Kayıt Ol

BİZ - Yevgeni Zamyatin

Çevrimdışı strider

  • **
  • 141
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #15 : 28 Haziran 2013, 18:35:13 »
Zamyatin yazsın, biz okuyalım, biz hep okuyalım. Ya da önce yaşasın, sonra yazsın ve biz okuyalım desem daha doğru olur. Ölmüş olmasına en çok üzüldüğüm yazar, bir de sevgili Bradbury var tabi. Henüz distopyada ikisiyle tanıştım ve ikisini de çok sevdim. Neyse tek koldan gideyim.

Dili ağır mıydı? İlk başta, bir miktar. Sonra alışıyorsun ve bağlanıyorsun anlatıma, D-503'ün düşünceleriyle birleşiyorsun. Bir de, bir cümleyi birkaç kez okumaktan korkmayın, yavaş olun ve anlayın. İçerikten bahsetmeyeceğim, üstteki arkadaş yeterince anlatmış, hatta iki buçuk satır hafif spoiler vermiş.
 
Kitapta yer almayan bir şeyin yer almadığını söylemek spoiler olur mu? Çünkü ben olmayan bir şeyden -espiriyle- bahsedeceğim: Eski insanlardan, bizlerden, vahşilerden bahsederken, önemli bir şeye hiç değinmemiş: Futbolun vahşiliği; bundan ne zevk alıyorlardı acaba diye sormamış. Ve futboldan hareketle eskinin sporundan da bahsetmemiş. Evet, galiba Zamyatin'in ve kitabın eksiğini buldum :P

İçeriğin etkilerinden bahsedebilirim: Hala çıkamadım, çıkmaya uğraşmıyorum. İnsanlığın geleceğiyle ilgili ağır spoiler almış gibi hissediyorum. Elden bir şey gelmez, işte bu daha da kötü.

Her gördüğüm kişiye tavsiye edeceğim Biz'i. İster distopyayı sevsin -ister ne olduğunu bilmesin- ve ister neydik, ne olacağız demesin; ben böylesine müthiş bir yazarı, müthiş yazarlara esin babası olmuş bir yazarı tavsiye etmekten vazgeçmeyeceğim.

İthaki'yi de tebrik ediyorum: Başına koyduğu önsöz, sonuna koyduğu Zamyatin'in denemesi, böylesine bir yazarı Rusça çevirisinden okumamızı sağladığı için (burada çevirmenlere de teşekkür ediyorum). Kelime yanlışları var mıydı, vardı elbette. Hatasız kitap olmaz. Ancak adamlar isimleri (numaraları) tek tek koyu harf yapmışlar, güzelce düzenlemişler -bunda da koyu yapılması unutulanlar vardı, elbette-

Birkaç alıntıyla kısa -ama etkili olmasını umduğum yorumu bitiriyorum:

"Hiçlikten büyüklüğe giden doğal yol senin gram olduğunu unutmandan ve tonun milyonda bir parçası olduğunu hissetmenden geçer"

"Dilin saniyedeki hızı her zaman düşüncenin saniyedeki hızından biraz az olmalıdır, tersi olmamalıdır."

"-Bana sonuncu, en üst, en büyük sayıyı söyle.
  -Saçma. Sayıların sayısı sonsuzdur, sen hangi sonuncuyu istiyorsun?
  -Peki sen hangi son devrimi istiyorsun? Sonuncu diye bir şey yok, devrimler sonsuzdur."
O halde git... Bundan başka dünyalar da var.

Çevrimdışı gurmerly

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #16 : 26 Aralık 2013, 10:32:25 »
Arkadaşlar yardım eder misiniz, kitabı okumam gerekiyordu fakat okuyamadım. Psikoloji hocası da kitabı ödev olarak verdi. Yazarın zihnindeki problemleri söyler misiniz ACİLLL

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #17 : 26 Aralık 2013, 10:58:42 »
Arkadaşlar yardım eder misiniz, kitabı okumam gerekiyordu fakat okuyamadım. Psikoloji hocası da kitabı ödev olarak verdi. Yazarın zihnindeki problemleri söyler misiniz ACİLLL

Bence bu şekilde bir giriş yerine öncelikle yazılmış olan diğer mesajlara göz atmanız yeterli olacaktı. Konuyla alakalı güzel bilgilendirme yapılmış, gerisi zaten sizin çıkarımlarınıza kalmış.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Erymnys

  • ***
  • 496
  • Rom: 8
  • PKBL
    • Profili Görüntüle
    • Erymnys
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #18 : 26 Aralık 2013, 11:04:50 »
Arkadaşlar yardım eder misiniz, kitabı okumam gerekiyordu fakat okuyamadım. Psikoloji hocası da kitabı ödev olarak verdi. Yazarın zihnindeki problemleri söyler misiniz ACİLLL

Şimdi başlasan üç saate biter.
Elleri kalem tutanlara bu kadar düşman varken biz çok acı çekeriz daha, çok ölürüz kan kaybından!..

Çocuk Yetiştirme Sanatı Üzerine Bir Deneme --->Erymnys

Beklerim efendim...

Çevrimdışı TheWalkingIdeas

  • **
  • 348
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #19 : 08 Şubat 2015, 12:17:28 »
     Öncelikle bu harika kitabı bu kadar geç okuduğum için Zamyatin başta olmak üzere Orwell’dan Huxley’den ve Le Guin’den özür diliyorum. Kitabı cuma bitirdim, yayındı şuydu buydu derken yeni fırsat bulabildim yazmaya. Doğukan(Denaro Forbin) çok diretti geçen hafta okuyayım diye zorla başlattı, sağolsun :d

     Herkes kitabı okuduktan sonra Cesur Yeni Dünya ve özellikle 1984’e benzetiyor. Ben ise onlardan çok Fahrenheit 451’e benzettim nedenlerini yavaş yavaş açıklayacağım.

