği gibi tam olarak büyünün içine soktu. Hala havada uçuşan, patlayan büyüler göremesek de bir çırağın eğitimine detaylı olarak şahit oluyoruz ki. EM , UD , Miras Döngüsü ve içinde büyü içeren bir çok eser okumuş biri olarak söylüyorum ki büyü eğitiminin bu kadar etkileyici anlatıldığı bir eser daha görmedim! :)
Gönderen: - 01 Ekim 2012, 20:23:16
beni yargılayamazsınız!Daha 12 yaşındayım.Ve yaşıtlarımdan çok daha fazla okuyorum.Daha önce yazarın Percy Jackson &Olimposlular serisini okudum.mitoloji ile ilgilenmemi sağladı ve harika bir yazar herkese tavsiye ederim.
Gönderen: Denaro Forbin - 02 Ekim 2012, 02:50:18
Bu türün doğuşunu, oluşumunu, gelişimini en ince ayrıntısına kadar sunan, Fantastik Edebiyat'ı didik didik eden, çok bilgilendirici ve doyurucu bir kitap.
Şöyle söyleyeyim; hepimiz fantastik okuyucusuyuz, bu kitabı okumadan geçmeyelim.
Gönderen: Mimnennaorpi - 12 Ekim 2012, 20:24:55
Şu sıralar fantastikten biraz sıkılmış olmakla beraber bu kitabı okumaya başlamıştım. İlk başlarda çok sıkıcıydı ama ilerledikçe sevmeye başladım. Çok güzel bir aşk kitabı olduğunu düşünüyorum bir kaç yerde gözlerimi doldurmayı başardı. Sonu umarım mutlu biter :/
Gönderen: Optik - 22 Ekim 2012, 20:39:57
Gönderen: TheSpell - 22 Ekim 2012, 20:54:19
Daha önceden King'in yalnızca sansürlü Mahşer'ini ve Kara Kule'nin ilk kitabını okumuştum. Üç'ün Çekilişi de bekliyor kitaplığımda. Çok farklı türler okuduğumu söyleyemem, ama bu kitabın ayrı bir özelliği var.
Yanlış hatırlamıyorsam karısına okutmadan direk matbaaya gönderdiği bir kitaptı. Hatta Kadri Kerem Karanfil abimizin yaptığı bir incelemede bu kitap hakkında şöyle deniyordu: Sert bir metindir; acımasızdır, sarsıcıdır. “Bu kitabın sonunda kimse için umut yok,” der Steve King. Hatta bitirdiği kitapları ilk olarak Tabby’ye okutma ritüelinden bile ödün verir ve bu romanı vermez karısına. Masasının üzerine öylece koyar ve başka bir roman üzerinde çalışmaya başlar. Hatta bu roman, yani “Christine”, “Hayvan Mezarlığı”ından önce yayımlanır.
Tam da dendiği gibi gerçekten. Cümleler kısa. Metin sert ve acımasız. Tam olaylara ısınıyorsun bir bakmışsın yazar bir ay sonrasını anlatmaya başlamış.
Öyle yani. Okunması gereken bir kitap.
Gönderen: zekican5 - 24 Ekim 2012, 12:32:26
Gönderen: Optik - 24 Ekim 2012, 14:32:43
Gönderen: TheSpell - 24 Ekim 2012, 14:38:41
Dün yeniden başlayınca okumayarak hata ettiğimi anladım. Çok akıcı ve hoş bir kitap.
Gönderen: Crawley - 25 Ekim 2012, 09:24:35
Gönderen: Denaro Forbin - 25 Ekim 2012, 12:17:25
Gönderen: KingKiller - 26 Ekim 2012, 16:21:52
Gönderen: Tardis - 27 Ekim 2012, 08:53:42
Gönderen: zekican5 - 27 Ekim 2012, 11:14:05
Bilge Adamın Korkusunu okuyorum tek kötü eleştirim 600. sayfaya gelmiş olmama rağmen hala yarısında olmam :/ Bence Kralkatili Güncesi olarak fantastik edebiyatın yapıtaşları arasına girebilecek bir seri okumayanlara öneriyorum.Yorumuna kesinlikle katılıyorum.Bana pek uzun gelmemişti kitap( 2 günde bitirdiğim için herhalde :) ) Fantastik Edebiyata yeni bir soluk katan Patrick abimizi tebrik ediyorum.Başka kitaplarla ve serilerle karşımıza çıkmasını da dört gözle bekliyorum...
Gönderen: Denaro Forbin - 27 Ekim 2012, 11:25:39
Gönderen: zekican5 - 27 Ekim 2012, 11:28:02
Bilimkurgu üstadı Isaac Asimov'un 'Dünya Hepimize Yeter' adlı kitabına başladım. Birkaç kısa hikayeden oluşuyor anladığım kadarıyla. Kitap hakkındaki yorumlar çok iyi, seveceğimi umuyorum. Ayrıca İlk okuduğum Asimov romanı olacak kendisi. Fuarda Vakıf serisini alacağım, bu yüzden Asimov'un dilini anlamak açısından iyi olacak bu romanını okumam. Gerçi Vakıf'la arasında uçurum olacağından eminim ama, neyse.Çok iyi bir romandır. Ayrıca Asimov okumaya böyle bir kitapla başlamanda önemli.Eğer Vakıfla başlasaydın biraz karmaşık gelebilirdi ...
Gönderen: Denaro Forbin - 27 Ekim 2012, 11:31:24
Çok iyi bir romandır. Ayrıca Asimov okumaya böyle bir kitapla başlamanda önemli.Eğer Vakıfla başlasaydın biraz karmaşık gelebilirdi ...
Evet, bu yönden iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum ben de.
Gönderen: safir - 27 Ekim 2012, 12:43:24
Şebnem Pişkin - Kırklar Diyarı; Çok sade yazıldığından olsa gerek akıcı bir kitap. Bölümler aceleyle yazılmış gibi kısa kısa ilerliyor. Her ne kadar fantastik de olsa kişisel gelişim türünü sevmeyenler sıkılabilir bence.
Gönderen: angelofiori - 27 Ekim 2012, 13:32:02
Gönderen: Acmert - 27 Ekim 2012, 13:57:00
Gönderen: KingKiller - 28 Ekim 2012, 20:13:16
Gönderen: Crawley - 28 Ekim 2012, 20:29:51
Çok iyi bir romandır. Ayrıca Asimov okumaya böyle bir kitapla başlamanda önemli.Eğer Vakıfla başlasaydın biraz karmaşık gelebilirdi ...
Vakıf'ın karmaşık gelecek bir yanı var mı ya? Yani en azından ilk üç kitap başka serilerden bağımsız hikayelerden oluşuyordu, sonrasında diğer serilerle bağlansa da.
Gönderen: Kaze - 30 Ekim 2012, 17:06:06
Metis bilimkurgu serisinden çıkmış, Harrison'ın distopik kitabı. Biraz önce bitirdim ve metis bilimkurgu'dan şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap olduğunu söyleyebilirim.
Karakterlerin tamamı rahatlıkla okurun gözünde canlandırabileceği, yapaylıktan uzak insanlar. Ayrıca yaratılan - doğum kontrolünden nasiplenmemiş, sürekli çoğalmış ve buna paralel tükettikçe tüketmiş insanların yaşadığı - dünyanın tasvirleri de takdir edilesi.
1966 yılında ilk baskısını yapmış olan kitapta Harrison, gelecekle ilgili endişelerini polis memuru Andy'yi odak alarak gayet akıcı ve en önemlisi de gerçekçi bir şekilde işlemiş.
Kitabın bir süredir baskısı yok, yalnız sahaflardan ve ikinci el kitap sitelerinden rahatlıkla temin edilebiliyor.
Gönderen: TheSpell - 30 Ekim 2012, 17:30:11
Henüz sadece altmış sayfa okudum ancak beğendiğimi söyleyebilirim. Sıkmıyor, okutuyor kendini. Ayrıca olayların geçtiği mekan(lar)ın benim ikamet ettiğim yere oldukça yakın olması da ayrı bir zevk veriyor.
Neyse, bekleyelim görelim diyorum. İleride daha fazla güzelleşir, eminim.
Gönderen: KingKiller - 31 Ekim 2012, 21:42:39
Gönderen: Denaro Forbin - 31 Ekim 2012, 23:59:01
Gerçi az önce bitti kitap ama boş geçmek olmaz, birkaç satır da olsa bir şeyler söylemek lazım.
İlk kitaba (Dünyanın Gözü) oranla çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Zaten ilk kitaptan öyle fazla bir beklentim yoktu fakat finali oldukça iyiydi. 2.kitapta ise bu durum bir nebze daha artış gösterdi. Yer yer artan tempo ile nefessiz okuduğum bölümler oldu. Hikaye geniş karakter yelpazesiyle birlikte birçok yöne dağıldı. Robert Jordan karakterler arasındaki çatışmayı satır aralarında ustaca işliyor.
Aes Sedailer'i de artık sıkca görmeye başlıyoruz bu kitapla birlikte. Rand al'Thor, yani baş karakterimizin sırtına da birçok yük biniyor. Ha bir de bir sürprizle karşılaşmak mümkün kitapta. Spoiler vermemek adına söylememem daha iyi olur sanırım. Fakat sevindirici bir sürpriz olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorum.
Evet, Zaman Çarkı dönmeye devam ediyor ve ben de ara vermeden 3.kitaba yani Yenidendoğan Ejder'e başlıyorum. Zamanın rüzgarlarına tekrar biniyorum!
#RobertJordan'ınGötürdüğüYereGit.
Gönderen: Vega - 01 Kasım 2012, 17:42:11
Nereden başlasam bilmiyorum, mükemmel kitap, mükemmel karakterler, mükemmel olaylar. Çetrefilli anlatım tarzı beni en çok kendisine sevdiren şey oldu sanırım. Tarihte olan sürekli atlamalar, mekan ve pov karakter değişimleri o kadar ustaca yapılmıştı ki bir başka yazar yazmış olsa büyük ihtimalle kitaptan tiksinir ve yarıda bırakırdım. Ama Elif Şafak iki zoru başarıyor: bana sıradan bir aile dramı okutmak ve de karmaşık olay örgüsünü insanların kafasını karıştırmadan anlatmak.
Karakterlerin her birine ayrı bayıldım. Pembe Kader ve Cemile Yeter'in kendilerine göre naifliği ve asiliği, Yunus ve Tobiko'nun masum ilişkisi, Roksana'nın o bayıldığım femme fatale havası. Kitapta İskender'i bile sevdim ama bir Adem'i sevemedim, hala da sevmiyorum. Kesinlikle iğrenç bir karakter ve iğrenç bir insandı. Başına gelenlere hiç bir şekilde üzülmedim, oh olsun dedim hatta.
Bu arada kitabın başlangıç bölümünü okuyunca acaba Şafak kendi hikayesini mi anlatıyor diye düşündüm, sonradan öyle olmadığı ortaya çıktı. Ama bence böyle bir uyarı olsaydı fena olmazdı. Ha bu arada arka kapakla kitap içeriğinin alakasını çözemedim. Sanatsal bir havası olsun diye bu kadar ilgisiz iki şeyi 'kombinleme'si beni sinir etti ve kitabın ortasında kadını bulup suratına iki tokat geçiresim "NE ALAKASI VAR BUNUN KİTAPLA SALAK KARI" diye çemkiresim geldi. [*]swh[/*]
Vesselam güzel kitaptı, okuyunuz okutunuz efenim.
Gönderen: Elijah - 01 Kasım 2012, 22:05:42
Şunu fark ettim ki, Neil Gaiman birisi ile ortak kitap yazdığında, silik taraf oluyor. Demek istediğim o kitapta diğer yazarın etkileri ve tarzı daha çok göze batıyor. Michael Reaves diğer işlerinde olduğu gibi, bu kitabında da genç yaştakilerin ilgisini çekecek nitelikte bir konu ve anlatım tarzına sahip. Hatta ilk sayfalarını okumaya başladığım an bir Percy Jackson havası sezdim, I. Tekil anlatım ve biraz da alaycı bir üsluba sahip. Aslında bu tip kitapları okumayı uzun bir süre önce bırakmıştım, fakat arka kapakta silik bir gülümsemeyle bakan adam sağolsun, kitabı bırakamıyorum. Tabi bırakmamamın sebebi sadece o da değil, kitapta oldukça güzel ayrıntılar mevcut. Mesela farklı gerçeklik düzlemleri arasındaki ara katmanlar, yani Ara-Bölge diye bir yer düşünmüş iki yazar. Oldukça da iyi ve uçuk düşünmüşler. Ara-Bölge'yi tanımlayacak olursak; biraz Alice Harikalar Diyarı tadında, biraz Tim Burton tarzında ve biraz da Neil Gaiman etkisinde bir yer. Yani anlatılmaz, okunur.
Sonuç olarak kitap; araya ilgi çekici ayrıntılar serpiştirilmiş bilindik bir kurguya sahip. Fakat siz yine de Percy Jackson havasında dediğime bakmayın. Oldukça yaratıcı ve zekice işlenmiş, ilginç fikirler ve terimler mevcut. İki yazarın da deyişiyle bu kitapta, sonsuz sayıdaki olanaklı gerçeklikte bilim ile sihir arasındaki dengeyi korumayı amaçlamış düzinelerce Joey Harker'ın macerası anlatılıyor. Ayrıca kim bilir, sonsuz olanaklı gerçeklik gerçekten de gerçekse, birileri bir yerlerde bu maceraları yaşıyor olabilir?
Gönderen: TheSpell - 05 Kasım 2012, 20:12:58
İlk kitabı bitirdikten sonra 2 ya da 3 hafta gibi bir süreliğine Zaman Çarkı okumaya ara vermiştim. Sonunda dayanamayıp sipariş verdim ve birkaç gün önce elime ulaştı, Dünyanın Gözü'ne göre oldukça fazla akıcı ve kendini okutuyor. Ki ilk üç kitabın diğer kitapların yanında bir hiç olduğunu söyleyenler var, o yüzden diğer kitaplarda alacağım zevki bir ben bilirim diye düşünüyorum.
Gönderen: estelturin - 05 Kasım 2012, 20:36:52
Seriyi 7.(Kılıçtan Taç) kitaba kadar ara vermeden soluksuz okudum ancak gerek kitaptaki olayların karmaşıklığı gerekse normal hayattaki benim karışık hallerim uzun bir süre ara vermeme neden oldun .ama boşluğu bulunca direk yapıştım seriye ve şimdi bırakamıyorum...
Gönderen: Erymnys - 09 Kasım 2012, 17:42:30
Bitti bitecek ama ben hala karar veremedim elimdekinin nasıl bir kitap olduğuna.
Gönderen: Rhonin - 09 Kasım 2012, 19:10:37
Şuan için Mein Kampf okuyorum ama şu rıhtım okuma etkinliğine katılacağım.
Herkese tavsiye ederim 2.Dünya savaşını bir de baş mimarın kendi ağzından okuyun..
Sadece tarih olarak değil Adolf'u tanıyın bu savaş dehasını tanıyın.. Kendisinin propoganda ve partiler hakkındaki görüşleri çok hoşuma gidiyor doğrusu..
Gönderen: Denaro Forbin - 10 Kasım 2012, 02:10:30
Kitabı az önce nescafe eşliğinde sıcacık bir ortamda bitirdim. O nasıl bir sondur öyle, Jordan baba? Evet, kitap bitti fakat ben hala etkisindeyim. İlk 2 kitaba oranla biraz sönük geçtiğini, geçiş kitabı olduğunu düşünüyordum fakat bu düşüncem son bölümde yok olup gitti.
Serinin çok önemli bir ayağı "Yenidendoğan Ejder". Neden mi? Milyonların favori karakteri Mat Cauthon'un dönüşüne tanıklık ediyoruz. İlk 2 kitapta biraz daha geri plandaydı Mat, oysa 3.kitabın çok önemli bir parçası. Son bölümlerde Desen'e etkisini görüyoruz. Çünkü o bir ta'veren!
Eskiden Emond Meydanı'nın sakinlerinden demirci çırağı, şimdi ise bir ta'veren olan Perrin Aybara'nın değişimini hayretle izliyoruz. Aslında o bir... o bir... neyse burada henüz okumamış olanlara haksızlık yapmayalım.
Ah, Loial var bir de! Kendisi sevimli bir Ogier ve benim de çok sevdiğim bir karakter. Yahu Ogier deyip geçmeyin lütfen, kendisi yazar olma yolunda ilerliyor. Çok iyi bir okuyucudur da üstelik. Evet, Loial çok kitap okur ve benim de çok büyük bir takdirimi kazanmış durumda.
Ayrıca bu kitapta Aes Sedailer çoğunlukta. Onlar hakkında birçok şey öğreniyoruz. Tabii ki Egwene, Nynaeve ve Elayne sayesinde. Ben bu üç kadını da seviyorum aslında ya. Valla. Sevmeyenlere de soruyorum. Yahu ne zararları var size? Evet, Aes Sedai olabilirler, ama bu onların kararları sonuçta, değil mi?
Rand. Evet, Rand al'Thor. Yenidendoğan Ejder'imiz. O ise Gölge'den kaçmakta, büyük bir yük var omuzlarında. Bu kitapta çok az görsek de kendilerini, kendisine saygı duyuyorum/z.
Usta Robert Jordan'a buradan sevgilerimi iletiyorum. Umarım bir yerlerden bizi görüyordur.
Yolculuğumun 3.kısmını da tamamlamış oldum. Desen örülmeye, Zaman Çarkı dönmeye devam ediyor ve asıl heyecan fırtınasının bundan sonraki kitaplarda olacağını düşünüyorum.
#RobertJordan'ınGötürdüğüYereGit.
Gönderen: vangoghspoison - 10 Kasım 2012, 02:18:44
Gönderen: kahlan amnell - 12 Kasım 2012, 12:49:46
Gönderen: TheSpell - 12 Kasım 2012, 21:36:35
İtiraf etmeliyim ki ilk yüz sayfası o kadar da aham şaham değildi, bazı bölümler "bitse de geçsek" havasındaydı hatta. Ama o yüz sayfadan sonra ne olduysa oldu, düğümü mü kopardım büyüyü mü bozdum naptım bilmiyorum fakat çok sürükleyiciydi. Hiç elimden bırakasım gelmedi, hatta birçok kez beni kitabı bırakmaya zorlayan okul saatlerini saygıyla andığım (!) da olmuştur.
Neyse efendim okuyun, okutturun. Okumayanları okuması için ısrar edin, okumazsan çocuğumu keserin diyin. Ne söylerseiniz söyleyin amacınıza ulaşın mutlaka.
Gönderen: estelturin - 12 Kasım 2012, 22:00:02
Gönderen: KingKiller - 14 Kasım 2012, 09:46:04
Gönderen: kadri kerem - 14 Kasım 2012, 12:47:24
Gönderen: Optik - 23 Kasım 2012, 19:59:44
Gönderen: Elijah - 23 Kasım 2012, 20:35:27
Dört-beş gün önce Tüyap'tan almıştım, şu an kitabın 250. sayfalarındayım. Aslında okumadan önce çoğu kişinin olumsuz eleştirileri nedeniyle kitabı geçiş kitabı olarak görmüştüm. Fakat beklediğim kadar sıkıcı ve kötü çıkmadı. Ne kadar önceki kitaplar kadar tempolu başlamasa da pek sıkmıyor. Ayrıca nerden duydum bilmiyorum ama önemsiz karakterlerin bölümleri var denmişti, fakat şu ana kadar Cercei, Jaime, Asha, Arya, Sansa, ve Brienne'nin bölümlerini okudum. Bunlar da oldukça önemli karakterler olduğu için merak uyandırıyor ve sayfalar su gibi akıp gidiyor. Gerçi Martin'i oldukça eleştirdiğim yerler de vardı. Daha önce de bahsettiğim gibi, gereksiz bilgilere fazlaca yer vermesi gibi. Araya sıkıştırılan uzunca paragrafların arasındaki gereksiz hanedanlarla ve insanlarla okuyucu yoruluyor ve ayrıntıların arasında kaybolup gidiyor. Biraz daha yüzeysel anlatmaya çalışsa hem kendi yorulmayacak, hem de okuyucuyu yormayacak. Herif karakter ve isim bulmaktan/uydurmaktan şişmiş, yeni kitabına başlayamıyor.
Şaka bir yana hem sitem ettiğim, hem de sevdiğim bir yazar George Martin. Bu yüzden onun kitaplarını okumak ayrı bir zevk veriyor. Gerçi kitabın sonunda okuyucuları yine hüzün ve sinir krizleri bekliyor, orası belli fakat başladık bir kere, bırakamıyoruz. Az çok mazoşist olan herkese tavsiye ediyorum bu seriyi. Buz gibi kesiyor, ateş gibi yakıyor.
Gönderen: kadri kerem - 26 Kasım 2012, 15:55:35
Gönderen: Denaro Forbin - 02 Aralık 2012, 02:36:26
Kısım I'e başlamam ve bitirmem bir olmuştu. Eh, sonuçta aylardır Westeros'tan uzak kalmıştım ve bir özlem vardı içimde. Kısım II'yi biraz ağır okuyorum yoğunluktan dolayı. Bu hafta İstanbul'daydım ve Tüyap'a git-gel olayı epeyce bir yordu beni. Ama yine de zaman ayırıp günde 1'er, 2'şer bölüm okuyabildim. Az önce Brienne'in bölümünü soluksuz bir şekilde bitirdim, şu an 275.sayfadayım. Bitirdikten sonra daha detaylı bir şekilde eleştirimi yapacağım fakat genel anlamda olumlu eleştiriler olacak.
Gönderen: dekadans - 04 Aralık 2012, 16:14:51
Ayrıca yazarın 4 kitaplık seti, şu an İdefix'te büyük bir kampanya ile satışa sunulmuş. Ben hepsini aldım, siz de kaçırmayın derim.
Gönderen: Erymnys - 04 Aralık 2012, 18:41:46
Ölüm güzel bir şeymiş meğerse.
Gönderen: Ejderfelaketi - 05 Aralık 2012, 19:14:39
Gönderen: KingKiller - 05 Aralık 2012, 20:04:34
Kitap hakkında yorumum : Kitaba başladığım andan itibaren gözlerim John Perry'yi aradı ama ne yazık ki bu kitapta John Perry yerine yeni karakterler giriyor işin içine. Yeni karakterlerde John Perry'yi aratmıyor. Kitaba başladığınızdan andan itibaren heyecan birazcık olsun eksilmiyor. En önemli karakterimiz Jared Dirac (bu kitapta benim favori karakterimdir kendileri) olaylarda büyük bir rol üstleniyor. Başladığınız andan itibaren kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.Her bölümün sonunda ağzınız bir karış açık kalıcak. Yaşlı Adamın Savaşı adlı kitabı okuyanlar kesinlikle ara vermeden başlasınlar. Kitabı bitirdiğim gibi direk İlknokta'ya girip Son Koloni'yi istettim. İnşallah Son koloni'de Hayaket Tugay kadar güzeldir. Hayalet Tugay'ın etkisinden 2-3 gün kurtulamayacağım herhalde.
TAVSİYE EDİLİR.^^
Gönderen: TheSpell - 07 Aralık 2012, 13:16:36
İlk kitabı bitirdikten sonra üç gibi [*]ehehe[/*] çok mütevazi bir sayıda kitaba başladım ancak hiçbirini devam ettiremedim. Ben de dedim ki "dune mesihini okumadan içim rahat olmayacak" ve başladım.
Yalnızca kırk sayfa okumama rağmen güzel gidiyor. O entrikalar, oyunlar, planlar vs. çok sağlam her zamanki gibi.
Neyse, bekleyip göreceğiz.
Gönderen: kahlan amnell - 07 Aralık 2012, 14:32:43
Gönderen: Scyther - 07 Aralık 2012, 16:20:30
Son 10 sayfam . :) Her ne kadar yazar olayları ikinci planda tutmuş olsa da bence çok güzel. :)
Gönderen: Vega - 07 Aralık 2012, 18:09:04
Gayet iyi giden ve akıcı bir kitapken trenden sonraki sahnelerde "n'ooluyoruzz nasıl hemen girdik lak diye aksiyona" tepkisi vermedim değil. Vakit geçirmelik, hoş bir kitap.
Gönderen: KingKiller - 07 Aralık 2012, 18:20:24
Şu anlık kitabın başındaki mektupları okuyorum. Mektuplar kitabın içeriğiyle bağlantılı mı? Bilen varsa, cevaplarsa sevinirim.
Gönderen: KoyuBeyaz - 07 Aralık 2012, 18:24:26
Mary Shelley - Frankenstein
Şu anlık kitabın başındaki mektupları okuyorum. Mektuplar kitabın içeriğiyle bağlantılı mı? Bilen varsa, cevaplarsa sevinirim.
10 sayfa sonra cevabı alacaksınız.
Gönderen: Erymnys - 08 Aralık 2012, 21:23:44
Ortalarındayım ama biraz durgun geldi kitap bana.
Gönderen: ryuk - 10 Aralık 2012, 14:29:31
Spoiler: Göster
Spoiler: Göster
İnternet sayfası (http://www.onipress.com/thebigwet/about/index.php)
Gönderen: emuk - 10 Aralık 2012, 19:36:52
Ayrıca bu kitap bana feci derecede Tolkien çakması geldi(Bkz:Balrog ve Kadim Cüce Krallığı). Neyse, umarım seriye dahil olan son üçleme olur bu.
Spoiler: Göster
Gönderen: Denaro Forbin - 11 Aralık 2012, 14:18:34
Kısa bir kitap zaten Zaman Makinesi, ama ben nedense kısa kitapları çok geç bitiriyorum, kalın kitaplar daha bir cezbedici geliyor bana. (Tabii bunda Zaman Çarkı'nın etkisi su götürmez bir gerçek.) E hal böyle olunca kitabın yarısına anca gelebildim.
Yalnız ilk izlenimlerim şu yönde. Wells'in Zaman Makinesi'yle geleceğe gönderdiği karakterin gitmiş olduğu yıldaki insan yaşamını, dünyanın işleyişini, ırkları en ince ayrıntısına kadar, tüm detaylarıyla birlikte betimleme becerisi muazzam. Altını çizebileceğiniz onlarca etkileyici cümle mevcut kitapta, belki de yüzlerce, okumaya devam ettikçe göreceğim.
Wells zaten bilimkurgu üstadı bir adam ve benim ilk okuduğum Wells kitabı olma özelliği taşıyor Zaman Makinesi. Bakalım kitabı bitirdiğimdeki yorumlarım ne yönde olacak, merak ediyorum finali.
Gönderen: Ejderfelaketi - 11 Aralık 2012, 17:25:06
Ta ki 3. kitabı okuyuncuya kadar sürdü bu merak. Fakat 3. kitapta 2. kitapta ani ayrılmanın sebebini anlatıyor ve olaydan sonra Arilyn'in yaşadığı başka olayı aynı zamanda anlatıyor. Örnek yaz ortasında Danilo Derinsu'da bir arpçı işiyle uğraşırken Arilyn Tethyr'de bir elçilik vazifesindeydi. Ve 2. kitapta yan karakter olan Lord Hhune'un Tethyr'den Derinsu'ya neden ve nasıl gittiğini anlatıyor. Böyle bir ikililik halinde bulunmasını çok sevdim ve Elaine Cunningham'ı çok başarılı buldum. -Tabi bu kitabı UD hakkında az bilgisi bulunan bir kişi okursa bu kadar memnun olacağını düşünmüyorum.-
Gönderen: Acmert - 22 Aralık 2012, 23:34:50
Vakıf, forumda ve diğer insanlardan aldığım yorumlara göre dizinin ilk kitabı olmasının yanı sıra en "sıkıcı" kitabıymış. Okumadan önce ben de ağır bir önyargı yaratan bu yorumların, benim açımdan ne büyük bir kayıp yarattığını biraz önce kavradım.
Daha öncelerde kitabı okumayı hiç düşünmüyordum. Büyük bir ihtimalle kitaplığımda tozlanıp, çok ileri bir tarihte okunmayı bekleyecekti. Ancak beni bundan kurtardığı için babama teşekkür etmeliyim.
Bu kitaba başlamadan önce, Zaman Çarkı'na Dünyanın Gözü ile bir giriş yapmayı düşünüyordum. Ertesi günkü sınavıma çalışırken, babamın masamda kitabı görmesi ve onu geri vermemek üzere alması, ona inat elime aldığım Vakıf ile mutlu sona doğru bir adım atmamı sağladı.
Kitabın içeriğine gelince, çoğu kişi için sıkıcı gelebilir fakat benim için değildi. Okuduğum en akıcı kitaptı. Asimov ne betimlemeleri ile insanı sıkıyor ne de okuma hevesinin kırılmasına neden oluyor. Bölümlerin kısa ve sonuca hemen ulaşması da ayrı bir hoşluk.
Kitaptan önceki yorumların, kitaptaki politikanın aksiyondan daha yoğun olması nedeniyle bu kadar abartıldığını düşünüyorum ama Asimov'un kısacık bölümleri "bunu bitirip, kapatacağım" "hadi bunu da bitireyim" şeklinde etki bırakıp, kitabı hiç kapatamamamı sağladı.
Bölümün başında iki karakterin olayı nasıl gerçekleştirecekleri hakkında planlarını okuyup, bir sonraki bölümde olayın sonuçlarını görmek benim gibi sabırsız biri için gerçekten olağanüstü güzel bir şey.
Isaac Asimov benim bilim-kurgu aşkımı kabartan insan. Ve Vakıf, kesinlikle okunması gereken bir eser.
Gönderen: kahlan amnell - 23 Aralık 2012, 07:39:58
Gönderen: Ryld Argith - 23 Aralık 2012, 09:20:44
'Zamanı geldiğinde' mutlaka okumanız gereken bir kitap.
Kitabı bitirince kitabın başlığına detaylı bir yorum yazacağıma emin olabilirsiniz :)
Gönderen: Godfrey - 25 Aralık 2012, 10:50:43
Şafağa Geçit - Salvatore / Drizzt Efsanesi 10
Yeni başladım şimdilik yorum yapacak kadar okumadım ama Drizzt yine önüne geleni kesip biçip dostlarının yanında yıkılmadan duracaktır.
Gönderen: Acmert - 25 Aralık 2012, 13:29:52
Kitabı okumuş olanların da bileceği gibi kitap başlı başına bir eleştiri niteliği taşıyor. Fark ettiğim en belirgin şey ise şuan ki zamanla benzerlikleri. Çevremdeki insanlara bakıyorum ve "kitabını okuyacağıma filmini izlerim," tepkisini görüyorum çoğunlukla. Bu kitabı okuyunca da aklıma gelen tek şey, "ya gelecekte böyle olursa?" Kimse olmayacağını söyleyemez. Kitap okumayı seven insanların bile televizyonun etkisinden kurtulamaması gelecekte bu kurgunun gerçekleşebileceğini gösteriyor bence. Kitap gerçekten akıcı ve sadece distopya seven insanların değil, herkesin okuması gereken bir eser.
Gönderen: strider - 25 Aralık 2012, 17:29:02
Gerçekten farklı bir kitap okumak isteyenlere göre. Tek solukta okudum diyemeyeceğim ama yine de güzel.
Karakterler kaderlerini yazan yazara başkaldırıyorlar. Kendi istedikleri gibi yaşamaya çalışıyorlar Böyle farklı bir kitap işte. Bir de yazılışı bakımından da farklı: Hikayeyi hem yazar hem de karakterler anlatıyor. BEN, alıp okumasanız bile kitapçıya gidip içine bakın derim.
Bir de Stephan King'den "SİLAHŞOR" u okuyorum, henüz yeni başladım. Ama güzel gözüküyor. Tüm seriyi(8kitap) okumaya kararlıyım.
Gönderen: Denaro Forbin - 03 Ocak 2013, 16:47:08
Her ne kadar konu bakımından geri planda kalsa da ve fantastik edebiyat'a giriş açısından önerilen serilerden biri olsa da, kafa dağıtmak için okuyorum bugünlerde. Çerezlik niyetine. İlk kitap olan Ucubeler Sirki'ni bitirdim. Anlatım 1.tekil şahıs ve bilindiği üzere yazarın genç olması nedeniyle de basit biraz. Normal hayatı bir anda tepetaklak oldu Darren'ın. Bakalım diğer kitaplarda neler olacak. Yazarın, serinin ve ana karakterin adının da Darren Shan olması ilginç bir nokta tabii.
Gönderen: Fırtınakıran - 03 Ocak 2013, 17:47:46
Adı gibi efsane bir kitap.
Vampirler neden sarımsaktan uzak durur, Haç'tan korkar, aynalardan kaçar gibi sorulara çok mantıklı cevaplar getiren, Vampir mitine yeni bir soluk kazandıran yegane eser benim gözümde.
Tam bir günde, üstelik geçen zamanı fark ettirmeden bitiverdi. Sürükleyiciliğine de diyecek yok. Aynı zamanda Robert Neville karakterinin geçirdiği psikolojik değişiklikler, giderek hissiz bir adama dönüşmesi ve dünyadaki son adam duruşuyla normal zamanda çok eleştireceğimiz, ama o düzende zorunlu olan davranışları da başarıyla aktarılmış.
Şu anda baskısının bulunmaması büyük kayıp. Eğer olsaydı çok güzel tartışma konusu olabilirdi. Çünkü sadece kurgusuyla değil, Robert karakterinin zaman zaman ortaya attığı "gerçekten tek kötü olan vampirler mi?" sorusuyla insanı iyice düşündürüyor da.
Son olarak, Robert Neville'in birkaç yerde Harry Dresden benzeri tutumu tüm o gergin ve aksiyon dolu anların arasında bana kahkaha da attırmadı değil. Özellikle vampire dönüşmüş arkadaşı Cortman'ın her gece birçok vampirle birlikte evinin önüne gelip, "Gel, Neville!" diye onu çağırmasına 5 ay sonunda, "Smokinimi giyip geliyorum!" diye cevap verişi beklemediğim anda kahkaha attırdı.
Filmiyle ciddi ayrılıklara düşse de ikisini de ayrı ayrı çok sevdim. Bana bu kitabı ödünç veren Berre'ye çok teşekkür ediyorum. Övdüğü kadar varmış :).
Gönderen: dekadans - 03 Ocak 2013, 17:59:00
Gerçi burada övgüyü kim hak ediyor hala tam olarak emin değilim. Gaiman mı, yoksa kitabı beraber yazdığı Michael Reaves mi? :D
Gönderen: KingKiller - 03 Ocak 2013, 22:35:47
Gönderen: Denaro Forbin - 04 Ocak 2013, 15:32:22
Serinin ikinci kitabı olan Vampirin Asistanı da bitti. Darren Shan'in sıradan hayatı bir anda yok oldu, artık o bir yarı-vampir! Aslında tek bir anın, bir insanın hayatını nasıl etkileyebileceğine çok iyi bir vurgu yaptığını düşünüyorum yazarın. Ucubeler Sirki'ne gitmesi hayatını değiştirdi Darren'in ve yaşamını artık o sirkte Bay Crepsley'nin asistanı olarak devam ettiriyor. İlginç bir sonla noktalandı ikinci kitap. Beklemediğim bir son. Anlatımı arada baysa da, hoş vakit geçiriyorum okurken.
Gönderen: Ejderfelaketi - 04 Ocak 2013, 17:42:32
Not: Bundan Sonrası Spoiler içerir.
Aradan çok fazla sene geçmiş olması hoş değildi. Neredeyse bir asır geçti.-4. Nesil'de olabilmek için zorla yapılmış ve hoş olmayan bir şeydi-
Pwent'in ayrılmasına çok üzüldüm. Pwent'i bu kadar mı seviyormuşum dedim. En sonunda kol kola ölen o kahraman cücelerin güzel hikayesiydi. Kristal Parçası ile başlayan Yoldaşlar'dan geriye kimse kalmadı. Drizzt belli başkalarıyla başka maceralara atılacak. RA Salvatore böyle köklü bir değişime gidiyorken keşke Drizzt'i de değiştirseymiş. Yalnız Drizzt pek çekilmeyecek galiba.
4. Neslin getirilerini ve RA Salvatore'un liç sevdasını gördük. Canavarlar, liç, zombiler, hayaletler nerde o eski ork kesen Drizzt nerede o vatan müdafa eden sakallı cüceler. Bu bakımdan sevmedim. Cadı Kral'ın Vaadi'nden beri liç liç liç. Şahsen beni ama RA Salvatore'u sıkmamış ki devam ediyor.
Ayrıca Cadderly'nin soyuna neler olduğuna dair hiçbir açıklama yapmamış. Öldü mü kaldı mı yazar değil mi insan?
Kışgörmez'e başlamadım. Belki de başlamam. Zaten 4. Nesli 3. Nesil kadar sevmedim. Anlaşılan başkalarıda sevmemiş ki 5. Nesil bir 3. Nesle geri dönüş olacak.
Gönderen: Denaro Forbin - 05 Ocak 2013, 02:44:43
Serinin üçüncü kitabını da bitirdim. İlk ikisiyle bir kıyaslama yapacak olursam eğer, Kan Tünelleri daha bir iyiydi sanki. Evra, Darren ve Crepsley sirkten ayrıldıktan sonra neler olacak diye düşünürken ortaya vampanezin çıkmasıyla işler sarpa sardı. Darren'in kız arkadaş edinmesi sevindirici ve onunla geçirdiği zamanları okumak da eğlenceliydi. Kitap da yine sürpriz bir şekilde noktalandı. Hoştu ya. Diğer kitaba geçeyim ben.
Gönderen: Denaro Forbin - 05 Ocak 2013, 18:15:13
Dördüncü kitap olan Vampirler Dağı'nda yazarın kendini az da olsa geliştirdiğine tanıdık oldum. Karakter ve yer betimlemeleri çok daha anlaşılır ve olması gerektiği gibiydi bu kitapta. 3 ve 4.kitap arasındaki zaman farkı biraz fazla fakat karakterimizde pek bir değişiklik olduğu söylenemez. Ne de olsa o bir yarı-vampir. Darren'in 2 küçük insan ve Crepsley'le Vampirler Dağı'na zorlu tırmanışı ve ardından yaşananlar Darren'in bundan sonraki yaşamının ne kadar çetrefilli geçeceğinin habercisiydi. Vampirler ve vampanezlerin arasındaki farkların ve husumetlerin anlatıldığı bölümde ise adeta bir tarih dersi dinliyormuşum gibi geldi. İyiydi.
Gönderen: Bengü - 06 Ocak 2013, 11:42:48
Geçenlerde kitabın yazarı Çağlar abi ile Starbucks'ta görüştük kardeşim ve ben. İmzayı kaptım hemen orada. Görüştüğümüzde daha sayfa 199'daydım, sonra buluşmanın da verdiği gaz ile devam ettim ve dün gece bitti kitap.
8 arkadaşın(daha sonra ekleme-çıkarmalar gerçekleşiyor) macerasını anlatan kitap, 3 kitaplık serinin birincisi. Başlarken biraz tereddütlüydüm. Arkadaşım ağır bir kitap olduğunu söylemişti. Ama Çağlar'ın üslubunu çok sevdim diyebilirim. Bu da kitabı benim için akıcı ve güzel bir hale getirdi. Sadece "kitaptaki 'Yolculuk' adlı kısımda Çağlar çok daha iyi kalem oynatabilirdi sanki" diyorum.
Kitabın sonu cidden sürpriz sonlandı. Güzel bir sürpriz oldu bu. Kitap bitince serinin devam kitabı Alametler'i merak etmeden duramıyorsunuz. En yakın zamanda Alametler'i de okuyacağım.
Gönderen: Denaro Forbin - 06 Ocak 2013, 16:39:41
Dördüncü kitabın sonunda, beşinci kitapta Darren'i zorlu bir sınavın beklediğini öğrenmiştik zaten ve öyle de oldu. Heyecan dozu ilk dört kitaba oranla bir hayli fazlaydı Ölümcül Sınav'ın. Ortaya çıkan vampanez söylentileri kitabın sonunda netlik kazandı ve beklenmedik bir final oldu yine. Serinin yazarı Darren Shan, okurlarını yanıltmayı seviyor sanırım. Tam karakterlere ısınmışken o karakterin bilinmedik bir yanını ortaya çıkarıp soğutmakta üstüne yok. Vampir edebiyatına farklı bir soluk getirdiğine tanık oldum ilk beş kitap itibariyle. Bir de şöyle bir durum var; her kitap bir öncekinden daha iyi oluyor. Tıvaylayt okuyacağıma, Darren Shan okurum diyor ve altıncı kitaba geçiyorum.
Gönderen: Denaro Forbin - 07 Ocak 2013, 17:35:16
Darren'in, Vampirler Dağı'nda geçen 3.ve son macerası da böylelikle bitmiş oldu. Vampirler ve vampanezler arasında sıkı bir çatışma yaşandı kitabın sonlarında. Bu asil yaratıkların aynı zamanda ne kadar da vahşi ve öldürücü olduklarını anladım. Her iki taraf da kendi davaları uğruna birbirlerinin kanını dökmeyi birer onur müsabakasına dönüştürüyorlar. Hah evet, sonunda akıllı bir vampir çıktı ve bu yaşananların, vampir yasalarının ne kadar boş ve gereksiz olduğunu söyledi derken, onun sonu da feci oldu. Darren da son derece ilginç bir şekilde vampirler arasında üst bir seviyeye terfi etti.
Serinin konusu basit gelebilir ilk başlarda fakat okumaya devam ettikçe her yeni kitapta daha iyi bir seviyeye çıktığını görüyoruz. Son yıllardaki aşk ve vampir kelimelerinin yan yana geldiği kitaplardan sıkılanlara bire birdir Darren Shan. Bakalım diğer kitalarda Darren'i neler bekliyor olacak.
