Okur Yorumları

iceriden olmekİçeriden Ölmek
Robert Silverberg
_____
Sayhh

Bazı yazarlar mesafelidir. Okuyucularının, yarattıkları karakterlerle samimiyet kurmasını hedeflemezler. Olanları, uzak bir yerden izlememize izin vardır sadece. Bazıları da tersini yapar neyse ki. Hem de öyle güzel yapar ki…

Kendini hayatındaki herkese kapatmış olan David Selig, okuduğum tüm sayfalar boyunca benim arkadışımdı, öyle hissettim. Kitabında bir başkasının zihnine temas etmenin ne kadar muhteşem olduğunu anlatan Silverberg, sanki okuyucuya da bu deneyimi yaşatabilmek için bilerek Selig ile yakınlık kurmaya olanak vermiş.

Cinselliğin dolaysız anlatımı ve ara sıra karşımıza çıkan argo ifadeler beni rahatsız etmedi, hatta kitabı yarılayana kadar içerikteki varlıklarını fark etmedim bile. Bunu çevirmenin, Elif Ersavcı’nın başarısına bağlıyorum. Seçtiği kelimeler ve onları kullanış biçimi etkileyiciydi. Bu belki bir parça kitabın yarattığı algıda değişikliğe sebep olmuştur, kendi dilinde hangi kelimelerin kullanıldığını bilmiyorum ama daha sert olduklarını tahmin ediyorum. Bana göre çevirmen bilerek bu sertliği kırmış ve Selig’in doğallığını koruyarak onu daha naif bir hale getirmiş. Dolayısıyla kitabın bu kadar beğenilmesinde yazarı kadar çevirmeninin de etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Kendi adıma saygı duydum.

Kitabın bir yerinde yeteneğini ikinci bir kişi olarak (beynindeki kurtçuk) içinde hissettiğinden bahsediyordu David. Bununla birlikte kitaptaki bazı bölümler, David’in ağzından ama 3. tekil şahıs bir anlatımla yer alıyordu. Yeteneğini onun da ölümlü bir varlık olduğunu görerek kişileştirmişti belki ama başka birinin gözünden anlatır gibi kendini anlattığında, konuşan kişi kendinden ayırdığı ve kişileştirdiği yeteneği olmuyordu. O noktada biraz kafam karıştı. Kendi içinde ikiye değil de üçe, hatta belki daha fazla kişiye ayrıldığını düşündüm.

Kitabı bitirdikten sonra üzerime korkunç bir ağırlık çöktü. Sanki benim içimde bir şeyler ölmüş gibi hissettim. Buna karşın David için üzüntü duymadım okurken. Tüm kendine acımalarının arkasında aslında oldukça güçlü bir duruşu vardı. Sadece son noktada değil, tüm hayatı süresince aynı kabullenmeyi göstermişti, hırsların çok ötesindeydi. Bütüne baktığımızda, arzu edip de elde edemediği hiçbir şey yok, çünkü istemeye ihtiyaç duymayan bir insan David Selig (aşkına karşılık vermeyen kadınları saymıyorum). Dengeli ve huzurlu buldum ben onu hatta.

Her şey sona erdikten sonra ortaya çıkan sakinlik de çok güzel aktarılmıştı.

“…Sevgi vermekte zayıf çünkü insanlara çok güvenmiyor: Onların küçük kirli sırlarına gereğinden fazla vakıf ve bu durum hislerini öldürüyor. Sevgi veremediğinden, alamıyor da…”

Bilgi ve sevgi arasında kurulan bağ, kitabın sonunda yaşanan yer değiştirme ve anlatılanın gerisinde kalan göndermeler çok değerliydi.

Yazıyı forum bünyesinde okumak için tıklayın.