     Benim gibi distopya edebiyatına düşkün olup Zamyatin’in Biz’inden önce Cesur Yeni Dünya, 1984 , Fahrenheit 451 , Mülksüzler ve daha nicesini okuduktan sonra bu kitaba başlayacaksınız -başladıysanız- ; kesinlikle Biz’den ufak ufak parçalar koparıp odak noktaları belirleyip diğer distopya yazarlarının bu kitabın parçalarını romanlaştırdığını düşüneceksiniz.

     Neden Fahrenheit’e benzettiğime gelecek olursak, CYD ve 1984’e benzetenler genelde işlenen konuya bağlı kalarak bu yorumu yaparlar. Ben kitabı okurken herkesin yaptığı gibi kendimi ana karakterle eşleştirerek bu yorumu yapmayı tercih ettim. Bernard ve Winston’ı düşünecek olursak, karakterler kitabın başından beri kendilerini topluma dahil etmek istemezler ve bu toplumdan farklı oldukları hissiyatı kitabın başından sonuna dek değişmez. Fakat D-503’ü düşünecek olursak çoğu zaman çelişkide kalmasıyla beraber, önceleri kendini topluma ve sisteme dahil hisseder, yaptıklarını, davranışlarını ve işleyişi doğru bulur. Peki bu hissiyat hep böyle mi kalır, tabiki hayır. Hikaye ilerledikçe D-503 bir şeylerin farklı -yanlış- olduğunun ayrıdına vararak sorgulamaya başlar, şu tesadüfe bakın ki bu bir kadın sayesinde, ilgi duyduğu bir karşı cins sayesinde başlamış olur. Hatırlarsak Guy Montag da Clarrise ile tanışır. Ona ve davranışlarına, farklılığına ilgi duyarak bir şeylerin ayrıdına varmaya başlar. Benim görüşüm Montag’ın evli olmaması ve Clarrise’in yaşının çok ufak olmaması durumunda D-503 ile I-330’un arasında olanla aynı durum ortaya çıkardı. Fahrenhet’i ve Biz’i okumuşsanız, karakterlerin seviye seviye kendilerini toplumdan ayırıp karşı tarafa geçtiklerinin farkına varırsınız.

     Konu benzerlikleri kısmana gelecek olursak, tabiki haklısınız iyilikçiyi -işkenceci- O’Brien’a benzettiniz. Evlerin şeffaf olmasını da evlerin sürekli gözetim altında olmasıyla bağdaştırdınız. Yada insanların yaptıklarının farkındalığına ulaşamamış olmasını, bu farkındalıktan çok uzak olmalarını Huxley’in yarattığı düyayla eşdeğer buldunuz. İnsanların duygularından arındırınmaları durumunu 1984’teki “Cin” içme durumuyla bağdaştırdınız.Bunlar tabiki doğru fakat ben bunların da farkında olarak az önce bahsettiğim gibi yorumlamayı tercih ettim.

     Ayrıca bahsetmek istediğim kitabın her yerinde “Entalpi, İntegral, Türev” gibi sözcükler görmekle beraber insanların matematiğe duyduğu bağnazlığı göreceksiniz. Üniversite sınavına hazırlanan biri olarak test kitabını bırakıp Biz’i okumaya geçtikçe psikolojim bozuldu :d

     Diğer karakterlerden farklı olarak -Biz hariç 4 büyük distopyadaki karakterler- , çevredeki ayrıntılara inanılmaz takılması ve karşılaştığı herşeyi muazzam bir içselleştirme ile anlatması. Bu detaylara odaklanma durumunu en çok Huxley’in Algı Kapıları’nda gördümki bu da benim D-503’ün bir uyuşturucunun etkisinde kalmış olması durumunu düşünmeme neden oldu, kitap boyunca.

     Okurken siz hissettiniz mi yada okurken hissedecek misiniz bilmiyorum ama kitap boyunca pesimist gothic bir hava var. Edgar Allan Poe’nun şiirlerini okurken hissettiğiniz, içine girdiğiniz bir hissiyat, duygu bütünlüğü vardır ya okurken neredeyse aynısını yaşadım.

     Şehir ve “Yeşil Duvar” tasviri o kadar güzel ki herşey kafasınızda canlanıyor. Şehirin tabanının beton bir düzlemde olduğunu, D-503’ün toprağa bastığında hissetiği farklılığı birebir yaşıyorsunuz. Benim eksikliğimden mi bilmiyorum ama ben “İntegral” denilen aleti bütünüyle kafamda canlandıramadım.

     İnsanların makineleştiği, benliklerini kaybettikleri, özgürlük sahibi olduklarını düşünmeleri sağlanarak aslında tamamen özgürlükten yoksun bırakıldıkları, matematiğe taptıkları bir dünya var. Okurken aklıma gelmedi değil William Morris de Gelecekten Anılar(Hiçbir Yerden Haberler)’da insanların makineleşmelerinden duyduğu korkuyu ve insanların doğaya dönmeleri gerektiğini anlatır. Makineleşmeyi bir ütopya olarak anlatan -bunu da okumalıyım- Edward Bellamy’nin Geçmişe Bakış eserini de bir distopya olarak gördüğünü söyler. Bence Morris yaşasaydı Biz’i görseydi, aynı örneği bu kitap için de verirdi.