Gönderen: Denaro Forbin - 08 Ocak 2013, 17:36:23
Kapakta da yazdığı üzere; "Av başlıyor..." Bir kehanet var ortada, vampirlerin kavmi tehlikede. İşte bu yüzdendir ki, bir ekip kurulması şart ve kehanetin gerçekleşmemesi için vampanezlerle savaşılmak zorunda. Larten Crepsley, asistanı Darren Shan ve küçük insan Harkat (kendisinin en sevdiğim karakter olduğunu söylemek isterim) yola çıkıyorlar. Yolculukta yeni karakterlerle de tanışıyoruz ve belki de bu yüzdendir bilmiyorum ama bu kitap diğerlerine oranla biraz daha geri planda kalmış gibi geldi. Öyle aman aman bir aksiyon yoktu, durağan geçti biraz. Ha bir de yazarın küçük insan Harkat'ı betimlerken "Dr. Frankeştayn'ın yarattığı canlıyı andırıyordu." demesi de gözümden kaçmadı.
Gönderen: Black Helen - 08 Ocak 2013, 17:58:52
Kitaba sabah saatlerinde başlamış olmama rağmen neredeyse bitmek üzere olduğunu söyleyebilirim. Oldukça akıcı ve merak uyandıran bir anlatıma sahip olduğundan bir türlü elimden bırakamadım. Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasam Sabbah gibi önemli karakterleri kurgulamasının yanı sıra daha önce karşılaştığım fakat bölüm başlıklarında ve konuyla beraber kullanıldığında çok daha anlamlı gelen rubailerin varlığı da ayrı bir tat katmış. Neredeyse bittiğine üzüleceğim.
Gönderen: BerkeB - 08 Ocak 2013, 21:17:59
Kralkatili Güncesi 1. Kitap Rüzgarın Adı - Patrick Rothfuss
Öyle bir fantastik kitap düşünün ki içinde korku, komedi, aşk, hafif erotizm ve macera barındırsın. İlk bakışta birşeyler eksik hissini uyandırmasına rağmen daha sonradan kitap inanılmaz açılıyor. 200. sayfadan sonra bütün kitabı tek nefeste okudum.
Ana karakter Kvotheyle birlikte sizde büyüyorsunuz. Ne yaşarsa ne hissederse iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hatta Kvothe'nin aşık olduğu kıza aşık bile oluyorsunuz. Yada sadece ben oluyorum :).
Kısacası bu kitabın bir kalbi var. Bu kitap canlı, nefes alıp veriyor. Siz kitabı okumuyorsunuz. Kitap kulağınıza eğilip gözlerinizi kapatmanızı söylüyor ve anlatmaya başlıyor.
Ana karakter Kvotheyle birlikte sizde büyüyorsunuz. Ne yaşarsa ne hissederse iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hatta Kvothe'nin aşık olduğu kıza aşık bile oluyorsunuz. Yada sadece ben oluyorum :).
Kısacası bu kitabın bir kalbi var. Bu kitap canlı, nefes alıp veriyor. Siz kitabı okumuyorsunuz. Kitap kulağınıza eğilip gözlerinizi kapatmanızı söylüyor ve anlatmaya başlıyor.
Edit: Reklam gibi oldu biraz ama olsun :). D&R da gördüm şans eseri harika kitap. Bu güne kadar nerelerdeydi bu yazar niye hiç görmedik merak ediyorum.
Gönderen: strider - 08 Ocak 2013, 22:27:53
Geçen sene bu zamanlar okumuştum onu. Hatırladıkça bi' garip olduğum nadir kitaplardan biri. BerkeB 'in dediği gibi başlarda sıkılmıştım hatta bir aya yakın okumamıştım. Yine de yazarın anlatımı çok güzeldi ( güzel olmasa bin küsur sayfalık ikinci kitabını 2 haftada bitiremezdim). Bana konusu özgün ama az gibi geldi.Kralkatili Güncesi 1. Kitap Rüzgarın Adı - Patrick RothfussÖyle bir fantastik kitap düşünün ki içinde korku, komedi, aşk, hafif erotizm ve macera barındırsın. İlk bakışta birşeyler eksik hissini uyandırmasına rağmen daha sonradan kitap inanılmaz açılıyor. 200. sayfadan sonra bütün kitabı tek nefeste okudum.
Kısacası bu kitabın bir kalbi var. Bu kitap canlı, nefes alıp veriyor. Siz kitabı okumuyorsunuz. Kitap kulağınıza eğilip gözlerinizi kapatmanızı söylüyor ve anlatmaya başlıyor.
Yani ikinci kitabı bitirdikten sonra geri dönüp bakınca o kadar sayfayı dolduracak bir konu aklıma gelmiyor. Belki de bu Rothfuss 'un başarısı sayılabilir.
Gönderen: Khazidhea - 09 Ocak 2013, 00:03:30
Unutulmuş Diyarlar en son Hayalet Kralda bitti sanmıştım ama anlaşılan R.A. Salvatore benimle aynı fikirde değilmiş :D
Gönderen: kahlan amnell - 09 Ocak 2013, 09:34:19
Bu güne kadar nerelerdeydi bu yazar niye hiç görmedik merak ediyorum.
Forumda en fazla konuşulan/sevilen eserlerden biridir, hatta ilk "Biz Bunu İstiyoruz" projesinin içeriğidir. Siz foruma pek uğramıyordunuz sanırım :)
Gönderen: Denaro Forbin - 09 Ocak 2013, 18:31:54
Bu kitap için söylenebilecek tek bir şey var, o da; Darren'in geçmişle imtihanı. Bu kadar ilginç ve beklenmedik olaylar zinciri beklemiyordum açıkçası. Belki de çoğu okurun bu kitaba kadar geçen sürede unuttuğu karakterleri hiç beklenmedik bir şekilde ortaya çıkardı yazar. Üstelik hiç biri bıraktığımız şekilde de değildi. Şaşırttı. Finaldeki ekip çalışması ve dostluk da altı çizilmesi gereken bir diğer unsur. Sona yaklaştıkça, karanlık yükseliyor ve heyecan artıyor.
Gönderen: Denaro Forbin - 10 Ocak 2013, 18:32:10
Serinin en duygusal kitabıydı sanırım bu. Finaldeki heyecan da bundan önceki hiçbir kitapta yoktu. Vampirler ve vampanezlerin kaderini belirleyecek olan kehanet uğrunda savaşılırken ağır bir yara aldı Darren. Tabii ki fiziksel değil, duygusal. Her şey bir anda tersine döndü, yazarın nasıl toparlayacağını ben de çok merak ediyorum. Öğrenmek için kalan 3 (sonuncu kitap henüz çıkmadı) kitabı da okumam gerekiyor.
Gönderen: Denaro Forbin - 11 Ocak 2013, 22:48:25
Bu kitap daha çok "Darren'in macerası" değil de "Harkat ve Darren'in macerası" oldu biraz. Küçük İnsam ırkından olan Harkat, bu kitaba kadar gizemini korumayı başarmıştı. Seride en sevdiğim karakter olmasına rağmen hakkında öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyordum. Bay Tiny adında oldukça sıradışı bir adam tarafından öldükten sonra "Küçük İnsan" olarak tekrar dünyaya gönderilmişti Harkat ve artık önceki yaşamında kim olduğunu öğrenmenin zamanı gelmişti. En yakın dostu Darren'la birlikte aylarca süren zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun sonunda Ruhlar Gölü'ne varıp ruhunun kime ait olduğunu öğrendik, ağzımız açık bir şekilde hem de.
Macera ruhunun tavan yaptığı bir kitap oldu Ruhlar Gölü. Finaldeki karar aşamasında duygulandım desem yeridir. Güzeldi ya. Efsanenin tamamlanmasına iki kitap kaldı, bakalım daha neler göreceğiz, serinin okurları olarak. Önemli gelişmeler olacaktır elbet.
Gönderen: Denaro Forbin - 13 Ocak 2013, 12:40:08
Serinin sondan bir önceki kitabı olduğundan, heyecanın tavan yapmış olması normaldi sanırım. Darren'in yıllar sonra yaşadığı şehre dönmesi, evinin olduğu bölgeye gidip ailesiyle ilgili bilgi alması, eve girmek isteyip ama girememesi, ağlayarak Ucubeler Sirki'ne geri dönmesi, Sirk'te vampir olmadan önceki hayatında sınıf arkadaşı olan Tomy'i görmesi, stadyumdaki katliam, artık bir tam vampir olması, beklenmedik ölümler, Yaraların Savaşı'nda sona gelinmesi, Gölgelerin Hükümdarı'nın kim olacağının kesinleşmesi, kaderden kaçılamayacağının ispatı ve daha fazlası.
On ikinci kitap da 1-2 ay içerisinde çıkar diye düşünüyorum, efsanenin nasıl sonlanacağını merak ediyorum ben de.
Gönderen: Ejderfelaketi - 21 Ocak 2013, 19:08:05
Avatar üçlemesine tam gaz devam ediyorum. Tanrıların acınacak halleri ve bir grup maceracı ile Tantras yollarında...
Gönderen: Ryld Argith - 21 Ocak 2013, 19:11:54
Aslında okuma etkinliğine alınabilir :)
Gönderen: strider - 21 Ocak 2013, 19:34:58
Gönderen: BerkeB - 21 Ocak 2013, 19:50:19
EDİT: Felurian sahnesine geldiyseniz ve okumak için az vaktiniz varsa okumayın. Çünkü 200 sayfa duramayacaksınız :). Tadını çıkarın.
Gönderen: Nightmare - 21 Ocak 2013, 21:10:18
Gönderen: KingKiller - 21 Ocak 2013, 21:24:49
Gönderen: Nightmare - 21 Ocak 2013, 21:31:23
eleştiri istiyosanız percy jackson ve olimposlular serisine eleştirim yok ama ondan sonra başlayan olimpos kahramanları biraz sıktı gibi
darren shan serisi çok güzel ve akıcı ama 11. kitap kısa olmuş daha uzun olabilirdi ama ikiside okunmalı
not:iki kitapta tavsiyemdir ;D
Gönderen: Fırtınakıran - 21 Ocak 2013, 22:11:12
O yüzden lütfen ve lütfen bu sayfayı "şu anda okuduğumuz" kitaplar için kullanalım.
Gönderen: ryuk - 21 Ocak 2013, 22:12:33
Gönderen: LegalMc - 21 Ocak 2013, 22:41:40
okumadığım kitabı tavsiye edemem heralde :P
eleştiri istiyosanız percy jackson ve olimposlular serisine eleştirim yok ama ondan sonra başlayan olimpos kahramanları biraz sıktı gibi
darren shan serisi çok güzel ve akıcı ama 11. kitap kısa olmuş daha uzun olabilirdi ama ikiside okunmalı
not:iki kitapta tavsiyemdir ;D
Bir bilgi yanlışı gördüm, araya girip düzelteyim. "Eleştiri" sadece bahsi geçen eseri yermek değildir. Kitabın hakkında güzel bir şeyler söylemek ve kitabın iyi yanlarını belirtmek de eleştiri kabul edilir.
Gönderen: Nightmare - 21 Ocak 2013, 22:43:32
Gönderen: kahlan amnell - 22 Ocak 2013, 09:58:59
Gönderen: KingKiller - 22 Ocak 2013, 22:05:06
Çok iyiydi. Tebrikler İhsan abi harika olmuş. 2. kitabı da en kısa zamanda alacağım.
Gönderen: TheSpell - 22 Ocak 2013, 22:50:36
Birkaç gündür öyle azar azar okuyabiliyordum ancak, okuyamamıştım düzgünce. Ancak son bir saattir falan okuyorum ve bayağı ilerleme kaydettim. Az bir şey kaldı, onu da bu gece bitireceğim. Cidden insanı içine çeken, uzaktan bakınca "gel beni oku" diyen bir kitap. Rıhtım Okuma Etkinliği'ne katılıyorsanız eğer, hiç vakit kaybetmeden hemen alıp okuyun derim.
Gönderen: Bengü - 26 Ocak 2013, 17:50:21
Sonrasında John C. Parkin'den bir kitap okudum. Ve şimdi Göktuğ Canbaba'dan Tılsım-ı Kudret'i okuyorum. Yarısını bitirdim. Bir kaç gün içinde kitap hakkındaki yorumlarımı yazacağım.
Gönderen: sirdede - 27 Ocak 2013, 09:26:36
Henüz yeni başladım ama ekstra yorum yazmama da gerek yok zaten.
Ama şunu söylemeden geçemiyecem bu seriyi kısa sürede dilimize kazandırdığı için epsilona ayrıca teşekkürlerimi sunmam gerek.
Gönderen: ryuk - 27 Ocak 2013, 20:30:12
Bertrand Russel'ın "Sorgulayan Denemeler" adlı kitabını okuyordum (çok güzel bir kitap), uzun süredir aradığım ve hiçbiryerde bulamadığım bir kitabı nihayet bulduğum kitapçıda o anın heyecanıyla; yeni bulduğum kitabı alıp, parasını ödeyip, okumakta olduğum kitabı orada unutup eve döndüm.
Unuttuğum kitabı ortaokuldayken almıştım, kitabın ilk baskısıydı (böyle konularda takıntılıyımdır) ve benim için çok değerliydi çünkü yıllarca o kitaba bakıp "bir gün bunu okuyabilecek kadar birikimli olacağım" demiştim.
Çok içim yanıyor şu anda...
Eleştirim ise: Bertrand Russel - Sorgulayan denemeler için. Bertrand Russel çağdaş filozoflar içinde kendime en yakın gördüğüm kişi, bu yüzden kendisine torpil geçiyor olabilirim. Kitapta günümüz insanının yaşadığı sorunlar, bu sorunların gerçek nedenleri gördüğüm başka hiçbir kitapta olmadğı kadar iyi anlatılmış. İnsan doğası ile ilgili bir kitabın tek başına verebileceği en fazla şeyi veriyor (çok güzel bir cümle olmadı ama idare edin işte :) )
Gönderen: Bengü - 28 Ocak 2013, 17:58:43
Dün gece bitirdim. Göktuğ abiyi FABİSAD sayesinde tanımış, o sayede kitabını okumaya karar vermiştim. Kitabı bitirdiğimde bunun doğru bir karar olduğunu anladım.
Göktuğ abinin akıcı, güzel üslubu var. Kitapta çok kısa bir bölümde sıkılsam da genel hatlarıyla güzel bir kitaptı. Sıkıldığım kısım asıl konuya bağlandığında ise -yani kitabın diğerlerine göre uzun olan ve son bölümü- kitap şahane bir hal aldı bana sorarsanız. Ve o son bölümde baya kaptırarak okudum. Sizlere de tavsiye ederim. Kalemine sağlık Göktuğ Canbaba'nın!
Gönderen: Erymnys - 01 Şubat 2013, 01:41:54
Yeni bitirdim kitabı, Sahilde Kafka'ya başladığım Murakami serüveni bununla devam etti. İki kitabın tarzı da birbirinden inanılmaz farklı. Norwegian Wood için konuşursam ben hayatımda böyle bir aşk hikayesi okumadım. Öyle Romeo'lar Juliet'ler yok, aksine çok daha sıradan insanların, daha doğrusu hepi topu altı insanın, öyküsü bu. Okurken o kadar yaşıyorsunuz ki hikayeyi, bir de öyle bir durgunluk, sakinlik hissi sarıyor ki insanı, sırf bu yüzden kitap bitsin istemedim.
Şimdiyse şuna başladım:
Gecenin Sonuna Yolculuk - Louis-Ferdinand Céline
Gönderen: KingKiller - 02 Şubat 2013, 23:22:05
Peyami Safa'nın okuduğum ilk kitabı. Peyami Safa'nın anlatış tarzına hayran kaldım. Okumayan varsa hala, hemen başlasın bence.
Ruhlar Gölü - Darren Shan
Güzel başladı. Bakalım güzel devam edecek mi?
Gönderen: Denaro Forbin - 03 Şubat 2013, 12:30:01
Ne kitaptı ama! Hani bir kitabı beğendinizde soluksuz okudum cümlesi devreye girer ya, heh işte öyle bir şey anlatmak istediğim. Aslında daha fazlası. Soluksuz okumakla kalmadım, ne bileyim ya, kitabı yaşadım resmen! Evet, kitap benim içimde yaşandı ve bitti. Böyle bir çırpıda tükeniverdi. Oysa ne güzel okuyordum yau! Azıcık daha uzun olamaz mıydın, ey sen kitap! Yok, yok iyi böyle ya. Bu kadar çabuk bitmesi daha iyi oldu sanırım. Psikolojim renkten renge büründü okurken. Böyle bir acıma duygusu, bir üzüntü, bir sevinç! Evet, evet bir sevinç. Ve mutluluk! Nasıl desem, gönlümüzde en değerli kitapalar kategorisi vardır ya hani, heh işte bu kitap da bende o kategorinin tahtına oturdu sanırım. Ha bir de şöyle bir durum vardır, ilk defa okuduğunuz bir yazar, bugüne dek okuduğunuz yazarlardan daha iyidir, yani öyle hissedersiniz birden ve kendinize kızarsınız, "ulan bugüne kadar ben neden bu yazarı okumadım!"
Nefes alır gibi, su içer gibi yazar Bıçakçı, evet, biz de, nefes alır gibi, su içer gibi okuruz. Budur.
Gönderen: safir - 10 Şubat 2013, 09:53:16
Gönderen: Nightmare - 10 Şubat 2013, 13:26:42
Olaylar ve karakterler iyi ama daha akıcı olmasını beklerdim
Gönderen: Ryld Argith - 10 Şubat 2013, 13:57:09
HobbitBunu akıcı bulmadıysanız Silmarillion kitabını en az bir 3 sene okumayın. :)
Olaylar ve karakterler iyi ama daha akıcı olmasını beklerdim
Gönderen: Nightmare - 10 Şubat 2013, 14:19:03
HobbitBunu akıcı bulmadıysanız Silmarillion kitabını en az bir 3 sene okumayın. :)
Olaylar ve karakterler iyi ama daha akıcı olmasını beklerdim
Sorun yaşımda :)
Bundan sonra Yüzüklerin Efendisi'ni okumayı düşünüyordum, o da bana göre değilse boşuna almayayım :)
Gönderen: kahlan amnell - 10 Şubat 2013, 14:36:37
Gönderen: Fiddler - 10 Şubat 2013, 15:32:23
Gönderen: strider - 10 Şubat 2013, 21:30:16
Galiba biraz fazla beklentiyle başladığım için kitap bana çok iyi gelmedi. Fantastik bir kitap ama fantastik ögeleri çok az. Çevirisi ise berbat. İlk kitabın çevirisi gayet güzeldi, ne oldu da çevirmeni değiştirdiler?
Artık sonunu bekliyorum beni çok şaşırtacak diye.
Gönderen: TheSpell - 10 Şubat 2013, 21:45:00
Üç'ün Çekilişi-Stephen King
Galiba biraz fazla beklentiyle başladığım için kitap bana çok iyi gelmedi. Fantastik bir kitap ama fantastik ögeleri çok az. Çevirisi ise berbat. İlk kitabın çevirisi gayet güzeldi, ne oldu da çevirmeni değiştirdiler?
Artık sonunu bekliyorum beni çok şaşırtacak diye.
Evet, o kitap biraz öyle. Çeviri bakımından diyorum. Belirli kelimeler çok fazla kullanılmış vs. Ben de bu yüzden beğenmeyip bitirememiştim. Hala da bitiremedim.
Gönderen: Acmert - 10 Şubat 2013, 22:34:23
Bu kitap Salvatore'un okuduğum ilk kitabı olmasına ve başında olmama rağmen kendisine ısınacağımı gösteriyor. Güzel bir başlangıç yaptı ve Salvatore'un o meşhur savaş bölümlerini okuyunca kitaba ve seriye daha da bağlanacağımı umuyorum.
Gönderen: kahlan amnell - 11 Şubat 2013, 00:01:40
Gönderen: KingKiller - 11 Şubat 2013, 18:19:59
Gönderen: TheSpell - 11 Şubat 2013, 18:46:16
Bu kitapla ilgili ilk söyleyeceğim şey, tabii ki de "tarzı çok değişik" olur. Yani hiçbir sayfası sıkmıyor. Akıcı olmayan, içinde pek bir hareket bulundurmayan kısımlar bile sıkmıyor yani. O kadar iyi. Anlatım tarzını beğendim kısacası.
Henüz kitabın yarısında sayılırım ancak ne ara buraya kadar ilerledim haberim yoktu kitabı elimden bırakana kadar.
Okuyun efendim. Okuyun.
Gönderen: BuzSakal - 12 Şubat 2013, 17:40:04
Kitaba yeni başladım. Henüz 100. sayfaya gelmedim. Ancak çok çabuk ısındım ve sayfalar çok çabuk akıyor. Okurken neden bir Asimov kitabı okumak için bu kadar bekledim diye düşünmeden edemiyorum.
Gönderen: Daarlan Gardan - 20 Şubat 2013, 17:03:50
Jeneriklik söz kaygısı olmayan bir öykücünün yetişemediğim zamanlara olan özlemini bende de doğurdu.
Çok Sıkılır Arkadaşı Ölen Çocuklar efsanedir.
Gönderen: strider - 20 Şubat 2013, 18:04:16
Yazarın yazma yeteneği gerçekten yadsınamaz. En iyi 100 bilimkurgu eseri arasına girmiş. Yalnız genel olarak hıristiyanlıkla ilgili olması sıkıcı gelebilir, ben de o konuda sıkılacağımı düşünüyordum ama öyle olmadı, hikayesi de iyi.
Gönderen: Denaro Forbin - 20 Şubat 2013, 21:02:33
Bu, okuduğum 3. Bıçakçı kitabı. Ve yine o bildik üslubuyla, basit ama vurucu anlatımıyla beni kendine bağladı ve bir çırpıda da bitti zaten. Bitirdikten sonra yine ağzımda kalan o bildik tat. Çok ama çok güzeldi. Bıçakçı'nın kitapları öyle birkaç cümlecikle özetlenebilecek kitaplar değiller. Okumak gerek. Okuyun, "yeav ben Türk yazar okumam," triplerine girenlere de okutun.
Gönderen: zeynikey - 22 Şubat 2013, 17:54:45
Yüzüklerin Efendisi'nin filmini izledikten sonra dedim bir de kitabını okuyayım. Girdim internete, ilk kitap Silmarillon'muş. Tüm kitaplarını aldım adamın, tüm kitaplarını konu sırasına göre okudum. Hiç de sıkılmadım Silmarillon'dan. Dışarıdan duyduğuma göre herkes sıkılıyormuş, çok karışık bulmuşlar :DHobbitBunu akıcı bulmadıysanız Silmarillion kitabını en az bir 3 sene okumayın. :)
Olaylar ve karakterler iyi ama daha akıcı olmasını beklerdim
Sorun yaşımda :)
Bundan sonra yüzüklerin efendisini okumayı düşünüyordum oda bana göre deilse boşuna almıyım :)
Türkçe yazım kurallarına dikkat edelim lütfen - Editör.
Gönderen: Denaro Forbin - 03 Mart 2013, 17:21:31
Barış Bıçakçı'dan yeni bir kitap. Aması yok. yazıyor arka kapakta. Benjen Stark'ın sözü geliyor hemen aklıma. "Ama kelimesinden önce söylenen hiçbir sözün önemi yoktur." Aması yok. adlı bölümü çıkarırsak eğer, Barış Bıçakçı'dan yeni bir kitap. kalıyor geriye. O halde asıl dikkate alınması gereken bölüm bu olsa gerek.
Barış Bıçakçı ne yazsa okurum diyebiliyorum artık gönül rahatlığıyla. Çünkü okuduğum her bir kitabında kendimi gerçekten okuyormuş gibi hissetmemi sağlıyor. Gereksiz süslemelerle cümlelerini uzatıp bizleri yormadığı gibi, anlatımı da bir o kadar güçlü. Sinek Isırıklarını Müellifi'nde bir hayat hikayesini enine boyuna ama sırasız bir şekilde okuma imkanına sahip oluyoruz. Kitabının dört gözle basılması haberini bekleyen bir karakterin enteresan hayatına tanıklık ediyoruz. Kısa kısa öykücükleriyle aralarındaki bağları kurmamızı ve puzzleı bizim tamamlamamızı istiyor yazar. Güzel. Çok güzel!
Aramızdaki En Kısa Mesafe - Barış Bıçakçı
Yine bildik üslup. Hayatımızdan enstantanelere şahit oluyoruz Aramızdaki En Kısa Mesafe'de. Çok Sevimli ve bir o kadar da okunulası bir kitap. Bir çırpıda bitti. Biterken de farklı duygular hissettirdi.
Barış Bıçakçı'yı seviniz. Okuyunuz.
Gönderen: Erymnys - 08 Mart 2013, 00:33:06
Yeni başladım daha, bir yorum yapamayacağım tek söylemek istediğim,
Highlord'a selamlar!..
:D
Gönderen: Denaro Forbin - 08 Mart 2013, 02:17:50
Aramızdaki En Kısa Mesafe gibi kısacık öykülerden oluşuyor kapağıyla beni cezbeden bu kitap. Ama öykülerin toplamı bir bütünü oluşturmuyor bu sefer. Ayrı ayrı hepsi. En sevdiğim en baştaki öykü oldu. Diğerleri de çok güzel elbette. Barış Bıçakçı yazacak da kötü olacak? Görülmemiş bir şey.
Ankara'nın yalnızca o kocaman otogarından başka hiçbir yerini görmeyen ben, -otobüsle şehrin içinden geçmelerimi saymazsam- Ankara'ya aşık oldum. Ankara aşığı bir şahıs olma yolunda ilerliyorum. Barış Bıçakçı da Ankara'ya sempati duymamda etkili olan kişilerden yalnızca biri. Kitaplarındaki Ankara tasvirleri, bana bu şehri daha yakından tanıma, gezme, dolaşma isteği uyandırıyor. İstanbul iyi, güzel, hoş ama Ankara'da yaşamak hedefim. Bunları niye buraya yazdığımı da bilmiyorum ya, neyse.
Gönderen: Denaro Forbin - 09 Mart 2013, 22:12:32
Yalçın Tosun'un 2 öykü kitabını da temin etmiştim geçenlerde. İlk kitabı Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler'le başlayayım dedim, nitekim başladım da. Bitti. Ama yine de bir şeyler yazmak istedim.
Öykülerin genelinde anlatıcının kadın karakter olması en ilginç noktaydı sanırım, özellikle yazarın erkek olduğunu düşünürsek. Diğer kitabında da bu durum söz konusu mu acaba diye merak etmeye başladım şimdiden. Fakat bunu hoş karşılamadığım gibi bir izlenime kapıldığım söylenemez. Kadınların dünyasından seçmeler gibi daha çok. Elbette güzel bir yaklaşım bu. Yalçın Tosun, kadınların karmaşık dünyasından tasvirler sunuyor bizlere. Bunun altından çok başarılı bir şekilde kalkmış olduğu gerçeğini es geçmek olmaz. Hakkını vermek gerek.
Kitabın içerisinde bulunan 16 öyküde de şiirsel bir anlatım mevcut. Tosun'un ilk kitabı olduğunu da göz önünde bulundurursak eğer, bu durum oldukça ilginç geldi bana açıkçası. İlginç ve umut verici. Yazarın bir sonraki kitaplarının daha iyi olacağının sinyallerini gördüm desem yeridir. En beğendiğim öyküler, Sinema, Kale Direği, Parkta ve Unutmabeni Çiçekleri oldu.
Yazarın 2.kitabı, Peruk Gibi Hüzünlü'yü de okuyacağım kısa bir süre içerisinde. Hatta bana öyle geliyor ki, Yalçın Tosun'dan daha nice güzel şeyler okuyacağım/z.
Gönderen: LegalMc - 10 Mart 2013, 10:56:04
Son zamanlarda okuduğum en iyi öykü kitabı diyebilirim.
Bazı kitaplar vardır, kendiniz de alsanız, hediye de edilse aynı zevki alırsınız kitaptan. Bu kitap öyle değil. Mümkünse kendiniz almayın. Bırakın sizin için özel biri size hediye etsin. Bir şekilde bunu sağlayın. Ne bileyim, lafın arasında bu kitabı çok merak ettiğinizi söyleyin, bir şeyler yapın. Değeri kat kat artacak, değer verdiğiniz kişiye de kat kat daha fazla değer vermeye başlayacaksınız, emin olun.
Bir diğer seçenek de sizin başka birine hediye etmeniz. Demek istediğim şu; bu kitabı sadece siz okumayın, bir şeyler paylaştığınız kişilere de okutun. Böyle kitaplar özeldir.
Gönderen: Vega - 10 Mart 2013, 14:18:26
Edebi açıdan mükemmel değilse bile zevkle okunacak bir kitap. Tam olarak gezi rehberi sayılmaz, içinde bazen felsefe buluyorsunuz bazen geçmişle ilgili anekdotlar. Sizi düşünmeye sevk ediyor ama bunu sıkıcı olmadan yapıyor. Henüz Bir Dinozorun Anıları'nı okuma fırsatım olmadı ama bunu bitirir bitirmez onu alacağım bir yerlerden.
En garip kısmı da kitabı okul kütüphanesinde bulmam. Bizim cemaatçi okulda? Yasaklı kitap? Kıyamet yakın olmalı o.O
Gönderen: Nightmare - 10 Mart 2013, 19:05:55
Destanın ikinci kitabı.Arada kayıp tarihçeleri okumamış olup bir olayı atlasamda gayet iyi gidiyor.Akıcılıkla ilgili yaşım dolayısıyla yorum yapmicam herkes tahmin etmiştir herhalde.Yaşımın acısını bu kitapta çok çektim ama yapcak bişey yok :)
Gönderen: E0nwe - 10 Mart 2013, 22:13:03
Şu sıralar ''tekrar'' Orta-Dünyaya takılıp gittim. Sonra dedim ki ''çıkmadan son eseri de okuyayım da tam olsun.'' Eser Orta-Dünyanın farklı yerlerinden bize hikayeler sunuyor. Özellikle de Orta-Dünyada en çok merak ettiğim kısımlardan birisi olan ''İstari'' bölümü de kitapta mevcut(muş). Bu kısıma gelene kadar önümde 3-5 uzun hikaye uzanıyor (artık sabredeceğiz). Kitabın başındaki hikayeyi okurken (bildiğim olaylardan dolayı) biraz sıksa da (gerçi diğer hikayelerden bir ikisini de biliyorum) bilmediğimiz, görmediğimiz olaylarında olduğunu okuyunca sıkıntı yerini ''merak'' ve ''heyecana'' bıraktı. Ayrıca okurken kitabın arkasında ki sözlüğe bakmaktan hem elim yoruldu, hemde zaman kaybına uğradım.
Gönderen: Ryld Argith - 11 Mart 2013, 18:53:51
Gönderen: mithrandir21 - 12 Mart 2013, 10:12:33
Gönderen: Erymnys - 19 Mart 2013, 23:06:41
Sakin sessiz bir romana ihtiyaç duyanlar için bire bir.
Gönderen: Apollo - 24 Mart 2013, 04:21:23
Ejderhamızrağı serisi beklediğimden daha güzel çıktı.Ama bir olay özellikle bu kitabında göze batıyor.Bir hikayeyi anlattıktan 5 sayfa sonra gerçekleşmesi ve bunun bir kaç defa tekrarlanması güzel değil :/
Gönderen: Nightmare - 25 Mart 2013, 19:06:40
Kış Gecesi Ejderhaları - Margaret Weis & Tracy Hickman
Ejderhamızrağı serisi beklediğimden daha güzel çıktı.Ama bir olay özellikle bu kitabında göze batıyor.Bir hikayeyi anlattıktan 5 sayfa sonra gerçekleşmesi ve bunun bir kaç defa tekrarlanması güzel değil :/
Şu an tam hatırlayamıyorum ama galiba anlattığın şekilde bir kaç olay yaşanmıştı.Pek hoş değil gerçekten ama tamda emin olamıyorum olup olmadığından.Böyle bir şeyle karşılaşan var mı acaba ?
Gönderen: strider - 28 Mart 2013, 22:59:18
Okuduğum ilk Kafka romanı, ama anlaşılıyor ki tüm kitaplarını okuyacağım. Sayfalarca sürebilen paragrafları, uzun cümleleri ve bol virgülleriyle korkutmuştu beni ilk başta, ancak gerçekten akıcı, açık anlatımı ve güzel konusuyla okunmaya değen bir kitap. Zaten 100 sayfalık bir kitap, tek nefeste biter. Bir sabah uyandığında kendini böceğe dönüşmüş bulan birinin yaşadıklarını anlatıyor.
Gönderen: Acmert - 02 Nisan 2013, 19:20:19
Dövüş Kulübü - Chuck Palahniuk.
Kitap gayet akıcı ilerliyor. Daha önce filmini izlemekten mi kaynaklanır bilemem ama kendine has bir çekiciliği olduğu bir gerçek. Kitap bana Tyler karakterine film sayesinde uyandırılan hayranlığın aslında biraz abartı olduğunu gösterdi. Bu kitap için bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama Anlatıcı'nın yaşamının ilerleyişinde Tyler çok sönük kalıyor. "İsveç malı mobilyalardan kurtar beni." Aslında kurtarılmayı Anlatıcı istiyor. Filmde ise Anlatıcı'nın Tyler sayesinde aydınlandığı gösteriliyordu. Filmde Tyler'ın verdiği bir çok fikir, Anlatıcı'nın zihninde geçiyor.
Palahniuk gerçekten iyi yazıyor ve onun sayesinde bir süre sonra dibe vurmaya çalışabilirsiniz.
İşeyen Atmaca - Göktuğ Canbaba.
Göktuğ Canbaba'nın okumaya başladığım ilk romanı. Henüz başındayım, ayrıntılı bir yorum yapabilecek kadar bilgi birikimine sahip değilim ancak başında olmama rağmen bu kitabı çok beğendim. Jack karakterinin yaşadığı olayları anlatışı okuyucuyla sohbet havasında geçtiği için çok samimi bir kitap halini alıyor. Bazen kitabı okurken gülümsediğimi fark ediyorum.
Factotum - Charles Bukowski.
Ne yalan söyleyeyim, hayal kırıklığına uğradım. Vikipedi'den de Bukowski'nin işsizliğini, dipteki sürünüşünü, kadın düşkünlüğünü ve içki hastalığını öğrenebilirdim. Kitap hızlı okunuyor mu, okunuyor. Ancak Bukowski'nin bana vermeye çalışacağı fikirleri beklerken sahip olduğum sadece onun hayatının bir kısmındaki yaşam stili oldu. Diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum, belki sadece Bukowski'nin yanlış kitabını seçmişimdir.
Gönderen: Daarlan Gardan - 06 Nisan 2013, 00:49:31
Sai King'den okuduğum en ağır roman olacak herhâlde. Karakterleri daha iyi tanıyabilmemiz ve bu uzun yolculuk içerisinde onların nelerle uğraştıklarını anlayabilmemiz için hazırlanan karakter listesi çok iyi olmuş. Bunun yanı sıra okuyabildiğim yere kadar yaşanan olayların başka başka karakterlerin açısından önümüze getirilmesi bu romanın anlatım tarzını da genişletiyor.
Post apokaliptik kurguya çok ihtiyaç duyduğum şu dönemlerde ilaç gibi geliyor. Elbette terimin bildiğimiz anlamının az dışında seyrediyor.
Karakterlerin birbirlerini yemelerini bekliyorum. Fiilen değil tabii.
Gönderen: Denaro Forbin - 21 Nisan 2013, 01:49:38
Geç okuduğum bir başyapıt.
Eserin popülaritesini herkes biliyordur aşağı yukarı. Ben de biliyordum elbette ama okumak için neden bu kadar bekledim onu bilmiyorum işte. Aslında etkilenecek denli bir kitap olacağını tahmin etmiyordum hiç. Ama etkilendim. Son bölümde duygusal anlar yaşadım. Bir dostluk ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Oldukça dokunaklı bir yaşam hikayesi.
Spoiler: Göster
Kitabın dilini de çok sevdim. Anlatım şahaneydi. John Steinbeck'in diğer romanlarını da okumak gerek bunun üzerine. Ama sanırım hiç biri Fareler ve İnsanlar tadı veremeyecek. Ön yargı değil de, önsezi diyelim.
Ayrıca kitapta yalnızlık üzerine söylenmiş çok güzel deyişler mevcuttu. İşte onlardan ikisi;
"Tanıdığın biriyle gezmek yalnız olmaktan çok daha iyi."
"Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."
Ve o efsane diyalog:
"George, nasıl bir çiftliğimiz olacak anlatsana."
"Kaç kere anlattım ya Lennie."
"Olsun. Bir daha anlat lütfen..."
Çok, çok güzeldi!
Gönderen: Ejderfelaketi - 21 Nisan 2013, 14:36:47
Gönderen: lenore - 22 Nisan 2013, 07:51:20
Aslinda bu kitap benim icin birden, bir solukta, okunacak bir kitap degil de moralim bozukken ya da aklim bir seye takildiginda acip bir iki hikaye okudugum, hatta su siralar her daim yanimda tasidigim bir kitap. Oykuler ya da en sona "Mensur Siirler" adiyla konulmus bolum pek toz pembe bir tablo cizmiyor. Butun bencilligini, nankorlugunu anlatiyor insanin. Ayni anda masumlugu, iyi niyeti de. Belki de bu yuzdendir, her hikayenin sonunda huzunlu bir gulumseme konduruyor insanin yuzune.
Gönderen: Gülbüyüsü - 22 Nisan 2013, 08:40:00
Şuan ikinci kitaptayım ve yer yer sıkılsamda genel olarak tasvirleri ve anlatımı başarılı bir eser. İçinde ilham almama neden olan sahneler oldu. Bir kıyamet senaryosunun nasıl bir kurtuluş destanına dönebileceğinin anlatıldığı, iyilikle kötülüğün nasıl bir çember oluşturduğu ve biri olmadan diğerinin anlam ifade etmediği üzerine kurulmuş bir kurgu.
Gönderen: - 22 Nisan 2013, 17:35:22
Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş
Bu devasa (hem edebi hem fiziki anlamda, yaklaşık 1000 sayfa) eserin yarısındayım. Öylesine büyük bir edebiyat ve kitap sevgisiyle yazılmış ki hayranlık duymamak elde değil. Beş kitap olarak tasarlanan kitap ülkemizde harika bir çeviriyle tek kitap olarak yayınlandı, ben 4. bölümün yarısındayım, Suçlarla İlgili Bölüm; bu bölümde yüzlerce kadın cinayeti rapor soğukluğunda aktarılıyor; zaman zaman aralara küçük hikayeler serpilse de cinayetler tüm ciddiyetiyle ve gerçekçiliğiyle aktarılmaya devam ediyor. Ana akım polisiye okuyucusu tarafından bu cinayetlerin maharetli polis/dedektifler tarafından çözülmesi istenir belki ama Bolaño, böyle yapmıyor, Ciudad Juárez'de meydana gelen faili meçhul "gerçek" cinayetlerin (370'ten fazla kadın) bir kopyasını önümüze sürüyor ve orada yaşayan insanların nasıl bir cehennemde yaşadıklarını biraz olsun hissetmemizi sağlamaya çalışıyor. Bolaño'nun benimsediği tarzı, "aşırı gerçekçi" olarak tanımlıyorlar; "büyülü gerçekçiliğin" doğduğu topraklardan çıkan bu tarz bir "kaçış edebiyatı" sunmuyor, yakanızdan tutup yüzünüzü kana ve acıya bastırıyor.
Gönderen: Erymnys - 25 Nisan 2013, 11:51:11
Ben bu Beat Edebiyatı'na alışamadım bir türlü ama hadi bakalım...
Gönderen: Erymnys - 30 Nisan 2013, 23:14:31
Bir saatte bitti, çok keyifli bir kitaptı. Yanlış bilinen doğrular, hayata çok daha farklı bir açıdan bakmayı sağlayacak bilgiler... Bilmediğim bilmediğim şeyler...
Okuyun, okutun, eğlenin efenim.
Gönderen: Denaro Forbin - 06 Mayıs 2013, 01:49:34
Barış Bıçakçı en sevdiğim Türk yazar konumundadır. 6 kitabını da bir çırpıda okumuştum ve içlerinde en sevdiğim Bizim Büyük Çaresizliğimiz olmuştu. Ve şimdi Veciz Sözler'le birlikte Barış Bıçakçı'ya nokta koyuyorum, ta ki yeni bir kitap çıkarana dek. O günü dört gözle bekliyorum tabii ki.
Kitap henüz bitmedi ama bitirdiğimde en sevdiğim ikinci Barış Bıçakçı romanı olacak sanırım. O kadar güzel bir üslubu var ki Bıçakçı'nın, anlatamam, okuyanlar bilir. Veciz Sözler adlı bir radyo programına katılan Ankaralı bir ağbimizin hayatına, Bıçakçı'nın eşsiz anlatımıyla konuk oluyoruz. Harikulade sözler de bize kitap boyunca eşlik ediyor.
Gönderen: Denaro Forbin - 08 Mayıs 2013, 18:34:46
Gaiman'ın ismi geçiyor, e haliyle okumam gerekiyordu. Nitekim okuyorum da. Bitti bitecek, az kaldı. İyi iyi güzel, sevdim. Hatta portal için bir inceleme yazısı yazmaya karar verdim. Yorumlarım orada olacak.
Gönderen: Tardis - 09 Mayıs 2013, 00:33:06
Sokak sanatcisi, her seyini kaybetmis bir eroinkes ile onun hayata baglarini olusturan Sokak Kedisi Bob'uj borbirlerini bulma hikayeleri.. James'in o kediyi edindikten sonra hayatinin nasil degismesi... Yanibasimda kendi kedimle okumak muhtesemdi :D
Gönderen: Gurur - 09 Mayıs 2013, 11:00:25
Son zamanlarda okuduğum şeylerin hepsi zor okunan, tat veren ama insanı yoran şeylerdi. Sadık Yemni üslubu garip bir yazar ama kolay okunabiliyor, dinlendirici bir yanı. Bu da onun bir öykü kitabı. Daha önce ondan iki roman (Sokaklar Benim Yeniden ve Zaman Tozları serisi) okudum. Öykülerindeki fikirler çok özgün, inanılmaz ufuk açıcı. Ancak ben yine de romanları tercih ederim.
