Okur Yorumları

ben robot isaac asimovBen, Robot
Isaac Asimov

_____
Fırtınakıran

Yorumun devamı için 3 robot yasasını bilmeyenlere bu yasaları göstererek başlamak istiyorum:

1- Bir robot hiçbir şekilde bir insana zarar veremez; veya pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez.

2- Bir robot kendisine insanlar tarafından verilen komutlara 1. kuralla çelişmediği sürece itaat etmek zorundadır.

3- Bir robot 1. ve 2. kurallarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.

Asimov’un neden bilimkurgunun babası olduğunu anlamak hiç de zor değil. O büyük bir yazar, ama aynı zamanda kesinlikle zeki bir insan.

Meşhur 3 robot yasasının ilk defa anıldığı bu kitapta Asimov öyle şeyler yapıyor ki, eğlenceli hikayelerinin içinde zekasını ağzımızı açık bıraktırarak konuşturuyor. Çünkü o bir yazarın yapabileceği en zor şeyi yapıyor ve yarattığı 3 robot yasasına, hatta kurduğu robot düzenine, çok farklı açılardan saldırıyor.
Kendi kurduğu robot düzeninde arızalar yaratıyor, paradokslar oluşturuyor ve ne ilginçtir ki yine bunları o 3 basit cümleden oluşan kurallarla çözüyor. Fiziksel arızalar gibi akla ilk gelecek şeylerden, psikoloji, alter ego, koruma içgüdüsü, insanların mutluluğu gibi şeyleri kullanarak çok farklı problemlerle Ben Robot’taki hikayeleri dolduruyor. Eh, çözümü de kendisi getirdiği için minnettarım.

Kitabı yarılamışken hikayelere dair genel fikrimi bu başlıktaki ilk yorumumda bildirmiştim. O yüzden daha genel geçmem en iyisi olacaktır. Kitaptaki hikayelerin sırayla okunması gerektiğine inanıyorum öncelikle. Buruk bir öyküyle başlayan kitap bize bir giriş sağlarken, 2.öyküden itibaren Mike ve Greg’in gelişiyle bu bedbaht mühendislerimizle oldukça eğlenceli ve kesinlikle sıradışı sorunlarla uzayda bir başımıza kalıyoruz. Mike’ın daha projenin başındaki isyanları ve Greg’in ona göre daha kontrollü yaklaşımıyla harika bir ikililer. Mike çözüme gidecek fikri buluyor, Greg zekasını kullanarak çözüme giden yolun kapılarını ardına kadar açıyor.

Mike ve Greg’e ara verip Susan Calvin’in daha önde olduğu öykülere geçtiğimiz zamansa… Orada insana çok dokunan, derinliği daha başından hissedilen öyküler gelmeye başlıyor. Türkçe basımındaki 6. öykü olan Yalancı! sizi allak bullak ediyor. 7.öykü Küçük Kayıp Robot’ta üç robot yasasının ne derece zorlanabileceğine şahit oluyor. Son iki öykü olan Kaçış ve Kanıt ise tek kelimeyle dahiyane.

Kitabın ana kurgusunu oluşturan Susan Calvin’in anlatıları da kitaba öykü kitabından çok roman havası katmış durumda. Şahsen Susan Calvin’i çok duyup ilk defa tanışma fırsatı bulmuş biri olarak kendisine büyük saygı duydum.

Asimov’un kişilik sahibi robotları ve teknolojisi de onları ideal insana yaklaştırıyor, bunu da yorumu bitirirken araya sıkıştırmak isterim. Bir robotun nasıl kişiliği olur, gibi soruların cevabını da kendi teknolojisi içerisnde cevaplıyor. Zaten Susan Calvin gibi bir robo-psikolog varsa bu durumun gerçekliği yüzündendir.

Asimov’a dair eklemek istediğim ve dikkatimi çeken birkaç şey var. Özellikle Yakışıklı adlı öyküsünde ciddi anlamda bir kadın psikolojisi tahlili yaptığının farkına vardım. Bir erkek için gerçekten başarılı bir analizle bu öyküyü yazmış. Üstelik öykü dıştan bakıldığında sadece çok eğlenceli duruyor. Yalancı! adlı öyküde ise bunu daha ileri boyutlara taşıdığını görüyoruz. Hiç duydunuz mu bilmem ama, halk deyimlerinden birinde bir kadının gazabının kıyametle eşdeğer olduğundan bahsedilir. Asimov bunu gayet iyi yakalamış.

Öykülerin arkasında yatan fikirler, zaman zaman dini, zaman zaman felsefik dokundurmalarla eğlenceli olduğu kadar çok dolu da bir kitaptı. Bilimkurgunun babası diyince insan ağır bir dil bekliyor fakat kendisi olabildiğine yalın yazmış bu kitabı.

Özetle, hiç sıkılmadan okuduğum, Mike ve Greg’in olduğu yerlerde bol bol sırıttığım, yeri geldiğinde üzerinde uzun süre düşündüğüm ve bazı kısımlarda gerçekten içimin burulduğu hoş bir kitaptı.

Yazıyı forum bünyesinde okumak için tıklayın.