     Düşünmek, sorgulamak isteyen ; sistem eleştirisi seven ve yeni bakış açıları kazanmak isteyen herkese bu kitabı tavsiye ediyorum. Hele ki bir sosyal bilimkurgu sever iseniz, distopya hayranı iseniz bu kitap kesinlikle kitaplığınızda ve zihninizde olmalı. Biraz karışık yazıyorum kusuruma bakmayın, bu hep karşımda bir arkadaşım varmışçasına konuşurmuş gibi yazmamdan kaynaklanıyor.

     Son olarak şunu ekleyip kaçıyorum, Biz’i İthaki baskısından okuyun ; Ayrıntı, İmge ve Versus baskıları da mevcut fakat bunlar İngilizce çevirisinden çevirileri. İthaki baskısı ise orijinal Rusça metninden çevirisi olmakla beraber Zamyatin’in önsözüyle beraber basılmış.

     Bol güneşli, aydınlık yarınlar dilerim.


"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir."

Çevrimdışı Elendil_XX

  • ***
  • 504
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #20 : 10 Nisan 2015, 18:52:57 »
"Biz"i şimdi de Zeplin Kitap basıyor. Kapak da bir hayli enteresan olmuş.

Spoiler: Göster

Çevrimdışı Ugur

  • ***
  • 459
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #21 : 10 Nisan 2015, 21:12:32 »
Şuana kadar çıkanlardan en iyisi olmuş. Yıllar önce versustan çıkanı okumuştum onun kapağıda sade ve hoştu ama bu kapak kitabın aynadaki görüntüsü gibi :D

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Biz, Yeni Kapağıyla Zeplin Kitap’ta!
« Yanıtla #22 : 13 Nisan 2015, 18:34:44 »

Küçük Prens furyasından sonra, şimdi de Yevgeni Zamyatin’in Biz’i farklı yayınevlerince basılma sürecinde yeni bir baskı kazandı. Bu zincire eklenen son halka Zeplin Kitap oldu.

Daha önce Ayrıntı Yayınları, Versus Kitap, İmge Kitabevi gibi yayınevlerinden İngilizce çeviri ile çıkmıştı Biz. Daha sonra bayrağı devralan İthaki Yayınları, Rusçadan özenli bir çeviri ile kitabı bize sunmuştu. Şimdi yine Rusça bir çeviri ile karşı karşıyayız.

Haberimizin devamını buradan okuyabilirsiniz.

Haber: Hazal "Fırtınakıran" Çamur, B. Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #23 : 13 Nisan 2015, 18:45:13 »
Kapağı çok güzel olmuş. Özellikle yine Rusçadan dilimize tekrar kazandırılması ayrıca hoş. Okumayanlar için iyi bir fırsat gibi görünüyor.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #24 : 13 Nisan 2015, 18:52:12 »
Kapağı çok güzel olmuş. Özellikle yine Rusçadan dilimize tekrar kazandırılması ayrıca hoş. Okumayanlar için iyi bir fırsat gibi görünüyor.

Kapağı enfes hakikaten. İngilizceden çeviri olduğunu biliyordum ben, Hazal abla sağ olsun Rusça olduğunu belirtti. Bu vesile ile ikinci okuyuşumu kesinlikle Zeplin Kitap'tan yapacağım.

Herkes okumalı bu şaheseri.

Çevrimdışı Bozhermes

  • **
  • 94
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #25 : 05 Aralık 2015, 18:37:06 »
Biz, tatsız tuzsuz gibi görünebilir önce. Sonra yavaş yavaş tadına varılır. Türünün temellerini atan değerli bir eserdir.

Çevrimdışı Son_Silahsor

  • *
  • 20
  • Rom: -1
    • Profili Görüntüle
İthaki Çevirisi İncelemesi
« Yanıtla #26 : 30 Mart 2016, 21:41:15 »
Konuyu hortlatayım.

Kitap elimde süründü ama sonunda kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeyi başardım.

Baştan uyarıyorum. Çok çok uzun bir inceleme.

Spoiler: Göster
Alıntı
ithaki'den rusça aslından yapılan çeviriyle çıkanı tam bir sayfa düzenlemesi, çeviri hatası, anlatım bozukluğu, yazım yanlışı ve noktalama hatası faciası.

abartmıyorum, hayatımda okuduğum en kötü sayfa düzenlemesine sahip kitap. çok fazla yazım yanlışı ve noktalama hatası var. en önemlisi de ne dediği anlaşılmayan çeviri hatalarından ve anlatım bozukluklarından geçilmiyor. okumayı zorlaştıralım deseler daha fazlasını yapamazlardı.

bunları kitabın daha ilk 50 sayfasında anladım ve kendime eziyet ederek (baştan) not ala ala okuyup bitirdim. bu notları da bu yazının içinde paylaşacağım.

(baştan söyleyeyim ki çok uzun. ayrıca yazım yanlışı yapmamaya ne kadar dikkat etsem de gözden kaçırdığım olmuştur. bildirirseniz sevinirim.)