Gönderen: Acmert - 12 Mayıs 2013, 15:38:27
Beni kitap okumaya aşık etmiş kadının ellerinden gelen bir kitaba hayır diyemezdim elbette. Harry Potter'dan sonra nasıl bir şey çıkar Rowling'in hayal gücünden merak ediyordum ve başladım. Henüz çok başındayım ama Harry Potter'ı arıyor olmalıyım ki yazımı biraz garip geldi. Harry Potter'a benzemesini beklemiyordum zaten de bu sefer cümleler bile karışık geliyor. Çeviride mi sorun var, Rowling'de mi yoksa benim ruh halimde mi bilmiyorum. Umarım benim ruh halimdedir.
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Mayıs 2013, 00:37:41
Aslında bu yorumu Facebook'ta saçmasapan çevirmene yüklenen kişilere yazmam lazım, ama burada çok ufaktan değinilince dayanamadım.
Acmert, alınma :P.
Gönderen: kahlan amnell - 13 Mayıs 2013, 09:32:32
Gönderen: Erymnys - 14 Mayıs 2013, 18:39:21
Eco'yu fahri dedesi olarak gören bir insanım ben...
Gönderen: Apollo - 19 Mayıs 2013, 03:32:17
Açıkçası yazar kitap boyunca iyi kandırdı. Hem burjuvalık konusunda hem aşk konusunda. Aşkı şuana kadar gördüğüm bütün romanlardan daha iyi anlattı. Hayalimiz de kurduğumuz bir, yüceleştirdiğimiz gerçeği gördüğümüzde ise hayal kırıklığı yaratan bir deneyim. Bu kadar beğeneceğimi sanmıyordum.
Gönderen: daifunka_vc - 19 Mayıs 2013, 04:19:24
Kitapta çok fazla ilerlemiş olmasam da şimdiden ilginç (en azından pek fazla kitap okumamış benim gibi biri için) konusuyla beni kendine bağladı diyebilirim. Ha neymiş bu konu diyebilirsiniz, söyleyeyim: Artık insanların eğlenmek için neler yaptığına şaşırdığım bir çağda (:D), başrolümüzdeki aktör dünyamızdan teknolojik olarak çok geride, ama fantastik ögelerin bulunduğu bir diyara suikastçi olarak gönderilip (Bildiğin ışınlanıp git gel de yapıyor diyebiliriz. :D) parasını bu şekilde kazanan birisi. Tabii insanlar da onun kimi zaman vahşete varan bu maceralarını birinci elden (canlı yayın diyebilirsiniz, direk birinci kişi görüş açısından izliyorsunuz) izlemek için çılgın miktarda paralar yatırmakta. İşte, karakterimizin ve bir kaç meslektaşının (spoiler vermeyeyim) tam olarak sebebini bilmediğim (daha 'okuyom ben yaa!' demiş miydim?) amaçlarla iki dünya arasındaki bir oyuna alet edildiğini ve bununla nasıl başa çıkmaya çalıştıklarını okuyacak gibiyim. :D Çok bir ilerleme kaydetmememe rağmen fantazi ve bilim kurgu ögelerinin gayet güzel harmanlandığını, bölümlerin insanın merakını ayakta tutmayı becerebildiğini söyleyebilirim. Devamı da güzel bir kitabın beni beklediğine inanıyorum.
Gönderen: strider - 20 Mayıs 2013, 00:34:17
Tatlı rüyalar'ı beklediğimden erken bitirince Beyaz Kale'ye (Orhan Pamuk) başladım. Henüz ortasına -asıl konuya- gelmedim, fakat güzel ilerliyor. Bol düşünceli -klasik Pamuk- bir kitap. Kapağını (benimki 2012 basımı) hiç beğenmedim, okuma isteğini azaltıyor. Bir de, düzeltisi daha iyi olmalıydı.
Gönderen: Erymnys - 28 Mayıs 2013, 20:23:19
Gönderen: Denaro Forbin - 03 Haziran 2013, 22:46:30
Sakla Yamalarını Kalbim / Yılmaz Odabaşı
Yılmaz Odabaşı, 1981'den 2005 yılına dek yazmış olduğu şiir kitaplarından özel bir seçki meydana getirerek Sakla Yamalarını Kalbim'de topluyor. Kitap 2005 yılında İrlanda'da Munster Literature Centre tarafından İngilizce olarak da yayımlanmış.
Kitapta toplam 55 şiir mevcut ve benim içlerinde en beğendiklerim sırasıyla şöyle; Şerif Ali Bey Nostaljisi, Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı, Vuslata Kalsın, Notaları Kurşunlanmış Bir Şarkıdır Yalnızlık, Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur.
Kitabın son bölümünde ise Yılmaz Odabaşı, "Çağ ve Şiir?", "Çağ ve Şair?, "Şiir ve Çoşku?", "Şiir ve Gerçeklik?", "Şiir ve Esin?" ve "Şiir ve Gelenek?" gibi soruları yanıtlıyor.
Gözleri İntihar Mavi / Yusuf Hayaloğlu
Yusuf Hayaloğlu sevdiğim bir şairdir. Şiirlerini dinlerinim zaman zaman fakat hiç yazılı olarak okumamıştım ve hazır fırsatım varken okuyayım dedim, okudum. Birçok şiirini zaten Ahmet Kaya'nın şarkılarından biliyordum. Şarkısı olan şiirleri okuduğumda ister istemez şarkıyı zihnimde söyleyerek ayak uydurdum şiire. Bunun haricinde bilmediğim bir çok şiirini de okumuş, öğrenmiş oldum Yusuf Hayaloğlu'nun.
Kitapta 39 şiir mevcut ve sırasıyla en beğendiklerim şöyle; Ah Ulan Rıza, Merhaba Nalan, Bir Anka Kuşu, Yüreğim Kanıyor, Neylersin, Başım Belada, Ayrılık Hediyesi ve son olarak Hani Benim Gençliğim.
İskender'i Ben Öldürmedim / Küçük İskender
İlk defa okudum Küçük İskender'i. Merak ediyordum aslında şiirlerini, tarzını ve bir de neden bu kadar çok okunduğunu. Aslında şiirden pek anlamayan biriyim. Bu sebepten dolayı mı, yoksa Yılmaz Odabaşı ve Yusuf Hayaloğlu'nun ardından Küçük İskender'i okuduğumdan mı bilemiyorum ama genel anlamda sevemedim bu kitabı. Demek ki tarzı buymuş ve şiir sanatı da şairden şaire değişiklik gösteriyormuş.
Kitabın içerisinde 70 şiir bulunmakta ve ben yalnızca 4'ünü sevebildim, geriye kalan 66 şiiri sevmedim, evet. Onları da şu şekilde sıralayayım; Galaksi Otobüs Durağı, Tilkilerin IQ'su, Hoyrat ve Kış Aşkına Requem.
Beni Susarken Bölme / Kahraman Tazeoğlu
Türk okurlar tarafından oldukça fazla okunan, beğenilen ve sevilen bir isim Kahraman Tazeoğlu. Az çok duymuşsunuzdur ismini kıyıda köşede. Ben de ismini birçok yerde duyuyordum, şiirlerine denk geliyordum sosyal platformlarda vs. Yine birçok şiirinin toplandığı bir kitap Beni Susarken Bölme. Bundan hariç kaç kitabı daha var? Bu adam sürekli şiir mi yazar? Açıkçası bilmiyorum pek. Şiir kitapları bir çırpıda bittiğinden ve okuma imkanım varken okudum işte. Ama şunu anlamak çok da zor olmadı; yeni nesil bir şair ve şiirlerinin tamamı aşk üzerine.
Kitapta 36 şiir bulunmakta ve dediğim gibi tamamı aşk temalı. Özel olarak şunu veya şunları beğendiğimi söyleyemiyorum, kötüydü de demiyorum. Ama daha iyi şairler var, yok değil.
Hayatı ve Bütün Şiirleri (Dostlar Beni Hatırlasın) / Aşık Veysel
Peş peşe okuduğum şu 5 şiir kitabı içinde tabii ki en değerlisi Aşık Veysel'in bütün şiirlerinin olduğu bu kitap oldu. Aşık Veysel'in Yaşam Öyküsü ve Halk Şiiri ve Aşık Veysel adlı bölümlerle giriş yaptığımız kitapta 11 kategori daha bulunmakta. İşte şiirler de bu kategorilerin içerisinde. Şiirleri saymakla uğraşmadım bu sefer. Büyük bir hayranlıkla okudum hepsini. Büyük şair vesselam.
Kitaplardan Korkan Çocuk / Susanna Tamaro
Sekiz yaşındaki karakterimiz Leopold kitaplardan çok korkmaktadır. Babasının aksine bu yaşına dek tek bir kitap dahi okumamıştır. Ailesi bu duruma üzülmektedir. Doğum gününde o çok istediği spor ayakkabıların çıkmasını beklediği paketten bir kitap çıkar yine. Leopold üzülür, sinirlenir, korkar.
Ailesi bu durumla başa çıkabilmek için türlü türlü yöntemlere başvururlar. Çeşitli cezalar verirler Leopold'a ama hiçbiri işe yaramaz. Leopold'un kitaplardan korkmasını engelleyememektedirler. Leopold anne ve babasının şiddetli baskılarına dayanamayarak çareyi evden kaçmakta bulur.
İşte asıl gerçek de Leopold'un evden kaçmasıyla gün yüzüne çıkıyor. Yalnızca kitap okumayı sevmeyen çocuklar için değil, büyükler için de etkileyici bir finale sahip Kitaplardan Korkan Çocuk.
Gönderen: strider - 21 Haziran 2013, 22:51:36
Türk edebiyatının ilk korku romanı diye geçiyor. Gayet sürükleyici, yeri geldiğinde korkutucu, yeri geldiğinde çok eğlenceli olabilen bir kitap. Beklediğimden çok daha akıcıydı. Bunda elbette 'okurlarımız için özenle sadeleştirilmiş' olmasının etkisi büyüktür. Ama benim demek istediğim böyle uzun, boş, betimlemeyle dolu paragrafların olmaması. Umarım sadeleştirmek için o tür kısımları çıkarmamışlardır. Sıkıcı da olsa okumak gerekir.
Gönderen: Denaro Forbin - 22 Haziran 2013, 19:32:20
Ya ben kitaptan anlamıyorum, ya Kafka sorunlu, ya da gerektiğinden çok fazla övülüyor bu adam.
İlk defa Kafka okudum. İlk defa okuyacağım için de yazarın başyapıtını seçtim; Dönüşüm'ü. Ha eğer bu kitap Kafka'nın başyapıtıysa otomatikman diğer kitaplarını okumamam gerekir ve sanırım okumayacağım da.
Bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa'nın yaşadıkları anlatılıyor. Bunu kitabı okumadan önce biliyordum ama daha detaylı bir şeyler bekliyordum, büyük bir beklenti içerisine girmiştim sanırım. Beklentilerim fos çıktı ona yanarım. Kitabı bitirdiğimde de söyleyebileceğim tek şey "bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa'nın yaşadıkları anlatılıyor." Daha fazla bir şey göremedim ben, dikkatli ve yavaş bir şekilde okumama rağmen. Ama olumlu olarak bir tek şunu söyleyebilirim, anlatım hoştu ve sıkmadı.
Şimdi bena tepkiler gelebilir, buna hazırlıklıyım lakin herkes Kafka sevecek diye bir kuralın olmadığını belirtmek isterim. Hoş öyle bir kural olsaydı gene çiğnerdim ya neyse.
Özetle; sevmedim efendim. Abarttığınız Kafka bu muydu diye soruyorum gönül rahatlığıyla. Diğer kitapları da benden uzak, Kafkaseverlere yakın olsun inşallah.
Gönderen: Ryld Argith - 22 Haziran 2013, 19:56:17
Tek kelimeyle harika bir kitap. Biraz kalın ve normal basım olduğundan tutması zor. (malum 698 sayfa :D ) Ama kitabın kendisi mükemmel!!! :D
Gönderen: Fiddler - 24 Haziran 2013, 23:47:17
Dönüşüm - Franz Kafka
Ya ben kitaptan anlamıyorum, ya Kafka sorunlu, ya da gerektiğinden çok fazla övülüyor bu adam.
Hiç gücenilecek bir şey söylememişsin. Biraz çirkin ve tırt bir söylem olacak; ama Kafka kafası herkese gelemiyor. Kitabın üstüne düşünmeyi bırakıp bilinçaltının senin yerine çıkarımlar yapmasına izin vermen gerekiyor okurken. Eğer başarabilirsen KAPUPAABUM! Çılgınlıklar diyarı! Olmazsa, gerçekten de bir sabah uyandığında böcük olmuş bir adam var. Bir de niyeyse adamın sırtına elma saplanıyor..
Ben de bugün bitirdim Barış Bıçakçı'nın Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonrasını. Okuduğum ilk Barış Bıçakçı'ydı. Ne zamandır erteleyip duruyordum, bir türlü fırsatını bulamamıştım. Zamanı bulunca yapıştırdım. O kadar methini duymak boşuna değilmiş gerçekten. Çok güzel bir kitaptı. Çok güzel bir yazımdı.
Şimdi de Aramızdaki En Kısa Mesafeye başladım. Galiba bunu daha bile çok seveceğim. Hele ki o "Camı Kapatır Mısınız Lütfen!" öyküsü yok mu? Tekrar tekrar okuyacağım onu. Benim için çok kafa açıcı bir öykü dersi oldu. O kadar kısa bir metinde o kadar çok, o kadar büyük şey anlatmak, ve bunu insanı yormayan, alıştırtmaya çalışmayan, çok duru, çok yumuşak bir şekilde yapmak gerçekten bir ders olmalı. Sırrını bir şekilde çözebilmeyi umuyorum.
Evet.
Gönderen: Denaro Forbin - 25 Haziran 2013, 01:02:30
Dönüşüm - Franz Kafka
Ya ben kitaptan anlamıyorum, ya Kafka sorunlu, ya da gerektiğinden çok fazla övülüyor bu adam.
Hiç gücenilecek bir şey söylememişsin. Biraz çirkin ve tırt bir söylem olacak; ama Kafka kafası herkese gelemiyor. Kitabın üstüne düşünmeyi bırakıp bilinçaltının senin yerine çıkarımlar yapmasına izin vermen gerekiyor okurken. Eğer başarabilirsen KAPUPAABUM! Çılgınlıklar diyarı! Olmazsa, gerçekten de bir sabah uyandığında böcük olmuş bir adam var. Bir de niyeyse adamın sırtına elma saplanıyor..
Sevemedim ne bileyim. Ha şöyle duyumlar da aldım tabii. Kafka'yı anlamak için önce hayatını okumalıymışım, sevgilisine yazdığı mektupları okumalıymışım, babasına yazdığı mektupları okumalıymışım vs. Ama gene söylüyorum Kafka severler kusura bakmasın, hiç kendimi yoramam yani. Ben direkt yazdığı eseri okurum ve ona göre yaparım eleştirimi, özel hayatı beni ilgilendirmez. Her okuduğumuz yazarın özel hayatını araştıracaksak...
Ben de bugün bitirdim Barış Bıçakçı'nın Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonrasını. Okuduğum ilk Barış Bıçakçı'ydı.
Barış Bıçakçı'yı görünce yazmadan edemedim. 7 kitabı da bir diğerinden güzeldir. Kısacıklar zaten, tek oturuşluk zihin açıcı kitaplar. Bizim Büyük Çaresizliğimiz favorim olsa da her birinin yeri ayrıdır.
Gönderen: Tardis - 25 Haziran 2013, 18:56:05
GÜZEL.
Gönderen: Daarlan Gardan - 11 Temmuz 2013, 14:34:50
Daha kitaba da ismini veren tek öyküyü okudum fakat öykülerden ''Medet'' umanlara beş küçük paranoya...
Gönderen: kitapci - 11 Temmuz 2013, 16:03:27
Gönderen: - 11 Temmuz 2013, 16:27:25
Kubbe'nin Altında'yı karıştırıyorum.
Sai King'den okuduğum en ağır roman olacak herhâlde. Karakterleri daha iyi tanıyabilmemiz ve bu uzun yolculuk içerisinde onların nelerle uğraştıklarını anlayabilmemiz için hazırlanan karakter listesi çok iyi olmuş. Bunun yanı sıra okuyabildiğim yere kadar yaşanan olayların başka başka karakterlerin açısından önümüze getirilmesi bu romanın anlatım tarzını da genişletiyor.
Post apokaliptik kurguya çok ihtiyaç duyduğum şu dönemlerde ilaç gibi geliyor. Elbette terimin bildiğimiz anlamının az dışında seyrediyor.
Karakterlerin birbirlerini yemelerini bekliyorum. Fiilen değil tabii.
Kitap çıktığında gidip almıştım.Kalın bir kitap olmasına rağmen çok çabuk bitmişti. King, Kaotik düzen yaratıp bu düzendekileri insanlıktan çıkarmayı iyi biliyor. Kitabı okurken artık sizde karakterler gibi sırrı çözülemeyen kubbeye alışıyorsunuz, merakınız kubbenin sırrına değil insanların ne yaptığına doğru kayıyor: bir sonraki bölümde neler olacak, o karakter ne yapacak vs... gibi. King'in tarzı bu bence, sizi sağlam detaylarla ana konudan uzaklaştırıp, romanın sonunda ana konuyu balyoz gibi indiriyor birden kafanıza.
Gönderen: Tardis - 14 Temmuz 2013, 12:36:33
Çok fazla yeni karakter kullanıldığı için biraz kafam karıştı en başta. Ancak ilerledikçe güzel ve akıcı olduğunu anladım. Şu an pek ilerlememe rağmen yine de seveceğimi düşünüyorum, okurken sanki bir film sahnesi izler gibi gözümde canlanıyor her şey. İlk kitabını çok çok severek okumuştum, bunu da severek okuyorum.
Gönderen: ryuk - 18 Temmuz 2013, 14:51:12
Gönderen: selfrepair - 18 Temmuz 2013, 17:41:45
Mustafa İnan ile tanışma fırsatım olmadı fakat Oğuz Atay'ın olmuş, üniversitede hocasıymış kendisinin. Kitabın bu kadar objektiflikten uzak olmasını buna ve ölümünün ardından yazılmış olmasına bağlıyorum. Kitapta sürekli bir övgü hali var, şöyle yapardı böyle yapardı yaptıklarının da hepsi doğruydu çünkü mükemmel bir insandı. Biyografi yazarından beklenen objektif olması ama bu bir biyografik roman o yüzden o kadar da büyük bir eksi değil gözümde. (Oğuz Atay özellikle böyle yazarak bir şey amaçlamış olabilir ama zannetmiyorum; veya ileride başka bir anlamı vardır, henüz ortasındayım.)
Ve bir de, kim üniversite giriş sınavına girmeye çalışırken kaybolup tanıştığı profesörün hiç tanımadığı arkadaşının hayatını günlerce anlatmasını dinler? Ve profesör neden rastgele tanışmış olduğu taşralı bir çocuğa hayatta olmayan oldukça önemli dostunun hayatını günlerce anlatır? Neden? Başlangıcı bu yüzden oldukça boşlukta benim için. Belki ileride..
Gönderen: Optik - 21 Temmuz 2013, 23:00:02
Beklentilerim yüksekti ancak kitabın yarısından fazlasını okumama rağmen ilgimi çekecek bir şeyle karşılaşmadım.
Gönderen: - 25 Temmuz 2013, 23:00:11
Gönderen: Nightmare - 29 Temmuz 2013, 13:14:28
Bir arkadaşımın tavsiyesiyle ilgimi çeken bir kitap olmuştu.Dün aldım ve beklediğimden güzel çıktı.Şimdilik zevkli ve akıcı gidiyor.İnşallah yüzüklerin efendisi gibi hüsrana uğrayıp yarıda bırakmak zorunda kalmam. :)
Gönderen: Erymnys - 02 Ağustos 2013, 02:24:10
Ben aslında sanat tarihi okuyacaktım, anam babam beni mühendis yaptı, diyenler için bire bir bu kitap. Okudukça etrafına bakışı değişiyor insanın.
Gönderen: kzlvaiz - 03 Ağustos 2013, 23:55:53
yarısına geldim elimden bırakamıyorum.
Gönderen: melike çetin - 07 Ağustos 2013, 02:27:40
Yazım kurallarına önem gösterelim. -Editör.
Gönderen: kahlan amnell - 07 Ağustos 2013, 09:57:55
Gönderen: metallica - 07 Ağustos 2013, 18:51:12
Gönderen: metallica - 15 Ağustos 2013, 22:16:18
Gönderen: Erymnys - 05 Eylül 2013, 01:46:34
Hani bazı kitaplar vardır ya insan önemli yerlerin altını çizerek okumak ister. İşte bu kitabın da ilk bölümünde altını çizerek okuma gereği hissediyorsunuz ama tek farkla, altı çizilmedik yer kalmıyor.
Gönderen: Erymnys - 16 Eylül 2013, 16:32:04
Müyendiz olcam ben diye bağırıyor içimde birşey, durduramıyorum. :D
Gönderen: kahlan amnell - 16 Eylül 2013, 22:19:52
Gönderen: Bengü - 19 Eylül 2013, 19:49:38
Odd ve Ayaz Devleri - Neil Gaiman: Okulda sınıf değişikliği olunca ve henüz yeni kimselerle tanışmayınca, okulun ilk haftasının da verdiği boşlukta büyük bir çoğunluğunu okulda okuduğum kitap. Belgariad'ın 3. kitabını sınıfta bitirip direkt başladım bu kitaba. Gaiman'dan Mezarlık Kitabı, Yokyer ve Coraline'dan sonra okuduğum dördüncü kitap Odd ve Ayaz Devleri. Kitaba başlar başlamaz "Gaiman'ın dilini özlemişim yahu!" dediğim doğrudur. Kitabın inceliği ve yazıların büyüklüğü sayesinde bir çırpıda bitti. Keşke bitmeseydi yahu, tadı damağımda kaldı. Ve kitaptaki illüstrasyonları çok sevdim. Neil Gaiman'dan bir kitap okunurum ama yine okuyasım gelir modundayım.
Gönderen: Denaro Forbin - 21 Eylül 2013, 01:24:06
İlk defa okuduğum Emre Kalcı'ya Alçı kitabıyla başladım. Kısa bir kitap. Hatta dolu sayfa yok desem yeridir. Her sayfada ya bir cümle ya da bir paragraf karşılıyor okuru. Yazılanlar ne hakkında diyecek olursanız eğer; aşk ve yalnızlık. Gayet güzel işlemiş bu iki konuyu kısa yazılarında. Dilini sevdim ve sıkılmadan okudum. Hemen bir diğer kitabına geçiyorum yazarın: Sessiz Düet, Silahsız Düello.
Gönderen: Erymnys - 22 Eylül 2013, 23:08:38
İlginç, bitsin bakalım nasıl birşey o zaman tam olarak yorum yapabilirim sanırım.
Gönderen: Denaro Forbin - 24 Eylül 2013, 02:57:43
"Emre Kalcı sizi şiirleriyle düete, yazılarıyla düelloya davet ediyor..." yazıyor arka kapakta. 2 kısımdan oluşuyor kitap: şiir ve düz yazı. Emre Kalcı önce şiirleriyle içimizde bir yara açıyor, ardından yazılarıyla da yaramıza tuz basıyor. Şiirlerden en sevdiklerimi şöyle sıralayabilirim: Kaldığı Yerden, Bu Son Şansa Bir Şanson, Özet, Kırıkla Kuşanan Zarif Bir Bahis ve Yalanların Altını Çizdim Hep.
Gerçekten aşk üzerine en sağlam yazıları bu kitapta okudum ben. Kitabın 5 sayfadan oluşan son yazısı "Sevgililer Dünü" ise beni en çok etkileyen kısım oldu. Kalemi çok güçlü bir yazarmış hakikaten. Geç keşfettim Emre Kalcı'yı, bu okuduğum 2.kitabı. Ve kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım.
Gönderen: Denaro Forbin - 04 Ekim 2013, 03:16:33
Yazarın kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım demiştim ve öyle de yaptım. Her Mektubu Görülmüştür ile Emre Kalcı okumaya devam ettim.
Okuduğum ilk 2 kitabı (Alçı ve Sessiz Düet, Silahsız Düello) gibi tıpkı. Emre Kalcı'nın kelimelerle aşkı bu kitapta da devam ediyor. Ana konumuz gene aşk. Kitabın son 5 sayfasında ise yazar yazma tutkusunu anlatıyor bize.
Gönderen: Tardis - 06 Ekim 2013, 10:21:13
İlk aldığımda, öyle kötü bulmuştum ki, şiddetle herkese kötülemiştim. Ancak radikal bir kararla, bu sene kitaplığımdaki alıp da okumadığım kitapları okuyorum. Sıra incarcerondaydı. Ve geçen sene nefret ettiğim kitabı, bu sene büyük bir zevkle okuyorum. Nasıl bir hayal gücü, nasıl bir anlatım...
Gönderen: - 06 Ekim 2013, 20:06:37
Douglas Adams'ın övdüğü kadar var.
Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez: Yıllar önce Anlatmak İçin Yaşamak'ı okumuş ve çok beğenmiştim, bu ikinci Gabo kitabım; etkileyici ve hızlı akan bir üslubu var. Büyülü Gerçekçilik'in izleri yok ama. Göz göre göre işlenen bir cinayetin adım adım ve gerçekçi bir sunumu. Çok sevdim.
Gönderen: Denaro Forbin - 20 Ekim 2013, 13:34:01
Yarım - Emre Kalcı: Okuduğum 5.Emre Kalcı kitabının adı Yarım. Bu kitapta birçok şey yarım. Yarım bir elma, yarım bir kalp, yarım bir aşk ve kitabın sonunda yer alan 3 adet yarım kalmış mektup. Vuruyor Emre Kalcı cümleleriyle bizi bir kez daha. Aşkı tatmış bir insandan böyle şeyler okumak çok zor olmasa gerek, aşkı tatmış bir insanın böyle şeyleri okuması da çok zor olsa gerek. Kelimelere daha fazla anlam yüklenir çünkü. Güzeldi, güzel.
Gönderen: Optik - 20 Ekim 2013, 14:26:38
Şu an için beğendim. Kitap kendini okutturan cinsten.
Gönderen: thevoice - 22 Ekim 2013, 11:49:09
Malloryon Serisi - David Eddings : Belgariadı bitirdikten sonra karakterlere ister istemez çok ısındım.Ve hafif ara vererek karakterlerin iyice kendimce sindirilmesini bekledim. Araya birkaç ufak seri ilave ettikten sonra şimdi ilk kitabından başlamış bulunmaktayım. İlk kitaptan kalan karakterlere, yani bu kitapta en azından bir kısmına devam etmek sanki geçmişin rüzgarında süzülmeye benziyor. Üslubunu çok seviyorum. Basit ve hafif ama içinize işleyen diyalogları mevcut. Güldüğüm ,kahkaha attığım bir çok yeri gibi. Şuanlık ilk kitabın ilk sayfalarındayım anlatılacak bir şeyi henüz çıkmadı ama kendimce bu yazıyı yazıp geçmişin tuğlalarını azıcık titrettirdiğimi hissediyorum.
Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck
Geç okuduğum bir başyapıt.
Eserin popülaritesini herkes biliyordur aşağı yukarı. Ben de biliyordum elbette ama okumak için neden bu kadar bekledim onu bilmiyorum işte. Aslında etkilenecek denli bir kitap olacağını tahmin etmiyordum hiç. Ama etkilendim. Son bölümde duygusal anlar yaşadım. Bir dostluk ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Oldukça dokunaklı bir yaşam hikayesi.Spoiler: Göster
Kitabın dilini de çok sevdim. Anlatım şahaneydi. John Steinbeck'in diğer romanlarını da okumak gerek bunun üzerine. Ama sanırım hiç biri Fareler ve İnsanlar tadı veremeyecek. Ön yargı değil de, önsezi diyelim.
Ayrıca kitapta yalnızlık üzerine söylenmiş çok güzel deyişler mevcuttu. İşte onlardan ikisi;
"Tanıdığın biriyle gezmek yalnız olmaktan çok daha iyi."
"Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."
Ve o efsane diyalog:
"George, nasıl bir çiftliğimiz olacak anlatsana."
"Kaç kere anlattım ya Lennie."
"Olsun. Bir daha anlat lütfen..."
Çok, çok güzeldi!
Bu yorumu okuyunca ve kitabı da bildiğimden tüylerim diken diken olup hafif bir hüzün yaşadım. Eline sağlık çok güzel dile getirmişsin :)
Gönderen: Daarlan Gardan - 04 Kasım 2013, 16:14:23
Kubbe'nin Altında'yı karıştırıyorum.
Sai King'den okuduğum en ağır roman olacak herhâlde. Karakterleri daha iyi tanıyabilmemiz ve bu uzun yolculuk içerisinde onların nelerle uğraştıklarını anlayabilmemiz için hazırlanan karakter listesi çok iyi olmuş. Bunun yanı sıra okuyabildiğim yere kadar yaşanan olayların başka başka karakterlerin açısından önümüze getirilmesi bu romanın anlatım tarzını da genişletiyor.
Post apokaliptik kurguya çok ihtiyaç duyduğum şu dönemlerde ilaç gibi geliyor. Elbette terimin bildiğimiz anlamının az dışında seyrediyor.
Karakterlerin birbirlerini yemelerini bekliyorum. Fiilen değil tabii.
Kitap çıktığında gidip almıştım.Kalın bir kitap olmasına rağmen çok çabuk bitmişti. King, Kaotik düzen yaratıp bu düzendekileri insanlıktan çıkarmayı iyi biliyor. Kitabı okurken artık sizde karakterler gibi sırrı çözülemeyen kubbeye alışıyorsunuz, merakınız kubbenin sırrına değil insanların ne yaptığına doğru kayıyor: bir sonraki bölümde neler olacak, o karakter ne yapacak vs... gibi. King'in tarzı bu bence, sizi sağlam detaylarla ana konudan uzaklaştırıp, romanın sonunda ana konuyu balyoz gibi indiriyor birden kafanıza.
Ana konu o kadar da ''balyoz'' gibi sayılmazdı. Ama kendisinin dediği gibidir bu işler... Yolculuk varılan yerden daha mühimdir belki de. Bu yolculuk da belli bir noktaya kadar Ruhlar Dükkânı örneğindeki gibi karakterleri kabullenmek ve ezberlemekle geçiyor. Ve bunun oluşmaya başladığı sırada kasaba kutuplaşıyor. Bu inanılmaz bir denge. İlk iki yüz, iki yüz elli sayfada yaşanan olayların başka karakterlerin bölümlerinde de verilmesi buna ısındırmak içindir. Kitabı kalınlaştırmak için olamaz.
Spoiler: Göster
Dizisiyse başka bir bela. Junior kız arkadaşını bodruma kilitliyor, ha? İki ölü kızın saçlarını okşayarak John Coffey triplerine giren Junior Rennie? Zevk alarak izleyen King'e ihanet etmiştir.
Gönderen: - 04 Kasım 2013, 21:58:11
İkinci Dünya Savaşı arefesinde ve günümüzde geçen iki hikayeyi işliyor bu eğlenceli kitap. Doktor Erskine adında bir öjenik araştırmacısı, 1936 yılında böcekler ve yahudi bir boksör üzerinde araştırma yapmaktadır. Kendisi arı ırk yaratmanın doğru olduğunu düşünmektedir ve bu bakımdan Hitler'e hayrandır. Diğer hikaye ise günümüzde geçer: Kevin adında bir koleksiyoncu, Nazilere dair eşyalar aramaktadır ve bir gün Doktor Erskine'in Hitler'e gönderdiği bir mektup bulur, bunun üzerine bu İngiliz öjenik araştırmacısının Hitler ile olan bağını araştırmaya koyulur. Keyifli bir bir kitap, bakalım neler olacak?
Gönderen: Bengü - 04 Kasım 2013, 22:09:57
Gönderen: Denaro Forbin - 24 Kasım 2013, 01:55:15
Küçük İskender'in daha önce "İskender'i Ben Öldürmedim" adlı şiir kitabını okuduğumdan, az çok şiir tarzına aşina olmuştum. The God Jr. da İskender'in gene o bildik melankolik havaya sokan şiirlerinden oluşuyor. En sevdiğim şiirleri de şöyle sıralayabilirim:
Dinozor, C, Sakın, Gece Sineması, Hayalet Gemiciler, Ümit, Ara Delik, Soğuk Su
Gönderen: - 24 Kasım 2013, 09:56:14
Gönderen: Denaro Forbin - 02 Aralık 2013, 23:30:08
Yazarıyla aynı adı taşıyan 12 kitaplık Darren Shan serisinin son kitabı olan Kaderin Çocukları'nı da okuyarak seriyi tamamlamış oldum.
Hep merak etmiştim acaba neden yazar kendi adını seriye vermiş diye, işte onun cevabını bu kitabın son 6 sayfasında öğrendim. Son sayfalara yaklaştıkça, "Bu ne yahu?", "Seri böyle mi bitecek yani?", "Keşke daha iyi bir final yazsaymış." gibi düşüncelere kapılmıştım ama son 6 sayfada bütün parçalar yerine oturdu ve ortaya, kurgusu ta en başından belirlenmiş olduğu her halinden belli olan bir bütün çıktı. Şaşırttı, güzel düşünülmüş.
Bir "final kitabı"na yakışır cinsten bir son oldu gerçekten. Darren Shan ve Steve Leonard'ın ölümcül karşılaşmasına tanık olup heyecandan yerimde duramadığım dakikalar oldu. Steve Leonard, Desmond Tiny, Larten Crepsley, Harkat, Evanna, Vancha ve Gannen Harst başta olmak üzere daha birçok karakterin de içinde bulunduğu aksiyon dolu satırlar, bu kitabı serinin önceki kitaplarından farklı kılıyor.
Son yıllarda artış gösteren, içerisine "aşk" unsurunun katılıp tamamen "seks" kitaplarına dönüştürülen vampir kitaplarının aksine, "gerçek vampir"leri anlatan oldukça keyifli bir seri Darren Shan. Çocuklara göre bir seri olduğunu düşünebilirsiniz ama yine de bu okumanız için bir engel değil. Açıkçası ben sevdim.
Gönderen: Ryld Argith - 02 Aralık 2013, 23:50:41
Seri her kitabıyla kendini daha da geliştiriyor. Hatalarını düzeltiyor. Son kitabı ile beraber gözümde apayrı bir yer edindi. Öyle bir seri ki bu seriyi hayatımda okuduğum en iyi seriler listesine sokmayacağım. Çünkü sokarsam oluşacak listede adaletsizlik olur. Diğer tüm kitaplar birer savaşçıysa bu seri bir Tanrı'dır. Mükemmellik açısından diğer serilerle mukayese edilemez. Forumda alakalı seri olan Hawkmoon'un başlığını görsem de Elric Destanı'nın başlığını göremedim. Biraz daha araştıracağım ve bulamazsam güzel bir tanıtım yazısıyla başlığı foruma kazandırmak niyetindeyim.
Gerçekten müthiş bir seri! Açıkça diyorum, bu seriyi okumayan kendini fantastik kurguya hakim şeklinde nitelendirmesin :D
Seri 10 üzerinde 10 u fazlasıyla hak ediyor :)
Gönderen: Erymnys - 10 Aralık 2013, 00:06:18
Perşembe saat sabah sekiz buçuğa, rakamla 8:30, bitmesi gerekiyor. Daha yeni başladım. Daha önce Oğuz Atay okuduğumdan biliyorum da neyle karşı karşıya olduğumu. Yorumum mu? Siz siz olun sakın "Yaaee yaparım yaaee nolcek!" diyip kredilere abanmayın. Sonra kütüphane personeli aslında yasak olmasına rağmen kütüphanede yiyip içenlere kızarken sizi es geçmeye başlıyor.
Gönderen: grikunduz - 13 Aralık 2013, 13:05:01
Filmini izlerken bir kitabın varlığından bihaberdim. Birkaç gün kadar önce kitapçıda rastladım ve bir oturuşta bitirdim.(Arada uyuyakaldığım iki saati saymazsam tabi) Filminden de öte harikulade bir eser. Filme hareket katan aksiyon azaltılmış ve Grenouille'in daha iç dünyasına yönelik betimlemeler yapılmış ki bence eseri çok daha zevkli yapan bir husus olmuş.
En sevdiğim kısım ise Grenouille'in asıl kızı öldürüp kokusunu içeren yağı aldıktan sonra suratına bile bakmadan gitmesine gerçekten vuruldum. Mükemmel bir detay. Karakter her ne kadar "cani" diye betimlenebilecek olsa da bu detayla kendisini bir sanatçı haline getirmiştir gözümde.
Ayrıca dönem Fransa sının betimlenme şekli hakkında diyebileceğim tek kelime ise harikulade olduğudur. [*]kelime olmadı be sanki[/*]
Ayrıca her zamanki gibi Can'dan müthiş bir kaliteyle çevrilmişti eklemeden geçmemek lazım.
Gönderen: Bars Elsa - 13 Aralık 2013, 13:10:01
Demokan Atasoy'un öyküsüne başlayacağım birazdan. Şimdiye kadar okuduğum öyküler çok iyiydi. Hem akıcı hem edebi dil oldukça ustaca yaratılmış hem de yaratıcı kurgular beni kitaba hayran bıraktı. Tabi bir de Mehmet Berk "Wyern" Yaltırık'tan imzalı edinmem üstüne bal kaymak oldu. Hepiniz okuyun, bir an önce alın, zira çok az sayıda basılmış ve başka baskı olmaz ise ulaşmanız çok zor olabilir.
Gönderen: safir - 13 Aralık 2013, 13:28:17
Güzel bir şey anlatılmak istenmiş, ancak becerilememiş bir kitap. İnsanların açgözlülüğünün, çıkarcılığının nerelere varabileceğini, bilinmeyeni ya da farklı olanı anlamaya çalışmaktansa yok etmeyi tercih ettiğimizi iyi hoş anlatıyor. Ne yazık ki, bu benim gözümde kitabı kurtarmaya yetmiyor. Kelime yanlışları ve basit cümle yapısı beni benden aldı.
Kitabın kapağı ve ismi en beğendiğim taraftı. Karanlık bir masalı anlatıyor gibi. Aslında biraz da anlatıyor hani. Yine de ismine bakıp bizim bildiğimiz Alice kızımızın gotik bir evrene gittiğini sanmamak lazım. Bu Alice başka Alice. Kimyasal silahın sonuçlarından sonra harap olmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir Alice. Oyuncak bir bebeğin varlığına, hatta daha çok bir zamanlar onunla oynayan insanların var olduğuna şaşıran bir Alice. On beş yaşında olmasına rağmen bıçağını belinden, tüfeğini omzundan eksik etmiyor.
Tavşan Kulaklı en sevdiğim karakter oldu. En azından diğerlerinden daha gerçekçi bir profil çiziyordu. Isırıcı falandı, ama tokadı yapıştırması gereken yerde yapıştırdı, hırlaması gereken yerde hırladı, koruması gereken yerde korudu. Tüm kitap boyunca tek bir kelime etti, o da yeterdi zaten. Bu arada, Kraliçe hariç, Isırıcılar konuşamıyor diyerek karizmasını biraz daha arttırayım.
Zombi hikayelerini sevmeyenler dahi kitabı rahatlıkla okuyabilir. Hatta bir süre sonra zavallılara neredeyse acıyor insan.
Alice Ölüler Diyarında; ‘İnsanın insandan büyük düşmanı yoktur,’ düsturuyla hareket eden, edebi yönü çok çok zayıf, aksiyon bol bir ilk kitaptı.
İkinci; Öldüren Aynanın İçinden
Rüzgarın Adı/ Patrick Rothfuss
Harika bir kitap.
Gönderen: ryuk - 13 Aralık 2013, 20:51:26
Ogullar ve Rencide Ruhlar'ı çok sevmiştim, beklentim büyük o yüzden. Bakalım ne olacak.
Gönderen: Evis - 14 Aralık 2013, 02:19:50
Günümüz tüketim telaşesini distopya haline getirerek eleştirmiş yazar, anlatımı kısa ve öz olmuş. Rahat okunuyor ve türü daha çok polisiyeye benziyor.
Jo Walton - Ötekiler Arasında
Bu kadar ödülü alacak ne yaptın be kadın dedim. Kitap o ödülleri hak edecek derecede güzel değildi. Okuması keyifli, büyü olayı kader ile özdeşleştirilerek anlatılmış diye düşünüyorum. Kahraman eğer o kadar kitap kurdu iseniz size iyi bir arkadaş olacaktır. Canlanıp kitaplar hakkında uzun uzadıya konuşmak isteyeceğinizi tahmin ediyorum.
Brandon Sanderson - Elantris
Elantris, Brandon Sanderson'ın okuduğum ilk ve yayınevi yüzünden galiba tek kitabı olacak maalesef. Böyle bir yazarın diğer kitaplarının çevrilmemesi üzücü. Elantris gayet güzel şekilde işlemiş Krallıkları, Kralları ve tebaasını. Konuşmaların , çekişmelerin savaşsız ve türlü oyunlarla anlatılışı, bazı kitaplardaki savaş bölümlerinden çok daha güzel olmuş. Hatta bitmesini istemediğim zamanlar bile vardı. Sonunu açık bırakmış Sanderson Kral'ın aklındaki soruları bize de merak ettiriyor.
Gönderen: Nightmare - 14 Aralık 2013, 23:16:26
Illuminati adlı örgüt ve amacı ile ilgili yazılmış harika bir kitap.Illuminatinin çoğunlukla ergenlerin (ben de dahil olmak üzere) ağzında dolaştığı şu dünyada aslında bu işin ne kadar ciddi olduğunu anlayacağınız az da olsa korkutucu bir kitap.
Eğer dünyanın nasıl kandırıldığını ve ayakta uyutulduğunu görmek istiyorsanız ve dünyada dönen oyunların 'farkında'olmak olmak istiyorsanız bu kitabı hemen okuyun.Ama unutmayinki michael sikkofield'in farkındalık yazısında söylediği bir söz vardır:
Bazı şeylerin ne kadar farkında olursanız o kadar çok acı çekersiniz.