çeviri eserleri asıl dillerinden yapılan çeviriden okumayı seviyorum ve tercih ediyorum. şu kitabı almamın iki nedeni vardı: rusça aslından çeviri ve ödüllü rusça çevirmen sabri gürses'in editörlüğü. sabri gürses'in elinden nasıl böyle bir eser çıkmış ya da sabri gürses bu eserin bu halde çıkmasına nasıl izin vermiş anlamadım. bu kitap sonrası ilk defa çevirinin çevirisinin asıl dilinden yapılan çeviriden iyi olduğunu görüyorum.

yer yer ithaki'nin çevirisini beğenenleri hatta şahane (evet, şahane) bulanları görüyorum. şu kitabın çevirisini beğenenler net olarak söylüyorum ki türkçenin kurallarından habersizler. ithaki'nin kitaplarında genel olarak çok hata oluyor. sayfa düzenlemesinin kötülüğüne ve çeviri hatalarına bu kadar rastlanmasa da özellikle yazım yanlışı ve noktalama hatası çok fazla. forumlarda ve facebook, twitter, instagram gibi sosyal ağlarda sıklıkla dile getirilen bir durum bu. belli ki son okumadan geçmiyor kitaplar. zamanında can öz'ün youtube'da bir soru-cevap videosuna denk gelmiştim. orada kitapların pahalı olmasıyla ilgili bir soruya, "kalite için kitapları her aşamada birileri okuyor. o yüzden pahalı. daha ucuz olması için kaliteden ödün vermem gerekir," gibi bir cevap vermişti. bir kitapta çok fazla hataya rastlayınca ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor.

neyse. uzatmadan başlayayım.

yevgeni ivanoviç zamyatin
ithaki yayınları, 4. baskı, şubat 2015
rusça aslından çevirenler: fatma arıkan ve serdar arıkan
yayına hazırlayan: sabri gürses

1. sayfa düzenlemesi

a. diyaloglar

* kitapta diyaloglar başta tırnak işaretleri ile başlamış sonra konuşma çizgilerine dönmüş, ancak bir standart tutturulamamış ve yine aralarda tırnak kullanılmış.

* diyaloglar arasındaki eylemler (dedi, başını salladı, dedim ona bakarak...) ara çizgilerle ayrılmaya çalışılmış ve yer yer bu çizgiler unutulduğu için diyaloglarla eylemler, kitabın dilinin de zor olmasından dolayı birbirine girmiş. en önemlisi konuşma çizgisi (—), ara çizgi (–), kısa çizgi (-) hep aynı: tire (-). bunlarda da bir standart tutturulamamış. kimi yerde yapışık, kimi yerde arada boşluklar var. arada paragrafın ortasında konuşma çizgisiyle (ithaki'de tire ile) cümleye kaldığı yerden devam ediyor.

bunları örneklerle somutlaştırayım.

alt alta olan imgur ve hızlıresim linkleri aynı resimler. engelleme dolayısıyla alternatif olarak ikisini kullandım. ayrıca linklere tıklamak istemeyenler veya açamayanlar için linklerin hemen altında, hiçbir düzeltme yapmadan, yazı halinde de verdim.

a1. tırnak işareti. en çok kullanılan, en etkili ve en anlaşılır diyalog yöntemi:

http://i.imgur.com/ei2sqze.jpg
http://i.hizliresim.com/1vprdg.jpg

“mucizevi değil mi?” diye sordum.
“evet, mucizevi. ilkbahar,” diyerek pembecik gülümsedi o-90.

kitabın hemen başında kullanılmış. yer yer kitabın içinde de var bu tür kullanım.

-----

a2. konuşma çizgisi, ara çizgi, kısa çizgi

http://i.imgur.com/jsnrmvv.jpg
http://i.hizliresim.com/zk5le0.jpg

- evet, burunlar da! -dedim bu sefer neredeyse bağırarak- var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...

olması gerekenler:
* — evet, burunlar da! –dedim bu sefer neredeyse bağırarak.– var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...
* “evet, burunlar da!” dedim bu sefer neredeyse bağırarak. “var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...”

-----

kimi yerde şu şekilde ithaki'de:

http://i.imgur.com/jgnxiql.jpg
http://i.hizliresim.com/1vprbb.jpg

- bu, en sevdiğim... ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. - tam olarak: “dairelerin” en tuhafı.

görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

olması gerekenler:
* — bu, en sevdiğim... –ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler.– tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”
* “bu, en sevdiğim...” ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. “tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”

-----

http://i.imgur.com/h38dlki.jpg
http://i.hizliresim.com/1vpxv5.jpg

- evet, evet! tabii, tabii. elbette. ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

olması gerekenler:
*— evet, evet! tabii, tabii. elbette. –ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...
* “evet, evet! tabii, tabii. elbette.” ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

-----

http://i.imgur.com/jbefvxp.jpg
http://i.hizliresim.com/57njbd.jpg

-biliyor musunuz, - dedi ı-, - birkaç dakikalığına yan odaya geçin. l'nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu

görüldüğü gibi bir standart tutturulamamış yine. en baştaki konuşma çizgisi bitişik, dedi eyleminden önce ara çizgiden sonra olmaması gereken boşluk var, eylemden sonra ara çizgiyi kapatmış ama bu sefer birleşik ve en önemlisi zaten ara çizgi ile ayrım yapılmışken bir daha konuşma çizgisiyle devam etmiş diyalog. elbette tüm çizgiler yine tire.

olması gerekenler:
* — biliyor musunuz, –dedi ı,– birkaç dakikalığına yan odaya geçin. –ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.
* “biliyor musunuz,” dedi ı, “birkaç dakikalığına yan odaya geçin.” ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.

-----

http://i.imgur.com/siatew2.jpg
http://i.hizliresim.com/javvze.jpg

burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve "özür dilerim"- dedi.

olması gereken:
burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve, “özür dilerim,” dedi.

-----

en anlaşılmaz örneklerden:

http://i.imgur.com/kyadoqj.jpg
http://i.hizliresim.com/d3lrnz.jpg

- yok, gezmeyelim. benim (gitmem gereken yeri söyledim)... lazım.

(burada üç noktanın kullanımına dikkat edin. noktalama hataları ile ilgili kısımda tekrar değineceğim.)

olması gerekenler:
* — yok, gezmeyelim. benim ... –gitmem gereken yeri söyledim– lazım.
* “yok, gezmeyelim. benim ...” (gitmem gereken yeri söyledim) “lazım.”

-----

http://i.imgur.com/rkkgce0.jpg
http://i.hizliresim.com/ljqvgj.jpg

- dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...

diyalog nerede bitiyor, nerede başlıyor?

olması gerekenler:
* — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
* “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”

-----

ne olması gerektiğini çözemediğim bir örnek. paragrafın sonuna dikkat.

http://i.imgur.com/6qcrelv.jpg
http://i.hizliresim.com/a7o40r.jpg

- ben her gece... yapamayacağım... eğer beni iyileştirirlerse... her gece yalnızken, karanlıkta onu düşünüyorum, nasıl biri olacağını, onu nasıl büyüteceğimi... o zaman benim için yaşamanın anlamı kalmayacak, anlıyor musunuz? ve siz mecbursunuz -... mecbursunuz. - dedi.

-----

http://i.imgur.com/d9h7mse.jpg
http://i.hizliresim.com/1vpqnb.jpg

- birisi... hayır, hiç olmazsa - siz... - dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese - benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...

ara cümle hangisi? cümle yarıda kalıp başka bir cümleye mi başlıyor?

olması gerekenler:
* — birisi... hayır, hiç olmazsa... siz... –dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese.– benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...
* “birisi... hayır, hiç olmazsa... siz...” dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese. “benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...”

-----

http://i.imgur.com/88s1py7.jpg
http://i.hizliresim.com/nmbzml.jpg

- yazın, - diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. saat: 11 .30. hız: 6800...

ara cümle nerede biitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

olması gerekenler:
* — yazın, –diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde.– saat: 11 .30. hız: 6800...
* “yazın,” diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. “saat: 11 .30. hız: 6800...”

-----

http://i.imgur.com/uyk6koi.jpg
http://i.hizliresim.com/9oykv3.jpg

- sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, - dedi. ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!

ara cümle nerede biitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

olması gerekenler:
* — sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, –dedi.– ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!
* “sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum,” dedi. “ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!”

-----

kombo:

http://i.imgur.com/yzfmfuw.jpg
http://i.hizliresim.com/jav0vw.jpg

- dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
- burada, - diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde - sağlam, san dişleri... ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

ara cümle nerede bitiyor, diyalog yeniden nerede başlıyor?

olması gerekenler:
* — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
— burada, –diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri...– ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

* “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”
“burada,” diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri... “ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!”

-----

şu örnekler toplasanız üç dört farklı sayfadan çıkan örnekler. abartmıyorum, 240 sayfalık kitapta bu hatalar aynen böyle standart tutturulamış şekilde neredeyse her sayfada bir var.

bu kadar örnek yeter diyorum ama her seferinde bunu da almalıyım deyip ekleme ihtiyacı hissediyorum sayfaları çevirdikçe.

emin olun burada örneğine rastlamadığınız türde kullanımlar var. halbuki diyalogları tırnak işaretleri arasına alsalardı bu kadar kargaşa olmayacaktı.

iş kültür'ün bazı klasiklerinde de kullanılıyor bu yöntem; ancak onlar tam da olması gerektiği gibi kullanıyorlar çizgileri. dolayısıyla onlarda bir sayfa düzeni açıısndan sorun olmuyor.

-----

b. kitabın önsözü

http://i.imgur.com/yeugwf9.jpg
http://i.hizliresim.com/v5ak7m.jpg

paragraf sonunda boşluk bırakmadıkları için paragraf ve yazar bilgileri iç içe geçmiş.

sayfa mı yetmedi? önsöz başlığını birkaç satır yukarı (kayıt başlıklarıyla aynı hizaya) alsaydınız yeterli boşluk olurdu.

-----

c. alıntıların kullanımı

alıntı metinlerin normal metinler ile farkı yok. ayrıca aynı hizadalar. özel bir düzenleme yapılmadığı için okumak zorlaşıyor.

----------

2. çeviri hataları ve anlatım bozuklukları

ikisini beraber aldım, çünkü kitabın zaten zor bir dili var ve rusça aslını bilmediğim için bazı hataların çeviri hatası mı, anlatım bozukluğu mu olduğunu kestiremedim.

ithaki, ayrıntı ve versus'un çevirilerini ingilizce çeviriye bakarak karşılaştırdım.

-----

ithaki: birisini öldürmek yani, insanın yaşam süresini 50 yıla indirmek suç, ama insanın yaşam süresini 50 milyon yıla indirmek suç değil.
ayrıntı: bir kişiyi öldürmek - başka bir deyişle insanların toplam yaşamlarından elli milyon yıl azaltmak suç değildi.
versus: bir insanı öldürmek –yani yaşamından 50 yıl almak– suç ama tüm insanların yaşamlarından 50.000.000 yılı çekip almak suç değil!