Gönderen: ixna - 17 Aralık 2013, 13:04:22
Muhteşem bi seri .Belki okumak için çok geç kaldım ama geç olsun güç olmasın diyerek devam ediyorum.
Gönderen: grikunduz - 17 Aralık 2013, 13:35:01
Resmi olarak öğrenmiş oluyorum ki Zorro bahtsız bedevi deyiminin içinde denize nazır iki katlı bir evde yaşıyormuş.
Gönderen: Erymnys - 25 Aralık 2013, 18:24:19
Valla bir eleştirim yok, keyfine kitap okuyabilmenin mutluluğuyla doluyum. :)
Gönderen: Sayhh - 11 Ocak 2014, 19:17:25
Aslında bugün itibariyle kitabı bitirdim. Kaçan Ayna, Borges’in hazırladığı Babil Kitaplığı serisinin 8. kitabı. Papini’yi daha önce okumamıştım, değerlendirmem sadece bu kitap üzerindendir o nedenle. Öykülerin kurmaca olduğunu bir kenara bırakırsak her birinde yazarın var olmanın dehşetiyle sarsılmış olduğunu düşündüm. Bu çılgınlıkla açıklamalar arıyordu ama genel olarak pek umut verici sonuçlar elde ettiğini söyleyemem, aslında oldukça karamsardı. Yine de ortaya çıkardığı kitap hepimizi zaman zaman yoklayan yaşamı sorgulama anlarında, koca evrende tek başınaymış gibi hissetme derdine arkadaşlık ederek yardımcı olabilecek nitelikte.
Bunun dışında tüm öykülerin konularının bütünlük içinde olması keyifliydi. Sanki eldeki üç dört malzemeyle kaç farklı yemek yapılabilir diye bakmak gibi... Tüm öyküler aynı alt metine sahipti.
Daha yeni okuduğum için belki, özellikle en sondaki öyküyü beğendim. İrdelediği şeyler diğerleriyle aynıydı ama onlardan farklı olarak oldukça naif ve hüzünlüydü. Bu etkiyi yaratan da öykünün bir kadın karakter üzerine yazılmış olması olabilir, diğer öykülerde ana karakterler hep erkeklerdi.
Gönderen: Erymnys - 21 Ocak 2014, 00:27:58
90 sayfa bu kitap, okuyamıyorum.
Edit: Azmedip bitirdim. Okuyun, mutlaka okuyun!
Gönderen: Erymnys - 21 Ocak 2014, 22:33:05
Yeni başladım gerçi ama her Eco kitabı gibi bunu da pür dikkatle okuyup gerekli notları alacağım. :D
Gönderen: Denaro Forbin - 04 Şubat 2014, 23:30:55
Ünlü Yunan şair Yannis Ritsos'un, "Alıştırmalar" ve "Aynadaki Duvar" adlı kitaplarında yer alan kısa şiirlerinden seçki ile oluşturulmuş bir kitap "Alışkanlıklar da Değişir".
On üç kısa şiirin olduğu bu derlemede iki adet de uzun şiir yer alıyor. "Pencere" ve "İsmene" adlı bu iki öykümsü şiiri de çok beğendim. Kısalardan ise "Değişmeler", "Gece Treni" ve "Alışkanlıklar da Değişir" şiirlerini sevdim.
Genel bir değerlendirme de yapacak olursam eğer, Ritsos'un şiirleri çok farklı ve güzeldi, bende farklı duyguların uyanmasına sebebiyet verdi. Hemen diğer kitaplarını araştırmaya koyuldum.
Kesinlikle kaleminden daha nice şiirler okuyacağım bu şairin.
"Ağzının ne kadar güzel olduğunu bilseydin,
Görmeyeyim diye gözlerimi öperdin." / Değişmeler adlı şiirden.
Şiirler - Ernesto Che Guevara
Yar Yayınları'nın hazırladığı bu derleme, beş bölümden oluşuyor.
İlk bölümde "Latin Amerika Ulusçuluğu Devrimci Karakterdedir", "Ernesto Che Guevara'nın Yaşamı Bir Adanmışlık Destanıdır", "Che ve Şiir", "Che'nin Yaşamında Hareketli Yıllar", "Aziz Che" ve "O Hep Uzaklara Gitti ve Atından Hiç İnmedi" adlı başlıklar mevcut. Yazıları kaleme alan kişi ise Adnan Özer.
İkinci bölümde Che'nin yazdığı şiirlere yer verilmiş. Böylelikle şairlik yönünü de görmüş oluyoruz.
Üçüncü bölümde Che'nin yaşamı, yıllar baz alınarak kronolojik olarak kısaca anlatılmış.
Dördüncü bölümde Che için yazılmış şiirler mevcut. Birkaçı çeviri bu şiirlerin, bazıları da Türk şairler tarafından yazılmış.
Beşinci ve son bölümde ise "Che'nin Portresi" adlı Jorge Amado'nun yazısını okuyoruz.
Gönderen: Ryld Argith - 12 Şubat 2014, 23:30:54
Gerçekten muhteşem bir şaheser! Bana Türk Edebiyatını sevdirmiştir kendisi. İnce Memed mükemmel bir karakter! dönemin sorunları felsefi bir şekilde öyle güzel bir şekilde anlatılmış ki... Hele eserin aklımdaki Türk Edebiyatı eserlerine özgü ağır ve durgun havasını barındırmayışı beni büyülemiştir! 10 üzerinden 10 puan! Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. :)
Şıpsevdi - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Belki bu puan bile fazla. Gulyabani gibi müthiş bir kitabı yazan bir yazar nasıl böyle bir şey yaratır. Bakın konu, eleştiriler, mesajlar cidden güzel lafım yok ama bu kadar durgun ve akmayan bir şekilde anlatmak. Bu üslup Hüseyin Rahmi'ye hiç yakışmamış.
Gulyabani'yi cidden çok sevmiştim çok akıcıydı çünkü. Ama bu eser... Bir süre kitap okumayı bırakacağım. Kafamı toplamam lazım. Eserin ağırlığı, durağanlığı altında ezildim.
Ama şöylede bir ihtimal var var. Kaç aydır elime Fantastik Kurgu eseri değmedi. Sinirlerim gergin haliyle :D O yüzden kitap bana olduğundan daha yavan gelmiş olabilir. Ama kesin olan yargım şu: Yazara yakışmayan bir eser
Gönderen: thevoice - 13 Şubat 2014, 09:53:45
Sürekli olarak pişmanlıklarını , yapmadıkları ile örtmesi okuyucuyu ciddi anlamda yıpratıyor. Drizzt'in iç buhranlarına gömülmesi normal olarak sinirlerimi gerse de yapacakları ve yapmak istedikleri merakımı çokça cezbetti açıkçası.
Kara Elf olmanın yalnızlık ve dışlanma olarak yansıtılması bu kitapta daha iyi bir şekilde aktarılıyor.(Okurken aklıma Frankenstein geldi , hatta bir noktaya kadar tıptatıp aynılardı) İster istemez karşısına gelen iyi niyetli herhangi bir kişinin drowumuzun ebedi dostu olarak devam etmesi durumu bizlere benimsetilmeye çalışılmış.
Bu tür bir yönelim söz konusu olsa da kitabı beğenerek okudum. Montolio karakteri olmasa sanırım serinin bu kitabı vasatın altında olacaktı.
Sonuç olarak Drizzt ile çıktığım bu yola yine onunla devam ediyorum. Büyük bir dünyanın ucuna adım bastığımı hissederekten , Buzyeli Vadisi'ne güzelce bir tırmanıyorum.
Gönderen: Tinuviel - 15 Şubat 2014, 01:07:58
Henüz yarısındayım ama güzel ilerliyor. Robert Jordan bu muhteşem eserini tamamlaması için brandon'ı seçerek çok iyi yapmış.
Gönderen: syrio forel - 16 Şubat 2014, 21:24:25
2 yıldır elimdeydi. Başlayacam başlayacam diyordum. Bir türlü nasip olmamıştı. İlk 50 sayfayı okudum ve neden bu kadar övüldüğünü anladım.
Gönderen: Bengü - 21 Şubat 2014, 19:24:28
Bir süre önce başlayıp bırakmak zorunda kaldığım Erbuğ Kaya'nın Giddar'ına tekrardan başladım. Kitabı hediye ettiği için İhsan abiye(mit) bir kez daha çok teşekkürler! Kitabı boyutlarından dolayı her gün okula taşıyamadığımdan onu evde, Wardstone Günlükleri serisini de okulda okumaya karar verdim. Normalde çok daha kısa sürede bitebilecekken sadece okulda okuduğum için tam bir haftaya yayıldı kitap. Güzel de oldu bir nevi. Her hafta yeni bir macera yaşayacağım ve olması gerekenden daha uzun süre bu kitapların tadını alacağım. Bugün ilk kitap Hayalet'in Çırağı'nı bitirdim. Hayalet'e en başta ısınamasam da sonradan Tom-Hayalet ikilisini çok sevdiğimi belirtmeliyim. Tom'un çıraklık maceraları da gerilim dolu ve aynı zamanda eğlenceli. Gerçekten severek okuduğum bir kitap oldu. Pazartesi gelse de ikinci kitaba başlasam.
Gönderen: tormund - 21 Şubat 2014, 19:37:18
Gönderen: mithrandir21 - 11 Mart 2014, 08:54:09
Gönderen: muaet - 11 Mart 2014, 12:31:00
Gönderen: Evis - 15 Mart 2014, 12:24:22
Gönderen: Eisrie Noctem Orissa - 16 Nisan 2014, 15:21:32
Üç kitapta Kerstin Gier'in Yakut Kırmızı, Safir Mavi ve Zümrüt Yeşili kitapları. İki zaman yolcusunun başından geçenleri anlatıyor.
Yakut Kırmızı serinin ilk kitabı. Oldukça akıcı bir üsluba sahip ve hikaye sizi çekiyor. 16 yaşındaki bir kızın bir günde hayatının tamamen tepetaklak olmasına neden olan gerçek ve bu gerçek yüzünden yaşadıklarını mükemmel anlatıyor.
Safir Mavi ikinci kitap. İşler daha da karışıyor ve kendini bir an olayın içine daha da girmiş hissediyorsunuz. Bu arada zaman yolcularımız aşkı da ilerliyor. Saint Germain Kontu ve amaçları hakkında bilinmeyenlerin akıbeti devam ederken, konsey 12'lerin çemberinin kapanmasını önlemeye çalışıyor.
Serinin son kitabı Zümrüt Yeşil de ise zaman yolcularından biri olan kızımız ailesi hakkındaki asıl gerçeği öğrenirken, ciddi bir ölümden dönüyor ve Saint Germain Kontu'nun reenkarnasyonu ile uğraşmak zorunda kalıyor.
Açıkçası benim en sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. :)
Gönderen: Divonette - 16 Nisan 2014, 16:55:17
Şuan okuduğum bir kitap yok ama okuduğum son üç kitap hakkında yorumlarımı yapmak istedim.
Üç kitapta Kerstin Gier'in Yakut Kırmızı, Safir Mavi ve Zümrüt Yeşili kitapları. İki zaman yolcusunun başından geçenleri anlatıyor.
Yakut Kırmızı serinin ilk kitabı. Oldukça akıcı bir üsluba sahip ve hikaye sizi çekiyor. 16 yaşındaki bir kızın bir günde hayatının tamamen tepetaklak olmasına neden olan gerçek ve bu gerçek yüzünden yaşadıklarını mükemmel anlatıyor.
Safir Mavi ikinci kitap. İşler daha da karışıyor ve kendini bir an olayın içine daha da girmiş hissediyorsunuz. Bu arada zaman yolcularımız aşkı da ilerliyor. Saint Germain Kontu ve amaçları hakkında bilinmeyenlerin akıbeti devam ederken, konsey 12'lerin çemberinin kapanmasını önlemeye çalışıyor.
Serinin son kitabı Zümrüt Yeşil de ise zaman yolcularından biri olan kızımız ailesi hakkındaki asıl gerçeği öğrenirken, ciddi bir ölümden dönüyor ve Saint Germain Kontu'nun reenkarnasyonu ile uğraşmak zorunda kalıyor.
Açıkçası benim en sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Nasıl bittiğini anlamadım bile. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. :)
Bu kitapları bende okudum. Gerçekten güzeller. Tavsiye ederim.
Gönderen: azizhayri - 16 Nisan 2014, 17:05:08
Yeni keşfettiğim yazar Ahmet Ümit. Okuduğum kitabı sis ve gece bundan önce Kavim'i okumuştum hoşuma gitmişti. Biraz heyecanı eksik gibi görünse de sıkılmadan okuyabiliyorsunuz. Önerebilirim
Gönderen: Es* - 16 Nisan 2014, 19:49:01
Gönderen: - 21 Nisan 2014, 22:55:02
Çok güzel bir kitap, daha ilk sayfasından farklılığını belli ediyor; yazarın çok hassas bir dili var, hani duygulu değil de duyarlı diyebileceğimiz bir dil, hem akıllı hem acıklı bir anlatım; daha önce karşılaşmadığınız benzetmeler yapıyor ama bunların hiçbiri gülünç durmuyor, "gerçekten öyle" diyorsunuz okurken. Zevkle okuyorum. Çevirisi de çok güzel, Berrak hanımın eline sağlık.
Gönderen: Daarlan Gardan - 25 Ekim 2014, 18:42:16
Ağustos ayında okuduğum ve en son okuduğum kitap (linç yok mu linç?). Her sözü İsrail'de olay yaratan bir yazarın, İsrail ve Yahudi tarihini irdelediği roman. Kitabın hedef kitlesi İsrail'deki Yahudi karşıtı ve anti-siyonist entelektüel kesim olduğu için aykırı kesimlerce eleştirildi. Milliyetçi bir Yahudi olsaydım yazarı kınar ve ona çok kötü laflar hazırlardım; ki kitabı araştırırken baktığım birkaç Yahudi blog sahibi de bir benzerini yapmış. Alman forum ve bloglarına göre de sosyalistlerle nazistleri Polonya ve kapitalizm karşıtlığından sonra tekrar müttefik yapmış diyebilirim. Bu kitabı eline alan bir Yahudi ''Bu adam kesinlikle Kgb-Fsb ajanı!'' diyebilir. Ülkede yasaklandı mı yasaklanmadı mı hiç bilmiyorum (şimdi daha iyi araştırdım yasaklanmamış) ama Sand durmak bilmiyor. Birkaç hafta önce de Guardian'da içinde ''I am aware of living in one of the most racist societies in the western world.'' geçen bir yazısını görmüştüm. Batılıların (ekseri Amerikalı) bu yazara katılması ve İsrail'i eleştirmesi her ne kadar apolitik olmasam da beni çok şaşırtmıştı. Hoşlanmadığım hükümetlerinin bile desteklenmesi gereken ve vatandaşına yarar sağlayacak Obamacare, Abenomiks gibi sağlık, ekonomi ve hukuk reformları olmasına rağmen İsrail'de böyle bir şeyin olmadığını da tekrar yüzüme vurmuştur. Bunlardan bahsetmişken yazar kitabın sonlarına doğru batılı demokrasilerle karşılaştırma yapıyor ve buradan hem Yahudi hem demokratik olamayız çıkarımına ulaşıyor. Aşkenaz ve Sefaradları biliyordum ama durumun bunlarla sınırlı kalmayıp Beta Israel ve Yemenitelerin olduğunu da öğretmiştir. Pagan, Barbar ve Arapların Yahudilerin torunları olduğu öngörüsünün gerçekliği bildiğim kadarıyla hala belirsiz.
İsrail'de tarih romanları çok popüler, ama hiçbiri bu denli aşırı, yanı sıra sert değil ve bir çoğu asırlar süren göçten etkilenilerek yazılan hikayelerden ibaret. Bu kadar yankı yaratmasının bir sebebi de elle tutulur tek tarih kitabı olması aslında (öyle ki İsrail'de dört yayınevi tarafından yayınlanmış, başka dillere çevrilen birkaç kitaptan biri olduğunu saymıyorum).
Unutmadan Shlomo da Etgar Keret gibi Gush Shalom üyesidir.
Kısaca kitap güzel bir beyin fırtınasıydı, ama bunları bu yaşta öğrenmek çok geçti.
Gönderen: Himfea - 25 Ekim 2014, 20:47:53
Öncelikle seriyi bu kadar geç farkettiğim için kendimi eleştirmekle başlıyorum. Serinin farkındaydım ve konu edindiği Orta Dünya'yı az çok biliyordum ama hiç bu kadar derinlemesine okumamıştım.
Kitaba gelecek olursam. Kitap gerçekten güzel. Şuan neredeyse yarıladım. Ama yarılayana kadar her bölümü en az 4 kez okudum. Biraz mükkemmelliyetçi bir okurum sanırım. Olayları yaşamadan geçmek istemiyorum. Bu yüzden böyle bir yol izledim.
Tek eleştireceğim nokta, filmden sonra kitabı okuyunca sıkıntı yok ama kitap ile film bazı yerlerde uyuşmayınca sıkıntı oluyor. Ya da kitapta olupta filmde olmayanlar. Misal, Gandalf'ın ilk bölümlerde Frodo'ya tam 6 sayfa süren Smeagol hakkında konuşması. Gerçekten bayıyor! :D
Gönderen: Kardit - 27 Ekim 2014, 18:54:41
Nereden başlasam bilemiyorum. Bu kitap gerçekten benim için bir dönüm noktası oldu. Kitabı okurken o kadar bağdaşmışım ki sonunda gerçekten etkilendim. Derinden sarsıldım. Konusunun ne olduğundan bahsetmeyeceğim, kitap hayatımı öyle etkiledi ki sadece ben okusaymışım diyorum. Karakterler okurken sanki masanın üzerinde kısa film oynuyor gibiler. Oldukça sıradan insanların oldukça sıradan zamanlarda olağanüstü durumlarını anlatan bir kitap. Tekrarlıyorum, kitabın sonu gerçekten harika. Mutlaka okunmalı diyorum. Ünlü yazarların kitap hakkındaki yorumlarını sizlerle paylaşmak isterim.
"Cesaret, korkuya direnmek ve ona galip gelmektir" sloganından yola çıkan bu roman ile çocukluğun saf duygularına sımsıkı sarılan kahramanlar kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacak!
"Ustalıkla işlenmiş, okunmasının üzerinden yıllar geçse de hatırlanacak bir roman. Bülbülü Öldürmek romanına selam eden Silvey, dokunaklı bir dille sıradan yüzlerin ardına gizlenmiş birbirinden ilginç sırları keşfediyor."
Marie Claire UK
"Bu romanda ırkçılık, adaletsizlik, arkadaşlık ve ilk aşkın duyarlılığı bir arada sunuluyor; tıpkı dünyada iyi ve kötünün birlikte yer alması gibi."
Sydney Writers' Festival
"İki çocuk kahramanının gözünden esprili, dramatik, gizemli ve biraz da gerilimli ilerleyen bu roman, okuyucuları saklı kalmış bir yaşamın kapısını aralamaya çağırıyor."
Readings
"Bu romanda mutlu gibi görünen aileler, toplumun dışladığı ötekiler, önyargılar, dokunaklı yaşam hikâyeleri, başka dünyalara duyulan özlemler ve masum yıllar var... Ve tüm bunlar içimizdeki öldürmediğimiz çocuğun seslenişleri."
Daily Mail
"Mükemmel bir yetişkinliğe geçiş romanı... Her yaştan insanı etkileyecek kadar büyüleyici."
Markus Zusak
Gönderen: Ragnarok - 27 Ekim 2014, 19:50:03
İlk bölümü heyecanla bitirdim, yazacak çok bir şey yok, birkaç alıntı yapacağım sadece.
Spoiler: Göster
Gönderen: RedElf - 27 Ekim 2014, 20:17:46
Ejderhanın Kemikleri (Weis&Hickman)
Ejderha Mızrağı serisinden tamamen bağımsız olan ve yeni bir evrene kapıları açan bu seri beni oldukça tatmin etti. Zaten bu Weis&Hickman ikilisine bayılıyorum.
Gönderen: Elendil_XX - 20 Aralık 2014, 15:48:58
Gerçekten çok sevdim. O kadar güzel bir şekilde anlatıyor ki İstanbul'u, geçirdiği sosyo-kültürel değişimleri ve karakterlerin bundan nasıl etkilendiklerini. İnanılmaz detaycı ama harika bir anlatımla beraber akıp gidiyor sayfalar. Böyle bir bilgi birikimi, böyle bir edebiyat yeteneği...Pamuk'a hayran olmamak elde değil gerçekten.
Gönderen: cankutpotter - 30 Aralık 2014, 12:38:45
Doğrusu, bence mantıklı şeyler anlatıyor yazar, türk insanının dilini yeterince özenle kullanmadığına ben de katılıyorum, dilimizi gerçekten seven belki de gerçekten onu öğrenen ve öğreten bir toplum değiliz.
Gönderen: lucasyekatarina - 09 Şubat 2015, 02:00:14
Kitaba başlama hikayem : havaalanında D&R'dan binbir güçlükle seçip keyifle okumaya başladım hatta bazen kahkaha attıracak kadar içten ve samimiydi yazar o gün 80'e kadar falan geldim sonra tatil girdi falan derken eve döndükten sonra 140'a gelebildim fakat kitabın bitmesine az kalmış olmasına rağmen devam edemedim.Tavsiye eder misin derseniz? Evet keyifle okunabilir fakat uzunca süredir kitap okumaya fırsat bulamamışsanız biraz zorlayabilir :)
Güncelleme : Geçen gün kaldığım yerden devam edebilir miyim acaba diye düşündüm.Her şeyi hatırlıyordum ve hadi devam edeyim dedim. İyi ki de bitirmişim. Kitap gerçekten çok güzel özellikle sonunu hem güzel bağlamış hem de biraz açık bırakmış. Okumak isteyen olur spoiler vermeyeyim şimdi :D Ama Holden insanın hayatına farklı bakmayı öğretiyor bence. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum
Gönderen: azizhayri - 12 Şubat 2015, 17:25:45
Orta Dünya hakkında, Tolkien evreni hakkında bilmek istediğiniz pek çok noktayı aydınlatmaya çalışan bir kitap. Gelgelelim oldukça ağır gidiyor. Neyin orjinal neyin hazırlayan Oğul Tolkien'e ait olduğunu karıştırdığım oluyor. Bitirmekten umudumu kesecek gibiyim...
Bu arada bu kadar kitap okunduğunu ve eleştiri yapıldığını görmek beni çok mutlu etti. Kitap okuduğum için kendimi çevremde o kadar yalnız hissediyorum ki...
Gönderen: Adroid - 12 Şubat 2015, 21:08:25
Kitap okuduğum için kendimi çevremde o kadar yalnız hissediyorum ki...
Katılmamak elde değil.Bende Bitmemiş Öyküler'e başladım ama ne yalan söyleyeyim 30 sayfa okuyup bıraktım.Gerçekten de çok ağır ilerliyor.Bende Marslı'ya başladım şu anlık güzel gidiyor , ilerisini merak ediyorum açıkcası.
Gönderen: tormund - 18 Şubat 2015, 19:33:01
Gönderen: Nightmare - 07 Mart 2015, 16:09:52
Forum özel kitap yarışmasında kazanmıştım. Açıkçası kitabın bu kadar akıcı ve dolu dolu olması beni şaşırttı. Kitabın her bir sayfasını heyecanla okuyorum. Şimdilik gayet iyi yavaş yavaş aksiyon da başlıyor gibi. 900 sayfa ilk başlarda bitmez gibiydi ama kitabı okudukça daha da içine daldım ve sayfalar artık birbirini kovalıyor. İnşallah kitabın tamamı böyle devam eder.
Gönderen: lucasyekatarina - 08 Mart 2015, 01:18:22
Brandon Sanderson / Kralların yolu
Forum özel kitap yarışmasında kazanmıştım. Açıkçası kitabın bu kadar akıcı ve dolu dolu olması beni şaşırttı. Kitabın her bir sayfasını heyecanla okuyorum. Şimdilik gayet iyi yavaş yavaş aksiyon da başlıyor gibi. 900 sayfa ilk başlarda bitmez gibiydi ama kitabı okudukça daha da içine daldım ve sayfalar artık birbirini kovalıyor. İnşallah kitabın tamamı böyle devam eder.
acayip merak ediyorum ama sanırım 2. ve 3. kitap çıkmadığı için bi türlü başlayamayacağım bir eser olacak kendi kendimi yiyip bitirdim artık çıkarsalar da şu devam kitabını başlasam diyorum :D (biraz heves kırmak gibi olduysa özür dilerim ama tutamadım kendimi yaklaşık 2-3 aydır o kitabı kesiyorum ben :D )
Gönderen: mthnzbk - 08 Mart 2015, 03:48:16
Gönderen: Bengü - 10 Mart 2015, 19:53:04
Altay Öktem'den ilk önce Tanrı Acıkınca'yı okumuştum şimdi ise Filler Çapraz Gider. Tanrı Acıkınca'yı yazarken tıp okumasının baya etkisi olmuş ve bu etki bana olumlu olarak geçmişti. Fakat Filler Çapraz Gider beni ilk olarak ismiyle, sonra ise şirin kapağı ile (https://instagram.com/p/zpXzlHJkRS/?modal=true) tavlamıştı. İyi ki de tavlamış. Tanrı Acıkınca'dan daha çok sevdim. Altay Öktem iyi bir yazar. Okuyun.
Gio Ödülleri gelse de kitaplarımı imzalatsam kendisine.
Gönderen: kargasiz - 22 Mart 2015, 15:56:40
Çoğumuzun da bildiği üzere fantastik eserler içinde elle gösterilen kitaplar olan George R.R. Martin'in bu eserleri başlangıçta karmaşık yapısıyla itici geliyor. Diziyi izlediğim için biraz daha rahat kafamda şekilleniyor karakterler, yer betimlemeleri ise diziye göre çok daha güzel.
Okuyan herhangi bir kişinin etkilenmemesi gerçekten çok zor. Konunun diziden daha karmaşık olduğunu söylemek zorundayım. Dizide üstün körü geçilen detayları burada daha güzel yaşıyorsunuz. Martin sanki her cümle üzerinde ince ince düşünmüş, özellikle geçmişi anlatan yerlerde.
6. kitap çıkmadan ilk 5 kitabı bitirmeyi planlıyorum yavaş yavaş nasip olursa.
Gönderen: mithrandir21 - 25 Mart 2015, 14:34:47
Brandon Sanderson / Kralların yoluKitap ebatı normal, puntolarda biraz daha normal boyutlarda olsaydı kaç sayfa olurdu bilemiyorum, Sissoylu ile ikisi bende mevcut ama @lucasyekatarina nın dediği devam kitapları çıkmadan başlamayı ben de düşünmüyorum. 6 aydır Zaman Çarkı' na başlayacaktım Rus Klasikleri okumaktan başlayamadım bir türlü ama 2 gün sonra Zaman Çarkı'na başlayacağım bende.
Forum özel kitap yarışmasında kazanmıştım. Açıkçası kitabın bu kadar akıcı ve dolu dolu olması beni şaşırttı. Kitabın her bir sayfasını heyecanla okuyorum. Şimdilik gayet iyi yavaş yavaş aksiyon da başlıyor gibi. 900 sayfa ilk başlarda bitmez gibiydi ama kitabı okudukça daha da içine daldım ve sayfalar artık birbirini kovalıyor. İnşallah kitabın tamamı böyle devam eder.
Gönderen: muaet - 26 Mart 2015, 19:45:32
Gönderen: H.1.ben - 26 Mart 2015, 21:53:59
Gönderen: Khentis - 31 Mart 2015, 03:16:13
Gönderen: lucasyekatarina - 01 Nisan 2015, 22:44:37
Henüz iki gün önce Sırlar Odası kitabını bitirdim, ilk iki kitap da filmlerinden daha güzel olsa da, ikinci kitap ilk kitap kadar tatmin etmedi beni. Çok ağır ilerledi hikaye ve kitabın yarısına kadar belirli bir konu yoktu kitapta. Kimin kötü adam olduğu son sayfalarda anlaşıldı, hemen de hakkından geldiler. Bir de Yasak Orman kısımlarını okurken şekilden şekile girdim, Ron'a hak vermemek elde değil. Yine de hızlıca bitti, güzeldi. Üçüncü kitaba başlayacağım kısa süre sonra, ondan daha ümitliyim, keza üçüncü film en sevdiğim Harry Potter filmidir.
kesinlikle katılıyorum.2. kitap biraz ağır gitti ama güzeldi. 3.kitaptayım bende şuan 300 de falanım 2.ye göre daha hızlı fakat biraz yavaşlık var yine filmleri izlemiş olmanın verdiği bir duyguyla birlikte.
Gönderen: azizhayri - 02 Nisan 2015, 13:06:40
Şu anda Yerdeniz serisi ile haşirneşirim. Evin bir köşesinden öbür köşesine, kalın ciltli kitabımla dolanıyorum. Gerçekten kendisine neden üstad denildiğini anlıyor insan okurken.Okuma etkinliği eleştirileri için Le Guin Okuyorum, Bu Ursula hanımla ilk tanışmamız; "Karanlığın Sol Eli" Okumakta biraz zorlanıyorum sanki. Özellikle isimler konusunda. zorlanıyorum. Usta rastgele isimler vermiş gibi kahramanlarına. Yerdeniz serisi için ne dersiniz... Okumaya başlamalı mıyım?
Gönderen: muaet - 03 Nisan 2015, 00:26:57
Seri boyunca insanların isimlerinin Atmaca, Yerfıstığı, Meltem vb. gerçekten sıradan olduğunu ve bunun da bir sebebinin olduğunu göreceksiniz. Ki bana müthiş mantıklı gelen bir evrensel sistem bu. Kesinlikle okuyun. Pişman olmayacaksınız.
Gönderen: azizhayri - 03 Nisan 2015, 08:40:02
Gönderen: Bengü - 07 Mayıs 2015, 13:05:54
Okuldan bildiriyorum: Uzun zamandır böyle aralıksız kitap okumamıştım. Hikaye çok sıcak ve içten. Teşekkürler mit!
Gönderen: Güvercin - 14 Mayıs 2015, 22:14:42
Bir adam bu kadar mı güzel sever dedirten tek kitap benim için. Buket Uzuner beğendiğim ve fırsat buldukça takip ettiğim bir yazardı ama bu kitabıyla gönlümde taht kurdu diyebilirim. Konusundan ötürü biraz önyargılı yaklaşmıştım biraz da çerezlik bir kitap arıyordum ama sonradan oldukça pişman oldum. Okurken düşündüren, düşünürken oradan oraya sürükleyen oldukça keyifli bir kitaptı. İlerleyen zamanlarda ikinci kez okuyacağımdan emin olduğum bir kitap daha. Tavsiye ederim. :)
Gönderen: azizhayri - 15 Mayıs 2015, 10:11:24
Gönderen: azizhayri - 16 Eylül 2015, 14:10:45
Şimdileriyse gene Ray Bradburry'inin "yazın Sanatı ve yaratıcı Yazarlık" adlı denemesini okuyorum. Kendisine hayran kaldığımı söylemedn geçemeyeceğim.
Gönderen: RedElf - 16 Eylül 2015, 18:27:07
Gönderen: cankutpotter - 16 Eylül 2015, 22:09:57
Gönderen: Maria Puder - 18 Ekim 2015, 12:46:38
Sayfa 100'deyim. İlk kitap için gerçekten başarılı.
*fangirlling*
Gönderen: Khentis - 21 Ekim 2015, 20:14:53
Don Quijote hakkında en başta söyleyebileceğim şey, muhteşem dilidir sanırım. Roza Hakmen de çevirisini konuşturmuş resmen. Oldukça beğendim. Kitabın ilk cildini, ikincisine nazaran daha çok sevdim. Kitabın ikinci cildinde olaylar biraz uzatılmış gibi geldi bana. Çeşitli sebeplerden dolayı kitabı okuma süremin inanılmaz uzamış olmasından kaynaklanıyor olabilir bu. Yine de iki ciltte de okudukça düşündüren ve kahkahalar atmama sebep olan kısımlar oldu.
Okumadıysanız, tavsiye ediyorum.
Gönderen: Oliver_ - 21 Ekim 2015, 23:40:50
Kitap beklediğimden akıcı çıktı. Olaylar ve karakterler çok ilginç. Kitapta en sevdiğim şey ise ilk defa görülecek bir karakteri anlatacağı zaman yüzyıllar öncesine gidilmesi.O karakter neden o işi yapıyor gibi bilgileri geçmişten gelerek anlatıyor. Karakterler sağlam temellerle oluşturulmuş.
Kitap bittikten sonra hemen çizgi romanını da okuyacağım.
Gönderen: RedElf - 01 Kasım 2015, 21:15:11
Kitap son zamanlarda okuduğum en güzel kitaptı. Harika bir anlatımı ve çok iyi bir kurgusu vardı. Maymunlar Cehennemi filmi bu kitaptan esinlendiği için arada kurgusal olarak benzerlikleri vardı. Bu nedenle okurken birçok kez Maymunlar Cehenemmi'ni hatırladım.Kitap beni fazlasıyla tatmin etse de İthaki beni üzdü. Bu kitabı okurken fazlasıyla kapağına bakıp, yayınevinin altıkırkbeş olup olmadığını kontrol ettim. O kadar fazla yazım hatası vardı ki bunlar kitabın akışını pek bozmasa da İthaki'ye olan hayranlığımı biraz sarstı. Neredeyse her 2 sayfada bir çeviri hatası,her 10 sayfada bir ise gereksiz kelime fazlalığı vardı.Örneğin "Zira'nın itiraz etmesine vermesine fırsat vermeden heyecanla devam etti" gibi bir cümle vardı kitapta. "Vermesine" kelimesi de nereden çıktı! Onun dışında kapağı gayet hoş.Kitaplığımda olmasına çok sevindiğim bir kitap olma özelliğini taşıdığını söyleyebilirim. Tavsiye ediyorum.
Gönderen: Fırtınakıran - 01 Kasım 2015, 21:20:29
Alıntı
Neredeyse her 2 sayfada bir çeviri hatası,her 10 sayfada bir ise gereksiz kelime fazlalığı vardı.
İthaki kitaplarını okumaya ara veriyorum. Çeviri ya da editöryel hata değil de (yukarıdaki mesajdaki örnek editöryel hata bence), beni bezdiren yazım hataları yüzünden. Daha bugün bazı arkadaşlara söylediğimi bu vesileyle buraya da yazayım: son dönemde çıkan İthaki kitaplarındaki yazım hataları saç baş yolduruyor.
1. Adalet: Çok sevdim ama 6.45'i andıran orandaki yazım hataları beni çok üzdü. Son okuması bazı nedenlerden yapılmamış. Ama bunca ödüllü bir kitabın sonu böyle olmamalıydı.
2. Üç Cisim Problemi: Yazarı Türkiye'ye imzaya geliyor ve bu kitap son okuma görmüş. Son okuma yapan kişinin adı var, ancak bu kitabın son okumayı doğru düzgün gördüğüne inanmıyorum. Bir başka büyük eser, bir başka yazm hataları curcurnası.
Gerçekten İthaki kitaplarına ara vereceğim. Aldous Huxley'nin Ada'sı çıktı yeni. Çok korkuyorum o yazım hatalarından. Çok.
Gönderen: RedElf - 01 Kasım 2015, 21:27:28
Gönderen: Son_Silahsor - 02 Kasım 2015, 01:21:54
marslı'nın ilk baskısını okudunuz mu? zamanında altyazı.org'da (divxplanet) "Marslı Yazım Hataları" diye bir konu açılmıştı ve saptadığım hataları yazmıştım:
http://forum.altyazi.org/index.php?s=&showtopic=219130&view=findpost&p=1064198993
ya ithaki'den çıkan biz'i? sayfa düzenlemesi berbat, yazım hatası çok, sabri gürses'e rağmen anlatım bozukluğu ve çeviri hatalarından geçilmiyor 4. baskı olmasına rağmen. algan sezgintüredi'nin ingilizceden çevirisi adeta akıyor karşılaştırınca. çevirinin çevirisi, aslından çeviriden daha iyi diyeceğim aklıma gelmezdi. kendime işkence edip ithaki'nin baskısını not ala ala okuyorum. bitirince ekşi sözlük'te yayınlayıp yayınevine ve sabri gürses'e göndereceğim. aslından çeviri her zaman önceliğim ve sırf sabri gürses editörü diye almıştım bu kitabı.
madem konu açıldı; birkaç gün önce bitirdiğim zaman çarkı 9. cilt hatalarıyla bitireyim:
Spoiler: Göster
kitapları yetiştireceğiz diye (muhtemelen) son okumadan geçmeden yayınlıyorlar.
Gönderen: TheSpell - 02 Kasım 2015, 10:00:50
madem konu açıldı; birkaç gün önce bitirdiğim zaman çarkı 9. cilt hatalarıyla bitireyim:Spoiler: Göster
kitapları yetiştireceğiz diye (muhtemelen) son okumadan geçmeden yayınlıyorlar.
Bu kısma kesinlikle katılıyorum. Daha önce de belirtmiştim, kısa sayılabilecek bir sürede art arda okudum ciltleri. Bu yüzden bu tür hatalar daha da çok çarptı gözüme. Belki bendeki kitapların ilk baskı olmasındandır (bu da bir mazeret değil ya, neyse). Ama yine de oldukça fazla hata vardı.
Hatta bir kitapta, 6. kitap Kaos Lordu'nda, 700-800'lü sayfalarda bir yerde, yaklaşık on sayfa boyunca 500'lü sayfaları yeniden basmışlar, bu yüzden ben de o kısmı internetten e-kitap'ını indirip okumak zorunda kalmıştım.
Umarım yapılacak yeni baskılarda düzeltirler bunları.
Gönderen: Oliver_ - 02 Kasım 2015, 11:34:49
Gönderen: Daarlan Gardan - 02 Kasım 2015, 12:09:20
Gönderen: Kitap Adam - 02 Kasım 2015, 12:37:44
Gönderen: TheSpell - 02 Kasım 2015, 12:55:40
40 yıllık muhafız, koruyucu mu ne olmuştu bir kitapta. En çok o canımı sıkmıştı benim.
Favorilere filan ekleyemiyo muyuz mu bunu? Son kitapta veya son iki kitaptaydı bu arada.
Neyse başlığın amacından çok da sapmayalım, ben de şu sıralar Brandon Sanderson'dan Warbreaker'ı okuyorum, ayrıca bugün Elantris'e başlayacağım. Warbreaker harika bir kitap. Her zamanki gibi oldukça özgün bir tür büyü sistemi, akıcı ve sıkmayan dil, eğlenceli karakterler. Henüz 200 sayfa filan okudum (kitap 900 sayfa) o yüzden fazla eleştiri yapamayacağım ama İngilizce'niz varsa (öyle çok profesyonel seviyede olması gerekmiyor zira ben de uzman değilim İngilizce'de) okuyun derim ben.
Gönderen: yafeshan - 03 Kasım 2015, 11:22:30
Gönderen: TheSpell - 03 Kasım 2015, 17:15:42
Erken konuşmamak lazım tabi, aynı zamanda ben de beklentilerimi çok yüksek tutmuş olabilirim ama yine de biraz sönük kalmış bence bu kitap diğerlerine göre. Belki ilk kitabı olduğu içindir, belki daha başlarda olduğm içindir.
Umarım bitirince Elantris başlığına yorumumu yazarken buraya yazdıklarımı birer birer yalanlayıp ağzıma tıkarım ve kitabı deli gibi sevdiğimi, Sanderson sevgimin kat kat arttığını belirtirim :D
Gönderen: mit - 03 Kasım 2015, 19:27:44
Gönderen: TheSpell - 07 Kasım 2015, 16:03:27
Elantris'e göre daha çok hoşuma gitmesiyle beraber, kitabın şöyle bir özelliği de var ki söylemeden geçmek istemedim. Bundan önce Sanderson'dan sadece Elantris ve Kralların Yolu'nu okumuştum ve bu iki kitabın da rahatsız edici bir ortak özelliği vardı. O da şuydu ki, bakış açısından okuduğumuz ana karakterlerden biri, kitabın büyük çoğunluğunda sıkıcı bölümlere sahipti. Elantris'te bu karakter Hrathen oldu (neyse ki onun bölümleri giderek kısaldı ve kitabın bitirdikten sonra favori karakterlerim arasına girdi), Kralların Yolu'nda ise Dalinar. Evet, Dalinar benim için sıkıcıydı. Ne zaman onun bölümüne gelsem bölümün kaç sayfa sürdüğüne bakar, Shallan veya Kaladin'i okumak için beklerdim.
Neyse ki, Warbreaker'da böyle bir durum yok. Temel olarak dört farklı karakterin bakış açısından okuyoruz; Siri, Vivenna, Lightsong, Vasher. Ve her karakterin bölümü gayet akıcı, gayet sürükleyici. Diğerlerine göre yavaş veya sıkıcı kalan bir karakter yok.
Gönderen: ryuk - 07 Kasım 2015, 16:48:19
Uzun yıllar okumayı istediğim fakat hakkını verememekten korktuğum bir kitaptı. Bu sabah başladım, şimdilik beğenerek okuyorum ve bu kitaptan çok şey öğreneceğimi düşünüyorum.
Gönderen: uveybaba - 08 Kasım 2015, 00:40:21
Kitabın yarısına kadar geldim. Yavaş başladı , hala yavaş ilerliyor. Tam olarak beklediğim gibi olmadı. Yalnız uzun zaman sonra ilk defa bir kitap yüzünden irkildim. Irkçı bir insanın düşüncelerini okumak , beyninin içine girmek çok rahatsız edici bir tecrübe oldu , aynı zamanda bu tarz düşünce sistemlerine bu şekilde bir bakış açısı atmak ise ufuk arttırıcı oldu.
Gönderen: TheSpell - 11 Kasım 2015, 23:18:41
Okuduğum üç Sanderson kitabı (Kralların Yolu, Elantris, Warbreaker) arasında en sevdiğim olabilir. Kralların Yolu da çok güzeldi ama onun daha farklı bir tarzı var bence, epik fantezi gibi. Warbreaker bana daha çok hitap ediyordu, daha çok beğendim. Sanderson kariyerinin erken dönemlerinde yazmış bu kitabı, bir şaheser daha yaratmış yine de.
Kitaptaki büyü sistemi de çok hoşuma gitti. Ama bundan da çok hoşuma giden şey, karakter gelişimleri idi. Bazı yerlerde hızlı olsalar da, daha önce bahsettiğim gibi, her karakterin bölümü eğlenceli ve sürükleyiciydi.
Kitabı bitirmeyenler spoiler'a bakmasın.
Spoiler: Göster
Umarım en kısa zamanda çevrilir (ki Akılçelen telifini hemen alsa bile önümüzdeki sekiz yıl içinde ancak çıkar kitap) ve herkes kolayca ulaşabilir bu kitaba.
Gönderen: Fırtınakıran - 12 Kasım 2015, 08:46:48
Tamamen şans eseri edindiğim bir kitap kendisi. Daha önce adını hiç duymamıştım. Fuarda, Yitik Ülke Yayınları standından aldığım 2 kitabın yanında hediye olarak verildi. Kayıp Rıhtım ahalisini tanıdıkları için ona göre seçtiler kitabı da. Bana uzatırlarken kitabın fantastik bir yanı olduğunu söylediler.
Kitabın adı beni çok meraklandırmıştı. Fuardan eve döndükten sonra gözüm ona takıldı durdu. Bugün başladım kitaba. İlginç bir kitap doğrusu. Yer yer absürt, yer yer hüzünlü. Afili Filintalar tadı var, yalan olmasın. Bildiğimiz, içinde yaşadığımız çevreye birtakım absürt ve çılgın olayların eşlik etmesi diyelim.
Konusunu şimdilik anlatmayacağım. Bitirdiğimde foruma konusunu açmak istiyorum. Şu sıralar çeviri kitaplara ara verip yurdum yazarlarına dönüş yapmak istiyordum. İyi denk geldi. Yeniden bir Türk yazarın hayal gücüne iniş yapmış olmaktan mutluyum.
Gönderen: Bengü - 13 Kasım 2015, 00:10:38
Hint sinemasına iyi hakim olduğumu söyleyemem ama bir Aamir Khan hayranı olduğumu söyleyebilirim. Bu sayede de bu kitabı edindim. Aamir'in 3 Idiots ve Taare Zameen Par(Her Çocuk Özeldir/Yerdeki Yıldızlar) filmlerini birçok kişi izlemiştir muhtemelen ülkemizde fakat bunların ötesinde Talaash, Fanaa, PK, Ghajini, Dhobi Ghat gibi filmlerini izlemeye başlayınca kendisine daha bir sempati besliyorsunuz. Hatta Hindistan'ı bile merak ediyor oluyorsunuz.
Hâl böyle olunca kaçırmak istemeyeceğiniz bir kitap oluyor bu. Fakat birkaç şey eklemem gerekiyor: Martı Yayınları kitap çıkmadan önce reklamlarını güzel yaptı ve hepimiz heyecanla bekledik fakat bu kadar heyecanla bekleyişin sonunda bu kadar özensiz bir redaksiyon görmek beni üzdü diyebilirim. Kitabın içeriği içinse diyebileceğim bir şey varsa o da şudur: İlk 100 sayfada yazara lanet okumak üzere buluyorsunuz kendinizi çünkü bir biyografi anlatmaktan çok Filmfare alıntılarını koymuş da koymuş, maaşallah. Şu anda kitabı bitirmek üzereyim ve ilk 100 sayfa sonrasından yeterince memnunum anlatım açısından; hem anlatım güzelleşiyor, gereksiz alıntılar azalıyor ve daha yakın geçmişteki filmlerinden bahsedilmeye başlanıyor. Umarım bitirirken de böyle memnun bir şekilde bitiririm.
Gönderen: Bengü - 28 Kasım 2015, 02:24:43
Ayrıntı Yayınları bu kitabı minicik bir punto ile bastığı halde 686 sayfa. Okuma hızı maalesef ki çok yüksek olmayan ben için kitabı şu şekilde anlatabilirim: "Oku oku bitmiyor!". Dakikalarımı harcayıp daha yeni mi bu sayfaya geldim dediğim çok oluyor. Bunun dışında çok güzel kitap. Henüz yarısındayım fakat pek bir sevdim. Siz de göz atın.
Gönderen: -Kötü karakteR- - 28 Kasım 2015, 21:42:00
Bu kitaba bir ay falan önce başlamıştım ama ara vermek zorunda kaldım ve dün itibariyle kaldığım yerden devam ediyorum. Çok mükemmel bir kitap dönen oyunlar Agatha Christie seviyesinde 8) İyi ki 2. kitabını almışım fuarda merakla kafamda türlü türlü senaryo kurmadan ikinci kitaba geçebileceğim <3
Gönderen: TheSpell - 01 Aralık 2015, 21:58:02
Brandon ağabey sen ne yaptın ya! Daha beş yüzüncü sayfada bu heyecanı yaşıyorsam, finalde neler yaparım hiç bilmiyorum. Harika bu kitap harika!
Kralların Yolu 1'se, bu 10'dur arkadaşlar söyleyeyim size. Kesinlikle Sanderson'ın en iyi kitabı. Benim favorim oldu yani. Şimdiden.
Gönderen: RedElf - 02 Aralık 2015, 21:01:01
Gönderen: Fırtınakıran - 03 Aralık 2015, 08:55:06
Çeviri çok sıkıntılı,daha doğrusu yazım hataları çok fazla... İthaki bu gidişle nereye varacak bilmiyorum.
İşte çeviri demesek :). Sonradan yazım hataları diye belirtmişsiniz ama "çeviri çok sıkıntılı" deyince bambaşka bir şey anlaşılıyor :).
Öte yandan, gerçekten yazım hataları can sıkıcı. Kitap son okuma görmüş olmasına rağmen sonuç gerçekten hoş değil.
Gönderen: dekadans - 03 Aralık 2015, 11:05:07
Bu seriyi okumayı sürekli ertelemiştim. Geçtiğimiz ay ilk kitabı bitirdikten sonra hemen ikinci kitabı sipariş ettim. Birinci kitap biraz girizgah olduğundan ötürü kafada pek çok soru işaretiyle başlayıp, bir o kadar daha soru işaretiyle bitmişti.
İkinci kitap o soruların bir bölümünü güzelce çözüyor. Tam Stephen King'e yakışan bir kurgu. Başka galaksilerdeymiş gibi görünen gezegenleri bir araya toplayıp bir güneş sistemi kurmak tam da onun yapabileceği bir şey zaten.
Şimdi Şampiyonların Kahvaltısı'nı okuyorum. Biraz bu Kayıp Rıhtım'ın olayının dışında ama müthiş gidiyor. Akıp gidiyor hatta =)
Gönderen: Bozhermes - 06 Aralık 2015, 01:48:23
İlban Ertem'den kedi karakteri Vicdan tekrar okudum dün bitti. Deadpool Marvel Evrenini Öldürüyor da kısaydı o da dün bitti.
Gönderen: Fırtınakıran - 08 Aralık 2015, 10:29:30
Poe, Borges ve Lovecraft aynı kitapta. Yazar Luis Fernando Verissimo'nun ustası olarak gördüğü Jorge Luis Borges'i başkarakter yaptığı ilginç bir roman. 104 sayfacık demiş miydim?
Gönderen: azizhayri - 08 Aralık 2015, 12:33:10
Gönderen: Fırtınakıran - 15 Aralık 2015, 16:51:06
Bu senenin Arthur C. Clarke Ödülü adayıydı. Böyle bir eser dilimize çevrilmişken okumak gerek :).
Gönderen: -Kötü karakteR- - 22 Aralık 2015, 12:45:23
Kitabı fuarda almıştım ancak şimdi başlama fırsatı bulabildim. Kitapta oluşturulan dünya beynimi yaktı, büyük kaplumbağanın sırtında dört kaplumbağa onların üstünde şehirler... :S O kısmı iki kere okudum anlayabildiğim tek şey bu oldu :D Lakin kitabı bırakacak değilim tabii ;) Çok değerli bir eser olduğu belli ve o kısımları geçtim yangın başladı falan daha bırakmam yani :D
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Aralık 2015, 12:58:18
Alıntı
Kitapta oluşturulan dünya beynimi yaktı, büyük kaplumbağanın sırtında dört kaplumbağa onların üstünde şehirler... :S
Büyük kaplumbağa üzerinde dört "fil", onun üzerinde disk biçiminde bir dünya :).
Şöyle görünüyor:
Spoiler: Göster
Gönderen: Oliver_ - 22 Aralık 2015, 13:23:02
Yazarın adını çok fazla duymuştum ve bayağı merak ediyordum. Hangisiyle başlayayım diye düşünürken kronolojik olarak okumaya karar verdim. Yazarın dili beklediğimden daha akıcı geldi. Ne yalan söyleyeyim sayfalarca uzayan betimlemeler beklemiştim ben. Neyse ki su gibi akıyor. Kurgu olarak aşırı hoşuma gitti. Gizemli ve farklı bir havası var kitabın. Kitapta tek hoşuma gitmeyen şey Saul'un midesinin bulanmaması. Onun midesi bulanmıyor olabilir ama benim ki bulanıyor.
Gönderen: RedElf - 22 Aralık 2015, 19:06:06
Gönderen: azizhayri - 23 Aralık 2015, 10:26:32
A'mak-ı Hayal.Bugün bitirdim.Ve şunu söyleyebilirim,hayatımı değiştirecek olan ilk ve şimdilik tek kitap. Hikayede oldukça fantastik ögelerde var. Herkese kesinlikle tavsiye ederim.Günaydın:
Bu kitabın eski bir bilimkurgu denemesi olduğunu duymuştum, aradım, bulamadım, siz nereden bulmuştunuz yani yeni baskısı yapıldı mı bilmiyorum. Okumak isterdim doğrusu
Gönderen: RedElf - 23 Aralık 2015, 18:13:32
A'mak-ı Hayal.Bugün bitirdim.Ve şunu söyleyebilirim,hayatımı değiştirecek olan ilk ve şimdilik tek kitap. Hikayede oldukça fantastik ögelerde var. Herkese kesinlikle tavsiye ederim.Günaydın:
Bu kitabın eski bir bilimkurgu denemesi olduğunu duymuştum, aradım, bulamadım, siz nereden bulmuştunuz yani yeni baskısı yapıldı mı bilmiyorum. Okumak isterdim doğrusu
Kitabın tasavvufi yanı elbette ağır basıyor. Ama büyük bir İslam bilgini olan Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, fantastik ve olağanüstü ögeler katarak herkesin ilgisini çekebilecek bir başyapıt koymuş ortaya.
Bu arada,kitabı Dr mağazasından aldım.Birçok yayınevlerinden basımı var. Kaknüs Yayınları,Ataç Yayınları vs. İnternette kolaylıkla bulabilirsin.
Gönderen: sparrowhawk - 25 Aralık 2015, 11:22:18
Gönderen: mithrandir21 - 15 Ocak 2016, 15:28:07
Gönderen: Nightmare - 15 Ocak 2016, 17:17:05
Kitap bir masal gibi başladı, hala da öyle devam ediyor. Alice harikalar diyarında' nın karanlık versiyonu gibi. Pek ısınamadım. Sayfalar ağır ağır ilerliyor. Resimli olması da iyice çocuk kitabı olduğuna inanmamı sağladı. İleride açılıyor demişti İhsan abi, umarım öyledir. Aksi taktirde Narnia' ya yaptığım çocuk kitabı muamelesine maruz kalacak.
Gönderen: -Kötü karakteR- - 19 Ocak 2016, 19:09:46
Gönderen: TheSpell - 03 Şubat 2016, 12:20:26
Orijinal üçlemeyi bitiren ve Sanderson-Cosmere hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okumalı! Herkes! Muazzam bir şey bu kitap.
Gönderen: Elodin - 03 Şubat 2016, 13:49:52
İlk defa bir kitabı okurken bu kadar zevk alıyorum. Sanırım Silverberg'e aşık oluyorum <3 :P
Gönderen: kahlan amnell - 03 Şubat 2016, 14:10:54
Mistborn: Secret History.
Orijinal üçlemeyi bitiren ve Sanderson-Cosmere hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okumalı! Herkes! Muazzam bir şey bu kitap.
Nereden buldun?
Gönderen: TheSpell - 03 Şubat 2016, 14:31:48
Mistborn: Secret History.
Orijinal üçlemeyi bitiren ve Sanderson-Cosmere hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okumalı! Herkes! Muazzam bir şey bu kitap.
Nereden buldun?
Üstün yeteneklerim sayesinde tabi ki :D
Şaka bir yana, internetten indirdim. Şanslıydım ki yükleyen birisini bulabildim. Epub'dan pdf'ye çevrilmiş versiyonu var elimde şu an.
Gönderen: yafeshan - 12 Şubat 2016, 11:41:59
Bu arda gentilmen pic kitabina geri dondum, guzelmis hakkaten. Onceki elestirimi geri cekiyorum.
Gönderen: -Kötü karakteR- - 12 Şubat 2016, 22:05:22
Gönderen: azizhayri - 17 Mart 2016, 15:19:12
Gönderen: tormund - 17 Mart 2016, 17:52:59
Gönderen: mit - 17 Mart 2016, 19:19:06
Gönderen: Bay_Karamsar - 08 Nisan 2016, 17:27:01
Yazarın bir önceki kitabı Çıplak Kadın'da, kadın bedeni üzerinden okuduğumuz biyolojik tabanlı sosyolojik-tarih irdelemesinin aynısını erkek bedeni üstünde yapılıyor. Daha "Saç" kısmındayım. "Bir gecede saçlarına aklar düştü!" ifadesinin pekte doğru olmadığının yanında, sevgiliye, içinde bir tutam saçın olduğu madalyonu vermenin, zamanında teslimiyet simgesi olduğu bilgisi ilen şaşırmış durumdayım.
Gönderen: dekadans - 30 Nisan 2016, 14:46:44
Keşke 750 sayfalık kitabın 500 sayfasını flashback'e ayıracağına önceki 3 kitapla pay etseydi diye düşündüm hep okurken. Ama Kara Kule olduğu için her türlü gideri var. Orası ayrı.
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Nisan 2016, 21:51:04
Mitsel kavramların olası temellerini öğrenmek güzel. Ama bilgi verme amacı gütse de, yer yer verilmek istenenin üstüne tekrara gidilmiş gibi bir hissiyat oluştu.
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Temmuz 2016, 20:18:52
Şiddet kullanma hakkını elinde tutan bürokrasinin, en basit yaptırımları bile yorucu ve aptallaştırıcı kurallara tabii tutarak, otoritenin kendini meşru ve tartışılmaz ilan kılma süreci anlatılıyor.
Ortaya atılan görüşlerini temel alıp, toplum yaşantılarımızdaki etkilerini düşününce; kitapta, aptalın silahı olarak tanımlanan "şiddetin," bilinçsiz yaptırım aracı olarak, hayatımızın en ummadık noktalarına nüfuz ettiğini gösterilmekte.
"Suçla savaşanlar" kavramının bile bürokrasi lehine çalışan bir illüzyon aracı olduğu savı, süper kahramanların revaçta olduğu şu günlerde dikkat çekici geldi.
"Batman ve Kurucu Güç Problemleri Hakkında" bölümüne gelemedim daha. Bakalım, nelerle karşılaşacağız?
Gönderen: muaet - 12 Temmuz 2016, 22:23:33
Kitabın ilk 100 sayfasını okudum. Bol betimlemeler, ırk fazlalığı, gizem çokluğu ve büyü sisteminin sıradışılığı gözüme çarpan özellikleri. Shardblade olayını sevdim, oldum olası özel silahlar ilgimi çekmiştir zaten. Umarım sayfalar ilerledikçe bu kılıçların da varyasyonlarını görürüm.
Gönderen: Dende - 13 Temmuz 2016, 00:35:47
Bazı betimleme cümleleri uzun olduğu için ipin ucu kaçıyor, tek nefeste okunurken zorlanılıyor. Onun dışında içine çeken bir kitap olduğunu söyleyebilirim. İmkansızlıklardan dolayı seriye bu kitap ile girdim, hayırlısı.
Gönderen: Guy Fawkes - 13 Temmuz 2016, 13:42:41
Gönderen: azizhayri - 13 Temmuz 2016, 16:26:06
Gönderen: Gimilzagar - 13 Temmuz 2016, 17:08:14
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Temmuz 2016, 21:50:56
Kuru evrene dair fark edemediğim ayrıntıları görmemi sağladı.
Gönderen: Bay_Karamsar - 16 Ağustos 2016, 20:44:38
Kitabı yarıladım. İyi ki de Le Guin geç başlayıp, Hainish Cycle serisine ilk iki kitapla giriş yapmışım. Yazarın tarza aşina olunca; deney labirentine girer girmez karşısına peynir çıkınca, "Kesin bi' pislik var! Kesin bi' pislik var!" diyen fare gibi okuyorum :). Gezegendeki toplumun androjenliğinden çok, düzeni ve iktidarı sağlamadaki temel felsefeleri ve bakış açılarına daha dikkat kesildim.
Gönderen: stupefypatronus - 16 Ağustos 2016, 21:06:56
Kitabın sonlarındayım. Ve sanırım okuduğum en anlamlı kitaplardan. 16 yaşında ki bir kızın akıl hastanesine yatırılmasıyla ilgili gelişen olaylar. Yaşına göre oldukça erken bir hastalık. Kızın iç dünyası inanılmaz. Kendi tanrıları, bambaşka bi dünyası var aslında, kendi ayrı dili bile var! Onun deyimiyle o sadece yeryüzünde yapmacık bi bağımlılıkla bağlı ve asıl dünyası 'Yr' dediği iç dünyası. Eğer dış dünyaya bağlılık gösterirse, her hangi bişeyle alakadar olur, ilgilenirse, Yr tanrıları onu cezalandırabiliyor ve sonsuz bi ızdırap duyuyor. Yazarın el altından yaptığı eleştiriler inanılmaz. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. (Not; Bi ara ciddi manada baş karakterin dünyasına kendinizi kaptırıyorsunuz ve gerçekten enteresan bir duygu. Şiddetle öneririm)
Gönderen: azizhayri - 18 Ağustos 2016, 22:26:57
Kitabında sonu başından belliydi bence. O kadar zeki, çalışkan, bilgili ve becerikli biri ölmez, ölmemeli hatta ölemez değil mi? Sadece nasıl kurtulacak sorusuna yanıt bulmak için okuyorum. Kısa bir eleştiri yapmam gerekirse; Öncelikle tipik bir Robinson veya Esrarlı Ada hikayesi. Ha ıssız adaya düşen Robinson ha Marsta unutulan Mark Watney. Bir de ıssız adaya düştüğünüzde ilk yapacağınız ne olur. Bir mesaj vermek için kumsala veya bir açıklığa yardım isteyen kelimeyi yazmak olmaz mıydı? Hadi bu Mark Watney'in aklına gelmedi diyelim. Yörüngesinde onca uydu dolaşan -galiba onikiydi- kimse merak edip son durumun ne olduğunu araştırmadı ki.
Bir başka nokta kitap çok küfürlü. Tamam kabul ediyorum argo ve küfür hayatın bir parçası ama kelimeler seçilerek de bazı istenmeyen duygular anlatılabiliyor. Ayrıca anlatım tarzı oldukça esprili hatta komik. Bu sayede sıkılmadan okunuyor. gerçi bazı yerlerde tempo iyice düşüyor ama yine de fena değil.
Son olarak sıkılmadan okunuyor dedim ama kahramanımızın yaptıklarını anlatması ve kullandığı terminoloji çok fazla bilimsel. Bir yönden bakınca iyi bir bilimkurgu, bilim yönü ağır basan bilim kurgu.
Gönderen: Bay_Karamsar - 20 Ağustos 2016, 19:08:54
Baştan sonra, görkemsiz ama kendi merakla okutan bir arayış hikayesi.
Serinin ilk iki kitabında bahsi geçen Birlik ve Düşmanı hakkında dolaylı yollardan bayağı bir fikir edindim.
Kitapta, yalan ve hakikat yapışık ikizler gibi. Kahramanı ve etrafındaki dünyayı sarıp şekillendirmişler. Ben bile okurken, acabalar yaşadım. Kitap bitene kadar da bu böyle gitti.
Sürgün Gezegeni ile olan bağlantısı, Rocannon'un Dünyası ile Sürgün Gezegeni arasındaki fazlaydı. Önce Yanılsamalar Kenti'ni sonra Sürgün Gezegeni'ni okusam, en son okuduğumdan aldığım zevk baltalanır mıydı diye düşündüm. Eh, Le Guin tarzı, olayların nasıl cereyan ettiğini merak ettirir cinsten. Sürgün Gezegeni'ni gene hevesle okurdum. Kitaplar, kendi kısıtlı alanlarında yaşanıp biten hikayelere sahipler nasılsa.
Gönderen: estelturin - 21 Ağustos 2016, 15:08:30
Bu kitapta o kadar çok malzeme var ki anlatılmaz okunur.
Ve aslında okuduğumuz birçok fantastik kurgunun nerelerden nasıl beslendiğini görmüş oluyoruz.
Ayrıca birilerinin 'fantastik' planları, bizler için yaşamın ta kendisi oluyor.
Kesinlikle okuyun okuyun okuyun
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Ağustos 2016, 02:34:37
Rocannon'un Dünya'ında hissettirilen, ilkel topluma nasıl istemeden etkilerde bulunuyoruz endişenin hikayesi.
İletişimin çift yönlülüğü kitaba sinmiş. Doğru iletişim ile dostluklar kurulur. Hükmedici yanlış iletişimde, geri dönüşü olunmayacak tahribatlar oluşur.
Gönderen: Bay_Karamsar - 28 Ağustos 2016, 19:06:45
Filmini merak ederken, kitap uyarlaması olduğunu öğrendim!
Kitabın memleketimizde de yayınlandığını öğrenince daha da meraklandım!
Kitapyurdu'ndaki olumlu ve olumsuz yorumların tutarsızlığı merakımı ayrıca kamçıladı!
Ben de biraz kalori yaktıktan sonra kitabı edindim.
Şimdilik üçte birindeyim. 40 yaşında, hayattan istediği coşkunluğu alamayan birinin, seneler önce babasının kendisine okuduğu masalı, yaşının getirdiği sıkkınlığın yarattığı mizahla tekrar kaleme alması eğlenceli bir iş çıkarmış.
Kitabın mizahı, modern zamanda yaşayan birinin, masalsılığı bozmadan masalsı olanın klişelerini eğlenceli ayrıntılar ile uzatmasında. Tabii birde araya girip, hangi kısmı neden çıkarıp neden eklediğini ve düzenlediğini anlattığı bölümleri de unutmamak gerek :).
Anlatıcının duymak istediği masalın kendisine sıkkınlık veren ayrıntılarına tekrar şekil vererek anlattığı macera var burada.
Kitap hakkında değil de, bizdeki kapağı hakkında eleştirim olacak. Kapağı, sıradan aşk romanlarını çağrıştıracak tarzda. Aslında onlar kadar bile olamayacak sadelikte. Kitapyurdu'ndaki, kitaba dair olumsuz eleştirilerin pek çoğuda, bu yanlış anlaşılmanın getirdiği yanlış beklentiden. Kitap yanlış pazarlamanın kurbanı olmuş :(.
Filmine niyetlenmiştim. Kitap bitince izlerim.
Gönderen: Oliver_ - 28 Ağustos 2016, 21:57:09
Hepimiz bu kitabın konusunun intikam üzerine olduğunu biliyoruz herhalde. Ben de bunu bilerek başladım kitaba ama bu kadar kapsamlı bir intikam hikayesi olacağını tahmin etmemiştim. Şuan 400. sayfadayım ve kitap çok iyi gidiyor. Her sayfası ayrı bir maceraya açılıyor. Tempo hiç düşmüyor. Ayrıca kitabın dili yazılış tarihine göre çok akıcı. Kitaptaki tek sıkıntı İthaki dipnotları en arka sayfaya koymuş. Her seferinde açıp bakmak zor oluyor.
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Ağustos 2016, 21:01:55
Başlangıç itibari ile gayet eğlenceli.
Hafif mizahi gelen kitaptan, Andrei Tarkovsky'nin kasvetli şiirsellikteki STALKER'ı kotarmasına şaştım.
Bakalım. İlerideki sayfalarda neler olacak.
Gönderen: azizhayri - 05 Eylül 2016, 21:43:18
Jules Verne'nin dehasına ve bilgisine bir kere daha hayran kaldım. Coğrafya bilgisi, zoolojisi ve denizcilik bilgisi mükemmel. Dünya kurgulamakta üzerine yok sanırım-yani yaşadığı çağ itibariyle demek istiyorum- Sözlerimi bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
"Sonuç olarak bu program Anglosakson eğitiminin temeli olan şu ilkelere dayanıyordu:
-Sizi ürküten şeyin üzerine gidin
-Mümkün olan gayreti göstermek için fırsatları kaçırmayın
-Hiç bir işi küçümsemeyin, çünkü her işin bir yararı vardır." İthaki Syf:252
Gönderen: Bay_Karamsar - 07 Eylül 2016, 01:15:42
Evrenin ideoloji mantığında hareket edip (İdeolojinin mi evren gibi davrandığı demeli yoksa?), gelişimin önüne set çekmesini okudum.
Gönderen: Oliver_ - 12 Eylül 2016, 21:13:04
Galiba bu kadar akıcı bir kitabı ilk defa böyle yavaş okuyorum. Kitabın konusu ve karakterleri çok ilginç ama bir bölümden fazla okuyamıyorum. Lanet gibi bir şey oldu. Ne zaman okumak için elime alsam bir bölüm okuduktan sonra işim çıkıyor.
Yalnız kitabın yarısını okudum ve bilim kurgu olduğuna dair net bir işaret yok. Kitabın kalanı da böyle olursa bilim kurgu klasiklerine eklenmesini mantıksız bulacağım.
Gönderen: Bay_Karamsar - 19 Eylül 2016, 22:00:00
Pazartesi Cumartesinden Başlar - Arkady ve Boris Struguatsky
Bilime gönül verenler üzerine bir masal. Üstü kapalı, bilim camiasına içeriden bakarken, dışarıdan bambaşka amaçlar için çarpıtılan beklentilere karşı nasıl uğraş verdiğini aktarıyor.
Olağan gelen (yerçekimi gibi) ile mucize (yerçekimini umursamadan tavanda yürüme gibi) olarak algılanan arasındaki alanda yer alan bilimin, karıştırıldığı büyüye büründüğü kitapta, bir bilim yuvasının ne menem bir yer olduğunu ve sakinlerini yakından inceleme fırsatı yakalıyoruz -biliminde.
Çocukluğun Sonu - Arthur C. Clarke
Dünyadışı bir medeniyetin gerçekleştirdiği sıradışı ve zekice bir ziyaret/istilaya hazır olun.
Avantaj sahibi olunsa da, yıkım gerçekleştirmeden üstünlük kurmak için gücün nasıl kullanılabileceği dair bölümler ve Yeni Atina'nın bölümleri ilk dikkatimi çekenlerdi.
Gelişmiş medeniyet ile gelişmemiş medeniyet arasındaki gerilim ve sonrasında yaşananlar hala güncelliğini koruyan bir mesele. Kitabın ana teması doğrudan bu olmasa bile.
İki kitabın detaylıca incelenince eksi ve artıları daha netlik kazanır elbet. Tabletin klavyesi uzun uzun uzun yazma şevkimi kırıyor.
Öykü öykü okuduğum ve henüz bitiremediğim kitaba geçeyim:
Bağışlanmanın Dört Yolu - Ursula K. Le Guin
Fazla söze gerek yok. Le Guin kalitesi ortada.Ha, tabii, ikinci öyküyü nedense daha çok beğendim. İkinciye kıyasla birinci öykü biraz biraz ısındırma turu oldu.
Sırada Arcturus'a Yolculuk var. Önsözden anladığım kadarıyla, mitsel serüven özellikleri daha gözönünde olduğu bir yolculuğu okuyacağım.
Gönderen: Bay_Karamsar - 25 Eylül 2016, 20:07:27
Başlarında sayılırım. 1920lerden kopup gelmesinden olsa gerek, gizem yaratmak için biraz fazla ağırdan alıyormuş gibi geldi. Zamanının fantastiğe kayan bilimkurgusallığını da unutmamalı.
Bakalım, Tormance gezegeninde ne gibi sürprizler ile karşılaşacağız? Modaya göre yeni organlar fikri, zamanına göre oldukça ilginç geldi.
Okumaya devam.
Gönderen: Fırtınakıran - 25 Eylül 2016, 21:10:39
Tam güleceğim beynimden vurulmuşa dönüyorum. Saunders bunu yapmakta çok başarılı.
Bu kitabıyla birlikte Türkçede basılmış tüm kitaplarını okumuş olacağım. Öykücülük yeteneği aldığı övgüleri gerçekten hak ediyor. Ama beni asıl etkileyen her defasında tam güldürecekken irkiltmesi. Çılgın fikirli öyküleri de ilham verici.
Gönderen: KingKiller - 25 Eylül 2016, 22:05:51
Gönderen: Ozymandias - 25 Eylül 2016, 23:09:07
Olasılıksız adlı kitabı okuyorum, ve aldığıma bin pişman olduğumu söylemeliyim... Nasıl bu kadar popüler olduğunu düşünmekten kitabı bitiremeyeceğim herhalde.
Popülerliğinin dilinden geldiğini düşünüyorum zira çok kolay okunabilir olması dışında edebi bir özelliği yoktu bencede.
'Anlaşılabilir Arıcılık' Okuyorum. Üslubu ve anlatım tarzı profesyönelce akılda kalıcı ve pratik.
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Eylül 2016, 19:47:11
Yerli yazarlardan bilimkurgu öyküleri.
İlk öykü, bilimsel saf verilerin ve gerçekten ustalıkla kaçışın arkasına gizlenen trajik bir hikaye idi.
Bakalım ne sürprizler çıkacak diğerlerinde.
Gönderen: Ozymandias - 30 Eylül 2016, 21:42:50
Yaratıcılık iyi. Dil basit biraz yavan(çeviri nedeniyle olabilir). Karakterler oturmamış ve tutarsız. Fantastik öğeler kaynıyor.
Gönderen: azizhayri - 30 Eylül 2016, 22:45:08
Gönderen: Fırtınakıran - 01 Ekim 2016, 08:53:16
Ejderha Mızrağı Serisi - Güz Alacakaranlığın Ejderhaları
Yaratıcılık iyi. Dil basit biraz yavan(çeviri nedeniyle olabilir). Karakterler oturmamış ve tutarsız. Fantastik öğeler kaynıyor.
Ozymandias, için rahat olsun :) Serinin çevirmeni Yüzüklerin Efendisi'ni Türkçeleştiren güzel ustamız Çiğdem Erkal İpek. En azından ilk üçleme için öyle. O nedenle çeviriden dolayı olmadığının garantisini veriyorum sana :)
Pastoralya - George Saunders
Hala aynı kitaba devam ediyorum, ama kitabı şimdi daha da çok sevdim. Ödül aldığı Aralığın Onu'na göre bana daha çok keyif veren, daha bir dumur eden kitap oldu.
Ardından China Miéville'in Elçilik Kenti gelecek. Feci meraktayım.
Gönderen: Rosemary - 05 Ekim 2016, 00:01:50
Bugün Geceyarısı Kuleleri'ni bitirdim. Seriyi yaklaşık üç yıldır okuyorum ve an itibarıyla önümde son bir kitap kaldı. Bu kitabı da okurken yer yer serinin bitiyor olduğundan bayağı duygulandım. Hani sevdiğiniz birini uzaklara yollarken son kez uğurlarsınız ya, o anın belki de onu son görüşünüz olduğu hissiyatından yüzünü, duygularını ezberlemeye çalışır, o kısacık veda anının hiç bitmeyecek olmasını dilersiniz, işte bu kitap benim için öyleydi.
Seriye yaklaşık dört veya beş yıl önce Phoenix yayınlarından çıkan ilk kitap Dünyanın Gözü ile başlamıştım. Çok beğenmeme rağmen devam edememiştim. Sonra İthaki'yle baştan başladım. İyi günde, kötü günde, okulda, evde, festivalde, kampta her yer ve her zamanda okudum öyle ki yaşadığım tüm anlara tanıklık etti, okuduğum her an yaşadıklarıma dokundu. Bir kitabı bir şarkıyla okursunuz ya, ardından o şarkıyı duyunca kitapla geçirdiğiniz her anı duyumsarsınız. İşte seri benim için öyle bir yerde ki yaşamımın her anına sirayet edip yerleştiğinden, yaşamdaki herhangi bir noktaya bakınca onu görüyorum.
Birçok yerde görmüştüm, bu seriyi okuduktan sonra başka kitap okuyamayacaksınız, diye yorumları. Bundan sonra okurum okumasına ama beni bu derece etkileyecek, hayatıma gerçekten etki edecek bir seriyle karşılaşabileceğimi gerçekten düşünmüyorum. Herkesin hayatında böyle ayrımlar olur. X ve diğerleri, Y ve geri kalanlar diye, eh, benimki de bu işte.
Geçenlerde rüyamda da bu evrendeydim. Hayır anlatmayacağım. Öylesine epik ve sahiciydi ki yaşamımdaki en güzel rüyaydı diyebilirim. Her zaman bizim dünyanın gerçekliğinden başka yere zıplamak istemişimdir, seri bana bunu da verdi, rüya olsa dahi elinden gelen en iyi şey de bu zaten.
Diyeceğim, duyguluyum ve ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum.
Gönderen: Rang Baru - 05 Ekim 2016, 19:35:14
Adam yazmış.
Kurtuluş savaşı döneminin, karikatürize edilmemiş şekilde anlatıldığı, dönemin insanların psikolojisini mantıklı bir şekilde yansıtan ender kitaplardan.
Tarık Buğra gibi yazar şu an göremiyorum Türkiye'de.
Gönderen: Guy Fawkes - 05 Ekim 2016, 20:11:35
Sade ve akıcı bir dili var. Diyaloglar yalın, karakterin iç sesi ise okuması zevkli. Ancak hikaye sanki biraz sıradan. Bir patlama bekliyorum ama henüz gerçekleşmedi. Derinden vuramadı beni, yalnız altını çiztiğim çok yer var.
Gönderen: azizhayri - 05 Ekim 2016, 22:20:51
Tarık buğra- Küçük ağaSon cümle oldukça iddialı ama Küçük Ağa konusundaki fikirlerinize yürekten katılıyorum
Adam yazmış.
Kurtuluş savaşı döneminin, karikatürize edilmemiş şekilde anlatıldığı, dönemin insanların psikolojisini mantıklı bir şekilde yansıtan ender kitaplardan.
Tarık Buğra gibi yazar şu an göremiyorum Türkiye'de.
Gönderen: Rang Baru - 07 Ekim 2016, 18:15:18
Tarık buğra- Küçük ağaSon cümle oldukça iddialı ama Küçük Ağa konusundaki fikirlerinize yürekten katılıyorum
Adam yazmış.
Kurtuluş savaşı döneminin, karikatürize edilmemiş şekilde anlatıldığı, dönemin insanların psikolojisini mantıklı bir şekilde yansıtan ender kitaplardan.
Tarık Buğra gibi yazar şu an göremiyorum Türkiye'de.
Belki vardır ama ben göremiyorum.
Daha ağdalı yazanlar var sadece, daha derin değil. (Bence)
Gönderen: -Kötü karakteR- - 08 Ekim 2016, 13:47:49
Bu kitabı okuma hayatının ilk zamanlarında olan birine versek herhalde bu ne saçma kitap diye elinden atardı. Ya da mantığını devre dışı bırakır ve okumaya devam ederdi ama ben hala ilk senaryonun olabileceğini düşünüyorum. Asıl konuya dönecek olursak diğer öykülerini de okumak için sabırsızlanıyorum ben açıkçası okumamak büyük kayıp olur. :hug
Gönderen: Oliver_ - 08 Ekim 2016, 14:07:45
Vakıf serisini okumadan önce hakkında birçok olumlu yorum okumuştum ama bu kadar iyi olabileceğini tahmin edemezdim. Her hikayenin sonunda boş boş etrafa bakıp "Adam yazmış ya." diyorum.
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Ekim 2016, 21:14:52
Gerisi Hikaye ekibinin 4. sezon ilk podcast yayınında Stranger Thigs'i masaya yatırırken bahsi geçmişti.
Dean R. Koontz ile ilk tanışıklığım Kurbanlar kitabıyla olmuş ve fena bulmamıştım. Kışa Açılan Kapı'yı da fena bulmadım. Gerilimi arttırmak için kullanılan paralel kurgu, konu bağlanana kadar hangi olayın ne zaman gerçekleştiğini konusunda karmaşa yarattı. Dediğim gibi neyse ki olaylar bağlanıyor da kronolojik olarak hangi olayın ne zaman gerçekleştiği açıklığa kavuşuyor.
Rahat ve hızlıca okunuyor. Bunun bir sebebi de, kimin iyi kimin kötü; kim nasıl davranıp düşündüğünü çözebilmenizdeki kolaylık. Karakter neyse o. Yapabilecekleri de belli sınırlar dahilinde. Neler olduğunu ve neler düşünüldüğünü kavrar kavramaz, otomatikman, hikayedeki önemli dönüm noktaları ve bilgiler arasında hiçbir şey kaçırmadan hızlıca geçebiliyorsunuz.
Saf iyi-kötü çatışması ardında, istismar suçu ve kurbanlarına dair bir öyküyü işliyor alttan alta.
Dan Haldane karakterine ısınamadım bir türlü ama. Pişmanlıklar ile dolu fazla iyi ve işini bilir adam portresi gözüme çok battı.
Puan vermeyi pek sevmesem de notum 5 üzerinden 3.
Gönderen: Bay_Karamsar - 14 Ekim 2016, 00:43:20
Bitirdim.
Ödüllü öyküler, geneli itibari ile melankolik; ürkütmeden rahatsız ediyor. Böylece düşünmeye sevk ettiriyorlar.
Gönderen: milenya - 14 Ekim 2016, 01:09:01
Daha bu akşamüstü bir Hasan Ali Toptaş'ın altından kalkmıştım ki şaşırtıcı bir saatte -22:00- aras kargodan biri kitaplarımı getirdi. Jim Butcher - Fırtına Büyücüsü'ne bir bakayım dedim, kafamı kaldırdım 100 sayfa geçmiş. İnanılmaz akıcı, okuması gerçekten kolay ve eğlenceli bir kitap. Konusu hakkında yorumu bitirdikten sonra yapacağım lakin şu bir şeylerin isimlerini bilme ve onları çağırma mevzusu dönüp kitaplığımdaki Kralkatili Güncesi Serisi'ne bakmama sebep oldu. Çok da spoiler vermeden şey edeyim en iyisi... Hadi kaçtım!
Gönderen: Fırtınakıran - 17 Ekim 2016, 10:39:26
Elçilik Kenti - China Miéville
Ben anladım neden yavaş okuduğumu. Kitapta çok yavaş gidiyordum. Genelde Miéville kitaplarında böyle oluyor bana. Şehir ve Şehir hariç, önce ağır tempoyla başlıyor sonra birden girdap gibi içine çekiliyordum. Bunda da öyle olacağını bekledim; oldu da. Fakat bu defa iki nedeni var. Birincisi, oluşturduğu soyut kavramları kafamda anlamlandırmak uzun zaman aldı. İkincisi, kitabı serviste okuyor olmamdandı. Bu neden aynı zamanda birincisine yol açan da bir durum.
Yok, bu kitap işe gidip gelirken okumak için uygun değilmiş. Öyle fonda radyo açıkken kitabın içine girmem ve soyutluğunu anlamlandırmam normalden daha uzun sürmüş. Bunu da uçakta anladım asdklfjdsf. Ciddiyim. Uçaklarda müthiş kitap okuyorum. Yerden yükselince konsantrasyonum tavan yapıyor; ben de anlamadım.
Küçüklüğümden beri konsantrasyon konusunda sıkıntıları olan biri olarak, uçakların bendeki bu etkisini anlamak mümkün değil.
Neyse, kitap yine şahane. Uzayı soyutla, dil kavramını somutlaştır. Bu nasıl iş? China Miéville dışında bunu yapabilecek kaç yazar var? Bu adam yaşayan bir ustadır ve ne mutlu ki biz de bu çağda yaşıyoruz. Çoğu ustanın ölümünden sonra dünyaya gelmiş bizler için harika bir şey bu bence. [*]Bak Le Guin ölürse çok üzüleceğim he :( O ölmesin benden önce[/*]
Kitabı yanlış koşullarda okuduğum için çok ağır gitmiş olsam da, şimdi de her bulduğum arada kendisine koşuyorum.
Hard science fiction açılışının ardından dilbilimiyle yola devam edip ortaya yine dehşet bir şey çıkartmış.
Ben sevdim, eller alsın.
Not: kendisi new weird ustası olsa da, bu kitap tamamen bir bilimkurgu. Hem de en saf haliyle.
Gönderen: Grayswandir - 17 Ekim 2016, 13:12:48
Turn Coat - Jim Butcher
Bu seriyi okuma düzenim biraz ilginç. Bir başlıyorum haftada 2 kitap bitiyor, sonra bir süre ara veriyorum. Bu aralar yine okuyacak başka bir şeyim kalmayınca kaldığım yerden devam edeyim dedim, 11. kitabın ortalarında bırakmışım. Sanırım spoiler vermeden söylenebilecek tek şey serinin gittikçe güzelleştiği. An itibariyle 15 kitaptan oluşan bir seriye biraz tereddütlü yaklaşabiliyor insan, bir yerde suyu çıkar diye düşünüyorsunuz ama öyle olmuyor. Her nasılsa üstüne koyarak devam ediyor, hem de çoğu kitabın benzer bir yapıya sahip olmasına rağmen. Bu kitap da istisna değil, yine elimden bırakamıyorum. İngilizcenize biraz olsun güveniyorsanız 5 kitapta bırakmayın bu seriyi. Yazık edersiniz.