--> ithaki'nin çevirisinde "yani" sözcüğünden sonraki virgül sonra değil önce olmalıydı. ayrıca her iki cümlede de "insanın yaşam süresini" şeklinde bir anlatım var. halbuki ikinci cümlede "tüm insanların", "insanlığın" gibi bir anlatım kullanılabilirdi.

benzer bir hata:

minnacık pencereler yani, gözler var.
---> minnacık pencereler, yani gözler var.

-----

gezmeye çıkar ve salona gider, taylor egzersizlerinin yapıldığı salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

--> gezmeye çıkar ve –taylor egzersizlerinin yapıldığı– salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

-----

aslında bu ihtimal: 1.500 + 10.000.000 = 3 + 20.000 (1.500 - salon sayısı, 10.000.000 numara sayısı). ikincisi ise....

1500, salon sayısı mı, yoksa 1500'den sonra çıkarılacak salon sayısı mı?

ayrıntı ve versus, 1500'ün salon sayısı olduğunu söylüyor.

-----

favorilerimden biri:

her şeyin boş ve bir kabuk tam ihanet olduğunu

--> her şeyin boş ve bir kabuktan ibaret olduğunu

bu cümlenin varlığı, kitabın son okumadan geçmediğini gösteriyor.

-----

*** favorim. zaten dönüm noktası bu cümle oldu. bu cümle üzerine kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdim:

...özünde sahipler kullar taç giymiş olanlardan daha güçlüydüler.

bu cümle üzerine çok düşündüm, ama bir türlü çözemedim.

ayrıntı: ...gerçekte, bu şairler kendi yöneticilerinden daha güçlüymüşler.
versus: ...onun gibiler, gerçek tacı giyenlerden daha fazla güce sahip egemenlerdi.

-----

ee, bu "keşke" ne oluyor? "keşke" ne? yine eski şarkıya başlıyor: çocuğum. ya da... konusunda, şunun hakkında yeni bir şey. aslında burada adeta... yok, bu çok aptalca olurdu.

--> yine çok düşündüğüm ve ne dediğini anlayamadığım cümlelerden biri.

-----

şimdi en dibe kadar inerek benim kendi kendime bile... görecek.

--> ne görecek? ya da kim görecek?

-----

...sevgiyle sevebilir miydik?

--> bu nasıl bir cümle yahu?

-----

ithaki: ve her şeyin benim için güneş, sis, pembe, altın - benim için... olduğu açıktı, apaçık.
ayrıntı: her şey apaçıktı, her şey benim için düşünülmüştü: güneş, sis, gül ve altın.
versus: ve açık, apaçıktı: tüm bunlar benim içindi. güneş, sis, pembe, altın... benim için.

--> ve her şeyin benim için –güneş, sis, pembe, altın– olduğu açıktı, apaçık.

-----

ithaki: - bugün burada nöbet tutuyor tesadüfen bir... antik evdeyken ondan bahsetmiştim.
ayrıntı: “bugün burada görevli bir doktor var... sana ondan antik ev’de bahsetmiştim.”
versus: "burada görevli kişi... bahsetmiştim sana."

-----

ithaki: bir saniye duraksamadan raporu aldım; ben, gözlerim, dudaklanm hiçbir, duraksamadı; biliyordum ki, bu gerekliydi.
ayrıntı: kâğıdı bir an bile tereddüt etmeden aldım. ben... bütün bedenim, gözlerim, dudaklarım, ellerimle... bunun böyle olması gerektiğini biliyordum.
versus: uzatılan kâğıdı tereddütsüz aldım. biliyordum; gözlerim, dudaklarım, ellerim... olması gereken buydu, hepsi biliyordu.

-----

ithaki: ve buz gibi çakan bir kıvılcımın ardından: bırak ben; ben - hava hoş; ancak onu düşünmek, onu da... lazım.
ayrıntı: tam o anda içimde soğuk bir kıvılcım parladı: benim için fark etmezdi, ama,e’yi düşünmeliydim, onu da bu işe katarlardı...
versus: derken soğuk bir kıvılcım çaktı: ben tamamdım, artık önemli değildim ama onu da... ve o...

-----

ithaki: o zaman, çok eskiden olduğu gibi, benim yerime benimle konuşuyor ve benim düşüncelerimi sonuna kadar açıklıyordu.
ayrıntı: bana, benim içimden geçenleri, benim düşüncelerimi aktarıyordu. çok önceleri bir kez daha olmuştu bu.
versus: öncekinde, çok uzun zaman öncekinde yaptığı gibi, her nasılsa benim ağzımdan konuşuyor, düşündüklerimi söylüyordu

benim yerime benimle konuşuyor?

-----

hayır, artık nereye olduğunu biliyoruz ve gezegenler, alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen çiçeklerle dolu

ithaki'nin çoğu kitabında var bu "ve" bağlacının arka arkaya bu şekilde kullanımı.

alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen
--> alevler fışkırtan, ateşle ve şarkı söyleyen

-----

ithaki: basamağı bir zıplayışta kapıyı ardımdan sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım.
ayrıntı: tek bir sıçrayışta basamakları aştım, kapıyı hızla kapatarak derin bir nefes aldım.
versus: eşikteydim, bir adım daha atacaktım, kapı üzerime kapanacaktı ve... derin bir nefes aldım.

-----

...vardı ve sırtımla kapının kolunun döndüğünü duydum.

sırtımla?

-----

...hale getirmek için, belki de hatta yararlı...

--> belki de veye hatta sözcüklerinin yer değiştirmesi gerekiyor.