Gönderen: Bay_Karamsar - 20 Ekim 2016, 23:06:39
Aldığı ödülleri sonuna kadar hak ediyor. Okurken, neşe ve hüznü kısa aralıklarla tecrübe ettiriyor. İç içe geçmişler. Sizin için sıkıntısı ve mutluluğu ile gayet sıradan bir olay var diyelim. Durumunuzu dışarıdan gözlemleme fırsatı olan biri için ise yaşadıklarınız hayli trajikomik gelir. Biri ötekine asla baskın gelmiyor. Sıradan hayatımızda olduğu gibi. Gerçekten gri bir kitap.
İçindeki karikatürler, kitapta bahsi geçen sahnenin tekrar canlandırılması değiller. Anlatıma farklı açılardan ekleme yaparak güçlendirmek ya da konuyla ilintili olsa da bahsedilmeyen ayrıntılara değinmek içinler. Bu ek anlatı bende küçük bir şok yaşamama sebep oldu. Junior'un hayatındaki kırılma anını başlatan olayı karikatürize hayallerden biri sanıp sonraki bölüme geçtim. Olayın yaşandığı ilk cümle ile tasdiklenince, Junior'a karşı tepkim, "Bunu harbi harbi yaptın mı?!" oldu :D.
Kitabı okuyacaklar, o kısmı okumadan karikatürleri incelemeye kalkmasın. Kitabın trajikomikliğini, o gri tonu kitabın her yerini sarmış.
Kitabın yarısında, hiç okumadığım arka kapakta yazan övgüleri gözüm ilişti. Neil Gaiman şöyle yazmış kitap hakkında, "Her yönüyle mükemmel, dokunaklı ve son derece komik..." Ben aradaki "ve"yi kaldırıp dokunaklı-komik olarak değiştirerek katılıyorum bu övgüye.
Gençlik edebiyatı diye burun kıvrılmasın.
Gönderen: Bay_Karamsar - 22 Ekim 2016, 12:46:09
İlk 30 sayfayı bitirdim. Giriş kısmı ayrı inceleme konusu. Bilimi kullanarak, Merkür'e gidip gelmiş gezgin gibi aktarılmış. Bilimsel veri, deneyimlerin yarattığı duygusal tecrübeleri hor gören soğukluktan uzak. "Ne ilginç yermiş, nasıl da farklı bir kültür gelişmiş." dedim. Şehirleriyle birlikte hareket eden Güneşgezerler; çevreyi sanat eseri olarak şekillendirme; kültürün bilimsel atılımlar ile olan bağının birer örneği gibi.
Şehrin raylar üstünde yürümesini sağlayan mekanizmanın genleşme özelliği gibi basit bir temel üstüne dayanması hoşuma gitti.
Okumaya devam.
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Ekim 2016, 18:45:18
Bitti. İnsanın etrafını şekillendirme hünerini överken sevgili Dünya'da yaşamanın ne kadar harika bir şey olduğunu hissettim. Dünya, insanoğlunun kendi yapay dünyacıklarının yaklaşmayacağı tek teraryum, biricik yuva.
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Ekim 2016, 18:46:01
2001 Bir Uzay Destanı - Arthur C. Clarke
Azıcık okuyabildim. Ortak bir projenin ürünü olarak ayrıntı konusunda filmden daha fazla şey barındırıyor. Filmin belgeselimsiliğine kıyasla daha hikayesine odaklı.
Gönderen: Rand AlThor - 29 Ekim 2016, 18:53:15
Gönderen: KingKiller - 29 Ekim 2016, 19:17:12
Çok fazla bilgi ile dolu olduğundan günde en fazla otuz sayfa okuyabiliyorum. Şu ana kadar kitabın çok güzel ilerlediğini söyleyebilirim. 60. sayfadayım.
Gönderen: azizhayri - 30 Ekim 2016, 23:43:55
Gönderen: Oliver_ - 01 Kasım 2016, 17:50:32
Seriyi okuyanlar 7. kitabın diğer kitaplara göre sıkıcı olduğunu bilir. 8. kitaba başlamadan önce aynı sıkıcılıkla karşılaşacağımı sanmıştım. İlk bölümler güzel başlayarak beni şaşırttı. Genel olarak 7. kitaptan iyi olduğunu söyleyebilirim ama aklımda hep şöyle bir soru var: Neden yazmış ki bunları? 500 sayfada bir sürü olay, ölen karakterler, savaşlar var ama bunların hiçbiri olmasa da kitapta bir şey değişeceğini düşünmüyorum. Serinin geleceği açısından bu olaylar sanki bir önem teşkil etmiyor. Jordan olayları uzattıkça uzatıyor. Sağ salim Brandon Sanderson'ın yazdığı kitaplara gelsem çok güzel olacak.
Gönderen: Bay_Karamsar - 04 Kasım 2016, 19:56:54
Çocukluğun Sonuna kıyasla biraz daha basit, biraz daha teknik. Bunda zamanına göre bir gelecek tasviri yapmadaki gayretinin payıda büyük. 2312 ve Marslı gibi ondan sonra gelenlerin derinlemesine işlediği konulara ufaktan değinilmiş. Bu bile zamanı açısından önemli ve saygı uyandırıcı. Aynı sebepten ötütü şimdiki okurlar için biraz yavan gelebilir.
Ama unutmayın sene 2016 ve insanoğlunun ne Ay'da bir üssü ne de Hal 9000'i var.
Hal demişken; Hal 9000'inin derdini anlayınca üzüldüm. Filmde neden kontrolden çıktığını bilseydik, Kötü Yapayzeka listesine konurken çekincede kalınırdı.
Anadolu Korku Öyküleri 1- Işın Beril Tetik, Ayşegül Nergis, Demokan Atasoy, Koray Günyaşar, Galip Dursun, Kaya "Keri" Küpçü
Daha yeni başladım. 2. cildi bitirince genel bir yorum yaparım.
Gönderen: KingKiller - 04 Kasım 2016, 22:24:32
Elli sayfa falan okudum şimdilik. Her sayfada en az iki kelime var bilmediğim, bu da okuma hızımı yavaşlatıyor. Ama şimdilik çok güzel ilerliyor, içine çekiyor anlatım tarzı.
Gönderen: Fırtınakıran - 07 Kasım 2016, 13:07:39
İncecik ciltler bunlar. Kötünün Estetiği serisi 7 kitaptan oluşuyor, ama 100 - 150 sayfa arası kitapları kapsıyor.
Bu 2. cilt beni mest ederek başladı. İlkine de vurulmuştum açıkçası.
Henüz 16. sayfadayım, fakat daha bu kadar az okumuşken yine bir dolu şey öğrendim. Mesela ben Şeytan'ın neden keçi ayaklarıyla temsil edildiğini bilmiyordum. Kökenini öğrenmiş oldum. Ayrıca, Şeytan'ı çizimlerle tasvir etmenin aslında nasıl bağnazlığı körüklediğine dair de harika deliller var.
Yalnız bir nokta var ki çok canımı sıktı. Avrupa yüzyıllar önce "insanın günahlarından insan sorumludur, Şeytan ayartmaz, ruhu Şeytan'a satma gibi bir şey kutsal kitaplarda da yoktur" gibi söylemlerle Kilise ile karşı karşıya gelmiş. Biz 21. yüzyılda mahkemelerde "Şeytan'a uydum, içime cin kaçtı, cinler yaptırdı" diyerek beraat ediyoruz. Mutsuzum.
Neyse, Sel Yayıncılık harika bir çeviriyle seriye devam ediyor. İçerik zaten ortada. Fakat acilen diğer ciltler çevrilmeli <3
Gönderen: Oliver_ - 07 Kasım 2016, 19:24:02
İlk 60 sayfada Terry Pratchett okuyormuş gibi hissetmedim. Kitap kesinlikle kötü değil ama ilk iki kitaptaki o heyecanlı koşuşturma bu kitapta yok. Zaten direkt olaya girmeyip biraz hazırlık yapmış Pratchett. Nedeni bu hazırlık aşaması olabilir. Gelecek sayfalar daha heyecanlı geçer umarım.
Gönderen: AsliDagli - 13 Kasım 2016, 16:26:06
Gönderen: azizhayri - 14 Kasım 2016, 00:02:49
Gönderen: Fırtınakıran - 14 Kasım 2016, 08:47:52
Carl Hiaasen / Pis Maymun'u okuyorum. Resmen bir aydır okuyorum. Tuhaflığına vurulup almıştım ama gördüm ki cinayet romanını kara mizahi bir şekilde okumayı sevmiyormuşum. Bir türlü içine giremedim kitabın. Çevirisi de başlangıçta o denli rahatsız etmese de 30'uncu sayfadan sonra aklımı kaçırmama neden olacak kadar yerelleştirme içeriyor. O kadar ki sanki Dedektif Yancy değil, Dedektif Osman Abi. Darlandım. Ayh.
Fakat :o? Aslı değil mi o yav? Elf gözlerim neler görüyor? Asın bayrakları!
Müdire Hazal Hanım bunu beğendi u_u. Öte yandan kitabı epeydir merak ediyordum. Büyük hayal kırıklığına uğradım :(
Ben, Robot ve Kötünün Estetiği II: Aydınlanma ve Psikoloji - Şeytanın Yeni Marifetleri
Kötünün Estetiği II'yi bitmesin diye gıdım gıdım okurken, inceleme yazmak ve Oyungezer dergiye yazı hazırlamak için Ben, Robot'u araya sıkıştırdım. Bu hafta Ben, Robot ile geçecek.
Bakalım İthaki çeviri ve editörlük konusunda bu kitabın diğer baskılarına nazaran ne durumda :)? En çok merak ettiğim konu bu açıkçası.
Kötünün Estetiği II: Aydınlanma ve Psikoloji için de kısa bir yorum yapmak istiyorum (yine): BA-YI-LI-YO-RUM!
Şeytan'ın o toynaklı, kuyruklu, boynuzlu formunun Pan'dan geldiğini ve bunun nedeninin de Hristiyanlar'ın bu gibi mitolojik unsurları "şeytanlık" olarak görmesi ve bu tasvirlerle şeytanı betimlemesi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Sayesinde öğrendim :)
Gönderen: AsliDagli - 14 Kasım 2016, 08:55:34
Müdire Hazal Hanım bunu beğendi u_u. Öte yandan kitabı epeydir merak ediyordum. Büyük hayal kırıklığına uğradım :(
Ya! Floridalılara özgü aksanlı konuşma Çorum lehçesi gibi çevrilmiş. Kadın karakter "ya herro ya merro" filan diyor... Allahlar, vallahalar, abiler, işallahlar havalarda uçuşuyor... Sanki Algantüredi kitabı çevirmemiş de yazmış gibi. Değişik bir deneyim olabilir senin için. Ben mıykladım diye uzak durma, bi' bak bence.
Gönderen: Fırtınakıran - 14 Kasım 2016, 08:57:36
Bir çılgınlık yapıp okursam kendimi hazırlamış olurum artık.
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Kasım 2016, 20:54:37
Konusunu ilk okuduğumda heyecandan çıldırmıştım. Fuarda geçen cumartesi aldım, başlayana kadar (pazartesi) kıvrandım da kıvrandım.
Cennet'ten kovuluşu Şeytan'ın ağzından anlatıyor bu kitap. Adı da ayrı güzel, ayrı etkili. Fakat bir şeyler hayal kırıklığı oldu bende.
Kitabı yarıladım diyebiliriz. Ancak Sezgin Kaymaz bu yetkinliğe ve birikime sahip olmasına rağmen, beklediğim etkiyi tam da yaratamadı. Bir yandan kitabı hızlı ve merakla okuyorum, diğer yanda ona eşlik eden bir hayal kırıklığı var.
Kitap kötü değil. Özellikle Cennet'ten Kovuluş'a kattığı yorumlayış çok güzel. Ama stereotip melekler (sarışın), Yunan tanrısı fizikli Adem ve bazen karikatürize hallere düşen Şeytan gibi etmenler beni üzüyor. Oysa Şeytan'ın kimi sorgulamaları ne hoş. Arada bir de Adem'in ağzının ortasına vurasım geliyor. Havva henüz yaratılmadı. Oraları çok merak ediyorum.
Kitapta şu ana dek en çok hoşuma giden nokta: Şeytan'ın Cennet'ten düşmesine Adem yol açacak gibi duruyor.
Yerli yazarlardan böyle konular görmek çok güzel.
Gönderen: Oliver_ - 20 Kasım 2016, 14:42:52
İlk hikayeyi bitirdim. Perdido Sokağı İstasyonu'ndan sonra hemen başladığımdan mı yoksa kitaptan mı bilmiyorum ama başlarda kitap çok sönük geldi. Yaratılan dünya hiç hoşuma gitmemişti. İlk hikayenin sonunda kitaba alıştım. Bayağı heyecanlı bir şekilde bitti.
Yalnız ilk 200 sayfada 30 tane tırnak işareti hatasına rastladım. Konuşma başlıyor ama tırnak işareti yok. Kimin ne dediğini anlamıyorum ve başa dönmek zorunda kalıyorum. Pegasus'tan öyle çok kaliteli bir şey beklemek hata ama insan bekliyor işte.
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Kasım 2016, 17:29:44
Afili Filintalar'ın bir üyesi olan yazarın ilk kitabı. Şimdilik 50 sayfa okudum.
Yerli bir post-apokaliptik olan bu eserin başı harika başladı. Dil harikaydı, kullanılan sahnelerle dil çok güzel birbirinin içinde eriyordu. Replikler de öyle. Sonradan o güzelliğinin gölgesinde kalarak ilerledi. Son geldiğiim sayfalarda yavaş yavaş yükselişe geçmeye geri döndü.
Sözel olarak yayılan bir virüs konumuz. Konuşmayla yayınlan bu virüs sonucu hastalar "abuklama" denilen bir hastalığa yakalanıyor. Abuk subuk konuşuyorlar yani. Akıl hastası gibi davranıyorlar kimi zaman. Sözleri de aynı şekilde.
Teşhis konulması imkansıza yakın. Konulanlar da semt semt karantina altında. Tedaviyse ortada yok. Bilim dünyası onca araştırmaya rağmen doğru düzgün bir çözüm getiremiyor. Çünkü herkeste farklı şekilde ortaya çıktığı için teşhisi çok zor.
Konu, özellikle virüsün sözel olarak yayılması hoşuma gitti. Bir de benim yayınlamadığım bir öyküde de aynı fikir yer alıyordu. Yazara hem kızdım, hem sevindim :)
Gönderen: Celebhol - 22 Kasım 2016, 20:19:48
(http://www.nadirkitap.com/upload/Kitap_20151206134057_198570_11.jpg)
'66 basımlı, bayağı bilgi dolu bir kitap. Zaten tek bir basımı olmuş Türkiye'de ve bir şekilde elime geçirdim ;D Elimdeki tekrar ciltlenmiş, kara kaplı. Özellikle her şeyin yasaklanmaya başlandığı ve propagandanın coştuğu bugünlerde, yasak büyülerle dolu bir kitap bulmuş gibi hissediyorum okurken.
1917'de Troçki'nin taktiğiyle Bolşevik darbesini ve bunun başarılı olma nedenlerini, daha sonra Troçki'nin Stalin'e giriştiği darbenin neden başarısız olduğunu anlatıyor. Ardından, Mussolini ve Hitler de dahil olmak üzere, tarihsel örneklerle başarılı darbeleri ya da iyi yapılmış hükümet savunmalarını anlatıyor. Genel olarak modern hükümet darbelerinin örüntüsünü çok iyi çıkarmış.
Gönderen: milenya - 25 Kasım 2016, 20:44:31
Öncelikle kitap beklentilerim doğrultusunda gitmedi. Önceki kitaplara göre yavaş ve daha sığ bir ilerleyiş vardı ama konu olarak askeriyeden uzaklaşıp politikaya dönen bir tarafı olduğu için onu bu konuda suçlayamam. Yine de harika bir finali vardı, özlediğim iki karakterle tekrar karşılaştığım için mutluyum.
Spoiler: Göster
Gönderen: Celebhol - 25 Kasım 2016, 21:42:34
(http://www.iletisim.com.tr/images/UserFiles/images/Spot/B824.GIF)
Kürşat Bumin'in 2001'deki köşe yazılarından hazırlanmış bir derleme. Siyasetçilerin ve siyasi açıklama yapan herkesin genel olarak nasıl demagoji yaptığı, medya üyeleri ve kurumlarının nasıl da insanları yönlendirici, hatta yanlış bilgiler verdiği hakkında çok güzel ve bilgilendirici bir kitap. Özgürlük ve demokrasi gibi konularda, bu ülkede "bilgili" ya da "yetkili" olan kişilerin bile ne kadar yetersiz olduğunu da çok güzel tespit etmiş. Aynı zamanda, 15 yıl önceki Türkiye'nin, yine çok karmaşık olsa da, ne kadar farklı bir yer olduğunu gösteriyor. Din odaklı bir gazetede bu kadar liberal bir kişinin yazı yazabilmesinden bile belli oluyor. Hızlı da okunuyor, hemen bitti.
Bu arada fiyatı 3 tl'ydi ve tek basımmış. Şu ana kadar satılmamış olmasına çok şaşırdım.
Gönderen: Bay_Karamsar - 28 Kasım 2016, 21:22:36
İki kitabı art arda okuyunca biraz bıkkınlık oldu. Farklı yazarlar, benzer mekanlarda yaşanan dehşetlerden bahsederken konuyu ele alışlarındaki farklılık iyi olmuş. Tabii, bazı öykülerde sonların vurucu olması için seçilen yolların ton olarak birbirine benzemesi biraz tuhaf geldi. Cinler konusunda genel itibariyle bilinen bir ayrıntının çokça kullanılması da biraz bezdirdi beni. Bu tabii ki, bu korku figürünün kendi doğasından kaynaklanıyor. Her öykü cinlere odaklı değildi elbette. Gizemi başka başka yerlere dayandıran öykülerde mevcut.
Birinci kitapla ikinci kitabı karşılaştırırsam; birinci kitabı daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bunda, başında da belirttiğim gibi, iki kitabı da art arda okumamın etkisi olabilir tabii ki.
Tepe - Fırat Yaşa (Çizgi Roman)
Fırat Yaşa, Avcı Nun'undaki temel meselesini, Tepe'de daha geniş bir hikayeyle aktarıyor.
Çizgi romanda yer alan, "içinde boşluk olan insan" masalı ile veda şenliğindeki şarkı anlamlıydı. Ama ana derdini anlatmak için başvurulan anlatım tercihleri ve belirgin iyi-kötü ayrımı, hikayeye zarar vermiş gibi.
Kitaba karşı kararsız kaldım :-\
Gönderen: Rang Baru - 04 Aralık 2016, 00:23:53
İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası
Elli sayfa falan okudum şimdilik. Her sayfada en az iki kelime var bilmediğim, bu da okuma hızımı yavaşlatıyor. Ama şimdilik çok güzel ilerliyor, içine çekiyor anlatım tarzı.
İleride daha da akıcılık kazanacaktır.
Kelime olayı biraz var ama bana epey yararı oldu. Bazı kelimeler gereksiz ama bazıları dağarcığını geliştiriyor.
Kitapla ilgili tek sıkıntım, sonunun biraz afaki kalmasıydı. Yer yer derin felsefelere giren bir kitap için fazla yüzeyseldi.
Ama yine de puslu kıtalar farklıdır. İyidir.
Gönderen: Bay_Karamsar - 04 Aralık 2016, 18:03:56
Film uyarlaması çıktığında, aldığı övgüler merakımı uyandırmış olsa da izlemek nasip olmamıştı. Eh, filme kaynaklık eden asıl eseri, yani çizgi romanını okuyarak, geçte olsa bu açığımı kapattım :)
Gönderen: -Kötü karakteR- - 15 Aralık 2016, 18:26:51
İlk kitaptan kaldığımız yerden devam ediyoruz Breq'in serüvenine. Bu sefer editöryel süreçten geçmiş rahat rahat okuyoruz. 100'lere kadar falan geldim bu hasta zamanımda çikolata gibi gidiyor amaa
Spoiler: Göster
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Aralık 2016, 10:24:16
Hype train kurbanı mı oldum acaba?
Büyük bir beklentiyle edindim kitabı. Kabul ediyorum, sosyal medyadaki coşkunun da bunda etkisi büyük. Öte yandan, bu eserin sanat tarihindeki yerini inkar edemem. Fakat beklediğim gibi çıkmadı diyelim.
Çevirmen bu eser için "melez" bir eser diyor ki çok haklı. Eser 65. sayfada başlıyor açıkçası. Oraya gelene kadar yazarın çeşitli şiirlerini ve uzun uzun neden kendine Yeni Demokritos adını seçtiğini okuyoruz.
Şimdi şaşırtıcı olan şu ki, ben normalde böyle şeyleri okumayı çok severim. Bir önsöz tutkunuyumdur mesela, fakat yazarla (anlatım biçiminden mi acaba) bu konuda bir bağ kuramadım. Beni henüz çekmeyi başaramadı. Bunda da tam okurken sürekli araya Latince ya da antik Yunanca karıştırmasının (çok ama çok fazla kez yapması sorun) etkisi büyük. Dipnotlara bakmaktan kitapta ilerlemek zor oluyor.
65 gibi Melankolinin Anatomisi kısmı başlıyor ve şu an 80'lerdeyim. Okuduklarım yine bende hayal kırıklığı oldu. Eğlenceli bir anlatım olsa da, yazarın kendi cümlelerinden çok alıntılarla yazılarını doldurması biraz can sıkıcı. Ki yine normalde sevdiğim bir şey bu. İnsana müthiş bir kültür kattığı gibi, bilgi birikimini de artırıyor. Fakat yazar burada ölçüyü (bence) kaçırmış. Çünkü alıntılar o kadar çok ki yazarın yazılarında kendi cümlelerini kurduğu kısım bir hayli az kalıyor.
Kitabı okumaya devam edeceğim. İlerleyen bölümlerde bir şeyler mutlaka değişecektir. Fakat bir şey var ki onu söylememek büyük ayıp olur: 2016'nın en büyük çeviri emeği bu kitap olabilir. Dipnotlar, çevirmenin eseri anlatışı ve verilen emek gerçekten takdire değer. Aylak Adam ailesi ciddi bir emekle bu kitabı bizlerle buluşturmuş. Helal olsun.
Velhasıl, şimdilik yazarla ortak paydada buluşamadık. İlerleyen sayfalarda işlerin değişeceğini düşünüyorum.
Gönderen: Fırtınakıran - 20 Aralık 2016, 11:49:01
Kaybolmasınlar Diye - Habib Bektaş
Daha önce Can Yayınları'ndan çıkan öykülerin sahibi Bektaş, sonradan Delidolu ailesine katıldı. Ben de Delidolu baskısını okuyorum.
Bir önceki kısa öyküler kitabı Ben Öykülere İnanırım gibi etkileyici bir isme sahip. Yine o kitaptaki gibi esere adını veren öykü kitabın en etkileyici öykülerinden biri olacak gibi duruyor.
1 - 1.5 sayfa aralığındaki öykülerden oluşan bir kitap bu. Hayatın içinden öyküler içeriyor. Kimi zaman da insanın kendi kafasının içinden.
Öykülere vurulduğumu söyleyemem, fakat belli bir tempoda okutuyor kendini. Önceki kitapta da öyle olmuştu. Hep diyorum, bir öykü kitabında bütün öyküleri beğendiğim bir eser hiç olmadı. Bunda da kimini beğeniyor, kimine karşı nötr kalıyorum. Öte yandan, şu ana dek beğenmediğim öykü de çıkmadı.
Gönderen: SrNimble - 25 Aralık 2016, 16:11:44
Öncelikle bu kitaba arkadaşımın büyük ısrarlarıyla başladım ve şimdi ısrarlarından dolayı müteşekkirim :) Robin Sharma'nın bir kitapta; insan hayatını, spiritüel huzurunu olumlu yönde geliştirebilecek bu kadar tekniği ve öyküleri roman tadında, okurken asla sıkılmayacağınız şekilde yazabilmesi beni çok etkiledi. Olaylara ve tekniklere inanıp uygulamayı seçerseniz gerçekten kişiliğinizi büyük oranda geliştiricek bir kitap. Herkese tavsiye ediyorum. :))
Gönderen: yaprak.onur - 29 Aralık 2016, 14:37:32
Yazarın dilinden mi, kitaptan mı, yoksa çeviriden mi kaynaklandığını çözemediğim bir anlamsızlık var kitapta. Evet kendini okutuyor ama bir derdi de var.
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Aralık 2016, 15:04:17
Biz, Ölümlüler - Patrick Ness
Yazarın dilinden mi, kitaptan mı, yoksa çeviriden mi kaynaklandığını çözemediğim bir anlamsızlık var kitapta. Evet kendini okutuyor ama bir derdi de var.
Yea, dedim işte. Dedim ben u_u Çeviriden diye düşünüyorum açıkçası. Bir yapaylık var.
Ayrıca yazara yakışmayan bir kitap. Nerede o efsane kitaplar (sadece Canavarın Çağrısı değil), nerede bu.
Gönderen: yaprak.onur - 29 Aralık 2016, 15:29:01
Biz, Ölümlüler - Patrick Ness
Yazarın dilinden mi, kitaptan mı, yoksa çeviriden mi kaynaklandığını çözemediğim bir anlamsızlık var kitapta. Evet kendini okutuyor ama bir derdi de var.
Yea, dedim işte. Dedim ben u_u Çeviriden diye düşünüyorum açıkçası. Bir yapaylık var.
Ayrıca yazara yakışmayan bir kitap. Nerede o efsane kitaplar (sadece Canavarın Çağrısı değil), nerede bu.
Benim yazarlar resmi onlan ilk tanışmam olduğundan o konuda yorum yapamıyorum. Aslı Hanım Kızımızın Patrick Ness çevirirken neler çektiğini de yakından gözlemleme şansına eriştiğim için adamın zor çevirilen kitaplar yazdığını düşünüyorum, yine de sanki daha iyisi yapılabilirdi. Bazı cümleleri İngilizce düşününce anladım sanki. Çevirmeni yerden yere vurmaktan hoşlanmıyorum ama... bilemedim, sen anladın beni Hazal. :D
Bu arada sevgili Kötü Karakter Kudret bitmiştir herhalde artık. Bir yorumlarının tamamını görelim yahuu!
Kudret hakkında bir de...
Spoiler: Göster
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Aralık 2016, 16:14:30
Biz, Ölümlüler - Patrick Ness
Yazarın dilinden mi, kitaptan mı, yoksa çeviriden mi kaynaklandığını çözemediğim bir anlamsızlık var kitapta. Evet kendini okutuyor ama bir derdi de var.
Patrick Ness'in adını görünce gözlerim parıldamıştı. Yorumu okuyunca, kafada soru işaretleri :(
Supra (bir parçacık sonsuzluk) - Taner Güler
Çok ama çok başlarındayım. Şafak'ın telefon görüşmesinde küs olduğu dostuyla barışır gibi olması, "Eften püften bir şeyden dolayı mı küsmüşlerdi?" diye sorgulattırdı. Bakalım, bu işin sonu nereye varacak?
Gönderen: mit - 30 Aralık 2016, 18:47:03
Büyük bir istekle başladığım ama hayal kırıklığına uğradığım bir kısa öykü derlemesi oldu Başka Zaman Kütüphaneleri.
Öncelikle arka kapak yazısında iddia ettiği gibi "iç içe geçmiş" öykülerden falan oluşmuyor. Aksine sonuncusu hariç hepsi de kütüphanelerle ve kitaplarla ilgili olan, bir parça gizem içeren, birbirinden bağımsız şehir öyküleri bunlar. Günümüze yakın bir zaman diliminde geçiyorlar. Ve ne yazık ki çoğu çok basit, tatmin edici bir sona ulaşmaktan uzak öyküler.
6 hikayeden sadece son ikisini, "En Küçük Kütüphane" ile "Soylu Kütüphane"yi okurken eğlendim. "Gece Kütüphanesi" de fena değildi. Ama dediğim gibi çok çok basit, iyi bir fikir barındıran ama sonunu getiremeyen çıtır çerezlik yazınlardı hepsi. World Fantasy Award'a layık görülen bir derlemeden daha fazlasını beklerdim.
Çevirisinde de gereksiz kelime tekrarları o kadar fazlaydı ki bir yerden sonra cümleleri kısaltıp okumaya başladım. (Editörsel hastalığım, evet.)
Son bir not: Arka kapak yazısını okumayın, yoksa kitaba bir şey kalmıyor.
Gönderen: Bay_Karamsar - 09 Ocak 2017, 18:13:13
Kitabı yarıladım. Kafamda anlatımdan ve hikayeden kaynaklı bazı soru işaretleri var.
Gönderen: yaprak.onur - 10 Ocak 2017, 14:06:57
Kitabın yarısını geçtim, her bölümde daha da vuruluyorum kitaba, umarım sonunu da güzel bağlar. Mükemmel bir hard scifi uzay operası olmuş.
Ayrıca sayın mit! Ellerine sağlık, neden 8 ay sürdüğü belli çevirinin.
Kitabın adını sürekli yanlış yazıp durmak gibi bir problemim var, onu nasıl çözeceğim bilemiyorum.
Gönderen: Bay_Karamsar - 13 Ocak 2017, 21:22:28
Arka kapak yazısından:
Alıntı
Fulford, yarım yüzyıllık gazetecilik ve eleştirmenlik deneyimini süzgeçten geçirerek, hikayeleri şekillendiren hayatlar ve hayatları şekillendiren hikayeler içinde okurlarını bir keşfe çıkarıyor.
Konu yukarıda belirtildiği gibi hikayecilik ve hayatımız. Dedikodu, Edebiyat ve Benlik Kurguları bölümünü yeni bitirdim. Uydurdukları hikayelerle, etrafları kadar kendilerini de kandıran insanlara azda olsa aşinaydım. Bölümün dikkatimi çeken yanı, uyduruk hikayelere -ihtiyaç duyulmadığı zamanlarda bile- neden ihtiyaç duyulabileceğine getirdiği açıklamalarda oldu. Dedikoduyla iyi edebiyat arasındaki ilişkiyide eklemeden geçmeyim.
Kaldı üç bölüm.
Gönderen: Rang Baru - 14 Ocak 2017, 14:57:23
İlk birkaç yüz sayfa güzeldi. Akıcı ve orijinal olduğunu düşündüm. Son yüz elli sayfaya girdim ve bir süredir sıkılmaya başladım. Kvothe haricindeki karakterler figüran gibi. Tatmin edici bir olay zinciri, aksiyon yok. Kvothe üniversitede öyle takılıyor gibi. Chandrialılara çok az yer verilmiş ki kitabı fantastik yapan temel unsurlardan birisi olması gerekiyordu.
Hamur kaliteli, yazar mükemmeliyetçi. Ama çok fazla yoğurulmuş ve -ilk kitabın sonunda ciddi anlamda çekici bir şey yoksa- cıvımaya başladığını söyleyebilirim. Açıkçası Kvothe'nin daha az cool, biraz daha Rincewind tadında bir karakter olmasını yeğlerdim. Bu tercih tabi. Bunun yanında olayı anlatan kişinin Kvothe'nin kendisi olması da temelde bir eksiklik bırakıyor. Yani bana kendini anlat deseler kendimden tabiki süpermen olarak bahsederim. Temel egodur bu. Bu açıdan bakınca Kvothe'nin fazla iyi olması normal. Çünkü adam kendini anlatıyor. Ama seri sonunda Patrick Rothfuss'un duruma mutlaka müdahele etmesi gerekiyor. En azından kitapta 3. kişiye geçip, evet arkadaşlar Kvothe'nin hikayesi buydu, genel hatlarıyla doğrudur ama kendisini anlattığı için tabiki de içinde abartı var, bunu da göz ardı etmeyin... gibi bir şey söylemesi ya da ima etmesini bekliyorum.
Genel olarak başarılı bir kitap, ama overhyped olduğunu düşünüyorum. Brandon Sanderson'ın onlarca güzel kitabı var. Daha üretken birçok fantastik yazar daha sayabilirim. Onların bu kadar alçakgönüllü olduğu yerde Patrick Rothfuss'un bu işin ilahıymış gibi tonlarca videosu, söyleşisi olması bana biraz yapay geliyor.
Rüzgarın Adı, eğer fantastik öğeleri içermeyen bir eser olsaydı bile ciddi anlamda bir edebi değeri olurdu. Yani yine iyi bir kitap olurdu. Ama sırf bu yüzden en iyi fantastik eserlerden biri olarak gösterilmesi bana doğru gelmiyor.
Worldbuilding zayıf, büyü sistemi eh, ciddi anlamda bir gizem yok. Mesela Rothfuss bir söyleşisinde Harry Potter'daki büyü sistemini eleştirmiştir. Mantıksal olarak, o öyleyse, bunun böyle olmaması gerekir, gibi durumların olduğunu savunarak. Ama Harry Potter'da bu eksiklikleri fazlasıyla kapatacak bir içerik var. Burada bunu göremedim. Ya fantastik edebiyatta, dil kullanımı genel olarak bu kadar iyi olmadığı için bu eser bu kadar tutuldu, ya da Patrick Rothfuss sempatik bir adam olduğu için bu kadar sevildi. Yanlış anlamayın kötü demiyorum. Eser gayet iyi. Ama o kadar da iyi değil.
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Ocak 2017, 09:26:24
Ne okuyorum peki?
Kusursuzlar
Feminist distopya ödüllü bir feminist distopya (:D). Damızlık Kızın Öyküsü'nden ciddi bir esin var kitabın başlarında. Ayrıca beklentime nazaran fazla YA (genç yetişkin) havası taşıdığını düşünüyorum. AMA, acaba kapağından ve yayınevinden dolayı mı böyle düşünüyorum da diyorum. Çünkü Yabancı Yayınları tarafından basılmış ve kapağı da o bildik ciltli, genç yetişkin kitapları tasarımında. O yüzden görüntü mü bende bu duyguları uyandırıyor, yoksa kurgu mu, şu an kesin konuşamıyorum.
Öte yandan, kitap su gibi akıp gidiyor. Ben daha çok türün ustalarının ağız burun dağıtan etkisini beklemiştim, okuduğum 100 sayfada (bir oturuşta) ise hızlı bir tempo var. İleride ne olacak bekleyip göreceğiz. Sonuçta kitap 400 sayfadan fazla. 100 sayfada bir şey görmüş sayılmam.
Gönderen: yaprak.onur - 16 Ocak 2017, 12:16:06
Kusursuzlar
Feminist distopya ödüllü bir feminist distopya (:D). Damızlık Kızın Öyküsü'nden ciddi bir esin var kitabın başlarında. Ayrıca beklentime nazaran fazla YA (genç yetişkin) havası taşıdığını düşünüyorum. AMA, acaba kapağından ve yayınevinden dolayı mı böyle düşünüyorum da diyorum. Çünkü Yabancı Yayınları tarafından basılmış ve kapağı da o bildik ciltli, genç yetişkin kitapları tasarımında. O yüzden görüntü mü bende bu duyguları uyandırıyor, yoksa kurgu mu, şu an kesin konuşamıyorum.
Öte yandan, kitap su gibi akıp gidiyor. Ben daha çok türün ustalarının ağız burun dağıtan etkisini beklemiştim, okuduğum 100 sayfada (bir oturuşta) ise hızlı bir tempo var. İleride ne olacak bekleyip göreceğiz. Sonuçta kitap 400 sayfadan fazla. 100 sayfada bir şey görmüş sayılmam.
Kusursuzlar benim de çok merak ettiğim bir kitap ama ben zaten en üst tür olarak YA bekliyorum kitaptan, sen niye farklı bir beklentideydin onu merak ettim.
Gönderen: Fırtınakıran - 16 Ocak 2017, 12:53:00
Gönderen: - 18 Ocak 2017, 00:17:14
Bu kitap zihnimde o kadar çok çağrışıma sebep oldu ki düşüncelerimi toparlayamıyorum, gittikçe genişleyen bir yankılar zinciri.
Gönderen: Fırtınakıran - 19 Ocak 2017, 15:16:31
Hatta kapaktaki adıyla, 7edi Kadın
Kitabı bitirdiğimde ayrıca konusunu da açmak istediğim, ilk 45 sayfasını bir solukta, gecenin bir vakti, adeta nefes almadan okuduğum bir kitap oldu. Şimdilerde 80'lerdeyim.
Bu, edebiyat dünyasına damgasını vurmuş 7 kadın yazarın kısa kısa biyografilerini, sanki bir kahve molasında "Biliyor musun, ne öğrendim" tadında bir samimiyetle anlatan bir kitap. Alakarga adındaki küçük bir yayınevinin titiz bir emeği. Küçük yayınevlerinin böyle tatlı kitaplarla çıkagelmesi de beni onlara daha bir bağlıyor.
Şu an 2 yazarın hayatını bitirdim: Emily Bronte ve Djuna Barnes. Ama açıkça söylemeliyim ki, o meşhur Uğultulu Tepeler'i yazmış olan (hem de kadınların yazar olarak kabul edilmediği, kadın ismiyle eserlerin basılmadığı ve "senin yerin mutfağın" gibi kaba sözlerle reddedildiği bir dönemde) Emily Bronte'nin kişiliğine aşık oldum. Emily, döneminin erkeklerine göre bile oldukça hoyrat, yaban bir kadın. İnadı, boyun eğdirme gücü ve kaleminde sanat muazzam.
Çok küçük yaşta kanayan açık yarasına kızgın demiri basarak derisini dağlayıp tedavi edecek kadar da deli bir kadın o. Zaten bu kitaptaki kadın yazarların hepsi deli :) Normal olsalar o imza attıkları, edebiyat dünyasında mihenk taşı olan eserleri çıkamazdı. Aklı selim insandan sanatçı mı olur canım :P
Eleştirmenlerin Uğultulu Tepeler ilk yayımlandığındaki yorumları da ayrı bir güzellik. İnsanların düştüğü dehşet beni çok eğlendirdi (erkek ismiyle yayımlanmıştı ilk olarak. Yazarın kadın olduğunu bilmiyorlardı)
Djuna Barnes için hiçbir şey demedim ama, tek kelimeyle sansasyonel hayatından müthiş bir film çıkar :) Hem kadın hem de erkek aşıkları, ailesiyle olan travmatik ilişkisi, babasının aşıkları, çok nazik ve asil bir kadınken ansızın ağız dolusu küfürler edebilmesi, James Joyce ve Hemmingway ile dostluğu gerçekten insanda bunu bir film olarak izleme isteği uyandırıyor.
Küçük yayınevleri candır :) Çevirisi de çok hoş.
Gönderen: Bay_Karamsar - 19 Ocak 2017, 20:02:25
"Hazır dizisi çıkacak, kitabı okumayı ertelemekten vazgeçsem iyi olacak." dedim. Yeni bitti.
İtiraf ediyorum, bazen hızlı okumaya çalıştım. Topluluk içinde tecrit edilerek kontrol edilmenin yarattığı psikolojiyi hissettim. Bunu, ana karakterin gülmek istediğini söylediği anda benimde gülesim gelmesiyle anladım.
Geçmişin düşe dönüşmesi ve yeni hayatının günlük rutininde anı parçalarına tutunma çabası iyi verilmişti.
Gönderen: mit - 20 Ocak 2017, 14:41:14
Yazardan okuduğum ilk kitap. Şimdiye dek üç öyküsünü bitirdim ama içlerinden beni tatmin edebilen olmadı. Biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Sonrakiler daha iyi diyorlar, bakalım.
Gönderen: salvorhardin - 20 Ocak 2017, 18:20:11
Bir önceki Dune Çocukları' na nazaran daha bir hevesle okumaktayım. Dikkatimi çeken ilk şey, serinin devam kitapları ile bilimkurgu yolundan gittikçe artan ivme ile sapması. Daha çok felsefi söyleşiler eşliğinde bitiyor kitaplar. Yine de severek okuyorum II Leto' nun düşüncelerini.
Gönderen: Bay_Karamsar - 22 Ocak 2017, 18:19:04
Kitabın sonunda hikayelerin ortaya çıkışları üzerine kısa notlar var. Hangi öykünün hangi ilhamlara dayandığını bilmek güzel. Öyküleri sırayla okumaya niyetlensem de, Arrival'a kaynaklık eden öyküyü sona bırakacağım.
İlk öykü Babil Kulesi. Yeni bitirdim. Bilinen hikayenin özü değişmiş. İnsanın kibrinden değil, Yaradanı anlamak için verdiği çabanın sonucu olarak bu devasa kule inşa ediliyor. Böyle bir yapıda çalışmaya ve oradaki yaşam koşulları hakkında verilen detaylar, gerçekçiliği arttırıyor. Öyle bir yapı olsa bunlar gibi durumlar yaşanabilir. İnanç ve mantığın bir arada. Kafama takılan, yükseğe çıktıkça oksijenin azalması ve öykünün sonu oldu.
Geriye sekiz öykü kaldı.
Gönderen: Oliver_ - 22 Ocak 2017, 18:48:00
Okuduğum diğer Atsız kitaplarından çok farklı. Daha edebi bir eser olduğunu söyleyebilirim.
Galiba okur hayatım boyunca bir karakter hakkında ilk defa bu kadar farklı şeyler düşünüyorum. İlk okuduğumda Selim Pusat'ın düşüncelerini benimsemedim. Hatta çok saçma buldum. Ancak zaman geçtikçe haklı yönleri olduğunu gördüm. Yinede tamamen katılmıyorum. Bazen Selim'den nefret ediyorum. Yaptıklarına sinirleniyorum. Biraz zaman geçiyor sevmeye başlıyorum. Atsız çok farklı bir karakter yaratmış.
Gönderen: Bay_Karamsar - 25 Ocak 2017, 13:14:02
Dün bitirdim. Ted Chaiang'in sıra dışı deneyimleri insani tepkileri gözardı etmeden işleyebilmesini takdir ettim. "Böyle olsaydı, insanlar nasıl davranırdı?" mantığından sapmayacak biçimde konularını ekonomik ve nokta atışlı anlatmış. Kurguyu sahicileştiren detaylar konusunda bolca örnek içeriyor. Tüm öykülerde birer "Hayatlarının Hikayeleri" başlığının hakkını veriyorlar. Her öyküde takıldığım bir şey olmadı değil. Bunlar kurguyu baştan felç edecek cinsten ayrıntılar değiller. Üstlerine biraz daha düşünülmeli yine de; belki ben bir şey kaçırmışımdır.
Arrival'a kaynaklık eden Hayatının Hikayesi öyküsünün, konuyu bilmemden ötürü nasıl bir etki yaratacağını merak ediyordum. Yazarın tarzı gereği, filme kıyasla derdini daha sıradan bir gerçekçilikle ve dolaysız biçimde aktarıyor. İkisini karşılaştırınca, filmin izleyiciyi avucunun içine alması için ne gibi "öyle olmasa da olurmuş" değişikliklerine gidildiği anlaşılıyor.
Ted Chaiang'in Anlamak öyküsü de filmleştirilmesi düşünülenler arasındaydı. Gördüğünüzü Beğenmek: Bir Belgesel öyküsü de, sahte-belgesel olarak perdeye aktarılabilir. Tabii işini bilen bir sinemacı için diğer öykülerin de uyarlanabilme potansiyelleri var bence. Kim bilir?
M. İhsan Tatari çeviri konusunda sıkıntı yok tabii ki. Bir tek, 196. sayfadaki bir cümle biraz tuhaf geldi. Cümle varılan sonuç olarak o biçimde bitmemeliydi sanki. Benim anlamamam (Büyük ihtimal.) veya yazarlık (Hep bu yazarlar işte!) bir durumda olabilir tabii ki. Bir de, 199. sayfada "yok edilmişti" yerine "yol edilmişti" yazılmış; bundan eminim işte :D. Bu ikisi dışında gözüme çarpan bir şey olmadı :).
Gönderen: Fırtınakıran - 25 Ocak 2017, 14:52:08
Geliş (Hayatının Hikâyeleri ve Diğer Öyküler) - Ted Chaiang
Dün bitirdim. Ted Chaiang'in sıra dışı deneyimleri insani tepkileri gözardı etmeden işleyebilmesini takdir ettim. "Böyle olsaydı, insanlar nasıl davranırdı?" mantığından sapmayacak biçimde konularını ekonomik ve nokta atışlı anlatmış. Kurguyu sahicileştiren detaylar konusunda bolca örnek içeriyor. Tüm öykülerde birer "Hayatlarının Hikayeleri" başlığının hakkını veriyorlar. Her öyküde takıldığım bir şey olmadı değil. Bunlar kurguyu baştan felç edecek cinsten ayrıntılar değiller. Üstlerine biraz daha düşünülmeli yine de; belki ben bir şey kaçırmışımdır.
Arrival'a kaynaklık eden Hayatının Hikayesi öyküsünün, konuyu bilmemden ötürü nasıl bir etki yaratacağını merak ediyordum. Yazarın tarzı gereği, filme kıyasla derdini daha sıradan bir gerçekçilikle ve dolaysız biçimde aktarıyor. İkisini karşılaştırınca, filmin izleyiciyi avucunun içine alması için ne gibi "öyle olmasa da olurmuş" değişikliklerine gidildiği anlaşılıyor.
Ted Chaiang'in Anlamak öyküsü de filmleştirilmesi düşünülenler arasındaydı. Gördüğünüzü Beğenmek: Bir Belgesel öyküsü de, sahte-belgesel olarak perdeye aktarılabilir. Tabii işini bilen bir sinemacı için diğer öykülerin de uyarlanabilme potansiyelleri var bence. Kim bilir?
M. İhsan Tatari çeviri konusunda sıkıntı yok tabii ki. Bir tek, 196. sayfadaki bir cümle biraz tuhaf geldi. Cümle varılan sonuç olarak o biçimde bitmemeliydi sanki. Benim anlamamam (Büyük ihtimal.) veya yazarlık (Hep bu yazarlar işte!) bir durumda olabilir tabii ki. Bir de, 199. sayfada "yok edilmişti" yerine "yol edilmişti" yazılmış; bundan eminim işte :D. Bu ikisi dışında gözüme çarpan bir şey olmadı :).
Kendi konu başlığı açılmalı derim :) Burada kaybolup gitmesin.
Mesajlar geldikçe böyle kitaplar arkalarda kalıyor. Halbuki kendisine ait bir konusu olsa yakışmaz mı efenim :)?
Gönderen: - 25 Ocak 2017, 16:10:11
Barış Bıçakçı, Behçet Çelik, Ayhan Geçgin
Üç harika yazarın e-ileti yoluyla birbirleriyle mesajlaşmalarını içeriyor bu güzel kitap. Ve yazarların yetkinlikleri sayesinde yazılanlar, edebiyata ve ona (illa ki) ilişkin hayata dair denemelerden mürekkep güzel bir esere dönüşüyor.
En çok Barış Bıçakçı'nın, en az Ayhan Geçgin'in söylediklerini anlıyorum. Behçet Çelik idrak sınırlarımın biraz berisinde biraz ötesinde. Çoğunlukla "ne konuşuyor bu adamlar ya" diyorum ama dinlemeden de edemiyorum.
Gönderen: Fiddler - 25 Ocak 2017, 20:47:58
Ben de bugüne kadar Türkçe kullandığımı sanıyor, metinlerimi de olabildiğince akıcı yazmaya gayret ediyordum. Meğersek duru dil kulanımı dedikleri şey buymuş.
Ben şok.
Gönderen: Oliver_ - 26 Ocak 2017, 01:04:21
Okuduğum ilk Mine Söğüt kitabım oldu. Çok fazla övgü aldığından beklentim yüksekti. Hiçbir şekilde beklentilerimi karşılamadı. Aslında başlangıç olarak ilgi çekici bir konusu var. Yazar kurgunun ne yönde ilerleyeceğini aktardığında da bayağı heyecanlandım. Ancak belli bir bölümden sonra kitap sıkıcılaşıyor. Ne kadar ilgi çekici olsalar da farklı kişilerin hikayelerini dinlemek hoşuma gitmedi. Birinci hikayeden sonra kalan hikayelerin gidişatı belli olduğundan aynı şeyleri okuyormuş gibi hissettim.
Yazar sonunu farklı bir şekilde bitirmeye çalışsa da hikayenin gidişatından her şey belli oluyordu. Kısacası vasat bir kitaptı.
Kitabın başlığını bulamadığım için buraya atıyorum. Umarım sorun olmaz. :D
Gönderen: Bay_Karamsar - 26 Ocak 2017, 14:23:48
Giriş kısmını daha yeni bitirdim. Her bölümle birlikte, kitabın sonundaki Anlatı Yapısı Diyagramı'na bir adım daha yaklaşılıyor :). Konuyu kavramak için sindire sindire okunması gerek.
Gönderen: Bay_Karamsar - 01 Şubat 2017, 18:28:24
Yarısını biraz geçtim. Sakin kafa, sakin ortam ve kelime kelime bir hızda okumak gerek. Bu tür kitapların küfleti de bu.
Gönderen: yafeshan - 08 Şubat 2017, 15:56:51
Bilimkurgu okumuyordum uzun bir suredir tamam, ama ben bu kitaptan birsey cikaramadim. Forumdaki bir kac kisinin onerisini gordugum uzere kaptim kitabi ama yarisini gectim hala bir kipirdanma yok. Bol aksiyon falan bekledigimden de degil ama artik birseyler gelismesini bekliyor insan. Bu kitabin okumasi cok uzun surecek bu gidisle.
Benzer bir algi Locke Lamora yalanlarinda da olmustu ama tamamen tersine dondum gittim tum seriyi yedim yuttum, umarim bunda da ayni sey olur.
Gönderen: yaprak.onur - 08 Şubat 2017, 17:28:27
Adalet, Ann Leckie
Bilimkurgu okumuyordum uzun bir suredir tamam, ama ben bu kitaptan birsey cikaramadim. Forumdaki bir kac kisinin onerisini gordugum uzere kaptim kitabi ama yarisini gectim hala bir kipirdanma yok. Bol aksiyon falan bekledigimden de degil ama artik birseyler gelismesini bekliyor insan. Bu kitabin okumasi cok uzun surecek bu gidisle.
Benzer bir algi Locke Lamora yalanlarinda da olmustu ama tamamen tersine dondum gittim tum seriyi yedim yuttum, umarim bunda da ayni sey olur.
Adalet baya ağır ve karmaşık başlayan bir kitap ama okudukça taşlar yerine oturuyor. :D Keyifli okumalar.
Gönderen: Oliver_ - 09 Şubat 2017, 00:24:46
Mort'un Ölüm romanı olduğunu duyduğumda çok sevinmiştim çünkü Ölüm seri içerisinde en sevdiğim karakter. Ancak kitap tamamen Ölüm karakteri üzerinden gitmiyor. Diğer kitaplara oranla daha fazla Ölüm bölümü okuyoruz ama ben tamamen Ölüm üzerine bir kitap beklediğim için biraz üzüldüm.
Birde dikkatimi çeken bir konu var. Eşit Haklar ve Mort mizah yönünden ilk iki kitaba göre daha zayıf sanki. Pratchett bunlarda kurguya daha fazla önem vermiş gibi.
Gönderen: yaprak.onur - 09 Şubat 2017, 10:54:06
Çok karmaşık başladı, arada kullanılan Tayca (??? - kulağa yanlış geliyor :)) sözcükler de ilerlemeyi iyice güçleştiriyor. Umarımın daha akıcı bir hale gelmek üzeredir.
Bir de "başıyla evetlemek" diye bir kullanım var ki her gördüğümde kasılıyorum. Var mıdır böyle bir kullanım, bir tek beni mi rahatsız ediyor merak içersindeyim.
Gönderen: mit - 09 Şubat 2017, 19:26:39
Kurma Kız - Paolo Bacigalupi
Çok karmaşık başladı, arada kullanılan Tayca (??? - kulağa yanlış geliyor :)) sözcükler de ilerlemeyi iyice güçleştiriyor. Umarımın daha akıcı bir hale gelmek üzeredir.
Bir de "başıyla evetlemek" diye bir kullanım var ki her gördüğümde kasılıyorum. Var mıdır böyle bir kullanım, bir tek beni mi rahatsız ediyor merak içersindeyim.
Tayca doğru bir kullanım :) Tay halklarının dili manasında. Tayland ve Taylar vs biraz uzun bir konu.
"Başıyla evetlemek" ise hiç sevmediğim bir çeviri tercihi. En son bir editörle tartıştım bunun için. Ben "başını olumlu anlamda salladı" yazmışım diye "çeviride ciddi sıkıntılar" olduğunu iddia etmişti.
Gönderen: yaprak.onur - 09 Şubat 2017, 19:45:13
Tayca doğru bir kullanım :) Tay halklarının dili manasında. Tayland ve Taylar vs biraz uzun bir konu.
"Başıyla evetlemek" ise hiç sevmediğim bir çeviri tercihi. En son bir editörle tartıştım bunun için. Ben "başını olumlu anlamda salladı" yazmışım diye "çeviride ciddi sıkıntılar" olduğunu iddia etmişti.
Tayca'nın doğru bir kullanım olduğunun farkındayım ama yine de kulağa tuhaf gelmiyor mu? Sanki taylar kendi aralarında konuşuyorlar da büyüyünce unutuyorlar gibi. :D Belki de benim hayal gücüm çok zengin...
"başıyla evetlemek" ilk defa karşıma çıkıyor, umarım yaygınlaşmaz diye geçiriyorum o zaman içimden. Benim genel tercihim "başıyla onayladı" ya da "başını sallayarak onayladı" yönünde ama "başını olumlu anlamda salladı" da rahatsız etmezdi, kimmiş o editör merak ettim şimdi. ;)
Gönderen: Ozymandias - 09 Şubat 2017, 20:27:31
Tayca doğru bir kullanım :) Tay halklarının dili manasında. Tayland ve Taylar vs biraz uzun bir konu.
"Başıyla evetlemek" ise hiç sevmediğim bir çeviri tercihi. En son bir editörle tartıştım bunun için. Ben "başını olumlu anlamda salladı" yazmışım diye "çeviride ciddi sıkıntılar" olduğunu iddia etmişti.
Tayca'nın doğru bir kullanım olduğunun farkındayım ama yine de kulağa tuhaf gelmiyor mu? Sanki taylar kendi aralarında konuşuyorlar da büyüyünce unutuyorlar gibi. :D Belki de benim hayal gücüm çok zengin...
"başıyla evetlemek" ilk defa karşıma çıkıyor, umarım yaygınlaşmaz diye geçiriyorum o zaman içimden. Benim genel tercihim "başıyla onayladı" ya da "başını sallayarak onayladı" yönünde ama "başını olumlu anlamda salladı" da rahatsız etmezdi, kimmiş o editör merak ettim şimdi. ;)
Başıyla evetlemek banada nedenini anlayamadığım bir şekilde garip geldi. Zamanla alışırız belki çok bile severiz. Tayca'da aynı başıyla onaylamak gibi farklı geldi ancak buna alışabileceğimiz konusunda şüphelerim var. :ne Tayca :ne
''Başıyla olumlu anlamda salladı.'' ya itiraz editörün arkasından sallamam yanlış olur yinede çeviride ciddi sıkıntı var demesi buna dayanmıyordur heralde pek makul bir eleştri değil.
Gönderen: yaprak.onur - 09 Şubat 2017, 20:39:58
Başıyla evetlemek banada nedenini anlayamadığım bir şekilde garip geldi. Zamanla alışırız belki çok bile severiz. Tayca'da aynı başıyla onaylamak gibi farklı geldi ancak buna alışabileceğimiz konusunda şüphelerim var. :ne Tayca :ne
Noooolur alışmayalım! - Başıyla evetledi'ye, Tayca'ya değil. :D
Gönderen: cankutpotter - 10 Şubat 2017, 02:11:39
Başıyla evetledi benim de duyduğum bir şey ama başıyla onayladı yada başını olumlu anlamda salladı(ikincisi biraz uzun olsa da) tam bir türkçe. Ciddi sorunlara gelirsek... Sessizlik. :D Vardiya der susarım. :)
Başıyla evetlemek banada nedenini anlayamadığım bir şekilde garip geldi. Zamanla alışırız belki çok bile severiz. Tayca'da aynı başıyla onaylamak gibi farklı geldi ancak buna alışabileceğimiz konusunda şüphelerim var. :ne Tayca :ne
Noooolur alışmayalım! - Başıyla evetledi'ye, Tayca'ya değil. :D
Neyse, konuya dönersek...
Beşlerin Çağı'nı bitirdim dün gece. İnanılmazdı. Giddar seri olarak okuduğum yerli fantazyalar arasında önemli bir yeri sahip oldu. İçerdiği mesajlar olsun, kurgusu ve yaratılan dünya olsun gerçekten çok güzeldi. Umarım yazar başka kitaplar da yazar da okuyabiliriz.
Gönderen: Ozymandias - 10 Şubat 2017, 02:49:31
Bu arada Yaprak tayca'yı at yavrularının konuştuğu dil anlamında mı kullandın ?
Gönderen: Fırtınakıran - 10 Şubat 2017, 08:20:47
Çevirilerle ilgili konuları tartışmak için ayrı bir başlık gerek bu foruma. Sektörün sevilen çevirmenleri M. İhsan Tatari ve Yaprak Onur'dan konuyu açmak için atılım bekliyorum. Hem bu tartışmalar başka konular içinde yitip gitmez, hem de daha sağlıklı bir tartışma ortamı sağlanır.
Bu başlığın asıl amacına geri dönelim şimdi :)
Kan Yemini
Kitabın konusuna ayrıca uzun bir yorum yapacağım. Ama bitime 80 sayfa kala yorumumu burada özet geçeyim istedim.
1. Kitapta ciddi teknik hatalar var.
2. Olaylar langur lungur oluyor ve her kötü şey birkaç sayfa sonra olumlu bir sonuca bağlanıyor. Ben de gözlerimi deviriyorum.
3. Epik fantazide devrim, cumhuriyet benzeri bir sistem yaklaşımı güzel gerçekten.
4. Barut büyücüsü olayını sevdim.
5. Mantık hataları diz boyu. (Örnek: E hani kasa boştu? Hani kral ayakkabı kutularını sıfırlamıştı?)
Genç yaşlardan itibaren okuduğum onca epik fantastikle birlikte türde doygunluk seviyesine ulaşmışım. Şaşıracak bir şeyim de kalmamış. Yok, eski tadı kalmadı bu türün benim gözümde. Çünkü pek çok kombinasyon görmüşüm ve eski keyifli, nefessiz okumaları yaşayamıyorum. İlacımsa şehir fantastiği. Halen daha beni şaşırtabilen şeyler şimdilik orada.
Bir de epik fantastikte acilen başka ulusların eserleri çevrilmeli. Amerika ve Avrupa'nın eserlerine doyduk. Farklı kültürlerin başka dillere çevrilip, bu kültürlerin dili kullanması ve hayal güçleriyle alt türe ihtiyacı olan kanı sağlayacağına inanıyorum.
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Şubat 2017, 21:07:18
Bilimkurgu hakkında röportajlar ve makaleler içeriyor. Dolu dolu ve başarılı bir derleme. Daha önce okumadığım için kendime kızıyorum. Stanislaw Lem'in bilimkurgunun sorunlarına dair yazıları tekrar ve tekrar incelenesi yazılar. Ursula K. Le Guin'in Karanlığın Sol Eli ve Mülksüzler'i hakkında yeni şeyler keşfettim. Philip K. Dick'i özel yapanları hem kendi kaleminden hem de Lem'in kaleminden öğrendim. Başından sonuna kadar dopdolu.
Gönderen: Ozymandias - 12 Şubat 2017, 01:20:04
Bu makaleler ve röportajlar okuru hangi yönden tatmin ediyor ? Basit bir örnek verebilir misiniz ?
Gönderen: Sindella - 12 Şubat 2017, 10:56:24
Kitaba bir bütün olarak baktığımdaysa korku edebiyatı alanında oldukça başarılı görüyorum. Hayal gücünü zorlamak isteyen her okuyucunun okumasını gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitabı okurken bu modlara giriyoruz: :ne :blink :-[ :üü
Gönderen: mit - 12 Şubat 2017, 11:58:02
Yazar korkunç olması gereken yerleri betimlemekten kaçmış ve o kadar korkunçtu ki şuan anlatamam veya onu anlatmak için tüm dillerdeki kelimeler yetersiz kalır gibi komik ifadeler kullanmış. Ayrıca kitap korkunçluktan çok gotik temalı yani okuyucuyu korkutmaktan çok içini karartmaya çalışmış gibi.
O dediğiniz Lovecraft'ı meşhur eden, kendine has anlatımı :) Canavarları betimlemek yerine bu tür ifadeler kullanarak okuyucunun zihnini etkilemeye, hayal gücünü çalıştırmaya ve o "korkunç şeyleri" kendi kendilerine kafalarında canlandırmasını sağlamaya çalışmış.
Witcher - Son Dilek
Çevirisiyle ilgili artık hiçbir endişem kalmadı. Kitap gayet akıcı ilerliyor. Arada sırada kelime ve bağlaç anlamında ufak tercih farklılıkları görsem de bunu ancak benim gibi takıntılı editörler fark eder sanırım. Öte yandan Geralt'ın maceralarını Türkçe olarak okumak çok keyifli. Masalları ne de başarılı çarpıttığını unutmuşum. CDPR'ın oyunları ne kadar sadık bir şekilde tasarladığını da öyle... İşaretler, biri insan diğeri canavarlar için olan kılıç, iksirler, yaratıklar... Geralt'ın çok az konuşarak çok şey anlatması ve alaycı diyalogları. Hepsi süper. Gönül rahatlığıyla okuyunuz.
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Şubat 2017, 20:13:45
Alıntı
Bu makaleler ve röportajlar okuru hangi yönden tatmin ediyor ? Basit bir örnek verebilir misiniz ?Mesela Lem'in yazıları, bilimkurgu yazımındaki yapısal sorunlara değiniyor. Bazı yazıları, değindiği konular gereği sindire sindire okunmalı. Kitabı, bilimkurgunun ciddi yüzü ve potansiyeli hakkında bir derleme olarak tanımlayabilirim. Kitapta geçen yazar ve eserler hakkında bilgisi olanların daha da hoşuna gidecektir. Bilimkurguya aşina olup onu daha yakından tanımak isteyenler için de ideal olduğunu düşünüyorum.
Otostopçunun Galaksi Rehberi Çoğunlukla Zararsız - Douglas Adams
Kendimi okumak için zorluyorum. Ve bunun kitapla alakası yok. Mizahına alışığım. Olaylara yorumu eğlenceli. Ama şu anki hevesim kitabı okumaya engel oluyor :(. Ortada yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik gibi bir durum söz konusu. Seriyi birirmek için acelem olmadı. Ama bu isteksizlikle de seriyi okumayı tamamlayamacağım :(.
Gönderen: mit - 12 Şubat 2017, 23:16:49
Witcher - Son Dilek
Çevirisiyle ilgili artık hiçbir endişem kalmadı. Kitap gayet akıcı ilerliyor. Arada sırada kelime ve bağlaç anlamında ufak tercih farklılıkları görsem de bunu ancak benim gibi takıntılı editörler fark eder sanırım. Öte yandan Geralt'ın maceralarını Türkçe olarak okumak çok keyifli. Masalları ne de başarılı çarpıttığını unutmuşum. CDPR'ın oyunları ne kadar sadık bir şekilde tasarladığını da öyle... İşaretler, biri insan diğeri canavarlar için olan kılıç, iksirler, yaratıklar... Geralt'ın çok az konuşarak çok şey anlatması ve alaycı diyalogları. Hepsi süper. Gönül rahatlığıyla okuyunuz.
Erken konuşmuşum :( Kitabın çevirisi 130'lardan itibaren sallanmaya başladı. Çeviri anlamında sıkıntı yok ama akıcılık biraz sekteye uğradı. Ayrıca hatalı olduğunu ilk bakışta anladığım bazı cümleler var. Çok değil, 3-5 tane. Normal bir okurun fark edemeyeceği şeyler çoğu.
Ama Fourhorn olarak bırakılan bir ismin ilerde Dörtboynuz'a dönüşmesi hiç olmadı. Herald (Kahya) kelimesinin de bir yerde isim zannedilip Harold olarak bırakılması da facepalm yaptırdı bana. İkisi de "Bedel Meselesi" adlı öyküde. Umarım bu bölümden sonra yine toparlar.
Gönderen: Denaro Forbin - 13 Şubat 2017, 02:15:23
Başka Dünyalar Mümkün (Bilimkurgu, Siberpunk ve Siyaset) - Derleyen: K. Murat Güney
Bilimkurgu hakkında röportajlar ve makaleler içeriyor. Dolu dolu ve başarılı bir derleme. Daha önce okumadığım için kendime kızıyorum. Stanislaw Lem'in bilimkurgunun sorunlarına dair yazıları tekrar ve tekrar incelenesi yazılar. Ursula K. Le Guin'in Karanlığın Sol Eli ve Mülksüzler'i hakkında yeni şeyler keşfettim. Philip K. Dick'i özel yapanları hem kendi kaleminden hem de Lem'in kaleminden öğrendim. Başından sonuna kadar dopdolu.
Henüz tamamını okumadım ben bu kitabın. Malum, makaleler olunca peş peşe değil de sindirerek okumayı tercih ediyorum. Fakat kalite anlamında çok iyi bir derleme. Bilimkurgunun ustaları toplanmış bir araya, çok da iyi olmuş. Ayrıca buna benzer yine birçok derleme var Türkiye'de basılmış olan.
Hazır buraya yazmışken, formatın dışına çıkmayayım.
Yenilmez - Stanislaw Lem
Lem okumayalı bir hayli zaman geçmişti. Bu arayı bilinçli olarak veriyorum zira en sevdiğim bilimkurgu yazarı olduğundan, dilimizdeki kitaplarını olabildiğince yayarak eritmek istiyorum.
Kitabı henüz yeni yarıladım. İlk izlenimim Solaris ve Aden tadı aldığım yönünde. Bence farklı gezegenlere yolculuğu en başarılı şekilde aktaran yazar Stanislaw Lem'dir. Yine eşsiz betimlemeler, harika olay örgüsü ve gerilimle karışık macera.
İthaki'nin Bilimkurgu Klasikleri'ne acilen katması gerekiyor Lem'i. Açılışı da Yenilmez ile yapsalar, peşine de Küvette Bulunan Günce, Yıldızlardan Dönüş gibi eseleri gelse tadından yenmez.
Gönderen: Oliver_ - 14 Şubat 2017, 17:05:48
İlk defa bir Sezgin Kaymaz kitabı okuyorum. Hakkında o kadar fazla övgü dolu yorum vardı ki hemen Lucky'i alıp başladım. Sadece 200 sayfa okudum ama şimdiden aldığı övgüleri hak ettiğini gösterdi.
Bir sayfada kahkaha atarken öbür sayfada gözlerim doluyor. Çok etkili ve değişken bir dili var. Şive ağırlıklı konuşulurken eski kelimelerin bol olduğunu bir dile geçildiği oluyor. Her karakterin apayrı bir hikayesi var ve hepside çok ilginç.
Sezgin Kaymaz için şimdiden favori Türk yazarlarım arasına girdi diyebilirim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 14 Şubat 2017, 19:52:53
Otostopçunun Galaksi Rehberi Çoğunlukla Zararsız - Douglas Adams
Ve bu kitapla Otostopçu serisini en sonunda bitirdim. D.N.A'dan sonra derlenip yazılan, Ve Başka Bir Şey Daha, Paniğe Kapılma ve Kuşkucu Somon'u daha okumadığım gerçeğini hesaba katıyorum elbette. Şimdilik onların acelesi yok :) Kitabı geri döneyim. Güldürdü. Güldürürken hayatın farkına varılmaz sıradanlıklarına "Kral çıplak" diyerek iğneledi. Sonra yine güldürdü. Seriden beklenileceği biçimde. İngiliz mizahına aşina olduğunuzu düşünerek bu övgüleri diziyorum. Öbür türlü, Tricia'nın Grebulonlar ile yaşadıklarına beni neyin güldürdüğünü açıklamamı isteseniz, size bunu açıklaması benim için çok güç olacaktır.
Gönderen: Ozymandias - 15 Şubat 2017, 23:53:38
İnce eleyip sık dokuyan biri olarak kitabın kesinlikle yanlış kısaltılmış olduğunu söyleyebilirim. Bazı bölümleri 'şimdi ben bunu niye okudum ne anlamı vardı. Burada ne anlatmak istiyor ki ?' gibisinden bir boşluğa düşmenize sebep veriyor. Bunun sebebinin de kısaltırken atılan bölümlerle okuduğunuz da anlam veremediğimiz bölümlerin bağlantılı olması diye tahmin ediyorum. Yanılıyor muyum ?
Sayın editörler kafama takıldı lütfen beni aydınlatır mısınız ?
Gönderen: Lordmuti - 17 Şubat 2017, 12:16:40
Strugatski Biraderleri İthaki sağ olsun okuduk. Rus bilimkurgusunun nasıl bir kafa yaşadığını da bu kitaplar sayesinde görme fırsatımız oldu. Ben beğendim, hatta yazarların daha önce okuduğum kitabı Kıyamete Bir Milyar Yıl'a göre bu kitabı daha çok sevdim diyebilirim.
Kitapta üç bölüm var ve bence bölümler gittikçe güzelleşiyor. İlk bölümü okurken biraz üfleyip püflemiştim ama ikinci ve özellikle üçüncü bölümde kitap gittikçe beni daha fazla memnun etti. Bölümlerden spoiler vermeden bahsedeyim.
İlk bölüm biraz daha fantastik mi desem saykodelik mi desem, böyle bir tarzda. Aslında kitabın genelinde de bir kontrollü delilik havası var ve bundan memnunum; ancak ilk bölümde ekstra çılgınca şeyler oluyor. Bölümün sonuna gelene kadar bilimkurgu diye aldık, fantastik çıktı diye şaşırabilirsiniz. Bu bölümde daha çok sevdiğim şeyler dönemin Rus bürokrasisini, insan ilişkilerindeki naifliği ve halkın düşünce yapısını anlatan kısımlar oldu.
İkinci bölümde felsefi bir görüş bir deney yapılarak ispatlanmaya çalışılıyor. Tabii deney büyülü/bilimsel/felsefik, karışık bir düzlemde gerçekleşiyor aslında. Burada yapılan deney ve bunun üstüne konuşulanlar, insan doğası hakkında yapılmış iyi tespitler olarak benim gözümde ayrı bir anlam ifade etti.
Üçüncü bölümde ise günümüz için belki alışılageldik, klişe denebilecek bir zaman yolculuğu/paradoksu konusu işleniyor. Böyle dedim ama kitaptaki en sevdiğim bölüm de burası oldu. Değerlendirirken kitabın yazıldığı yılı (1965) göz önüne almak lazım, bu dönemde yazıldığında böyle bir fikir ortada bile yoktu, belki klişeyi bu kitap yarattı. Dikkatli bir okur olursanız son bölümdeki bu konuyla alakalı olarak ipuçlarını önceki bölümlerden yakalayabilirsiniz.
Genel olarak memnun olduğum bir kitap oldu. Strugatskilerin biraz fantastik ve bolca mizahla bilimkurguyu harmanlamayı iyi başardığını Kıyamete Bir Milyar Yıl'dan sonra tekrar gördüm. 8/10 puan veriyorum. Bilimkurguyla ilgili insanlara kitabı tavsiye ederim. Yeni bilimkurgu okurlarına ise önerim öncelikle daha klasik eserleri okusunlar (Asimov, Herbert, Clarke, Heinlein vs.) sonra bu kitaba geçebilirler.
Gönderen: Bay_Karamsar - 20 Şubat 2017, 13:17:15
Hainli Serisi'nin öykülerini bitirmeden Yerdeniz Serisi'ne geçmeye niyetim yoktu. Bir oyun ve tılsımlı kelimeler usatı bir büyücü, beni bu inadımdan vazgeçirdi :)
Henüz üçüncü bölümün başındayım. Değerlendirme yapmak için çok erken. Varlıkların isimleriyle onlara hükmedebilme, Ged'in gençliği sebebiyle yaptığı hatalar ve Ogion'un tavırları beni şimdiden kitaba bağladı. Ey Ged! Ustanın sana söylemediği ama anlamanı istediği şeyleri deneyim ederek öğreneceğe benziyorsun. Geri kalanlarımızın da tecrübe edip etmeye de devam ettiği gibi.
Gönderen: Ozymandias - 21 Şubat 2017, 00:56:01
Stephen King - O (kısa versiyon-355 sayfa)
İnce eleyip sık dokuyan biri olarak kitabın kesinlikle yanlış kısaltılmış olduğunu söyleyebilirim. Bazı bölümleri 'şimdi ben bunu niye okudum ne anlamı vardı. Burada ne anlatmak istiyor ki ?' gibisinden bir boşluğa düşmenize sebep veriyor. Bunun sebebinin de kısaltırken atılan bölümlerle okuduğunuz da anlam veremediğimiz bölümlerin bağlantılı olması diye tahmin ediyorum. Yanılıyor muyum ?
Sayın editörler kafama takıldı lütfen beni aydınlatır mısınız ?
Bu kitabın uzun versiyonunu okumanızı tavsiye ederim. Kısa versiyonunda çok şey kaçırılmış oluyor.
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Şubat 2017, 08:45:45
Okuma hızımı düşürdüm. Pazar günümü sadece kitaba ayırıp sonra da book hangover olayını yaşatacağım kendime.
Son Nöbet, adına yaraşır şekilde ilerliyor. Önce Edinburgh Nöbeti, sonra da Semerkant (Özbekistan) Nöbeti'nin kurguda yerini almasıyla işler iyice şenlendi. Taşkent Nöbeti de işin içine dahil olur mu diye teoriler üretiyorum. Hatırlarsınız, Gesar Taşkentli olduğunu söylerdi hep. Taşkent önceki kitaplarda çok anılmıştı. Gelir mi acaba :hmm?
Bu arada feci kafa karıştırıcı bir dipnot var kitapta. Utanarak söylüyorum, Gesar'ın bir Türk, Altay, Moğol ve Tibet destanı kahramanı olduğunu bilmiyordum. 4. kitapta bir yerde, cümleye uygun olarak bu dipnot düşülmüş. Ben de tam orada "YOKSA?!" diye haykırdım tabii. Olabilir de... Lukyanenko bu, yapar mı yapar.
Okuyun <3
Üzüntüm:
Yalnız kitap aslında 4 ile bitmiyor. Yani 2006'da seri bitiyor, ama 2012'de New Watch geliyor. Sonra da 2014'de Sixth Watch. Şimdi onlar çevrilir mi, emin değilim. Evet, 4. kitap ile seri bitiyor ama uzun yıllar sonra bu 2 macera ekleniyor. Bizim neyimiz eksik :(? Biz de okuyalım.
Gönderen: mit - 24 Şubat 2017, 17:15:59
Bu arada feci kafa karıştırıcı bir dipnot var kitapta. Utanarak söylüyorum, Gesar'ın bir Türk, Altay, Moğol ve Tibet destanı kahramanı olduğunu bilmiyordum. 4. kitapta bir yerde, cümleye uygun olarak bu dipnot düşülmüş. Ben de tam orada "YOKSA?!" diye haykırdım tabii. Olabilir de... Lukyanenko bu, yapar mı yapar.
Şu an feci şekilde şoktayım... Gesar, Gezer Han'dan mı esinlenilenilerek yazılmış yani? o.O Tüm soğukkanlılığımla şöyle demek istiyorum: Oha, oha, oha! :D
Gezer Han'ı ilk defa duymuş olmak benim ayıbım tabii ama böyle bir eserde kullanıldığını bilmek koltuklarımı kabarttı valla.
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Şubat 2017, 17:20:49
Bu arada feci kafa karıştırıcı bir dipnot var kitapta. Utanarak söylüyorum, Gesar'ın bir Türk, Altay, Moğol ve Tibet destanı kahramanı olduğunu bilmiyordum. 4. kitapta bir yerde, cümleye uygun olarak bu dipnot düşülmüş. Ben de tam orada "YOKSA?!" diye haykırdım tabii. Olabilir de... Lukyanenko bu, yapar mı yapar.
Şu an feci şekilde şoktayım... Gesar, Gezer Han'dan mı esinlenilenilerek yazılmış yani? o.O Tüm soğukkanlılığımla şöyle demek istiyorum: Oha, oha, oha! :D
Gezer Han'ı ilk defa duymuş olmak benim ayıbım tabii ama böyle bir eserde kullanıldığını bilmek koltuklarımı kabarttı valla.
Şey,
Spoiler: Göster
Gönderen: Bay_Karamsar - 26 Şubat 2017, 20:52:58
Altıncı bölümdeyim. Kahramanlarımızın arayışı ikinci aşamasında. Her kitapla beraber efsaneler ve olaylar eklendikçe, Yerdeniz dünyasının genişleyip derinleştiğini düşünüyorum.
Erişkin Ged'i ve çıktığı yeni yolculuğu okumak biraz tuhaf hissettiriyor. Acaba Ged kendi ömrünü, bizim onunkini okuduğumuz gibi okuyabilse ne düşünürdü? "Nerden nereye mi?" diye iç mi geçirirdi? Pişmanlıkları mı aklına gelirdi? Yoksa huşuyla gülümsemekle mi yetinirdi? Cevaplaması imkansız soruların sayısı artmadan kitaba dönsem iyi olacak :D
Gönderen: Ozymandias - 08 Mart 2017, 11:37:09
Dili basit yinede keyifli dolayısıyla akıcı. Olay örgüsü okumayı sevenler için şahane bir tür. Bütün kitap karışık yinede dili sayesinde anlaması kolay bir olay örgüsünden ibaret.
Gönderen: Lordmuti - 08 Mart 2017, 13:56:52
Normalde Mieville'in tarzını severim ancak bu kitabı okumakta zorlanıyorum. Kitaba tam olarak konsantre olamadım, kitap okurken normale göre daha sık ara veriyorum, aralardan sonra da geri dönmekte zorlanıyorum.
Mieville'den alıştığımız ilginç bir anlatım ve dünya mevcut. Ne olacak diye merak da ediyorum aslında.
Yavaş da olsa ilerleyeceğim. Ama bir Yeni Crobuzon serisi kadar olamamış gibi görünüyor şu anda.
Gönderen: Oliver_ - 10 Mart 2017, 13:51:35
Zaman Çarkı serisi benim gözümde 7. kitaptan sonra düşüşe geçmişti. Özellikle 10. kitabı okumak eziyet gibiydi. Ancak Jordan Düş Hançeri'nde ilk kitaplardaki formunu yakalamış. Aynı heyecanla okuyorum. 200 sayfam kaldı ama bitmesin diye yavaş yavaş okuyorum.
Gönderen: Fırtınakıran - 12 Mart 2017, 13:18:59
O nasıl nefret! Daha 50 sayfa okudum ama her karakterden fışkıran öfke ve nefret dalga dalga okura vuruyor ve onu yutuyor. Atmosfer inanılmaz, karakterler oldukça ilginç. Neden efsane olduğunu anlamaya bu 50 sayfada başladım bile.
Gönderen: Quid Rides - 12 Mart 2017, 14:10:20
Şairliğiyle bildiğim bu adamın İstiklal Harbi sırasında yazdığı yazılardan oluşan bir kitap. Dili şahane. Okurken çok zevk aldım. Yayınevi sağolsun her sayfada bazı kelimelerin anlamlarını da vermiş. Böylece kelime dağarcığımı geliştirmiş oldum.
Kitap Yunanlılarla olan ilişkiden bahşediyor. Bütün yazılar Yunanlıların, İzmir ve Edirne üzerinde hak iddia etmelerine duyduğu tepkiyi öne çıkarıyor desek yeridir.
Bir iki yazıda, Yahya Kemal'in şiirlerinden izlere rastladım. Şiirlerin yazılma zamanı ile bu yazılarınkini karşılaştırdıktan sonra bir fikir edilebileceğimi düşünüyorum.
Çok keyifli bir okumaydı benim için. Kitabı tavsiye ediyorum. :)
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Mart 2017, 18:38:57
Tehanu konusu gereği biraz ağır ilerliyordu. Öteki Rüzgar'sa, sanırım Yerdeniz'de yeni bir çağın şafağını (dört kitap sonra beklentim bu yönde oldu) konu edindiğinden ilgimi daha çok çekmiş olsa gerek, kitap daha hızlı ilerliyormuş gibi geliyor.
@Fırtınakıran: Uğutulu Tepeler demek? Adını sıkça karşılaşılan kitaplar listeme ekleyeyim ;D
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Mart 2017, 10:52:46
Öteki Rüzgar - Ursula K. Le Guin
Tehanu konusu gereği biraz ağır ilerliyordu. Öteki Rüzgar'sa, sanırım Yerdeniz'de yeni bir çağın şafağını (dört kitap sonra beklentim bu yönde oldu) konu edindiğinden ilgimi daha çok çekmiş olsa gerek, kitap daha hızlı ilerliyormuş gibi geliyor.
@Fırtınakıran: Uğutulu Tepeler demek? Adını sıkça karşılaşılan kitaplar listeme ekleyeyim ;D
1. Beklentiniz oldukça mantıklı :)
2.
Bu arada Uğultulu Tepeler'de bir tane bile iyi karakter yok gibi görünüyor. Bir grup kötü kişinin birbirinin kuyusunu kazması gibi düşünülebilir. Dehşetle okuyorum :D Bir tane karakter yok ki "vah vah" diyeyim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Mart 2017, 18:03:16
Aşkın arzulanmayan taraflarını konu edinmiş 14 yazar ve 14 öyküsü. İlk beş öyküyü bitirdim. Aralarından başlangıç öyküsü olan Hülya Bu Ya! en çok hoşuma giden oldu. Diğerleri de fena değil. İlginç çıkış noktaları var. Kötü veya zayıf bulmaktan ziyade, bazı ufak noktalarında kafama takılanlar oldu.
Okumaya devam.
19.03.2017: Bitirmeme beş öykü kaldı. Genel görüşüm, öykülerin bazı aksaklıklar olmasa daha iyi olabilecekleri yönünde. Acaba 14 Şubata yetiştirmek için aceleci mi davranıldı? Kim bilir -_-
Gönderen: Fırtınakıran - 20 Mart 2017, 09:56:58
Bugüne dek okuyup da sevmediğim 1 tane Ursula Le Guin kitabı oldu: Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler. Şimdiyse 2 tane olacak gibi görünüyor.
Ursula Le Guin standartlarına göre değerlendirdiğimde, kraliçenin seviyesinin çok altında kalan bir kitap gibi duruyor. Yarıyı geçtim, bakalım sonradan fikrim değişecek mi?
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Mart 2017, 13:00:41
Osmanlı döneminde yaşayan birinin zihnindeyseniz, sizinle, yaşadığı dönemin kendi karakterinin dili ve düşünce yapısıyla muhatap olması okurken eğlendirici. Ana karakter-anlatıcının zihninde olmak ve onun da sizin zihninde olduğunuzun farkındalığıyla davranması hoşuma gitti. Bize taktığı ad da, tam da bir okura yaraşır cinsten :D
Anlatım tarzının sıkmasına dair çekincelerim olsa da, yoldaşı olduğum karakterin mizacı buna engel olacağa benzer. Son karar, kitap bitiminde verilecek.