-----

ithaki: ...belki de mikrop ben ve belki de içimizden binlercesi kendini benim gibi fagosit gösteren birer mikroptur
ayrıntı: ...ve galiba aramızda benim gibi, olmadığı halde fagositmiş gibi davranan binlercesi var.
versus: ...ve aranızda, tıpkı benim gibi yutargöze numarası yapan binlerce mikrop vardır...

-----

ı antik ev'de, bizim "dairemizde" buluşmak üzere bana randevu vermişti ı.

--> özne fazlalığı.

-----

ithaki: o zaman ı'nın oturduğu koltuğu -ben de aşağıya, yere oturmuştum... yatak...
ayrıntı: bu sandalyede e-330 oturmuştu... ben de ayaklarının dibinde, yerde... yatak.
versus: bacaklarına sarıldığım sırada ı-330'un oturduğu sandalye... yatak...

-----

ithaki: eğer ya... -aşağıda bulutlann sert ve mavi dumanı görünüyor... - eğer ya...

üç noktadan sonra ara çizgi kullanımı gereksiz.

ayrıntı: ama eğer... mavi bulutlar aşağıda görünmüştü bile... eğer ne?
versus: ama ya... aşağıda bulutlar görünmeye başlamıştı bile... ama ya...

-----

o sabah her iki kadın da odamdayken kudurmuş, irkilmiş kiremit kırmızısı solungaçları ıo'yla gözümün önüne geldi.

--> ...solungaçlarıyla ıo gözümün önüne...

-----

ithaki: orada, bulutlar görünmez bir izlemeden sakınarak oradan oraya koşturuyor, birbirini eziyor, birbirlerinin üzerinden atlıyorlardı...
ayrıntı: bulutlar görünmeyen birinden kaçarcasına, birbirlerine çarparak, atlayarak ilerliyorlardı...
versus: baktığımız yönde yağmur bulutları, birbirlerini ezercesine peşlerinden kovalayan görünmez bir şeyden kaçmaya çabalıyorlardı...

-----

eğer tek bir kelime bile söyleseydi (ne olursa olsun), en boş sözü bile ben her şeyi hemen oracıkta söyleyiverecektim.

--> "en boş sözü bile" ara cümle. dolayısıyla "en boş sözü bile" ile "ben her şeyi" arasına virgül konmalı.

-----

oluyorsunuz, siz - bağırıyorsunuz...

buradaki tire ne anlama geliyor? siz sözcüğünden sonra cümle yarım mı kalıyor, "bağırıyorsunuz" cümlesi ara cümle mi?

sıkılıkla yapılmış bu kullanım. dikkat dağıtmaktan başka işe yaramıyor.

cümle yarım kalıyorsa: siz... bağırıyorsunuz...
ara cümleyse: siz –bağırıyorsunuz...

-----

biliyordum, sen-sen...

kekeliyor mu? neden "sen... sen..." olarak yazılmaz ki?

----------

3. yazım yanlışları

*
karma karış
dona kaldı
baka kaldı
çala kalem
param parça
ters yüz, ters-yüz
ızdırap, ıstırap, ıztırap
ve saire
yarıyarıya
standartı - (ünsüz yumuşaması)
kıraliyet
amerika'ların --> amerikaların
rakatça
gayri ihtiyari (29. kayıt'ın başlığında gayri birleşik yazılmış)
ilk bahar
ola-rak
hissede bilirim
bir kaç
başaşağı
be-ton
birbir
traş, tıraş

gecelerin numaralar --> geceleyin
diye bağırdı --> diye bağırdım

bunlar sıklıkla yapılan yanlışlar. ayrıca standart tutturulamamış. farklı farklı yazılmış aynı sözcükler.

*
buddha
euklides

yılların "buda"sı ve "öklit"i ne zamandır bu şekilde çevriliyor. latin alfabesi kullanmayan dillerden yapılan çevirilerde sözcükler fonetiğe göre çevrilir.

*
12.00'da
21.00'da

sıklıkla yapılan bir hata. sıfırlar okunmaz. ekler ona göre getirilir. kitapta iki şekilde de var.

*
açık-seçik
ufak-tefek
alacalı-bulacalı
eğilip-bükülen
ölçerek-biçerek (bu nedir ya! olması gereken ölçüp biçerek)
yanında-yöremde
kanlı-canlı
kap-kaçak

ikilemelerin arasına kısa çizgi eklenmez. kitapta sıklıkla eklenmiş:

*
bulanık-yeşil
soluk-mavi

sıfat tamlamalarının arasına ne zamandan beri tire konuyor?

----------

4. üç nokta

üç noktanın nasıl kullanıldığı bellidir. ancak bazı kitaplarda yazar yer ismi yerine "..." kullanabiliyor. örneğin dostoyevski'nin kitaplarında buna rastlarız. genelde şu şekilde olur: "alyoşa ... sokağı'na saptı."

ithaki kitapta bu şekilde kullanmaya çalışmış, ancak "alyoşa... sokağı'na saptı." şeklinde, önceki sözcükle bitişik kullanmış, sanki cümle yarıda kalıyormuş gibi. dolayısıyla anlatım bozukluğuna yol açmış ve okumayı çok zorlaştırmış. en çok kızdığım hatalardan biriydi bu. yukarıda bahsettiğim durum budur.

* ...meçhul okuyucum, siz sanki... gibiymişsiniz gibi sizinle konuşuyorum.
ne gibiymişsiniz?

* sonunda geçmek ve... için kendimde
ne için?

* onu düşünmek, onu da... lazım
ne lazım?
(burada virgül de yanlış kullanılmış.)