28.03.2017 Edit: 3. kısma yeni geçtim. Anlatıcı kahramanımız endişelendiğim gibi beni sıkmadı. Ama ne onun ne de benim beklediğim ahlaki ikilemlerde kalması, romanı farklı bir havaya büründürdü. Ortaya attığı ahlaki ikilemi, ana karakter için değerlendirsem başka, kendi bakış açımdan değerlendirsem başka yorumlara kapı aralıyor. Ne ana karakter için ne de benim için olaylar beklenmedik gelişti. Tabii 2. kısmın sonu ana karakterin kişiliğine uygun düşse de benim için hala kafa kurcalayıcı. 3. kısma başlamalı.
Gönderen: Fırtınakıran - 29 Mart 2017, 15:58:32
Kitabın aslı 32 öykü, ama Delidolu ailesi 19 öyküyle kitabı bizlerle buluşturdu. Neden? Bizzat editöründen öğrendiğime göre, bu 19 öykü en iyileriymiş. Geri kalanlardan bir kısmı kitabın konsepti olan "gözetleme" ile ilgili değilmiş. Hikayalerin büyük kısmı çeşitli dergi ya da kitaplardan alınma. Delidolu da bir editörlük daha yapıp konsept ile ilgili olmayanlarla kitabın kalitesinin epey gölgesinde kalanları elemiş. Böylece elde 19 öykü kalmış.
Kitabın asıl yayıncısının haberi var ve hemfikir olmuşlar.
Gelelim kitaba.
İlk öyküler başımı döndürdü. Hele bir tanesi var ki çok iyi bir Black Mirror bölümü olurdu. O öyküyü bitirdiğimde son sahnesi tüm çıplaklığıyla birkaç gün gözümün önüne geldi durdu. Çok basit bir sahneydi, ama öyle gerçekti ki... Facebook ile ilgili olunca da canlandırmak hiç zor olmuyor.
Ortalara doğru öyküler klişeleşti. İlk öykülerin gölgesinde kaldılar.
Sonlardayım. Sonlara doğru tempo yeniden yükseldi. Öyküler yeniden merak uyandırıcı bir hal aldı.
Bir distopya derlemesi bu kitap. Ama daha da önemlisi, hayatın içinden, gözetlendiğimizin farkında bile olmayışımızın, olsak bile umursamayışımızın derlemesi :)
Gönderen: DarLy OpuS - 29 Mart 2017, 19:45:09
Asla gün yüzüne çıkmayacak olan, keşfedilmişten daha değerli geliyor bana. Sanırım biraz da o yüzden, büyük bir merakla ve biraz da hüzünle okuyorum bu kitabı. Öneririm.
Gönderen: Mr.Sakal - 01 Nisan 2017, 21:30:40
Hideo Kojima'nın favori romanları olduğunu duyunca ve uzun zamandır bir yerden Japon Edebiyatına girmek istediğim için başladım kitaba. Biraz da MGS'de ki kutu esprisi acaba bu kitaptan mı gelme diye merak ettiğimde.
Kitap kendi içinde toplumdaki normalleşmiş ve günlük hayattaki dilenciler ve serseriler gibi dışlanmış absürd bir grubu anlatıyor. O gruba katılanların nasıl katıldığı ve neden katıldığıda kendi içinde ilginç bir durum. Hatta postmodern bir durum da denilebilir. Ve bu postmodernizm kitabın anlatımına da etki etmiş ki anormal ve yer yer anlaşılması güçleşen bir kurguya sahip kitap. Kitaptaki insanların durumunu da düşünürsek oldukça uygun bir anlatım bu. Kitap şimdilik ilginç gidiyor. Ama henüz etkileyici olduğunu söyleyemem.
Gönderen: Bay_Karamsar - 17 Nisan 2017, 12:45:28
Hasta yakınıysanız ve odada ikiniz varsa, fark etmeseniz de varlığını hissettiğiniz üçüncü bir kişi daha vardır; hastalık.
Yazar-Çizer David B. (tam adı Pierre-François "David" Beauchard) abisinin epilepsi hastalığına çare aramakla başlayıp ailenin huzur arayışına dönüşen yıllarını konu ediniyor. Hastalıkla yaşamak denince akla sadece hastalığı geçiren gelmesin. Hastalığın sosyal hayata etkileri sebebiyle yakın çevrede ondan etkileniyor. Hastalığın görülmeyen bir ejderha olarak resmedilmesi boşuna değil. Görsel dili, karakterlerin yaşadıkları hissiyatları ve düşünceleri yansıtmakta başarılı.
Cenaze Evi Şenlik Evi, Maus ve Persepolis gibi otobiyografik özellikler taşıyan grafik romanları beğenenlerin dikkatini çekecektir. Tabii o ikisindeki gibi tarihi olaylar karşısında yaşanan kişisel tecrübelere odaklanılmamış. Dönemsel bilgiler atlanmasa da ailenin tarihi ve yaşadığı süreç ön planda. Bu sebeple, onu Cenaze Evi Şenlik Evi'ne daha çok benzetiyorum.
Ek: Bitti. Grafik roman, 1996-2003 yılları arasında 6 bölüm halinde yayıldığı için olsa gerek bazen aile tarihine veya ailenin geçici olarak katıldığı akımlar hakkında fazla bilgiye boğabiliyor. Yıllara ve bölümlere ayrılmış tek bir kitapla karşılaşınca anlatımda şişkinlikler oluşmuş fikri oluşturuyor.
David B. nin anlatım tercihlerinin sebebini kendi yine kendi geçmişini anlatırken öğreniliyor. Hayatı ve sanatında derin izler bırakan dönemleri, yine aynı dönemleri o sanatı kullanarak açıklaması hoş olmuş. Abisinin epilepsisinin aileyi etkilemesini anlatırken bir bakıma "Ben nasıl ben oldum."u anlatmış. Yazarın rahatsız edici tarzının ve hatta neden çizgi roman sanatçısı olduğunu adım adım anlatılıyor. Hikayenin sonunun da buraya bağlanması gayet normal. Ailesinin tecrübelerinden, insanları şifa ve huzur vadeden topluluklara neyin çektiği ve onların iç yüzü gayet güzel anlatılıyor.
Küçük bir düzeltmede bulunayım: Epileptik'i Cenaze Evi Şenlik Evi'ne benzetiyorum ama aslında yazılma-çizilmeye ve yayınlanma olarak Epileptik daha önceye dayanıyor.
2014'te animasyon film projesi duyurulmuş. Teaser bile yayınlanmış ama ondan sonra ses seda çıkmamış. Konu ve tarz olarak Persepolis gibi kolayca uyarlanabileceğini sanmıyorum.
Herkese tavsiye edilecek türden değil. Hayır, kötü olduğu için değil. Yani otobiyografik özelliği taşıyan kendini arayış hikayeleri ilginizi çekiyorsa, çizgi romancılığın anlatım dili açısından bunun gayet güzel sunuyor.
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 17 Nisan 2017, 19:30:38
Hayvanlar Çiftliği- İnsan zulmünden bıkan Beylik Çiftliği hayvanlarının devrim yaparak çiftligi ele geçirip hayvanların en zekileri olan domuzların liderliğinde sosyalist bir yönetime geçmelerini ve ardından yaşanan olayları anlatan bir başyapıt.
Kitap yayınlanma tarihi itibariyle Stalin'in Sovyet Rusyasına ağır bir eleştiri olmasına rağmen bence günümüze de ışık tutan bir eser.
Gönderen: Quid Rides - 17 Nisan 2017, 23:19:30
Hayvanlar Çiftliği- George Orwell
Kitap yayınlanma tarihi itibariyle Stalin'in Sovyet Rusyasına ağır bir eleştiri olmasına rağmen bence günümüze de ışık tutan bir eser.
Size, George Saunders'ın "Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı" adlı kitabını önereyim o vakit. Fırtınakıran tasdikli. :)
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 18 Nisan 2017, 03:08:15
Hayvanlar Çiftliği- George Orwell
Kitap yayınlanma tarihi itibariyle Stalin'in Sovyet Rusyasına ağır bir eleştiri olmasına rağmen bence günümüze de ışık tutan bir eser.
Size, George Saunders'ın "Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı" adlı kitabını önereyim o vakit. Fırtınakıran tasdikli. :)
Teşekkür ederim! Okuyacağım. :)
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Nisan 2017, 11:48:15
Çok başlarındayım. Şimdilik tek söyleyebileceğim, süper bilgisayarların mizah anlayışının hafife alınmaması gerektiği :)
Gönderen: Ozymandias - 20 Nisan 2017, 02:37:04
Bu kitap hakkında bilgisi olan var mı ?
Ekleme:
Bendeki e-kitap 143 sayfa gösteriyor. Goodreads'de 220 sayfa ..
Bu sorunu nasıl aşabilirim ? Daha öncede başıma geldi. Canımı çok sıkıyor.
Gönderen: Mr.Sakal - 20 Nisan 2017, 09:26:22
Önerenler olmuştu Uzayda Piknik. Arkadaş kitabın içeriği çok az. Çoğu bilgi havada kalıyor gibi geldi.Kitabı Nirengi baskısından okumuştum ben. Sanırsam Sarmal baskısını okuyorsunuz. Meritokrasiyi kullanmayı biliyorsanız eğer oradan Nirengi baskısını indirebilirsiniz. Onun dışında kitap hakkında herhangi bir sorunuz varsa bir yıl önce kitabı okumuş birisinin hatırlayabileceği kadarıyla cevap vermeye çalışırım.
Bu kitap hakkında bilgisi olan var mı ?
Ekleme:
Bendeki e-kitap 143 sayfa gösteriyor. Goodreads'de 220 sayfa ..
Bu sorunu nasıl aşabilirim ? Daha öncede başıma geldi. Canımı çok sıkıyor.
Gönderen: Bay_Karamsar - 21 Nisan 2017, 13:54:23
Dörtte birlik bölümü bitti. Olası Ay devriminin kıvılcımları ortaya çıktı. Heinlein siyaset, ekonomi, ekoloji ve birazda insan hal ve davranışları basit temeller çerçevesinde sıkmadan harmanlamış. Heinlein'ın neden Amerikan halkını etkileyen kitapların yazarı olduğu anlaşılıyor. (Bkz: AHEEY (http://kayiprihtim.com/haberler/amerikan-halkinin-en-cok-etkilendigi-yazarlar-belli-oldu/)) Askeri gücün önemi ve sistemin güvenilmezliği, ideal yönetim biçimi arayışı temelinde sorulan sorulardan sadece ikisi. Hesaba katılmayanları da belirterek "bildiklerim dahilinde konuya yaklaşımım budur" deniliyor.
Yıldız Gemisi Askerleri'nde, Rico'yu sistemin gerekçeleri ve tutunduğu gerçeklerine göre yontup yönlendirirken okurun önüne de düşünecek sorular bırakıyordu. Buradaysa devrim ve ideal sistem sorularını, karakterlerin çelişki, yanılgı ve umutlarını harmanlayarak masaya yatırıyor. Şu an için ağır siyasi felsefelerde yüzüldüğü söylenemez. Eh, bundan hiç mi hiç şikayetçi de değilim. Hem daha dörtte birini okumuşum ve olaylar yeni başladı sayılır.
Çeviri iyi de bazen cümleler bir iki yerde daha akıcılaştırılabilirmiş gibi geldi. Bir de noktalam işartelerinin yoğunluğu var. Kendim yazarken de aşırıya kaçacak kadar virgül ve noktalı virgül kullanan biriyim. Bu noktalama işaretlerinin kullanımdaki yoğunluk dikkatimi çekti. Bunun yazarın dilinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını incelemem gerek.
Son kararım kitap bitince verilecek.
Edit: Kitabın redaksiyon konusunda bazı sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. İlginç olan yukarıda da saydığım hususlarla beraber, bölümler ilerlemesiyle beraber sorunlarda da azalma gözlemleniyor.
Edit 2: Kitap bitti. Yapay Zeka, ilkel ama etkili haberleşme ağıyla kurulan devrim, politik oyunlar ve politik bir silah olarak askeri güç gösterileri. Alıştığım Heinlain tarzına ait herşey var (Bununla beraber toplamda dört kitabını okumuş bulunuyorum. Tanımım buna göre.
Bölümler ilerledikçe redaksiyon sorunlarının azalıp kaybolması süreci tuhafıma gitti. Bundan memnunum elbette. Tuhafıma giden, bu baştan sona doğru gelişen iyileşmenin kendisi. Genelde ya baştan sona ufak hatalar olmasına alışığımdır ya da başta iyi giderken sonlara doğru bunlar gibi ufak tefek hataların artmasıyla karşılaşmışımdır. Tuhafıma giden bu ikisine de uymayışı.
Gönderen: Bay_Karamsar - 25 Nisan 2017, 21:03:45
İlk bölümü okudum. Isındırma turu gibiydi. Önce bundan sonra olacaklar için bir parmak bal çalar misali. Kabadayılık ve zorbalık kelimesinin kökeni hakkında şimdiden bilgilenmiş oldum. Bilgi birikimiyle yazılmış olduğunu hissettiriyor.
Okumaya devam :)
Gönderen: Fırtınakıran - 26 Nisan 2017, 10:13:26
Arkadaş, kitaba adını veren Korkuyu Beklerken adlı öykü nasıl olur da bugün dünya klasikleri arasında yer almaz? Dünya standartlarında olan bu çok katmanlı öykü, nasıl olur da dünyanın dört bir yanında bilinmez?
Yahu öykü türünün klasikleşmiş, "aaa, sen bunu nasıl bilmezsin?" denilen ürünlerinden biridir bu. Biz nasıl olur da böyle bir yazarı ve eserini 2173484 dilde okutmayız? Dünyaya kazandırmayız?
Ay çok sinirlendim. Abidik gubidik kitapları başka başka dillere çeviriyoruz, ama böyle bir milli değeri dünyaya tanıtamıyoruz. Tutunamayanlar bile daha geçtiğimiz aylarda "ilk kez" İngilizceye çevrildi.
Tekrar ediyorum, öykü türünün dünyadaki klasiklerinden biridir bu öykü. Oğuz Atay bugün Orlando olsaydı tüm dünyanın okumasa bile adını bildiği yazar olurdu, ne diyeyim.
Ben de geç okudum, bana da yazıklar olsun :(
Gönderen: Everfever - 28 Nisan 2017, 11:18:29
Henüz en başlarındayım ama şunu söyleyebilirim: Uykumdan feragat edecek kadar beğendim. (Evimde bir yaşında bir bebek var. Uyuyabildiğim her dakika benim için çok değerli.) Detaylara hakimiyet muhteşem. Bu hakimiyet yüzünden de özgüvenle yazılmış ve en azından kitabın başı itibariyle hakkı verilmiş gibi görünüyor. Kitabın hemen başında hicri yılın belirtilmesi (Osmanlı'da geçen tarihi romanlarda birçok yazar bunu yapmıyor. Fatih Sultan Mehmet'in ağzından, "1453'te İstanbul'u fethettim," diye yazanı bile gördüm.) de önemli bir ayrıntı bence.
Sadece iki ufak noktada, küçük bir eleştirim var. Öncelikle kapak daha iyi olabilirdi. Bir romandan ziyade tarih kitabı kapağı gibi olmuş bence.
İkinci eleştirim ise yazar bazen romancı mı tarihçi mi olduğuna karar verememiş gibi. Dipnotlarda neyin kurgu, neyin gerçek olduğunu söylemesi mesela. Akışı biraz bozuyor. Gereksiz bir duraksama oluyor. Romanın kendi gerçekliğinin içinden bir an da olsa çıkıp geri giriyoruz. Bir de çok nadiren sanki ders verir, bir şeyleri öğretmeye çalışır gibi bir havası var. Bazı bilgileri sayfanın içinde tekrar ediyor, pekiştirmek ister gibi.
Ben kitabın içinde hiçbir açıklama olmamasını, sadece sonunda kısa bir açıklama, daha çok bilgi almak isteyenler için de bir url olmasını tercih ederdim.
Gönderen: RedElf - 04 Mayıs 2017, 19:26:24
Çizgi romanın daha yarısındayım. Ama onlarca yazım hatası ile karşılaştım ve bu gerçekten okuma akışını bozan bir durum. Bu büyük sorunu bir kenara bırakırsak, hikaye şimdilik çok iyi gidiyor. Frank Miller işin içindeyse kötü bir hikaye ile karşılaşmak çok zor zaten. Ayrıca John Romito çizimlerde çok iyi bir iş çıkartmış. Alın okuyun. Fakat editöryel sıkıntılarının moral bozucu olduğunu bilerek alın.
Çeviri hatasından bir örnek. Aynen alıntılıyorum "Başlarını geleceği hak ediyorlar"
....
Neee?
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 23 Mayıs 2017, 00:36:11
Elime almamla bitirmem bir oldu. Ve gerçekten bayıldım! Kurgusuyla karekteriyle anlatımıyla tam bir başyapıt.
Kitap başlarda bir yerde bana büyük bir ters köşe yaptı. Aşık olmam da bu ters köşeden sonrası oldu aslında.
Eser zengin bir burjuva olan karakterin Olağanüstü bir gecede, monotonlaşmış ve artık hiç bir şekilde heyecan ve his barındırmayan hayatının kabuğunu yırtmasını ve kendini arayışını anlatıyor. Benim en çok hoşuma giden şey bu arayışın dini felsefeler yerine vicdani olarak yapılması. Karekterin psikolojik anlatımı da gerçekten mükemmel. Sanırım Stefan Zweig'in bütün eserleri için geçerli olan bir şey bu.
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."
Gönderen: Bay_Karamsar - 23 Mayıs 2017, 19:14:20
Dün bitti. Kitap üç bölüme yarılmış. İlk iki bölüm, üçüncü bölüm için uzunca bir hazırlık gibi değerlendirilebilir. Yazar asıl söylemek istediklerini sona saklamış. Üçüncü bölüme kadar, bilimin mucizesi Deniz Şeytanı'nın gözünden okyanusların muhteşemliği, bereketi ve ondan nasıl yararlanılabileceği üzerine ufak bir güzelleme var. Onun bakış açısından, batıl inançların, dini otoritenin ve kapitalist ekonominin himayesindeki insanlık çirkin ve kendi kendisini kısıtlamış konumuna düşüyor. Kötü adam profilleri de buna göre şekillenmiş. İyi-Kötü ayrımı sinir bozucu seviyede olmasa da aralarındaki ayrımı tasvir ediş biçimi klasik bir iyi-kötü ayrımına meyleder gibi oluyor. Üçüncü bölümün sonunda, mevzu faydacılığa kayıyor.
Bilimkurgusal yönü, teknolojik şov yapmak yerine, ufak bir örnek üzerinden bilimin olanakları öne çıkarılarak sağlanıyor. Sosyalist bakış açısı Deniz Şeytanı'nın dünya algısı ve başına gelenlerden ve ayrıca üçüncü bölümde Salvator'un şahsı ve ifadelerine sinmiş.
Kitap tonu itibariyle değil ama yapısı itibariyle hafif masalsı geldi. Bir ana konu ve onunla bağlantılı yan hikayelere sahip. Tabii bu yapı boşuna değil; yazarın altını çizmek istediği şeyleri daha net belirmesi için kullanılıyor. Karakterlerin iç dünyasını ve tavırlarını yansıtan ve böylece üçüncü bölümdeki manifestoyu güçlendiren yan olaylar mevcut.
Gönderen: Rosemary - 31 Mayıs 2017, 01:59:58
Goodreads'te Zaman Çarkı ile ilgili yorumlar okurken denk geldim ki ilk kitap olan Dünyanın Gözü'nün çizgi romanı varmış. Bir hevesle hızlıca daldım hemen. Hani Polat ile Abdülhey'in ilk menemen yedikleri zaman Abdülhey Polat'a "hızlı girdin çabuk kesildin." demişti ya işte ben de aynı duruma düştüm. Tam 28 günde okumuşum. Ama neden?
Çizim ve renklendirme cidden kötü. Bana göre iyi bir çizgi romanda, tüm diyalogları attığınız takdirde sırf çizgiler bile size hikâyeyi anlatabilmeli. Neyin ne olduğunu gösterebilmeli. Bu özellik bu kitapta yok maalesef. Bir de bizim oğlanlar ciddi çirkin çizilmiş ve çoğu zaman karıştırdım onları.
İşin en tuhaf yanı ise kitap olan Dünyanın Gözü 814 sayfa iken 6 kitaplık çizgi roman tam 1120 sayfa. Tahmin edebileceğiniz üzere bu yavaşlık çok ama çok sıkıcı yapmış kitabı. Diyaloglar veya anlatım gereksiz uzun olmuş bence. Çoğu kişi de bu durumdan şikâyetçi. Ama birçok kişi de genel olarak beğenmiş kitabı. Gayet olumlu yorumlar yazmışlar.
Eminim çoğu Zaman Çarkı severin bu çizgi romandan haberi yoktur. İşte bu yüzden bu mesajım bir tür ulusa sesleniş niteliği taşımakta. Meraklıları, aldınız haberi ve hemen koşup okuyun şimdi. Tamam çizgi roman çok iyi değil ama laubali bir tavırla sonuçta Zaman Çarkı yeaaa diyerek bitireyim.
Gönderen: - 07 Haziran 2017, 16:13:45
Nitelikli bir dil, merak uyandırıcı olay örgüsü, ilginç karakterler.
Horozlar, vampirler, konsoloslar aynı romanda olur mu? Olmuş vallahi. Daha nelerle karşılaşırım bilmiyorum (sayfa 117/302).
Yüzümüzü batıya döndük, çeviri edebiyat aşkıyla "lanet olsun / eh, kulağa hoş geliyor / kendine iyi bak dostum / oh, bu harika ahbap" ifadelerinin kol gezdiği "Türkçe" metinler deviriyoruz. Çünkü onlarda macera, heyecan, aşk, yaratıcılık gırla.
Halbuki kafamızı topraktan çıkarıp Türkçe üretilen edebiyata şöyle bir baksak neler var neler. Hızla akan, heyecanlı, fantastik, gizemli, ilginç kitaplarla dolu edebiyatımız. Hem de doğru, nitelikli, şen bir Türkçe'yle yazılmışlar.
Çıt Yok da onlardan biri. Okuyunuz, okutunuz.
Kör Baykuş - Sadık Hidayet
Çağdaş İran edebiyatının önemli metinlerinden biri bu eser. Bu kısacık kitabın karmaşık yapısında müthiş bir çekicilik var. Hikayenin içine giriyor ve bir anda kendinizi gizemi çözmek için zihninizi işletirken buluyorsunuz. İpuçlarını toplayıp anlatının merkezini bulmaya çabalıyorsunuz. Çok heyecanlanıyorum okurken (sayfa 62/95).
Gönderen: yavanna - 07 Haziran 2017, 16:43:48
Bu arada goodreads kullanan var mı?
Gönderen: Fırtınakıran - 07 Haziran 2017, 17:12:13
Bu arada goodreads kullanan var mı?
Forumu karıştırmak candır, gerisi heyecandır :) (http://www.kayiprihtim.org/forum/kayyp-ryhtym-goodreadste-katyldynyz-my-t17418.0.html)
Mesela sorunuzun cevabı hemen bu konu ile aynı kategori ve sayfada.
Herkes kullanıcı adlarını burada paylaşıyor yukarıda verdiğim bağlantıda paylaşıyor. Aramaya inanın yeterki ^^
Gönderen: yavanna - 07 Haziran 2017, 17:15:04
Bu arada goodreads kullanan var mı?
Forumu karıştırmak candır, gerisi heyecandır :) (http://www.kayiprihtim.org/forum/kayyp-ryhtym-goodreadste-katyldynyz-my-t17418.0.html)
Mesela sorunuzun cevabı hemen bu konu ile aynı kategori ve sayfada.
Herkes kullanıcı adlarını burada paylaşıyor yukarıda verdiğim bağlantıda paylaşıyor. Aramaya inanın yeterki ^^
Daha sade forumlarda bulundum genelde, burası biraz karışık geliyor bana ve ek olarak ayrıyeten sormadım, konuyla ilgili bir mesajın altında "bahsettim" sadece, bu kadar büyük bir mesele olacağını tahmin edemedim, kusura bakmayın?
Gönderen: Fırtınakıran - 07 Haziran 2017, 17:26:16
Gönderen: Rosemary - 08 Haziran 2017, 04:27:41
Alıntı yapılan: yavanna
Bu arada goodreads kullanan var mı?
Aslında aşağıdaki başlık da bayağı faydalı olabilir.
Goodreads üstünden birbirimizi takip edelim (http://www.kayiprihtim.org/forum/goodreads-ustunden-birbirimizi-takip-edelim-t18040.0.html)
Adres ver, Sovyet Rusya'yı toplayalım oraya.
The Walking Dead, Vol. 19: March to War - Robert Kirkman
Artık oldukça sıkmaya başladı bu seri. Negan bile o istediğim patlama etkisini yapamadı bende. Maksat bir ahbaplığım oluştu diye devam ediyorum seriye. Merak ediyorum benim geldiğim sayıya kadar gelip de sıkılmayan var mı acaba? Prison Break gibi bir öyle oluyor bir böyle. Ben bu kadar aksiyonu kaldıramıyorum. Aksiyon sevsem Altıkırkbeş kitapları okurum (uuuuuuu!).
Bu aralar listemdeki bazı çizgi romanları okuyacağım. En tepede daha önce biraz inceleyip, üstünkörü bile sevdiğim Daytripper var. Sonrasında Paper Girls ve We Stand On Guard var. Bir de filmini müthiş sevip, çizgi romanını çok merak ettiğim Blue is the Warmest Color var.
Süper kahramanlı falan değil de, herhangi bir konuda -felsefi iyi olur- seri olmayan özgün çizgi roman tavsiyelerinize açığım. Seri de olabilir ama gerçekten güzelse olabilir, mesela Saga gibi.
Gönderen: ionik - 08 Haziran 2017, 11:58:02
Gönderen: Fırtınakıran - 19 Haziran 2017, 11:41:37
Okuması kolay bir kitap değil. Aynı zamanda çok sevilecek ya da nefret edilecek türden de bir kitap.
Bilinç akışı tekniğiyle yazılmasının yanı sıra, kurgunun kendi anlatıcıları ile yazarın bizzat kendisinin sık sık yer değiştirmesi, mikrofonu eline almasından ötürü takibi bir hayli zor.
Ben şimdilik yazarı takdir ederek okuyorum. Bazen ipin ucu kaçıyor, bir satır geri gidip devam ediyorum.
Zoru sevenlere tavsiyemdir. Ama nefret edecek kişi de çok. Belli bir okur altyapısı istiyor. Doğrusallığı hiçbir şekilde olmadığı için buna benzer kurgulara yabancı olmamak büyük bir artı. Diğer türlüsü için, bilinç akışı romanlarına başlamak için "bence" doğru nokta değil.
Bir de bana Ağır Roman tadı veriyor. Bu da merakımı bir hayli ayakta tutuyor.
Gönderen: -Kötü karakteR- - 22 Haziran 2017, 22:07:37
Bilimkurgu deneyimi az olan biri olarak diyebilirim ki birini bilimkurguya başlatacak olsam bu kitabı önermezdim. Yazım dili evet sade ama kitaptaki kavramları ya da zaman dilimini anlamak için kafa yormak gerek. Kitabın arkasında bir harita falan olsa fena olmazdı ama bu kısa bir roman olduğu için o kadar uğraşılmamasını anlayabiliyorum. Gerçi yazıldığı zamanı da dikkate almak gerek.
Kitabın Leguin'in önsözüyle başlaması da ayrıca hoşuma giden bir detay. O önsöz sayesinde başlamadan sevmiştim kitabı. Henüz bitirmediğimden Leguin Gaallarla son savaş kısmını nasıl bağladı bilemiyorum ama feminizmi iyi yedirmiş olduğu kesin.
Gönderen: Fırtınakıran - 08 Ağustos 2017, 10:24:44
Yıllarca okumak için süründüğüm kitaba nihayet kavuştum. Hem de gözden geçirilmiş ve yenilenmiş baskısıyla. Kitap söylendiği kadar şahane, fakat benim bir sıkıntım var. O da şu: kitapta anlatılanların birçoğunu biliyorum :S
Aşağıdaki tamamen öznel bir yorumdur. Kitap müthiş bir kaynak, mutlaka okuyun.
Zaman içinde okuduğum farklı kaynaklarla birlikte bu kitabı beklerken pek çok şey öğrenmişim. O nedenle Kahramanın Sonsuz Yolculuğu'na kavuşmam biraz hayal kırıklığı oldu. Üstüme kürekle yeni bilgi atılacak diye beklerken daha önceden öğrendiklerimi pekiştirir ya da bildiklerime farklı örnekler görür oldum.
Yeni şeyler öğrenmeye başladığımda kitabı bağrıma basacağıma inanıyorum. Şimdilik güzel bir kaynak okuyorum, ama beklediğim gibi aşık olamadım.
Kitapta daha çok ilerledikçe elbet bilmediğim şeyler gelecek karşıma ve düşünmediklerimi gösterecek. Bekliyorum :)
Çok okumak iyi bir şey değilmiş askjlfşdsf
Gönderen: Oliver_ - 08 Ağustos 2017, 15:45:57
Yazarın gerilimi verme şekline hayran kaldım. Sanki karakter benmişim gibi hissediyorum. Çoğu bölümü tedirgin olarak okudum. Daha önce bir tane Koontz kitabı okumuştum ama pek ilgimi çekmemişti. Bu hem olay hem de dil olarak çok hoşuma gitti.
Gönderen: milenya - 17 Ağustos 2017, 10:26:00
Kitap hakkında içinde spoiler olmayan her türlü inceleme ve yorumu okuyup başladım. İçeriği, teması, ne tür ögeler barındırdığından haberdar olduğum için nasıl bir şeyle karşılaşacağımı biliyordum. Büyük beklentim de yoktu ama ilk 160 sayfayı devirdim ve gerçekten kafamda oluşan kurgu acayip puslu. Ana karakteri imajine edemedim, diyalogların bazıları çok boş geliyor. Üç sayfayı canla başla kıkırdayarak ya da merakla okuyorsam, bir başka üç sayfada bitse de gitsek derdine giriyorum. Yine de daha başlarındayım ilk 160 sayfada beni biraz çalkantıda bıraksa da adam akıllı bir yorum yapmak için erken.
Gönderen: sheril - 29 Ağustos 2017, 01:50:24
Yazar kusura bakmasında kesinlikle objektif bakış açısı dahilinde yazılmış bir kitap değil. Sağlam araştırma yapmış çok güzel referanslardan faydalanmış bilgi konusunda da sıkıntı yok ama böyle tarih kitaplarının kendi inancı ya da düşüncesi doğrultusunda çok hakaretvari yorumlar barındırması can sıkıcı bir durum, hele ki din gibi hassas bir konu için daha da vahim bu durum. O zaman bu kitap tarih kategorisinde olmaktan çıkar, eleştiriye girer..... Keşke yorumlarını biraz daha yumuşak yapsaydı çok daha iyi bir din tarihi kitap ortaya çıkabilirdi
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 29 Ağustos 2017, 03:02:37
Mustafa Akgün-Yahudi'nin Tahta Kılıcı.
Yazar bu kitapta Masonluk, Siyonizim ve Sabetaylık hakkında komplo teorilerinde bulunmuş ve bunlara kaynak olarak başka yazarların kitaplarını kaynak göstermiş. Kitap kendini bir yakın tarih kitabı olarak sunuyor ama aslında sadece tarihsel olayları ırkçı bir şekilde yorumlayıp bazı suçlamalarda bulunuyor.
Hitler'in aslında bir yahudi olduğunu Rothschild veya Rockefeller (tam hatırlamıyorum) ailesinin piç çocuğu olduğunu, onlar ile anlaşarak Yahudi Soykırımı "yalanını" uydurduklarını ve bu sayede Israil devletinin kurulduğunu iddia ediyor. Ayrıca Türkiye'nin birçok işadamı, sanatçı ve politikacısının Sabetayist olduğunu iddia ediyor. Kendisi Kadir Mısıroğlu tarzında ırkçı bir yazar ve kitap tamamen ırkçı söylemlerden oluşuyor. Kitap hakkında kendisine 2 kez suç duyurusunda bulunulmuş ama beraat etmiş. Maalesef bu iddiaları okuyup bunları tarihsel gerçekler sanıyor büyük bir kesim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Ağustos 2017, 15:09:29
Fantastik (Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım) - Tzvetan Todorov
Yazar Poetikaya Giriş'te fantastiğe kısa bir giriş yapmıştı. Yapısal bir yaklaşım olduğundan ağır ağır, sindire sindire okuyorum.
Gönderen: Ferhat - 29 Ağustos 2017, 20:20:14
Gayet güzel öykülerden oluşmuş tadımlık bir kitap. Satranç kitabı hala benim için en iyisi.
Gönderen: Bay_Karamsar - 10 Ekim 2017, 10:25:52
Bildiğim ve takdir ettiğim Le Guin işte, aynen devam. Hainli Döngüsü serisinde antropolojik ve sosyolojik temalar hep ön plandadır zaten. Bu nitelikler kitapta biraz daha ön plana çıkartılmış. Bir kültürü anlamaya çalışırken gözlemcinin karşılaştığı zorluklar daha yoğun.
Dini, siyasi ya da ideoloji temelden soyutlanarak toplumun dilini, kültürünü, tarihini ve hayat anlayışını şekillendiren bilgiye dayanarak fikirlerin nerede inanca, nerede batıla ve nerede fanatizme dönüştüğü irdeleniyor. Temel aldıkları bilgi birikimine göre gelenekçi veya ilerlemeci olmaya çalışılırken insani erdemlerden nasıl uzaklaşıldığına da ufaktan değiniliyor. İyi ve doğruya ulaşayım derken düşülen hatalara ve oluşan çelişkilere dikkat çekiliyor.
Gönderen: Fırtınakıran - 30 Ekim 2017, 13:26:15
Malerman'ın daha önceki kitaplarını (Kafes, Gölün Dibindeki Ev) okumadım. Açıkçası çoksatar olduklarından dolayı ilgimi çekmediler. Kırmızı Piyano ise Aslı Dağlı'nın çeviriye başladığından beri kitabın ne kadar da benlik olduğunu söyleyip durmasından ötürü uzun zamandır listemde. Sonunda çıktı, bana ulaştı ve ben de başladım.
İlk gün 100 sayfa okudum ve şu an o 100. sayfadayım. Kitap anlaşılacağı üzere bir günde bile bitecek türden bir sürükleyiciliğe ve gizeme sahip. Gerilim türüne de giren kitap şu ana kadar benim gibi tırsak bir insanı korkutmadı. Muhtemelen ilerki sayfalarda bu işe başlayacak :)
Kırmızı Piyano, şu an benim için kafa yormadan okunacak ve merak uyandırıcı eserler kategorisinde. "Benlik" kısmına henüz gelmediğimi düşünüyorum. Ama Malerman'ın yarattığı soru işaretlerine nasıl cevaplar vereceğini de epey merak ediyorum, çünkü oluşturulan soru işaretleri öyle kolay sorular değil. Üzerinde kafa yormak gerekiyor. Karakterlerin ortaya attığı teoriler de mantık sınırları içinde ve zekice.
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Ekim 2017, 15:14:07
Neyse o: Korku ustasından, sinema ve edebiyatta korku incelemeleri. İlk 61 sayfada öğrendiğim şey, dehşet, korku ve iğrençlik arasındaki ayrım ve önemi oldu.
Gönderen: JCDenton - 30 Ekim 2017, 17:01:00
Kitabı bitirdikten sonra arkasında yazan "Dan Brown'un en yaratıcı ve en müthiş kitabı." yazısına bir süre baktım ve bu yazıyı yazan adına utandım. Bu kitaba yaratıcı demek için ya hiç bilim kurgu kitabı okumamış olmakla beraber mağarada yaşamak gerek, ya da okuyucuyu saf yerine koymak demek. Kitabın kendisi de okuyucuyu saf yerine koyması sebebiyle bu kitabı uzun zamandır okuduğum en kötü ve en klişe kitap olarak anabilirim. Okumak istiyorsanız arkadaşınızdan alın, para vermeyin.
Gönderen: Sagacitass - 30 Ekim 2017, 19:54:49
Gönderen: Bay_Karamsar - 31 Ekim 2017, 13:51:55
Benimkisi biraz olumlu eleştiri olacak.
Niye çekinceli davrandınız ki :hnk?
Gönderen: Bay_Karamsar - 22 Kasım 2017, 20:42:23
Bitirebildim. King, konuyu eksiksiz biçimde anlatamayacağı kabul ederek anlatıyor. Konu konuyu açar kıvamında olduğundan, mevzular gereksiz uzatmalara ve dağınıklıklara maruz kalmış. Aralara King'in hatıraları ve alaycılığı giriyor. İnceleme yazarken romancılık damarı da baskı yapmış anlaşılan :)
Hakkını yemeyeyim şimdi: Korku edebiyatı ve sineması hakkında yeni fikirler ve bakış açıları kazandım. Tabii korku konusunda benden daha bilgililerin kitaba yorumu farklı olacaktır.
Gönderen: JCDenton - 23 Kasım 2017, 00:09:31
Daha bitirmedim fakat biraz hayal kırıklığı yaşıyorum. Zaman atlamalarından dolayı karakterlerin tam olarak işlenememesi, bazı olayların çok yüzeysel bir şekilde anlatılması ve bu yaşanan olayların nasıl bir evrende gerçekleştiğini tam olarak anlayamadığımdan kitap benim için pek iyi gitmiyor. Sanki her şey oldubittiye geldi şeklinde ilerliyor ve bu kitabın evrenini ciddiye almama engel oluyor. Halbuki bu hissi ne Robot, ne de İmparatorluk serisinde yaşadım.
Gönderen: milenya - 25 Aralık 2017, 18:46:01
Finaller dolayısıyla inanılmaz yavaş okuyorum ama normalde başka bir kitap olsa ara verirdim. Kitabın yer yer masalsı anlatımı, gerçekleşen gariplikler ve birbiri etrafında ilerleyen -henüz temasta bulunmamış- iki hikayenin arasında savrulmak çok keyif verici. Daha çok başlarındayım lakin yeni yıla bu kitapla girmek güzel oldu, bitince de aynı şeyi söylemek dileğiyle.
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Aralık 2017, 16:25:55
On öyküden dördünü okudum. O dört öyküden ikisini fena bulmadım. Sıra M.Berk Yaltırık'ın öyküsüne geldi; beğenme oranımı beşte üç yapasın.
Gönderen: bayramallanpoe - 30 Aralık 2017, 00:02:35
Gönderen: Ernzkn - 10 Ocak 2018, 14:29:44
Kitapta benim en çok dikkatimi çeken kısım köleliğin kaldırılmayıp sadece şekil değiştirdiğine vurgu yapılan kısımlar. Sanayi devrimi sonrasında insanların ekonomik sebeplerden köleleştirilmesi ve günümüzde de dikkat çeken sınıf ayrımlarının insanlar üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkileri üzerinde titizlikle durulmuş. Fakat kitabın son bölümlerine yaklaştıkça ana karakter Martin Eden'ın kitabın başlarında tasvir edilen karakterinin tamamen dışına çıkması dikkatimi çekti. Her ne kadar yaşanılan şeyler insanın karakterinde bir takım değişiklikleri sebep olsa da karakterdeki keskin dönüşün altı bence tam olarak doldurulamıyor.
Gönderen: Remedios - 10 Ocak 2018, 16:34:16
Martin Eden - Jack London
Kitapta benim en çok dikkatimi çeken kısım köleliğin kaldırılmayıp sadece şekil değiştirdiğine vurgu yapılan kısımlar. Sanayi devrimi sonrasında insanların ekonomik sebeplerden köleleştirilmesi ve günümüzde de dikkat çeken sınıf ayrımlarının insanlar üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkileri üzerinde titizlikle durulmuş. Fakat kitabın son bölümlerine yaklaştıkça ana karakter Martin Eden'ın kitabın başlarında tasvir edilen karakterinin tamamen dışına çıkması dikkatimi çekti. Her ne kadar yaşanılan şeyler insanın karakterinde bir takım değişiklikleri sebep olsa da karakterdeki keskin dönüşün altı bence tam olarak doldurulamıyor.
Jack London'ın kendisi çelişkilerle dolu. Sosyalist olduğunu ve bu yüzden hayatta kaldığını söylüyor, intihar ediyor. Devrimin ırka yönelik ön yargıları yeneceğini söylüyor fakat beyazların üstünlüğü görüşünden caymıyor. Jack London gerçekte ne kadar sosyalist ise Martin Eden'ın da o kadar bireyci olmasına izin veriyor bence. Romanı bitirdiniz mi bilmiyorum, bitirdiğinizde ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Ocak 2018, 16:42:33
İlk sekiz öyküyü okudum. Şimdiye kadar ki fikrim, önsözdeki gayeyle, derlenen öykülerin gayeleri arasında uçurum olduğu yönünde. Hayata dair yorum ve görüşler hikaye formatına sokulmaya uğraşılmış sanki. Elbette yazarların görüşleri olur ve bunları hikayeleştirerek sunabilirler. Ben, hikayeleştirme aşamasının form olarak olgunluğa erişememesinden dolayı şikayet ediyorum. Ana fikirler kendilerini fazlaca öne çıkartıyor. Ve çelişkili gelecek ama, bu sebeple ana mesajlar zihnimde karşılık bulamadan, öyküyle beraber son buluyor. Kısa öykü formatında yazılmalarından dolayı hikayelerin mesaj kısmı daha öne çıkartılmış ve o yüzden deneyimlediğim bu sonuç ortaya çıkmış galiba.
Gönderen: yavanna - 12 Ocak 2018, 12:11:34
Öncelikle basımdan yana dertliyim. Çok fazla hata var ve beni rahatsız eden en büyük unsurlardan biridir bu.
İçeriğe gelince, ilk okuduğum kitabı değil haliyle ama bu kitapta 6-7 bölüm okumama rağmen çok fazla isim ve karakterler arası çok fazla rekabet var. Bu beni okurken bile geriyor. Konu itibariyle güzel tabii ki ve hatta kitabı elime alırken anında gerilmem bir nevi havasına girmem olsa da bilemedim çok heyecanlanamıyorum maalesef.