----------

5. kesme işareti

makine'ye, makineye, makinenin
tarifeye, tarife'nin
tabletin, tabletle
iyilikçi'nin, iyiliklinin, iyilikçiye
tek devlet'e, tek devletin
kainat'ın, kainata
yeşil duvarın, yeşil duvar'a
ametiyat'ı, ameliyata

özel adlara getirilen kesme işaretlerinde standart tutturulamamış. bir ayırmışlar, bir ayırmamışlar. kitapta en çok karşılaşılan hatalardan.

en güzeli de kitabın kapağında "rusça'dan" çevirenler yazıyor!

----------

6. diğer

* kiril alfabesindeki ıo benzeri harfin nasıl okunduğu belirtilmemiş.

işte o harf:
http://i.imgur.com/3buz3tp.jpg
http://i.hizliresim.com/9obqxr.jpg

* 145 sayfada şöyle bir hata var: "gece" diye başlık atılmış ama altı boş.
http://i.imgur.com/njqdomz.jpg
http://i.hizliresim.com/j3a1yj.jpg

* kitapta karakter adları harflerle belirtildiği için kalın yazılmış; ancak bazı yerlerde unutulmuş ve bu yüzden ekler ayrılmamış.

* "de" bağlacı hiç de az olmayan bir şekilde birleşik yazılmış.

* "ve", "ya da" gibi bağlaçlardan önce ve sonra (cümle sonu hariç) noktalama kullanılmamasına rağmen sıklıkla kullanılmış.

* "ve" bağlacının arka arkaya kullanımı anlatım bozukluğuna yol açıp okumayı zorlaştırmış.

* bazı yerlerde noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakılmadığı için ki sözcükler birbirine girmiş.

* iki noktanın kullanımı bellidir. alakasız yerlerde sıklıkla kullanılmış. ("evet: lütfen", "sonra: çok daha makul..." nedir ya?)

* noktalı virgülün eksikliği çok fazla hissediliyor. ithaki'nin çoğu kitabında var bu durum. noktalı virgülden habersiz ithaki çevirmenleri ve editörleri.

* türkçede "--" ya da "- -" şeklinde iki kısa çizginin yan yana kullanımı yok. cümle yarıda kaldığında üç nokta yerine bunları sıklıkla kullanmış ithaki.

* virgül olması gereken yerlerde nokta kullanılmış ara ara.

* noktalama işaretinin unutulduğu yerler olmuş.

* unutulan sözcükler ve eksik harfler yüzünden anlatım bozukluğu oluşmuş birkaç yerde.

* tırnak işaretleri kimi yerde kapatılmamış, kimi yerde tırnak işareti kullanılan paragrafın, cümlenin başındaki tırnak yok.

---------

kitaplarımın altını çizmeyi sevmiyorum. ancak kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdikten sonra kitabın altını işaretlemeye, çizmeye başladım. şöyle söyleyeyim: 240 sayfalık bir kitabın yarısının işaretli olduğunu ve çoğu sayfada da birden fazla işaretlenmiş yer olduğunu düşünün.

kitaptan bir şey anlamadım desem yeridir. bir süre sonra ayrıntı'dan çıkanı yeniden okumayı düşünüyorum. ayrıca rusça aslından okumak isteyenler için zeplin kitap seçeneği de var. ancak çeviri hakkında bir bilgim yok.

ithaki'nin okuyucusuna birazcık saygısı varsa kitabı baştan, yılların rusça çevirmenlerine çevirtir. (daha sonra eski baskıları toplar, sahiplerine eskisi karşılığında yenisini gönderir, diyeceğim ama ütopya olur. )

özetle tam bir rezalet.

"ithaki yayınları mıy çevirisi rezaleti" başlığı mı açsaydım?


https://eksisozluk.com/entry/59619683

Kitaptan bir şey anlamadım desem yeridir. Bir süre sonra ayrıntı'dan çıkanı yeniden okumayı düşünüyorum.

Editörün notu:
Spoiler: Göster
Lütfen forumumuzda başlık açarken sadece link vermeyin. Konunun kendisini taşıyın. Forumumuz bir link çöplüğüne dönmesin.

11. İncelemelerinizi, hikâyelerinizi, makalelerinizi ya da beğendiğiniz bir konuyu foruma taşırken mesajınızın içeriğine sadece o yazının/konunun vs linkini yapıştırdığınız takdirde konunuz silinir. Hikâyelerinizi veya forumda yer almasını istediğiniz yazının kendisini konuya direkt olarak eklemeniz gerekmektedir. Forumumuz link çöplüğüne dönmesin.

Anlayışınız için teşekkürler.
Ya hep ya hiç...

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #27 : 05 Nisan 2016, 08:11:19 »
Korkunçmuş. Yarısına kadar zor dayandım, yazım yanlışlarına gelince bıraktım. İşin acı tarafı elimde İthaki baskısı var. Keşke Ayrıntı'dan Versus'tan[*]Hail to the Queen![/*] alsaymışım dedim okudukça :(
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #28 : 05 Nisan 2016, 09:08:41 »
Ayrıntı baskısında önemli bir karakterin adı tüm kitap boyunca yanlış yazılmıştı. Ben Versus'tan çıkanı okumuştum, onu tavsiye ederim.

Çevrimdışı Darknesses

  • *
  • 16
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİZ - Yevgeni Zamyatin
« Yanıtla #29 : 05 Nisan 2016, 16:09:54 »
Sanırım kitabın genel tarzında bir soğukluk var. Bir türlü tam anlamıyla anlatılanların içine giremedim.